• 1
    covid-19 nedeniyle verilen aradan sonra 12 haziran 2020 tarihindeki maçlarla başlayacak olan özlediğimiz* sezon.

    federasyon 31. hafta dahil olmak üzere fikstürü de belirlemiş buna göre pazar'dan pazar'a maçlarımız var. bir tek 31. hafta maçları çarşamba günü görünüyor. sonraki haftalarda sanıyorum ki uefa'daki temsilcimiz ve türkiye kupası'ndaki duruma bakılarak düzenlenecek. büyük olasılıkla da çarşamba-pazar şeklinde oynanıp kalan haftalar tamamlanır.

    bir de 5 oyuncu değişikliğine izin verilecekmiş kalan maçlar için. keşke yapmışken bir takımın bir maça yazdırabileceği yabancı oyuncu sayısı sınırını da kaldırsalardı. 2 yabancı oyuncumuz kadroda yazılamayacaksa 5 oyuncu değiştirme olayı biraz zorlayacaktır. sadece bizi değil her takımı. bu +2 oyuncu değişikliği hakkı sırf oyuncu yoruldu diye çıkarabilmemiz için verilmiş bence. en son 2 değişiklik sakatlık ya da yorulan oyuncu yerine oyuna sokulacak olup nitelik değil de niceliği koruma adına yapılacaktır bence.

    neyse, hayırlı olsun en sonunda takımımızı izleyebileceğiz.

    bu arada keşke 30. hafta trabzonspor ile oynadıktan 3 gün sonra oynayacağımız kulüp alanyaspor olmasaydı. derbi yorgunluğundan sonra alanya sıcağı bizi etkilemez umarım.

    https://www.tff.org/...201&ftxtID=33308
  • 3
    coronavirüs salgını sonrasında kalan 8 haftasının ilk haftası geçmiş futbol sezonu.

    ben burada bir el ile bir dizayn görüyorum coronavirüs sonrası ilk hafta maçlarında:

    12 haziran 2020 göztepe trabzonspor maçına bakalım:

    maçın yayıncı kuruluş tarafından verilen özeti: https://tr.beinsports.com/...rabzonspor-mac-ozeti

    trabzonspor'a verilen penaltıda aslında faulü yapan isim sörloth. top poko'nun önüne doğru açılıyor ve sörloth net bir şekilde topu alabilmek için poko'yu bozuyor. net bir şekilde sol ayağını poko'nun iki ayağının ortasına koyup oyuncuyu devirirken kendisi de devriliyor. pozisyonu net süzemeden çalınan bir penaltı ile göztepe maçtan tamamen koparılıyorken trabzonspor lehine hakem eli ile avantaj sağlanıyor.

    14 haziran 2020 ç.rizespor galatasaray maçına bakalım mı bilmiyorum, baksak hangi birisini yazacağız?

    mesela bir pozisyon var, falcao net bir şekilde dirsek yiyip düşüyor ve dirseği atan rizeli oyuncu da düşüyor. karar rize lehine serbest vuruş. çünkü dirsek nizami ama yere düşmek yasak futbolda yaşar kemal uğurlu'ya göre.

    var'a gidip pozisyonu defalarca izleyip havadan gelen topta yere yatmaya çalışan kalecinin pozisyonunda penaltıyı veremiyor. bak var'a gidiyor, izliyor. dönüyor ve karar devam. ama var'da topu izlemiyor. top nasıl geliyor, kalecinin açısına göre topa mı adama mı gittiğini kestirecek fizik bilgisine sahip değil.

    zaten adem büyük itirazdan nasıl atıldı 2. sarıdan ben anlamıyorum. sarı kartı gördükten sonra hakemin yüzüne doğru anasına söven futbolcular gördü gözler bu ligde. (misal caner erkin, izleyin herhangi bir sarı kart pozisyonunu garanti hakeme sövüyordur peşine)

    e muslera'nın sakatlandığı pozisyonda var'a göre 1.5 metreden fazla bir mesafe ile ofsaytı kaldırmayan erdinç sezertam? 1.5 metre be bilader, daha ne olsun bizim oyuncu orta saha çizgisindeyken rakip altı pas çizgisinde olsa mı net ofsayt olacak kaldırmanız için? 1.5 metre be 1.5 metre.

