• 5
    eski fenerbahçe başkanı.

    aynı zamanda çeşitli dönem hükümetlerinde görev almıştır.
    bu dönemlerde
    union club stadı'nı fenerbahçe'nin üzerine yapmış,
    ofsayt gerekçesiyle golü vermeyen hakemin lisansını iptal etmiş,
    örtülü ödenekten fenerbahçe'ye para aktarmış,
    yunan asıllı bir futbolcuyu* bir gecede türk vatandaşı yaptırmış ve fenerbahçe'ye kazandırmıştır.

    kaynak:
    http://www.fenerbahce.org/...tay.asp?ContentID=24
    http://www.fenerbahce.org/...tay.asp?ContentID=25
    http://www.fenerbahce.org/...tay.asp?ContentID=26
    http://www.fenerbahce.org/...tay.asp?ContentID=27
    http://www.fenerbahce.org/...tay.asp?ContentID=28

    silinirse:
    http://i.imgur.com/OtUtRTs.jpg
    http://i.imgur.com/sIkNcGE.jpg
    http://i.imgur.com/pZeOdtN.jpg
    http://i.imgur.com/JcjNhyt.jpg
    http://i.imgur.com/d0Lplte.jpg
  • 6
    65 yıl önce bugün hakk'ın rahmetine kavuşmuş türk büyüğü.

    siyaseten tartışılacak pek çok görüşü ve uygulaması, fenerbahçeliliğiyle usûlsüz/kanunsuz bazı işleri de olmuştur ancaak;
    genç cumhuriyet'in en ızdıraplı dönemlerinde ateşten gömleği giyerek kritik bakanlıklarda bulunmuş(büyük buhran döneminde maliye bakanı, ii. dünya savaşı döneminde ise başbakandı) ve ülkeye büyük hizmetleri dokunmuştur.

    allah rahmet eylesin.

    ek: trt arşiv kendisini anmayı unutmamıştır, meraklıları için kısa bir belgesel:
    https://www.trtarsiv.com/...3277/sukru-saracoglu
  • 7
    23 şubat 1934 fenerbahçe galatasaray maçı sonrası fenerbahçe’nin kapanmasını engellediği söylenen,hemen ardından başkanlığa gelen ve 1934-50 arası fenerbahçe başkanlığı yapmış kişi.
    aynı zamanda 1933-38 arası adalet bakanlığı, 1938-42 arası dışişleri bakanlığı,1942-46 arası başbakanlık ve 1946-50 arası meclis başkanlığı yapmıştır.
    varlık vergisi ve aşkale çalışma kampının mimarlarındandır.
    galatasaray yıllarca statlardan stada sürüklenirken papazın çayırını fenerbahçeye veren yine kendisidir.

    https://gss.gs/BeB.jpg
    https://gss.gs/DJF.jpg
  • 8
    suyun öteki tarafına yakışan nazi sempatizanı ırkçı eski başbakan. fenerbahçe bi de bu adamı saygıyla falan anıyordu, türkçülük adı altında hüseyin nihal atsız gibi kafatası ırkçılığı fikrine ve dünyada kimsenin yanına yaklaşamayacak kadar kötü ve ırkçı olan nazilerin hayranı olan bi şahsiyetti kendisi. nazilerle dostluk anlaşması imzalamayı da ihmal etmemişti tabi ki. general harrington kupasını onurlu bi kupa gibi sayan bi gürüh tabi ki şükrü saraçoğlu'nu saygıyla anacaktır. şöyle bi adam galatasaray başkanlığı yapmış olsa neler neler denilirdi bizim için ama onlarda yapınca onurlu başkan, yüce başkan olarak lanse ediliyor. tanrı kimseyi ırkçı bi nazi sempatizanını sevecek kadar düşürmesin.

    https://www.avlaremoz.com/...coglu-iyi-bilmezdik/
  • 9
    https://www.avlaremoz.com/...coglu-iyi-bilmezdik/

    mevzu bahis fotodaki mevzu alman ticaret odası ile olan ticaret anlaşması ile ilgili olan eski fenerbahçeli başbakan. iş bankası yayınlarından çıkan hüsrev gerede'nin "berlin sefirliği hatıralarım" kitabında bu ve bunun gibi fotolar var. fenerbahçe ile ilgili yaptıklarını savunacak değilim ama o dönemki siyasi koşullarda almanları belli düzeyde memnun edecek şeyler savaşa çekilmemek için yapıldı bu gerçek. ancak bunun yeri sözlük değil. ilgi alanı dışında. dönemin türkiye politikası için hüsrev gerede'nin kitabını okuyun derim.
  • 10
    https://gss.gs/NPo.jpeg

