14
sadece türk futbolunda değil her alanda yakalandığımız, sorunları hasıraltı etmemize neden olan ama tedavisinin yine kendimizde olduğu hastalık.
yeterince kızıp, eleştirip doya doya laf ettikten sonra çözüm önerilerimizi sunsak bu hastalığa şifa bulmamız daha olası hale gelir. yoksa bu hastalığın yanına bir de türk futbolundaki çözüm üretememe, yapıcı eleştiride bulunamama hastalığına yakalanıyoruz malesef. sözlükte bu kadar insan nasıl daha iyi olabiliriz diye tartışacağımıza kimler fatih terim düşmanı kimler değil diye birbirimizi fişliyoruz. pirlo'nun adam olup olmadığını, doğru söyleyip söylemediğini sorguluyoruz. tamam haklı olsun pirlo fatih terim taktik bilmiyor olsun ee sonrasında buna karşı nasıl bir çözüm bulabiliriz bunu tartışmamız gerekmiyor mu ? neden hep eleştiride kalıyoruz ? skibbe alman ekolü değil dedik,bülent korkmaz'a daha hazır değilsin dedik, rijkaard'a barcelona'yı bende şampiyon yaparım dedik,hagi'ye her iyi futbolcu iyi hoca olmaz dedik,mancini'nin atkısına, takım elbisesine odaklanmaktan ne verdiğini ne oynattığını unuttuk, prandelli'ye taktik dehası italyan ekolü dedik, kek kalıbıyla getirip wesley'i ön libero oynatınca konserve kutusuyla yolladık, hamza hocaya denge dengeoğlu dedik, mustafa denizli'ye emekli olmaya gelmiş dedik, jor'a beden eğitimi ve spor öğretmeni badi ekrem dedik, tudor'u takım 120 km koşsun diye getirip bu adam kondisyoner diye yolladık ve fatih terim'i getirdik. ve şimdi diyoruz ki hoca taktik bilmiyorsun. bugün yollasak yarın neden bizim alex ferguson'umuz yok diyecez. 2008'de neredeysek 2019'da da aynı yerdeyiz.
bir şeyler düzelecekse önce kendimizden başlayalım. kalıplarımızı kıralım, modern futbolu çağ dışı beyinlerimizle istemeyelim. eleştirirken çözümlerimizi, planlarımızı, bunları nasıl uygulayabileceğimizi tartışalım. bunları yaparken ayrışmayalım, ayrıştırmayalım,kırıp incitmeyelim. hepimiz galatasaray'ımızın iyiliğini istiyoruz. potansiyelimizi,fikri vicdanı hür benliğimizi bize bir arpa boyu yol katettiremeyecek yerlerde heba etmeyelim.
yeterince kızıp, eleştirip doya doya laf ettikten sonra çözüm önerilerimizi sunsak bu hastalığa şifa bulmamız daha olası hale gelir. yoksa bu hastalığın yanına bir de türk futbolundaki çözüm üretememe, yapıcı eleştiride bulunamama hastalığına yakalanıyoruz malesef. sözlükte bu kadar insan nasıl daha iyi olabiliriz diye tartışacağımıza kimler fatih terim düşmanı kimler değil diye birbirimizi fişliyoruz. pirlo'nun adam olup olmadığını, doğru söyleyip söylemediğini sorguluyoruz. tamam haklı olsun pirlo fatih terim taktik bilmiyor olsun ee sonrasında buna karşı nasıl bir çözüm bulabiliriz bunu tartışmamız gerekmiyor mu ? neden hep eleştiride kalıyoruz ? skibbe alman ekolü değil dedik,bülent korkmaz'a daha hazır değilsin dedik, rijkaard'a barcelona'yı bende şampiyon yaparım dedik,hagi'ye her iyi futbolcu iyi hoca olmaz dedik,mancini'nin atkısına, takım elbisesine odaklanmaktan ne verdiğini ne oynattığını unuttuk, prandelli'ye taktik dehası italyan ekolü dedik, kek kalıbıyla getirip wesley'i ön libero oynatınca konserve kutusuyla yolladık, hamza hocaya denge dengeoğlu dedik, mustafa denizli'ye emekli olmaya gelmiş dedik, jor'a beden eğitimi ve spor öğretmeni badi ekrem dedik, tudor'u takım 120 km koşsun diye getirip bu adam kondisyoner diye yolladık ve fatih terim'i getirdik. ve şimdi diyoruz ki hoca taktik bilmiyorsun. bugün yollasak yarın neden bizim alex ferguson'umuz yok diyecez. 2008'de neredeysek 2019'da da aynı yerdeyiz.
bir şeyler düzelecekse önce kendimizden başlayalım. kalıplarımızı kıralım, modern futbolu çağ dışı beyinlerimizle istemeyelim. eleştirirken çözümlerimizi, planlarımızı, bunları nasıl uygulayabileceğimizi tartışalım. bunları yaparken ayrışmayalım, ayrıştırmayalım,kırıp incitmeyelim. hepimiz galatasaray'ımızın iyiliğini istiyoruz. potansiyelimizi,fikri vicdanı hür benliğimizi bize bir arpa boyu yol katettiremeyecek yerlerde heba etmeyelim.