    moroziuk denilen arkadaşın en az 3 tane sarı kartlık faulünü gördüm ben maçı izlerken ki ikisi ilk yarıda. bakın moroziuk diyorum, adama kart çıkmadı! 3 sarı kartlık faul yaptı, birisinde bırak kart çıkmasını adamı uyarmadı bile.

    donk'un penaltı pozisyonu var kornerdeki topta. pozisyon net penaltı. rize'ye çalınandan daha ağır penaltı. bak rize penaltısında var'a gitse sarrachi'nin müdahalesini görecek ancak rizeli oyuncunun aklı başına gelip kendini yere bırakana kadar geçen 2-3 saniyeyi de fark edecek ve penaltıyı veremeyecek. rizeli oyuncu düşüşüyle aldı penaltıyı o pozisyonda.

    -

    bakın sadece 2 maçı inceledim. şampiyonluk yarışındaki iki takımın maçı. birisi hakkıyla öne geçmiş ancak devamında maçı koparmasını sağlayan hamle hakem eli ile geliyor. diğerinin rakibine 1 tane şüpheli penaltı verilmiş, 2 penaltısı verilmemiş, rakibine çıkması gereken bir kırmızı çıkmazken oyuncusu kırmızı ile atılmış.

    el insaf be kardeşim!

    buradan nihat özdemir de dahil tüm türkiye futbol federasyonuna açıkça sormak istediğim bir soru var, kim olursa olsun birisi cevap versin ben razıyım:

    bu iki maça bakarak kalan 8 haftayı dizayn ettiğiniz açık şekilde görünmekte iken, sezonu neden başlattınız abi? tescil etseydiniz trabzon şampiyon diyip oynatmasaydınız son 8 haftayı madem böyle. ne oldu, beinsports para kazanamazsak ödemeyiz diye mi tehdit etti? bundan mıydı bu karar? korkunuz bundan mı?

    çünkü belli siz lig sıralamasını kafanızda belirlemişsiniz, dün akşam çok net göründü bu. hatta senaryoyu da yazayım, trabzonu şampiyon yapacaksınız. hayırlı uğurlu olsun, yapın. 2. sırayı da başakşehir'e vereceksiniz çünkü cl'ye katılım payını birisinin pastadan kaldırması lazım, hazır istanbul'dan kaynak kesilmişken.

    e çok güzel abi. tamam yapmışsınız planı kendinize göre süper işçilik mideniz kaldırıyorsa. tamam da neden oynatıyorsunuz ligi? oldu olacak çıksaydınız televizyona deseydiniz "trabzon şampiyon, başakşehir ikinci, sivas üçüncü ..." sayıp kapatsaydınız sezonu? ne olurdu gökten bu sefer meteor mu düşerdi riva'daki kiralık federasyon binasına?

    ya da napalım, biz de hasan kartal gibi her maçtan sonra çıkıp "hakemi vururdum, silahım nerede benim?" falan diye bağırıp her maçtan önce de "bizim intikam maçımız şöyle yapacağız böyle yapacağız" diye herkesi baskı altına mı alalım? çünkü belli ki hasan kartal çıkıp bağırınca, ahmet ağaoğlu çıkıp bağırınca onları dinliyorsunuz.

    bir lafım da yönetime (başkan mustafa cengiz'i tenzih ederim burada adam canıyla uğraşıyor) abi siz ne yapıyorsunuz tam olarak?

    yaşar kemal uğurlu 7 kere maçımızı yönetmiş, galibiyet 0 (sıfır). biz 3 kırmızı görmüşüz bu 7 maçta, rakipler 0 (sıfır). dün akşamki yaşananlar ortada allah aşkına biriniz açıklasın bana ne yapıyorsunuz abi? ne yapıyorsunuz lan kafayı yedirtmeyin bize?! plaket mi veriyordunuz yine hasan kartal'a da umrunuzda olmadı? maç sonunda çıkıp da iki kelime edemeyecek yönetici istemiyorum artık bilader ben! başlarım böyle işe!

