• 1976
    sokakta tatar ramazan gibi yürüyen taraftarı, sahada ali kıran baş kesen triplerinde dolanan futbolcuları maçtan sonra götünü başını sağa sola oynatıp garip bir şey yapıyorlardı ne oldu o iş ? olmuyor mu ? artık sarmıyor diye tivit atsınlar o zaman...
    olmuyorsa çok şey yapmasınlar galatasaray'ı yendikleri günü her ay zafer günü olarak kutlayıp götlerini başlarını oynatmaya devam edebilirler.
    ligden düşmelerini daha beter olmalarını dilediğim kulüplerden biri.

    düzenleme : yanlış temenni düzeltildi.
  • 1981
    konu futbol olmadığı sürece sevip, saydığım bir sürü arkadaşa sahip olduğum bir camiadır ve fakat;

    galatasaray = metin oktay!
    trabzon = olcay şahan?

    başkanları, yöneticileri mafya çıkması iş adamları, taraftarlarının her biri birer çılgın sedat olan spor kulübü.

    şehirde herkes futboldan çok iyi anlar ama nedense o futboldan çok iyi anlayanlar arasından yeterli seviyede futbolcu, teknik adam ve yönetici çıkmaz ki şampiyon olsunlar, başarı sağlasınlar. ülke gündemindeki nüfuzlu trabzonlular sayesinde, ince bir korkuyla hep yaptıklarının üstü kapatılan, "aman abi bırak elleşme" denerek hoş görülen, haksız oldukları durumları ört bas edebilmek için "agresifuz biz, benum dedem de boyleydi" diyerek geçiştiren bir taraftar profiline sahiptirler.
  • 1985
    dördüncü büyük olarak başladığı 2010'lu yılları bir sertan eser, bilemedin bir hüseyin kayakış simetrisi olarak tamamlamış olan bordo mavili kulüp.

    kulakları patlasın sertan eser sahaya çıkıp karşısında galatasaray forması görünce maxim tsigalko'ya bağlayıp çılgın atar, onun dışında ismi büyük kendi tırt performansla sezonu tamamlardı. her sezon futbolu yeni takip etmeye başlayan bir galatasaray taraftarı takımının karşısındaki sertan eser'e bakıp hayranlık beslemeye başlardı. günler geçer, fikstür döner sertan eser'in takımıyla ikinci maçımız gelir. maç öncesi bir bakılır sertan'ın kulübü ya düşme hattında ya da birkaç puan üzerindedir. hakem düdüğü çalar maç başlar sertan eser yine sahada yardırmaktadır. yine sinir bozar, yine moral bozar, puan ya da puanları tek başına alıp gelir. eğer gerekli skoru erken yakalamışsa hocası kenara alıp yerine bir stoper daha koyardı. az önce topla carl lewis hızına ulaşan adam orta sahanın yedek kulübesine bakan diliminden saha kenarına 35 dakikada falan gelirdi, mondragon falan gelip itekleyerek saha dışına atardı adamı.
  • 1987
    --- alıntı ---
    gol atamayan şampiyon

    çalkantılı siyasi hayat, günlük yaşamdaki zorluklar derken o günlerde adeta bir inat gibi yükselen bir değer trabzonspor, favorileri arasında olduğu sezonu şampiyon bitirecekti.

    futbola her geçen gün yeni kurallar ekleniyor. hepsinin amacı ortak, takımların galibiyet için oynamaları, daha fazla gol atmalarının önlerinin açılması. ofsayt bunun önemli örneklerinden birisi, temel amacı defans oyuncularının belirli güvencelerle daha ileri çıkarılmasını sağlayıp arkada daha fazla boşluk bırakılarak gol yollarının açılması. öyle ki daha sonra aktif-pasif güncellemeleri falan da yapıldı bu kurala. tüm bu oyun içi kurallar haricinde galibiyetin önemli kılınmasının bir diğer yolu da beraberliğin önemsizleştirilmesiydi ve bunun için de 2 olan galibiyet puanı 3’e çıkarıldı. artık iki değil, üç beraberlik bir galibiyete eşit demekti bu. ancak bu kuraldan daha öncesine gidiyoruz bu yazımızda, 1979-80 sezonu. 2 puanlı, 16 takımlı lig.

