• 31
    neden dünya çapında teknik direktörler çıkaramadığımızı * , dünya çapında futbolcular yetiştiremediğimizi (u: bahsettiğim messi ile kıyaslandığı zaman bütün bir dünya'nın işaret ettiği futbolcu olmak ) ve neden düzenli olarak bir avrupa başarısı elde edemeğimizi * hala daha idrak edemeyen insanların yönettiği olgudur.

    bizim için başarı ezeli rakibini yenmek , övünç duyulacak şey ise şampiyonlar ligi'nde galibiyet almaktır. hedefler önce lig şampiyonluğu , daha sonra avrupa kupalarına katılmak olarak belirlenir. artist diye yolladığımız futbolcular ingiltere'de 38 yaşında tezahüratlar eşliğinde uğurlanırken burada kalanlar 34 yaşında bu ne lan hala oynuyor diye eleştirilir. futbolcumuz teknik direktöre açık açık meydan okur ama alternatifi olmadığı için gönderilemez. tabi dünya üzerinde binlerce alternatifi olmasına rağmen yerine birisi transfer edilmediği için. kazandığımız başarıları periyodik olarak kazanır , 10 yılda bir derece alırız. basın bunu dünya titredi olarak aktarır , bir sene sonra ki kupaya katılamayız ve basın o titretenleri "başarısız" olarak lanse etmeye başlar.

    futbolcularımız gece dürüm yemeye gider , sevgilisi olan futbolcuların sevgilileri üzerinden laf sokarak rahatlarız ve yorumcularımız eşi benzeri bulunmayan futbol bilginleri olarak konuşur daima. ayrıca taraftarlar asla seyirci değil , birer yorumcudur. her taraftar en az dünya çapında bir teknik direktör kadar bilir futbolu ama lisans almaya üşendikleri için teknik direktör değil taraftar olurlar , başka bir nedeni yoktur yani.

    yönetme şeklimiz aynen ülke yönetmek gibidir ; bağlısındır ve uyutulursun. gerçek sebepler asla konuşulmaz , onun yerine hikayeler anlatılır. dünya çapında insanlar göreve getirilirken devrim tadı verilir , gönderilirken rezalet buram buram kokar. büyük paralar kazanan futbolcularımız ilk önce manken sevgili edinir , kısa süre sonra kadro dışı kalarak daha alt mankenlere doğru yolculuk yapar. disiplin , profesyonellik ve futbol aşkı yoktur ; para ve gaz vardır.

    ondan sonra konuşur bazıları boş boş ; yok neden rijkaard gitti , vay efendim elano aslında çok kaliteli futbolcu.

    unutuyordum ; bize gelen beceriksiz futbolcu ve teknik adamlar daha sonra kariyerlerinde zirve yaparlar. böyle de şerefsiz insanlar bu herifler.
  • 37
    açikcasi ligin bu hali ho$uma gidiyor. aradaki mesafe (ilk 5 ile son dan 5. 6. takim, bilhassa ilk 10 takim) daraldi diyoruz. yani bu ne manaya geliyor? a$agidaki takimlar güçlendi, degilmi? eskiden ligin bitimine 4-5 maç kala $ampiyonu ilan ederdi. averaj takimlari vardi. lig de basit takimlarla oynayip, gercek gücümüzün ne olduguna avrupali ekiplerle kar$i kar$iya kalinca anlardik. dayak yiye yiye dayak atmayi ögrendik bir nevi. lig e hala kalite gelmedi deniyor ise, bu önümüzdeki 2-3 yil icinde degisecektir bence.

    bence bursaspor ve diger türk takimlarinin avrupadaki ba$arisizliklari bir yana, türk futbolu tirmani$a geçmi$tir. ben de kararsiz kalmi$tim, çiki$tamiyiz, dü$ü$temiyiz?