    evet, takıma da gelecek olursak, dönmemişiz abi coronavirüs arasından. dönmemişiz. futbolcu - teknik heyet - yönetim - taraftar dönmemişiz abi kimse kusura bakmasın. ama takım ne kadar kötü olursa olsun, maç hakem hataları ile bir taraftan alınıp diğer tarafa verilmiş, burada takımı konuşmak ne kadar doğru? hakem %100 zaten olmaz bizde de %60 doğrulukta bir maç yönetse, kaybetsek bu takımı en ağır ben eleştirirdim. ama hakemin yönettiği maç doğru değil. %1 bile desen değil, hakemin doğru tek düdüğü yok. maçın başlama düdüğünün bile şaibeli olduğu bir maçtan sonra biz takımı mı konuşalım şaka mı yapıyorsunuz ciddi misiniz?

    bak, dönmemişiz coronavirüs arasından. taraftar olarak da dönmemişiz. önce taraftarın dönüp tepkisini dillendirmesi lazım. ama takıma mı federasyona mı hakeme mi ona bir bakalım öncelikle isterseniz.
  • 4
    yılan hikayesine dönen sezon. geçen sezon* beşiktaş imkansız denecek şekilde geri dönmüş zirveye yetişmişti. sonra sosyal medyada şöyle bir fotoğraf gezmeye başladı. komikti ama saçma da değildi. işte o fotoğraftaki bjk amblemini galatasaray gibi düşünün, galatasaray amblemini de trabzon. senaryo benzer. başakşehir ve trabzon ile maçlarımız duruyor. kimse 8'de 8 de yapamayacaktır. hiçbir şey bitmedi.

    https://gss.gs/zUe.jpg
  • 6
    (bkz: akp'ye oy veren galatasaraylı)

    (bkz: akp hükümeti)

    21.06.2020 galatasaray-gazişehir maçındaki puan kaybına olan sinirin biraz soğuduğu sıralarda yazıyorum bu entry'i. bundan önceki 2 sene biz, ondan bir önceki sene ise beşiktaş direkt başakşehir ile rakip oldu şampiyonluk yolunda. insanların yukarıdaki başlıklarda veya diğer başlıklarda benzer içerikte kastetmeye çalıştıkları noktayı hiç sağlıklı görmüyorum.

    https://twitter.com/...799255287468033?s=20 sosyal medyada gördüğüm bir örnekten yola da çıkalım direkt...

    ima edilen şeyler gerçekten yaşanıyor olsaydı geçen sene "hükümetin takımına" karşı son 10 haftaya 8 puan geride giren takım şampiyon falan olamazdı. ondan önceki dönemde tudor ile dağılma dönemindeyken fişini çekerlerdi. başakşehir veya trabzonspor bu futbol sezonunda şampiyon olacaksa birilerinin eli değidiği için değil senin 65 milyon euro maaş bütçesi harcayarak kurduğun kadronun, yarı maliyetine daha verimlisini ve istikrarlısını yaptıkları için olacak. bundan ötesini aramak komplo teorisi üretmekten başka bir şey değildir, gerçekte de hiçbir karşılığı yoktur. komplo teorileri de bizi gerçekten barındırdığımız sorunlarımızı göremememize neden olur. bir mucize oldu ve sezonu şampiyonluk ile tamamladık o zaman da başarımızı hükümet sayesinde kazanmış oluruz artık.

    bu tarz başlıkların sözlük konseptine uymamasına değinmiyorum bile umarım moderasyon en yakın zamanda bu tarz başlıkları kapatır ve troll entry olarak nitelendirdiğim bu enryleri silerler. "akp'nin iktidar olduğu 18 senede en çok şampiyonluğu gs kazanmıştır" demek ile "akp'ye oy veren gs'li karakterini gözden geçirsin, üyelikleri iptal olsun" vs. demek aynı zeka geriliğini gösterir.