    1974-75 sezonu ile en üst düzey lige merhaba demişti karadeniz’in fırtınası, ama ne merhaba! peşi sıra gelen başarılar, bir anda yakalanan şampiyonluklar… futbol tarihindeki en başarılı çıkışlardan birisi gerçekleştirilmiş olabilir o zamanlar. ilk beş sezonda üç şampiyonluk ve altıncı sezonuna giriyordu takım. trabzonspor’un antrenörsüz kalmasına gönlüm razı olmuyor diyen ve görevi devralan ahmet suat yazıcı önderliğindeki takımda bir önceki sezonda 1110 dakika boyunca kalesinde gol görmeyen şenol, turgay, arif, hüsnü, mustafa gedik, yaşar, güngör, selahattin, tuncay, levent, galip, serdar, iskender, ismail, cemil, ahmet ceyhan, cengiz, necati ve faruk bulunuyordu.

    sezona bursaspor maçı ile başladı trabzonspor. alınan beraberlik tam olarak sezonluk hedeflerle örtüşmüyordu. “aslar satıldı, trabzon dağıldı” haberleri henüz yayılmaya başlamıştı ki önce orduspor deplasmanında kazandı trabzon, ardından içeride galatasaray’ı serdar bali’nin attığı gollerle 2-0 yendi. galibiyet serisinin son ayağı ise kayseri’de oynandı. ezeli rakip rizespor deplasmanında gelen beraberliği bir sonraki hafta içeride telafi etti fırtına. 1-0, altay mağlup. ilk 6 haftalık süreci 4 galibiyet 2 beraberlik ile tamamlamıştı trabzonspor. bu sırada galatasaray ilk 6 haftada ancak alabildiği 3 puanla ligin dibine demir atıyordu, istanbul’un genelinde de bu durum hakimdi. üst üste yenilgiler alan fenerbahçe teknik direktör şükrü ersoy’a ancak iki hafta daha dayanabilecekti. beşiktaş’ta da durumlar farksızdı, öyle ki beşiktaş da ligi ancak 11. sırada bitirebilecekti ve bu başarısızlık sezonun tümünde kendini gösterecekti.

    rakiplerinin birer birer havlu atması belki de rehavete sebep olmuştu. belki de takımın gol yollarında sıkıntısı gerçekten büyüktü. 7. haftada fenerbahçe karşısında elde edilen beraberlik serisi tam 7 maç boyunca takımı takip etti. bu 7 maçlık serinin 5 maçı 0-0’lık skorla tamamlandı. 14. hafta mücadelesinde antep deplasmanına çıkan trabzon ilk yarıdan iki farklı öne geçmişti. 83. dakikada gaziantepspor’un fatih zambak ile bulduğu gol “acaba beraberlik serisi son bulmuyor mu?” endişesine sebep olsa da trabzon o maçı bir şekilde bitirdi. bitirdi ama beraberlik serileri son bulmadı. ilk devrenin son maçında, beşiktaş deplasmanında yine gol sesi çıkmıyordu, 0-0. böylelikle trabzonspor ilk 6 haftasında 4 galibiyet aldığı sezonun ilk devresini ancak 5 galibiyet ve 10 beraberlikle noktaladı. lider, 20 puanlı.

    ligin ikinci yarısına bursa deplasmanında gelen mağlubiyet ile başladı bordo-mavililer. böylelikle ilk kez bir maçtan yenilgiyle ayrılmış oldular. bir sonraki hafta ise içerde orduspor’u konuk ettiler ve sezon içerisinde ilk ve son defa 2’den fazla gol atma başarısı gösterdiler. 18. haftada galatasaray deplasmanına çıkan trabzon, sezonu özetleyen şekilde uzunca bir süre maçı 0-0 götürse de cüneyt tanman’ın 82. dakikadaki golüne engel olamayınca yine sahadan boynu bükük ayrıldı. ilk yarıdaki beraberliklerin yerini artık düzensiz mağlubiyetler almıştı. üst üste iki maçta kayserispor ve rizespor’u birer golle geçtiler ancak altay deplasmanında trabzon’un golüne mustafa denizli cevap verince 1 puana razı geldiler. 22. hafta mücadelesi zirve yarışı için kilit bir mücadeleydi. trabzon şehir stadı’nda fenerbahçe’yi ağırlayan trabzonspor, uzun süre 0-0 giden maçın son 20 dakikasına 2 gol birden sıkıştırdı ve liderliğini perçinledi.