    ama artik kararim kesin: çiki$a geçtik!
  • 38
    kalitesi yükselmiştir ve kabuk değiştirmektedir: trabzonspor, kayserispor, bursaspor'un yükselişlerine bakarak bunu söylüyorum. bunların yanına sevimsiz antalyaspor'u da ekleyebiliriz. bu saydığım takımlar hiç olmadıkları kardar sistemliler, en azından yapmaya çalıştıkları bir şeyler var. bursaspor'un şu anki avrupa macerasına bakıp dudak bükmek de doğru değil. tcoşkun ne güzel yazmış, "biz de ilk golümüzü altıncı maçımızda atmıştık" diye. bu bir süreçtir. bursaspor, kayserispor, trabzonspor dört beş yıla kadar avrupa'da oynanan futbola ayak uydurabilirlerse, uefa'da bu takımların gruplara kaldığını görürsek esas devrim o zaman gerçekleşir.

    tüm bunların yanında galatasaray'ın kendini toparlaması, beşiktaş, fenerbahçe'nin bir oyun karakteri inşa etme çabası var. bence aykut kocaman da schuster de başarısız olup takımdan ayrılacaklar, ama hücum futbolu oynamak için ısrar ederse, yapılanmalarını biraz daha düzeltirlerse fenerbahçe ile beşiktaş da doğrultur belini. ama bu biraz zaman alacak. 5 yıl sonra şimdi olduğumuz yerden daha iyi bir yerde olacağız. türk futbolu kabuk değiştiriyor. biraz beklemek gerek.
  • 39
    reaktif (rakibin oyununu bozmaya yönelik) futbol açısından gelişmiş, hatta dünyanın en reaktif ligi haline gelmiştir. hemen hemen her takım büyük takımları ezberleyip oyunlarını bozarak puan almaya başlamıştır. bu reaktif futbolun avrupa kupalarında sökmemesi ise (bursa örneğinde) ayrı bir tartışma konusudur.

    proaktif (kendi oyununu kurmaya yönelik) futbol açısından bakarsak her sene daha da geriye gitmekteyiz. özellikle kendi oyununu oynamaya çalışan büyük takımların, reaktif futbol oynayan takımlara karşı her hafta benzer zorlukları çekmeye devam etmesi gayet düşündürücü. rijkaard sistemine takımlar önde basıyordu, aykut kocaman'a karşı orta sahayı kalabalık tutuyorlar vs. büyük takımların, zaaflarını bilip bundan yararlanmaya çalışan küçük takımlara karşı panzehir gibi yeni sistemler geliştirmeleri gerekiyor. eskisi gibi 10 kişi kapanan takımlar yok artık. bir dönem milletin ağzına doladığı "b planı yok" lafı tam burada geçerli oluyor aslında.

    bizim de hagi'yle birlikte yarı reaktif futbola geçiş yaptığımızı söylemeye gerek yok heralde. napalım, öyle başa böyle tarak..
  • 40
    --''türkiye nin en büyük kulübüyüm'' diye geçinen kulüpleri şu an sakat oyuncularının yerine alternatif bulamıyorsa; (arda, baros, emre b.)

    --bir kulüp ''sol bek değil'' diye işine yaramadığı oyuncuyu gönderip rakibi onu alıp sol bekte oynatıyorsa; (caner)

    -- ve bir kulüp düşünün üç kulvarda koca sezona 2 forvet oyuncusuyla başlıyor biri maalesef müzmin sakat. yine aynı kulüp, ortasahayı ise 33 yaşında üç maçı ardarda çıkaramayacak bir oyuncuya emanet ediyorsa;

    türk futbolu'nun ilerleyebileceğine inanmıyorum. yeni sivaslar, bursalar çıkacaktır ortaya. avrupa'dan ilk turda elenip geleceklerdir...
  • 41
    şu andan itibaren utanıyorum kendisinden artık.

    bizde bir şey vardır: futbolu basit oynamaya ve basit oynatmaya çalışan adamlar sevilmez. gelemeyiz öyle basit işlere. başarılar bile hep öyle elde edilmiştir mesela türk futbolunda. 1-2 tane yemeden, işi zora sokmadan akıllanmayız biz. geriden gelip maç kazanacağız ki övünelim o başarıyla.

