türk futbolunun en büyük sorunu

• 1

  adam olmayan futbolcuların kendilerini adam zannetmesidir.
• 2

  iki guzel sonuca her seyi unutan taraftar kitlesi.
• 3

  eğiticilerin eğitmeyi, yöneticilerin yönetmeyi, futbolcuların futbolu bilmemesi.
• 4

  yapısal, düzene dair, genel sorunlardan bahsetmek yerine durmadan şahıslardan (futbolcu, teknik direktör, hakem) şikayet eden geri zekalı taraftarlardır.
• 5

  diğer her şeyin olduğu gibi “cahillik”
• 6

  herkesin 'lafta' herşeyi bilmesi ama 'pratikte' hiçbir şeyi bilmemesidir. yani sanıldığı üzere cahillik değil 'yarı cahilliktir' ya da başka bir deyişle okumuş, kültürlü cahillik de denilebilir.
• 7

  yöneticiler için tartışma ortamının yaratılamaması. en büyük problem olmasa da en önemli sorunlardan biri.
  
  çok kısa bir süre önce trt spor'da mircea lucescu konuktu. ersin düzen soruları sordu, o yanıtladı. birkaç saat önce muharrem usta ntvspor canlı yayınındaydı. nebil evren sordu, o cevapladı. 2 gün kadar önce dursun aydın özbek a spor'a konuk oldu. erman toroğlu'yla serkan korkmaz sordu, o yanıtladı. 1 ay kadar önce de ntvspor'a konuk olmuştu. murat kosova'yla rıdvan dilmen sordu, o cevapladı. zaman zaman yıldırım demirören farklı televizyon kanallarına çıkıp kendisine yöneltilen soruları yanıtlıyor. aynı döngü aziz yıldırım için de geçerli fikret orman için de...
  
  soru - cevap temalı programların kötü bir tarafı yok fakat eksiği var. hele ki söz konusu canlı yayınlarda yöneticilere yöneltilen sorular kısmen danışıklıysa. bu yüzden yöneticilerin hatalarının yöneticilere sansürsüz olarak, uygun üslupla aktarılmasını isterim. aramızda, sokakta, televizyon kanallarında futbolu çok iyi yorumlayan birçok insan var. münazara ortamı hazırlansın, hatalar masaya yatırılsın. hazır sorulara hazır cevaplar verilmesin.
  
  seviyeli tartışma çokça sıkıntıya derman olur. yeter ki istensin.
• 8

  turkiye'de oynanmasidir herhalde.
• 9

  (bkz: türk futbolu olması)
• 10

  türk zihniyetidir.
• 11

  (bkz: fucking turkish mentality)
• 12

  bunlardan en büyüğü ve diğer sorunların oluşmasında en büyük pay sahibi olan şey türk futbolunu yöneten isimlerin, türk futbolunu düzeltmeyi ve geliştirmeyi amaçlamıyor olmasıdır. bu devasa sorun da yanında bir sürü sorun getiriyor doğal olarak.
  
  bunu da skandal kararlardan, konuşmalardan, göz göre göre bizleri kandırmaya çalışmalarından anlıyoruz zaten. dolayısıyla bunun yanındaki sorunları sabaha kadar da konuşsak fayda etmez. türk futbolunu yönetenler bir çok amaç için o koltuklarda oturuyor; cebini doldurmak, reklamını yapmak, birilerinin kuklalığını yapmak vs. ancak bu amaçlardan biri türk futbolunu düzeltmek veya geliştirmek değil maalesef.
• 13

  her şey parada bitiyor aslında. harcanan paraların hesabı sorulabilse, kulüpler olabildiğince şeffaf yönetilebilse şu an var olan sorunlar ciddi derecede azalır. 3'lük oyuncuya 10 veren adama "ne yapıyorsun hemşehrim" diyemedikten sonra hiçbir sorunu çözemezsin.
• 14

  (bkz: yıldırım demirören)
• 15

  yavaş oyun bunlardan biridir. nedir bu yavaş oyun? oyunun sık sık durması, hakemlerin her naneye düdük çalmasıdır. avrupa futbolu ile aramızdaki en temel fark bu. oyun akıyor kardeşim orada. inanılmaz akıyor. arşivimdeki 1 mayıs 2018 real madrid bayern münih maçını tekrar izlerken daha iyi fark ettim, gözüm bayram etti. akıyor futbol, bizde akmıyor, sürekli duruyor, bir yatan bir daha kalkmıyor. bunun çözülmesi lazım, hakemler kolay kolay oyunu durdurmamalı, oyuncular da ayakta durmaya çalışmalı, açık ve net.
• 16

  futbol bilgisi olmayan parayla her şeyin çözülebileceğini sanan kendi parasını harcamadığı için har vurup harman savuran popülist davranan yönetici sorunudur.
  
  her müdahalede mermi yemiş gibi davranıp 5 dakika yerde yatan yalancı futbolcu sorunudur. gelen ahlaklı adam da ortama ayak uyduruyor.
  
  her yere düşen oyuncuya faul veren, maçı yönetmeyip idare eden eyyamcı hakem sorunudur.
  
  kötü hakemler, kötü futbolcular uluslararası arenada varken yerel kalmış, kendini geliştirmemiş, yabancı dil bilmeyen, ahbap çavuş ilişkisiyle iş bulabilen yetersiz teknik direktör sorunudur.
  
  kaostan beslenen medya sorunudur.
  