    fenerbahçe galibiyetinin ardından 24. hafta itibariyle trabzonspor yine başarısız bir seri yakalamayı başardı. 4 maçlık seride sadece 2 gol atabilen karadeniz temsilcisi, önce göztepe ile 1-1 berabere kaldı, ardından adana demirspor deplasmanında 1-0 kaybetti. bir sonraki hafta trabzon’da bir başka adana takımı adanaspor ile karşılaşan trabzonspor, hem bu maçtan hem de takip eden hafta beşiktaş deplasmanından 0-0’lık skorlarla döndü.
    http://gss.gs/YR4.jpg

    beşiktaş beraberliğinin ardından eskişehirspor ve diyarbakırspor’u 1-0’lık skorlarla yenen trabzonspor sondan bir önceki hafta zonguldakspor deplasmanında gelen golsüz beraberlikle bir kez daha şampiyonluğa ulaşıyordu. son hafta ise gaziantepspor’a ilk yarıdaki tarifenin aynısı uygulayarak sahadan galibiyetle ayrılıyordu, 2-1.

    39 puanlı şampiyon trabzonspor sezon boyunca 30 maçta sadece 25 gol atabilmişti ve bu, aynı zamanda türk futbolu için “en az golle şampiyon olan takım” ünvanını almalarını sağladı ki bu negatif rekor halen daha geçerliliğini koruyor. 37 golle sezonun en fazla gol atan ve 14 galibiyetle en fazla galip gelen takımı rizespor ise aldığı 12 mağlubiyetin kurbanı oluyor ve sezonu 5. sırada tamamlayabiliyordu. trabzonspor’un bir diğer başarısı ise sadece 11 gol yemesiydi ve bu sayı üst üste 6. kez trabzonspor’u ligin en az gol yiyen takımı yaparken şenol güneş’in türk futbolu’ndaki yerini de sağlamlaştırıyordu. sezon boyunca 12 galibiyet aldı trabzonspor ve bu galibiyetlerin 8’i 1-0’lık skorlarla tamamlanırken; takımın aldığı 15 beraberliğin 10’u 0-0, 5’i ise 1-1 bitti. ligde aldığı 3 mağlubiyette ise skor hiç değişmedi, 1-0.
    http://gss.gs/zBW.jpg
    --- alıntı ---

    kaynak: http://gss.gs/Rx0
  • 1989
    18-19 sezonu 8. haftası sonunda 13 puanla 5. sırada olan antipatik takım.

    yalnız yarışta kalmaları mühim. haydi bizimle ve ibfk ile ilk yarı maçlarını oynadılar ama henüz fb ve bjk ile maçlarını yapmadılar.

    ligin 2.yarısında içeride oynayacağımız için o maçı kazanacağımızı düşünüyorum ama trabzonsporlu oyuncuların özellikle beşiktaş ve ibfk maçlarında motivasyonlarının yüksek olmasını diliyorum.

    direkt rakibimiz beşiktaş'a ve b.şehir'e (2.yarıda) yatmamalarını diliyorum.
  • 1990
    savunmasi iyi olmayan kulüp. orta saha ve forvet hatti ama ligin en iyisi olabilir.

    burak yilmaz (sevmesem de her sene gol krali olabilecek kapasitede iyi bir forvet) ve hugo rodallega ile cift santrfor oynamaya baslamislar, gec bile kalinmis. orta saha da sosa, abdulkadir, yusuf yazici, nwakaeme, onazi gibi admlar da var.

    kadro olarak potansiyeli yüksek olan bir takim.

    anne tarafim trabzonlu, buna ragmen son 10 senedir asiri derecede nefret ederim bu takimdan, sürekli fenerbahceye karsi yenilip bize ahkam kesiyorlar.