    mutlak başarıyı emekten ne kadar fazla uzaklaştırıp sebebi başka şeylerde ararsanız, o kadar mutsuz olursunuz, iyi geceler.
  • 9
    iyi oyuncuları, etiketli oyuncuları, ya da potansiyelli oyuncuları bir araya toplayınca iyi bir takım kurulmuş olmadığını; maçların bir şekilde oynayarak kazanıldığını tecrübe ettiğimiz sezon. şampiyonluk gitse de fenerbahçe ya da beşiktaş şampiyon olamadığı için görece az hasarla atlatmış olacağız. daha doğrusu en yakındaki iki rakibimizle arayı korumuş olacağız her anlamda...

    tutuk başladığımız, bir ara gaza bassak da durulup covid-19 arası sonrası her maçta biraz daha dağıldığımız ilginç bir macera yaşadık. tek başına olsa üstesinden gelinebilecek bir sürü olay bir sezona sığdı. tüm bunlara bir de 2 senedir fatih terim'den dayak yemekten bitap düşmüş federasyonun art niyeti de eklenince bir ara şampiyonluk hesapları yaptığımız sezonun son dört haftasına "ilk dörtte kalır mıyız" hesaplarıyla giriyoruz.

    aslında sezon öncesi iyimser olmak için çok sebep vardı. kalede güven vermekten bir tık ötesi olan fernando muslera vardı. önünde bir önceki sezon ikinci yarıya damga vuran christian luyindama teixeira marcao ikilisi ile yola devam edilecekti. yuto nagatomo ve mariano ile sağlam bir defans hattıydı kağıt üzerinde. orta sahanın soluna türkiye ligi'ni yalamış yutmuş ryan babel, sağına milli takımda zaman zaman göz dolduran emre " fatih terim adam eder " mor takviyesi gelmişti. göbeğe ise jean michael seri, steven nzonzi, mario lemina gibi kağıt üzerinde çok şeyler ifade eden isimler gelmişti. takımın en önünde ise radamel falcao gibi bir dünya markası ve florin andone gibi bizim taraftarın zayıf noktalarından olan elmander tarzı bir isim olacaktı.

    tüm bunları alt alta koyunca güle oynaya bir sezon geçirilmesi bekleniyordu, ama hiç de öyle olmadı...

    çok tutuk geçen bir ilk yarı, bir iki müdahale ve rakiplerin de seri puan kayıplarıyla bir anda zirveye çıktığımız 8 hafta, görece kabul edilebilir iki beraberlik ve covid-19 sonrası dağılma süreci şeklinde üç şekilde incelemek lazım...

    sezon başındaki en büyük sıkıntı takımın en güçlü yeri sanılan orta sahada yaşandı. feghouli, belhanda, seri, nzonzi, lemina rotasyonu bir türlü doğru kombinasyonu çıkaramadı. bu kombinasyonu ararken pek çok maç da orta saha adına kayp geçti. bu karmaşanın içinde ara ara selçuk'un oyuna girdiği maçlar ise resmen kabusa döndü.

    hoca sezon başında 4-3-3 gibi kurgulamıştı takımı. burdaki temel mantık da orta sahada bu 5 isim içinden 3'lü bir rotasyon çıkarmak, bu arayış sırasında da sağda emre solda babel ile hücumu aksatmamaktı. ancak babel de emre de istenileni vermekten çok çok uzak kaldı. babel rakip yarı sahanın sol kanadının ilk yarısında gömülü bekleyip aldığı her topu kaptıran bir kangrene dönüştü. emre mor zaten az olan oyun disiplini ve mental gücünün üzerine bir de takım komple sol tarafa meyledince pek bir varlık gösteremedi.

    bir istatistik var mı bilinmez ama takımın ilk yarıda yaptığı her 10 ataktan 7'si topun babel'e gittiği, babel'in de 15-20 metre ilerleyip artık imzası haline gelen topu sağına alıp adam geçme denemesi sonrası topu kaptırıp rakibin bizi eksik yakaladığı hücumlara dönüştü. diğer 3 atakta da top zaten babel'e hiç gitmemiştir.