    oyuncu konusunda da huy olmuş bu. futbolu aklıyla oynayan, işini en güzel yapmanın basit oyun oynamak olduğunu düşünen adamlar hep dışlanmıştır. darren fletcher manchester united altyapsından yetişmemiş ve manchester united'da oynamamış olsun, aberdeen'den getir, koy konyaspor'un orta sahasına; derler ki: "bu nasıl adam yahu? alıyor, veriyor. 50 tane bulurum bank asya'da bundan."

    bir de düz bir suratınız olmayacak. sakin bir yapınız olmayacak türk futbolunda tutunacaksanız. agresif olacaksınız her dakika ki; içinizde "ruh" olduğunu sansınlar. mustafa sarp gibi forma yırtacaksınız mesela. ayhan gibi sürekli hakemle konuşacaksınız ya da. servet gibi savunmanızda top saklamaya çalışıp kahramanlıklar deneyeceksiniz. hata yapabilirsiniz, bu sorun değil türk futbolunda tutunabilmeniz için. ha bir de, yüz koruma maskesi iş yapar, takın onu.

    misimovic olmayacaksınız ama. olacaksanız da yolunuz buralara düşmeyecek. ne o öyle ağızda sakız filan. hele o koşuş ne öyle? yakışıyor mu hiç galatasaray gibi bir takıma? görevini yapmıyorsun hem sen. aynı anda hem savunmadan top çıkarıp, hem final pası yapabilmen lazım senin. he almanya ligi'nde asist krallığı mı? banane hocu, çok disiplinsizsin sen.

    ...

    utanıyorum. düşündükçe utanıyorum. şu anki psikolojini düşünüyorum, kendimi yerine koyuyorum ve "nereye geldim ben?" diyorum. biz senin yerin değiliz misimovic. dedim ya, biz sevmeyiz düz suratları. o da bizim kusurumuz işte. hiçbir işe yaramayacak olsa da, bu gece türk futbolu ve anlayışı adına senden defalarca özür diliyorum. sadece senden de değil, umursamaz lincoln'lerden, keita'lardan, rijkaard'lardan ve daha nice futbol adamından. biz hiçbirine layık değiliz bu açık. bu saatten sonra her şey müstahak türk futboluna. hatta alex ferguson'un şampiyon olan takımıyla dalga geçmesi bile.
  • 42
    yanılmıyorsam, nba'de meşhur bir söz var. söyleyenini hatırlamakla beraber ''bir takım point-guard'ı kadar iyidir, daha fazlası değil.'' gibisinden bir şey idi.

    işte türk futbolunda da benzer bir şey görüyorum. türk futbolu, galatasaray ne kadar iyiyse o kadar iyi. galatasaray'ın ortalıgı kasıp kavurduğu zamanları hatırlayın, milli takım, bizim kadromuza kaleye rüştü reçber, defansa da alpay özalan takviyesiyle katıldığı 2002 dünya kupasında üçüncü olmuştu. nasıl ki, 2003'ten sonra galatasaray'da aşağılara doğru bir ivmelenme oldu, son 2 senedir de çöküş ve kaos devrine girdik, milli takım da çok benzerlerini yaşamaya başladı.

    burada hemen bir parantez açalım, 2008 avrupa şampiyonası ile alakalı. orada milli takımımızın yaşadığı şey, güzel bir halüsinasyondan farklı değildi. zannetmiyorum ki, bir daha hiç bir kulüp takımına ya da milli takıma böyle bir şans isabet etsin.