    bizde belhanda yerine sosa oynasa sampiyonluk garanti olurdu. sosa cok pahali diyeceksiniz ama belhanda ucuz mu?
  • 1993
    şehrin kibiri yönetimlerine de yansıdığından her sene ben neyim diye bakmayıp futbolda sezonu şampiyonluk parolasıyla açıyorlar, transferleri bu yönde yapıyorlar. bir anadolu kulübünün sadece burak+sosa'ya 7m euro verme lüksü yok. yetiştirerek şampiyon oldunuz, alarak olamayacaksınız. ama futbol kıtı halkına sorsan hala şampiyonluk hesabı yapar.

    batmaya mahkum kulüp.
  • 1994
    eskiden az da olsa sempati ile baktığım ancak özellikle son birkaç sezondur çizgisini 180 derece değiştirerek, koca sezona dair hedeflerini oynayacakları 2 adet galatasaray maçına indirgeyen, diğer fener ve beşiktaş'a sezonun en rahat galibiyetlerini yaşatan, olcay şahan ve her nekadar ayrılmış olsa da uğur demirok gibi itici tipleri bünyesinde toplamaya başlayarak tüm galatasaray camiasının nefretini kazanmaya muvaffak olmuş takımdır, kulüptür.

    halbuki o salya sümük saldırdıkları galatasaray, 2010-2011 şike sezonuna dair en büyük desteği vermişti kendilerine.
    bu nedenler yıllardır boşuna demiyoruz;
    (bkz: cimbom'la uğraşanın çocuğu olmaz)
    (bkz: 9 kasım 2018 yeni malatyaspor trabzonspor maçı)

    onlara bir iyi bir de kötü haberim var;
    önce iyi haber: kötü günleri atlatmak üzereler..
    şimdi kötü haber: artık daha kötü günlere hazırlanabilirler...
  • 1995
    3 temmuz sürecinde bayağı bayağı üzülmüş ve trabzon sporlulara destek vermiştim. şimdi düşünüyorum da ne büyük hata yapmışım/yapmışız allah affetsin.

    fenerbahçe ne kadar zalimse trabzon spor da o kadar zalimmiş meğer. meğer bunlarınki dinsiz ile imansız meselesiymiş. (deyim anlamında yoksa dinsizlere bir gönderme yok burada)

    ultraaslan o pankartı bir şekilde revize etmeli ve düzeltmeli hatasını. herkes anladı hangi pankart olduğunu.

    keşke zamanında yeyin birbirinizi ete para vermeyin deseymişiz.
  • 1999
    hadi burak'i anladik da onur'un cezasi icin sebep nedir? bir terbiyesizlik, hocasina el,kol, hareket falan mi yapmis yoksa bilerek gol mu yemis? yok, mac ici yaptigi hatalar ya da formsuzluk sebebiyle verildiyse, malatya macinda oynayan takimin en az yarisi ayni cezayi almaliydi. sonuc ve tanim olarak da: bir sezonu daha icerideki galatasaray galibiyetiyle kapatan takim.
  • 2000
    senede sadece 4 defa kaale aldiğim takim. iksi bizim maçlarimiz ikisi fenerbahçe ile oynadiklari maçlar.

    normal şartlar altinda çarpma işlemindeki 1 den farklari yok benim için. ancak yukarida bahsettiğim 4 maçta bu takim benim için dünyanin en irite edici takimi oluyor.

    yine malum maçlardan biri geldi. * fenerbahçenin bu maçi kaybetmesi ile kazanmasi arasinda dünyalar kadar fark var. cocu ile yollari ayirdiktan sonra bir hava yakaladilar. bana kalirsa yakaladiklari bu hava balon. mesela bu maçi kaybederlerse iyice sikintiya gierler. ancak kazanirlarsa balon olarak bahsettiğim bu hava ciddi bir seviyeye gelir.

    ben eminim ki trabzonspor camiasi herzaman olduğu gibi fenerbahçeye yine nur topu tadinda 3 puani hediye edicek.

    inşallah beni yaniltirlar da direnç gösterirler diyeceğim ama pek umudum yok.
App Store'dan indirin Google Play'den alın