    sağ kanada dönersek emre'ye ne takım ne hoca tam bir güven verebildi. adam geçmeyi pozisyona girmek, asist yapmak ya da gol atmaktan daha çok önemseyen kafa yapısıyla zaten aldığı topları da kullanamadı. kafası çalışan her rakip oyuncu emre'yi köşe gönderine hapsetti. tek yapması gereken emre'ye sahanın dışına doğru bir tarafa çalım atacak şeklinde alan bırakmaktı...

    buna belhanda'nın defansta 10 numara gibi davranıp hücumda ise "ben aslında 8 numarayım ha" tavrına girmesi de eklenince orta sahadan sezonun ilk bölümünde minimum fayda sağlayabildik. bazen lemina, bazen seri'nin iyi performansları resmen güme gitmiş oldu. feghouli ise bir türlü aradığını bulamadı. bir ara göbekte oynamaya çalıştı, olmadı. sağ kanada geçip yanına belhanda arkasına mariano'yu alıp voltranı oluşturmayı denedi olmadı.

    hoca da bu süreçte çok denemeler yaptı. 4-3-3 denedi, 4-2-3-1 denedi, 4-3-2-1 denedi. ancak tüm bu denemelere ve ısrarlı pas oyunu çabasına rağmen orta sahanın sorunlarına çare bulamadı. topu ön tarafa bir türlü geçiremedik. kaptırılan toplar sonrası rakip hücumun bizim kale önüne kadar direnç görmeden gitmesine de bir çare bulamadı.

    takımın ön tarafı demişken. andone büyük talihsizliklerle iki kere sakatlandı. sadece birkaç maç forma giyebildi. falcao da geçmişteki diz sakatlıklarının etkilerini sık sık yaşamaya devam etti. forma giydiği maçlarda da top ona çok nadir geldiği için özellikle ilk yarıda performansı çok düşük kaldı. yamulmuyorsam fatih demireli'nin "vizontele filmindeki televizyon gibi. herkes gelişini halayla kutladı ama kimse kullanmayı bilmiyor" şeklindeki tweeti durumun en net özetiydi.

    ilk yarıdaki tutukluğun, tıkanıklığın sebebi genel hatlarıyla böyleydi. bu durum da zaten defans hattını yoran bir etmen oldu. galatasaray ilk yarıda çok fazla gol yemedi hatta ligde en az gol yiyen takımlardandı belki ama yediği hemen her gol puan ya da puanlar götürdü. özellikle sürekli rakip hücumu göğüslemek zorunda kalan defans hattı genelde maçların son bölümlerinde konsantasyonunu yorgunlukla da birlikte sürekli kaybetti.

    devre arasındaki babel ve emre mor'un gönderilmesi, sol kanada henry onyekuru'nun geri dönmesi, nagatomo-sarachi değişikliği gibi üç temel hamle takımın çehresini de havasını da değiştirdi. babel kamburundan kurtulan takım, emre akbaba'nın da sakatlıktan istekli dönüşüyle hücumda 4-5 farklı alternatife kavuşmuş oldu. takımın biraz da doğaçlama yapma imkanı bulduğu 7-8 haftalık süreçte güzel bir seri yakalandı. 23 şubat 2020 fenerbahçe galatasaray maçı ise hem motivasyon, hem maç önü hazırlığı, hem de oyun anlamında sezonun zirve noktasıydı. o maçtan sonra kağıt üzerinde kabul edilebilir olan sivas deplasmanından alınan bir puan ve pandemi tartışmaları arasında seyircisiz olarak oynanıp iki takımın da kopuk bir futbol oynadığı beşiktaş derbisi sonrası pandemi arasına herşeye rağmen umutlu girmeyi başardık.

    ancak pandemi koşulları, hocanın ve abdürrahim albayrak'ın covid-19'a yakalanıp atlatması, başkanın ağır rahatsızlığı, en önemlisi de profesyonel sporcuların hiç alışkın olmadığı bir zaman diliminde ve uzunluktaki ara sonrası tüm bunlar yetmezmiş gibi kabus gibi olaylarla geçti. rize'de zaten iyi başlayamadığımız maçta muslera'nın sakatlanması sonrası konsantre olmak zordu, kaybettik. arena'da gaziantep maçında ikinci yarıyı 10 kişi oynadığımız maçı 104. dakikaya 3-2 getirsek de 6 saniye kuralının tarihteki nadir uygulamalarından biri sonrası talihsiz bir penaltıyla berabere bitirdik. başakşehir'i sallasak da yıkamadık. trabzon maçında ise feghouli'nin kırmızı kartı ve var'dan gelen penaltı kararı sonrası çok direnemedik...