  500 milyon dolar verdiği için "binicem üstüne, vurucam kırbacı." diyen şımarık yayıncı kuruluş sorunudur.
  
  çıkar sağlamak amaçlı görevi kabul etmiş, siyaset tarafından atanmış federasyon sorunudur.
  
  16.5 yaşındaki çocuk hata yapınca eleştiren fakat 35 yaşındaki sakat oyuncuyu isteyen tüketmeye odaklı taraftar sorunudur.
  
  sponsoru devlet, yayıncıyı bulan devlet, batık kulüplere kredi veren devlet, tffyi atayan devlet, tesis yapan devlet, takım kurup vatandaşı yenen devlet... futbolun inine kadar girmiş siyaset sorunudur.
  
  kısaca türk futbolu baştan aşağıya sorunlu.
• 17

  bahane üretmek.
  -avrupa kupalarında ön elemelerde eleniriz, hazır değildik.
  -milli maçlarda varlık gösteremeyiz, hazır değildik.
  nedense rakipler hep hazır!
  -puan kaybedilir, hakemin suçu.
  -hezimet yaşanır, makas açık.
  
  bir kişi de çıkıp demez ki şunu yanlış yaptık, şunu şöyle ettik hatalıyız. hep bahane hep elalem hep dış güçler.
  
  ülkenin dinamikleri tabi ki spora da yansıyor.
• 18

  (bkz: ekonomik sorunlar)
  
  en azından galatasaray için son 3 senedeki en büyük sorun bu.
  
  yönetim beceriksiz falan ama 2018 yazında para olsa gider iyi bir sf alır, cl gruplarından da çıkardık.
  
  2019 yazında para olsa gider onyekuru'yu satın alır, falcao'yu da zamanında alır, ilk yarıda 16 maçta 24 puan toplamazdık.
  
  bu sezon da para olsa gider moder'le jozwiak'ı alırız ve kafa rahat şekilde sezona başlarız ama yok amk yok işte.
  
  bir yanım bu yönetime neler söylüyor, diğer yanım da para yok işte diyor.
• 19

  (bkz: twitter)
  (bkz: akıllı telefon)
  (bkz: passolig)
  (bkz: türk futbol hakemleri)
  
  bonus: (bkz: silivrispor)
  
  plase: (bkz: fenerbahçe)
• 20

  var olması diyebiliriz kısaca.
• 21

  'futbol' fazladır, genel olarak coğrafyamız sorunlarla örülü olduğundan başlığın mevcut hali olan türk futbolunun en büyük sorununun 'türklerin en büyük sorunu' şeklinde değiştirilmesi yerinde olacaktır.
• 22

  sporun içinden gelmeyen inşaatçısı, tüpçüsü, zengin çocuğu ekibinin spor kulübü yönetebileceğini zannetmesi.
  
  başkanlık ayrıdır, yöneticilik ayrıdır.
• 23

  iki dakikanızı ayırıp radja nainggolan başlığında dolandığızda anlayabilirsiniz. belki de anlamak istemezsiniz.
  
  belli bir seviyede olsa da, 30 yaşını geçmiş, çaptan düşmüş, inter gibi dünyanın sayılı zengin kulüplerinden birinin bile maddi külfet olarak gördüğü oyuncuları buralara getirip son kontratlarını vermek. iki sezon geçmeden de, bu adamları "satamıyor" diye yönetimlere 'beceriksiz' demek.
  
  hiç düşündünüz mü, genk, lille, atlanta, porto neden ıslak nainggolan hayalleri görmüyor diye?
• 24

  (bkz: üretememek)
  
  aslında sadece türk futbolunun değil, tüm memleketin en büyük sorunu bu. üretememek, ürettiğinin değersizleştirilmesi vs vs. düşünün pirincin kilosu markette 25 tl, kırmızı mercimek 15 tl. üretim olmazsa 50 tl'de olur 100 tl'de.
  
  aynı şey futbolda da geçerli, sen eğer alt yapından 1 tane orta saha çıkaramazsan bugün kulübün attığı tweet üzerinden https://twitter.com/...849271096582144?s=19 acaba transfer mi var bugün diye düşünürsün.
• 25

  ülkedeki herkesin futboldan anlaması.