1670
30+ eski yıldızların emeklilik öncesi tatile geldiği, 30 yaşından genç avrupalıların da avrupa'da takım bulamadığı veya gözden düştüğü durumda geldiği bir lig süper lig. bir de eskiden -en azından saha dışında- usturuplu şekilde takımlar birbiri ile çekişirdi, artık takımlar birbirlerine terörist iması yapar hale gelmiş, hakemler dayak yiyor, tehdit ediliyor. avrupa'nın 5 büyük liginin orta sıra takımları gelip ligin her takımını yenebiliyor. anadolu takımları bitmiş, başkanları ve yöneticileri bazı büyük takımların başkanlarına yanlamak için maç satıyor. tesisleşme, altyapı yok, milli takımın neredeyse tamamı yurtdışından yetişme futbolculardan oluşuyor. futbolu türkiye'de artık futbolu bilen kişiler yönetmeli, yaklaşım değişmeli. ancak o zaman 10-15 seneye biraz seviyesi düzelebilir.
1671
birbirini yerken oynadığı futbola bakmayan büyük(!) takımlardan oluşan yapı. 4 takım toplam 2 puan toplayabildi bu hafta.
tuz biber olarak, trabzon'u eleyen st gallen de 6 gol yedi.
1672
bir aşağılık camia ve ekürisi yüzünden hakem konuşmaktan, saha dışını konuşmaktan avrupa'daki futbolla, futbolun geldiği noktayla alakamız kalmadı. istanbul takımları aşırı maliyetli kurduğu takımlarla ligde puan toplayınca kendisini dev aynasında görüyor ama elbette bu da bir yerde patlıyor. leş gibi futbol oynanıyor ligimizde. koca ligde samsunspor ve göztepe dışında da futbol oynayan takım yok. ikisinin de teknik direktörü yabancı bu arada, bu da tesadüf değil.
1673
potansiyelini harcayan spor dalı. sadece futbol değil ki, her konuda potansiyelini harcayan bir ülke. her anlamda çok farklı bir konumda olabilecek ülke iken ,her anlamda dökülüyoruz. yazık bize!
1674
avrupa haftasında 3 büyük takımın birbirine girdiği futbol. kadın basket maçı bile oynanamadı ya! herkes birbirine girmiş vaziyette. andropozlu dedelere dönmüş türk futbolu. ortada futbol olmayınca çeneye vurmuş herkesin.
1675
türkiye toplum mühendisliğiyle orta doğuya yaklaştı, türk futbolu da orta doğu futboluna döndü.
devasa kontratlar var. ama bu kontratların karşılığı hiçbir şekilde alınmıyor. suudiler, katarlılar gösteriş olsun diye nasıl para harcıyorsa türk kulüpleri de sırf gösteriş olsun diye "gerçek bir kadro planlanlaması olmadan" transfer yapıyor. gelen oyuncular da türkiye'deki ciddiyetsiz ve akıl dışı ortama kısa sürede uyum sağlayıp verimsizleşiyor.
suudi ligi ne kadar ciddiye alınırsa, türkiye ligi de o kadar ciddiye alınmalıdır.
1676
rezil hocaların ve iş bilmez yöneticilerin çarçur ettiği milyon euro’ların çöpe saçıldığı lig.
şu ligdeki bütçeleri hollanda’nın orta sıra takımlarına falan versen avrupa’yı domine eder.
1677
ya herkes tutturdu bir ''yabancı sınırı garabeti'' diye bir şey... yazık günah şu paralara. kaç senedir yabancılar neredeyse serbest (eskiye nazaran) ve hiç bir başarımız yok elle tutulur. 6 yabancı kuralı varken uefa kupasını aldık. garabet filan değil yani o kural. en azından bizim ülkemiz için değil.
bir süre kendi ülkemizin oyuncularını üretmek için çabalamalıyız. her takımın oyun tarzı olabilir ama ligdeki takımların da az çok bir tarzı olmalı. türk takımları dendiğinde akılda az çok bir oyun canlanmalı insanların zihninde. tıpkı italyan bir takımla oynadığında genelinin savunmayı iyi yaptığını bildiğin gibi. tıpkı ingiltere ligindeki takımların dikine, hızlı çıkabilen takımlar olduğunu bildiğin gibi.
şahsen türk futbolunun başında olsam bu başarısız takımlara transferi iki üç yıl yasaklardım. tepki gelirse gelsin. hepsinin dünya borcu var biz dahil ama maşallah oyuncu aldıkça alıyoruz. ki sanki serbest bırakıyorsun da ne oluyor? iki üç liralık avrupa takımlarına yenilip yenilip geliyorlar. kusura bakmayın türkiye'deki realite bu. anadolu takımlarına hiç değinmiyorum bile. sırf türk oynatmamak için yemin etmiş gibiler. senin misyonun başta oyuncu yetiştirmek olmalıyken afrika'da x bir ülkeye gidip otobüs dolusu güçlü zenci futbolcuları doldurarak kadro kuruyorsun. çoğu da kalitesiz zaten bu futbolcuların.