    pandemi arasında liderin 3 puan gerisinde giren takım ara sonrası oynanan 4 maç sonunda 11 puan geri düşmüş durumda. onyekuru monaco tarafından geri çağrıldı. falcao net değil. muslera yok, luyindama yok, andone yok. feghouli alacağı cezayla muhtemelen kalan 4 maçın 2 ya da 3 tanesinde olmayacak. kalan 4 haftada ne yapacağız, nasıl yapacağız merak konusu.

    ancak ne yapıp edip en kötü avrupa kupalarına katılım hakkını elde etmemiz gerekiyor.

    çünkü (bkz: 2020-2021 sezonu yaz transfer dönemi) başında sezonun kahramanlarından donk, "yakarsa dünyayı garipler yakar" mariano, orta sahada iş yapan lemina ve vites yükseltmiş olan seri takımdan ayrılmış olacak. onyekuru zaten takımı tarafından geri çağırıldı ve muslera da sezonun bir kısmını kaçırmış olacak. yani aslında "nerelere takviye yapabiliriz"den önce yerini doldurmamız gereken 5 ya da 6 oyuncu olacak.

    ve başından beri sabırla, dirayetle uyduğumuz finansal fair play taahütnamesi sürecinde, eğer katılım hakkı alamazsak, ilk defa avrupa gelirlerinden mahrum kalmış olacağız.

    buna bir de başkanın ağır hastalığı sebebiyle iyiden iyiye "canıyla boğuşurken başkanlık yapmaya çalışan bir adam ve arada bir etrafına toplanıp ne yapacağız diye ağzının içine bakan bir avuç adam" haline dönüşmüş mustafa cengiz yönetimi'nin hareket edemez halini de ekleyince gerçekten avrupa kupası katılım geliri çok daha kritik bir hale geliyor...

    bu iç karartan entrynin sonuna yakışan bir tweetle bitiriyorum...

    --- alıntı ---

    luyindama çapraz
    falcao tendon
    lemina kas x 2737382368
    belhanda çene kırığı
    marcao bağ
    emre akbaba kırık
    onyekuru sıtma
    onyekuru kira sonu
    muslera kırık
    andone çapraz x 2
    fatih terim ameliyat
    pandemi
    başkan ağır hasta
    fatih terim corona
    albayrak corona

    --- alıntı ---

    https://twitter.com/.../1279450037949550593

    biz 23 şubat 2020 fenerbahçe galatasaray maçında yusuf fahir baba'nın selasını okuduk sandık ama öyle değilmiş galiba...
  • 12
    https://gss.gs/xZU.jpg

    aşırı derecede siyaset bulaşmış sezondur. önce sezon ortasındaki ünal karaman olayında berat albayrak ve süleyman soylu'nun karşı karşıya gelmesi. sonrasında hükümet destekli başakşehir ile berat destekli trabzon'un yarışta kalması. trabzon lehine her hafta inanılmaz hatalar yapılırken belki de ilk defa bir sezonda bu kadar az kollanan başakşehir üzerinden şaibe iddiaları.

    tüm bunlar olurken cumhurbaşkanının oğlunun şampiyonluk kutlamasın katılması. bir lig oynandı ama arka planda neler döndü belli değil.

    edit: ana sayfada yine hakem kurbanı dedikleri trabzon lehine 19 temmuz 2020 trabzonspor konyaspor maçında çalınan penaltı galatasaray lehine çalınsaydı şu an tüm takımlar bildiri yayınlama yarışına girmişti ki trabzonspor'a bu sene ne zaman zora düşse o penaltılardan çalındı.
App Store'dan indirin Google Play'den alın