    suyun karşı tarafının yıldız istediği şampiyonlukların baş mimarı. istedikleri 9 şampiyonluğun 8 tanesi bildiğin bu adam tarafından bunlara hediye edilmiş. galatasaray tarihinde şöyle bir ismin olduğunu düşünsenize ? aynı anda hem bizim başkanımız olacak hem başbakan, meclis başkanı, adalet bakanı ve dışişleri bakanlığı yapacak. bu süre zarfında da galatasaray toplam 8 tane kupa kazanacak. galatasaray'ın 1987'de başlayan yükselişini fetö, mehmet ağar, mesut yılmaz ve haluk ulusoy'a bağlayanlara bunu gösterebilirsiniz.
  • 11
    16 yıl fenerbahçe başkanlığı yapmış eski siyasetçi, başbakan ve nazi destekçisi. naziler savaşı kaybedince başbakanlıktan istifa etmiştir.

    --- alıntı ---
    nazi almanyası'nın savaş yıllarındaki ankara elçisi von papen ve onunla yakın ilişkide olan türk hükümetinde yetkili ekipteydi. refik saydam, şükrü saracoğlu ve numan menemencioğlu'nun da dahil olduğu bu ekip nazi almanyasını desteklemekte, almanya ile dış ticareti alman para birimi "reichsmark" ile yapmakta, tc banknotlarını almanya'da bastırmakta, almanya'ya paslanmaz çeliğin hammaddesi olan krom sevkiyatı yapmakta ve sovyetler birliği'nin işgal ettiği kırım ve kafkasyadaki türk topraklarında askeri harekat yapmakta olan nazi ordusunu cephede takip etmek için komutanlar yollamaktaydı.

    https://www.haberler.com/...racoglu/biyografisi/

    --- alıntı ---
  • 14
    varlık vergisi veya nazi sempatizanı olması ile vurulması abes olan insandır.

    eğer kendisine bir suçlama yöneltilecekse, hem fenerbahçe başkanı olup, hem de başbakan nasıl olduğu ile ilgili olmalıdır. ki orada bile o zamanlar spor bu kadar önemli miydi bilemiyorum. ama kendisinin başbakanlığı ve fenerbahçe kulüp başkanlığı sayesinde, fenerbahçe'nin haksızca rekabette üstünlük sağladığı da bir gerçektir. gerçi bu bile, bugünün koşullarıyla geçmişi eleştirmek oluyor.

    varlık vergisi ile ilgili konuda bir sorun yoktur, çünkü eğer ters bir durum yaşansa, bizdeki vergi ödeyen azınlıkların sabun olacağı, veya en iyi ihtimalle, alman savaş aygıtındaki fabrikalarda köle olacağı gerçeğidir. ki bugün bile, azıcık vicdan sahibi azınlıklar verginin vehameti yanında bunu dile getirirler.

    tabii varlık vergisi, sadece trakya'ya gönderdiğimiz askerlerimizin ihtiyacı için değil, o günün koşullarında ülkemizin kaldıramayacağı kadar pahalı olan 'çakmak hattı'nı yapabilmek için de kullanılmıştır. bu saçma sapan yatırımı yapan kişilere şu soruyu sormak yerinde olur. 1940'ta hitler almanyası, çakmak hattının gıpta ettiği, özendiği ve hatta kopyaladığı, çok daha pahalı ve geniş olan maginot hattını blitzkrieg taktiği ile yok ederken acaba ne hissetmişlerdir?

    veya müttefik bulgaristan üstünden geleceğini düşündükleri almanya'yı, yunanistan semalarında görünce ne hissetmişlerdir? nitekim mussolini italya'sının yunanistan'a karşı rezil olması sonucu, almanya yunanistan'ı ilhak etmek zorunda kalmıştı. almanların türkiye'ye, yunanistan üzerinden yapacakları bir saldırıda çakmak hattı açık hedef durumundaydı. sonuç olarak 'çakmak hattı' diye çarçur ettikleri paralarla ilgili kime hesap vermişlerdir?

    güya bir de atatürk'ün silah arkadaşları olacak bu adamlar. eğer olay hat kurmaksa ve tabya koymaksa, atatürk'ü niye övüyorsunuz çanakkale'de? atamın ne tabyaların olduğu mevki ile ne de mayınlanan yer ile alakası var. conkbayırı nire, seddülbahir nire?! atatürk'ün yıldızının parlamasının sebebi ne çanakkale'de? herhalde ismet inönü ve fevzi çakmak 'payitaht abdülhamid' dizisinden öğrenmiş çanakkale savaşını...

    hoş çakmak hattı denen saçma sapan yatırımı veya planı ölmeden önce atatürk'e sunmak gibi bir gaflette de bulunmuşlardı. atatürk'ün cevabı:

    --- alıntı ---
    savaş, oldum olası toprak üstünde yapılır ve toprak üstünde kazanılır, yahut kaybedilir. çakmak hattı ne kadar güçlü olursa olsun ömrü, bir muharebeninki kadar kısadır. ben milletimin parasını bir kapris uğruna toprak altına gömdürmem.