    galatasaray'ın dibe vurmasından istifade eden bursaspor; katıldığı şampiyonlar liginde, entry'i girdiğim dakikalarda 0 puan, atılan 1 gol ve averajı eksi bilmemkaç şekilde mücadele etmekte. koskoca türkiye'nin şampiyon takımı... ne kadar üzücü değil mi? tabii hemen aksini iddia edenler çıkabilir, ''galatasaray da ilk katıldığı sene ilk golünü son maçta attı, sadece 2 puan alabildi blablabla...'' diye. hemen hatırlatalım; galatasaray'ın ilk kez mücadele ettiği şampiyonlar liginde, şimdiki gibi 32 takım değil, sadece ve sadece 8 takım vardı. dolayısı ile galatasaray, şampiyonlar ligine katılmakla bile çeyrek final başarısını göstermiş oluyordu otomatikman.

    bursaspor'un şu anda rakiplerine bakıyorum da, * * * manchester dışında kalan iki rakibi de o zamanki şampiyona statüsünde yer alabilecek çapta takımlar değiller. hoş, gruplara kalabilecek kalibredeki tek takım olan manchester united'ı eleyerek katılmıştık zaten biz de :)
  • 44
    yüksek paraların yatırıldığı bir şirketin zarar etmesi sonucu hızla dibe gidişidir. şirket yaptığı yanlış yatırımlar sonucu işcilerini çıkarmaya başlar sonuçta üretim azalır, kazanç minimuma iner. daha sonra ortaklar huysuzlanır şirket ya satılır ya da herkes payını alıp yoluna bakar. bu aynı baba parasıyla şirket açan kişiler gibidir. yıllarca boş işler peşinde koşarsın babandan sermaye alırsın şirket açarsın ama işe gitmezsin. ya da şirkette pazarladığın şeyleri ona buna dağıtır çar çur edersin şirket batar.

    türk futboluda aynen böyledir. türkiye ligi, türkiye a milli futbol takımı bazılarının babasının malı gibi kullanılmaktadır. yarar görecek şeyler yerine duygusal şeyler ele alınmaktadır.

    şunu unutmamak lazım;

    duygularınız mantığınızın önüne geçerse kaybetmişsinizdir.
  • 45
    kötüye mötüye değil hatta bizden habersiz baya bir ilerlere gitmiş çağımızın ötesine geçmiştir. baksanıza artık şampiyonlar ligi gruplarından çıkamayınca şampiyon takımın teknik direktörünü kovmak isteyen basınımız var bu futbol kötüye gidiyor olamaz aga kupadan aşağısı kesmiyor bu milleti!
    (bkz: alışmış kudurmuştan beterdir)
  • 47
    her geçen gün biraz daha kötüye gitmektedir. bunun başlıca sebebi ise türk futbolunun lokomotifi galatasaray'ın kötüye gitmesidir. avrupa arenasında ilklerin takımı galatasaray bir şeyler yapmadığı sürece* türk futbolu her gün biraz daha eriyecek. ayrıca milli takımın da her geçen gün biraz daha az galatasaraylıya sahip olup, her geçen gün biraz daha kötüye gitmesi de bunun kanıtı.
  • 50
    mental gelişim,oyun felsefesi,fiziksel gelişim açısından bir adım atamayan ülkemin futbolu.anlamadığım şey avrupadaki kulüplerde bizim bilmediğimiz başka bir yöntem mi uyguluyorlar futbolcu yetiştirirken? yoksa bizimkiler mi yöntemleri taklit edemiyor anlamıyorum.hadi ingiltere,ispanya,almanya falan geçtim.portekiz kadar olsak yetecek bana. ya bizim futbolcularda bir sorun var yada bizim futbol eğitmenlerimizde bir sorun var.onlar hangi kriterlere göre futbolcu seçip yetiştiriyorsa bizde o şekilde yetiştirelim.bu kadar zor mu bunu yapmak.amerikayı yeniden keşfetmenin alemi yok.bari olanı uygula.düşündükçe üzülüyorum.bu kadar potansiyel var.bu kadar devasa yatırımlar var.ama elde avuçta 3-5 tane avrupada oynayan oyuncu var.türkiyede yetişipte mancester da barcelona da oynayan bir oyuncu görebilirim birgün inşallah..
App Store'dan indirin Google Play'den alın