tolga'nın takıma kattıkları
30 eylül 2017 galatasaray kardemir karabükspor maçında çok net şekilde görüldü. bir açıdan da taraftarın oyuncu konusunda fikir birliğine varması konusunda iyi de bir durum olmuş oldu. yoksa ''balta, tekniği sıfır, ancak yedek olur'' gibi yorumların kesileceği yoktu ki bu hafta yokluğunda yaşadığımız sıkıntılar (kompakt oyunda) apaçık görülmesine rağmen bu yorumların bir süre daha devam edebileceğini düşünüyorum çünkü taraftarlar inatçıdır, haksız çıktım demesi epey zaman alır.
bu arada, tolga'nın oyunumuz içinde ne denli büyük bir öneme sahip olduğunu tekrar tekrar belirtmeden önce, başka bir noktaya temas edelim.
şimdi tolga oynamadı yaz kışa döndü diye de yorumlanmasın bu haftaki maçımız. eksiler olduğu gibi artılar da vardı. daha önceki haftalara kıyasla rakip ceza sahasına daha fazla girip çok çok daha fazla gol pozisyonu ürettik. 56 kez rakip ceza sahası içinde topla buluşarak da lig rekoruna ulaşmış olduk. ilginçtir gomis kendisine gelen iki pozisyonu gole çevirebilse, kaçan yüzde yüz gollük pozisyonlardan birkaçı dahi gole dönüşse maçın skoru rahat biçimde 6-1, 7-1 falan olacaktı. öyle de bir oyun sergiledik. işe bakın ki bu pozisyonlar gole dönüşmedi ve ''kötü oynayan galatasaray'' izlenimi oluştu saçma şekilde. halbuki kötü oynamadık, daha önce dengeli olan hücum- savunma ağırlıklarını tolga'nın eksikliğinde yüksek derecede hücuma kaydırdık ve istediğimiz sonuca da ulaştık. kaçırdıklarımızın sadece bir kısmı gole dönüşse dediğim gibi altı yedi gole ulaşabileceğimiz bir oyun koyduk ortaya. nasıl ki dengeli, kompakt oyun bir felsefeyse bir amaçsa, bu haftaki aşırı hücumcu futbolumuz da ayrı bir oyun felsefesidir ki türkiye ligi için her türlü işlerliği vardır.
burada demek istediğim şey şu: evet tolga'nın yokluğunda kompakt oyunumuzu oynayamadık ancak bu değişimin artıları da vardı görebilene. çok daha fazla pozisyon üretebildik ve rakiplerin oyun tarzına göre bazı maçlarda tolga dinlendirilip bu haftaki oyun yapısıyla maça çıkabiliriz. saçma bir şey değil bu. tam tersine çok önemli bir taktiksel varyasyon. teknik heyetimizin bu varyasyonun farkına varacaklarını da düşünüyorum. yani esasında öyle ahlar vahlar çekilecek bir oyun sergilenmedi. sadece farklı bir oyun formatına geçmiş olduk bir maçlığına.
gelelim tolga ciğerci yokluğundaki zaafiyetlere.
bir defa takımın koşu yükünü nasıl sırtladığını hep beraber görmüş olduk. varlığının ndiaye, fernando gibi isimleri de rahatlattığını, orta alanı kapatmada ne kadar yardımcı olduğunu, takım savunmasının katılığını ne denli arttırdığını gördük. sürpriz arka direk koşularının, rakip perdelemelerinin önemini anladık. tolga tarzı bir oyuncu olmadan kompakt oyunu ortaya koymada zorlanacağımızı yine görmüş olduk.
galatasaray futbol takımı, her dişlisi ayrı ayrı çok öneme sahip oyunculardan kurulu. dişliler arasında ayrım yapmadan, oyuncularımızın arkasında durmamız gerekiyor.