    --- alıntı ---

    not: hitler ve almanlar, 1. dünya savaşının yıldızı maginot hattını geçerek, 1.5 ayda fransa'yı işgal etmiştir.

    konuya geri dönmek gerekirse, dönemin başbakanı şükrü saraçoğlu'nun varlık vergisi konusunda eleştirilmesi ise yanlıştır. alınan verginin yanlış kullanıldığı konusu ise tartışmaya açıktır.

    krom ticareti ve nazi hayranlığına konusuna gelelim. sol görüşlü bir çizgim olsa da, her şeyden önce o zamanki duruma bir bakıp belli eleştirleri yapmak isterim. savaş başladığı sırada türk milleti olarak başımızda 3 tane büyük bela vardı.

    1- italya'nın akdeniz üzerindeki talep ettiği haklar*
    2- almanya'nın savaşta bizi de yanına çekmeye çalışması*
    3- sovyetlerin boğazlar üzerindeki baskısı

    sonuç olarak biz önce ingiltere ile, sonra da fransa ile barış cephesini oluşturduk. kendi milli güvenliğimiz çerçevesinde olan bir ittifaktı bu. hatta bir süre de sovyet rusya'daki dangalakların da bize katılmasını bekledik. sonra bir baktık, sovyet rusya dangalağı almanya ile anlaşma imzalayarak polonya'yı beraber işgal ediyorlar. hoş, finlandiya'ya karşı kış savaşında rezil olunca, almanya 'bu muymuş sovyetler' diyerek üzerine yürüyecekti. ki allahtan öyle oldu, krom olayını anlattığım zaman, doğu ve batıdan karpuz gibi yarılma riskimiz ortadan kalkmış oldu böylece.

    tabii bu arada atatürk'ün sağ olduğu dönemden beri bize ve çevre ülkelere havlayan köpek musollini ise, 1. habeşistan seferinde madara olmasına rağmen, 2. habeşistan seferinde ve arnavutluk üzerinde pirus zaferini tatmıştı. sonra yunanistan tarafından madara edilecek, savaşta almanlara ayak bağı olacak, öyle ki kendi ülkesinde görevden alınmasına rağmen, hitler tarafından uçakla kaçırılarak italya'yı da almanya'nın kuklası haline getirecekti. en sonunda kendi halkı tarafından linç edildi.

    https://www.youtube.com/shorts/rJ749i54tto

    krom ve almanya konusu ise nereden çıktı, kim söyledi, gerçekten çok garip. olayın doğrusu şudur, 1939 yılında türkiye'nin toplam ithalatının yüzde 50'sinden fazlası (1/2)'si, ihracatının da yüzde 33'ünden fazlası almanya ile yapılıyordu. yani öyle göbekten falan değil, direkt hücrelerimizden bağlıydık biz almanya'ya.

    buna rağmen, krom ihracatımızı 1939 yılında almanya ile kestik. bunda hem yapılan toplam takasta, bağımlı olmanızın verdiği dezavantaj nedeniyle almanya'nın bize çektiği yüksek fiyat politikası, hem de bize kalifiye savaş donanımı sağlanmamasıydı. hoş almanya da bizden aldığı ürünleri yüksek fiyattan aldığını savunmuştur. ama biz yoğun olarak hammadde satarken, onlar nihai ürün satıyordu.

    ingiltere ve fransa ile kromumuzun karşılığında daha yüksek bir fiyattan anlaşma sağladık. tabii almanlar ardenlerden girerek fransa'yı kendi kuklası yapınca, anlaşma da güme gitti. çünkü, almanya bu sefer kukla fransa üzerinden kroma ulaşabilecekti.

    ingiltere ile yeni bir anlaşma devreye girdi, bu sefer bizden alacakları kromun fransa kısmını amerika'ya ihraç etmek istediler ki izin verdik. anlaşma 1942 yılında sona erecek bir anlaşma idi ve bir yıl opsiyonu da vardı. ama en başta söylediğim gibi, 1938 yılında neredeyse tüm dünyadan aldıklarımızın yarısını almanya'dan alıyor, ürettiğimizin 3'te birini almanya'ya satıyorduk. zaten üretim fabrikalarımız alman makineleri ile doluydu. yedek parça bulamıyorduk, almanya'dan aldığımız ürün çeşitliliğine ulaşmakta ingiltere ulaşmakta zorlanıyordu vs. vs... ki o yıllarda ingiltere-amerika-türkiye 3'lüsünün ticaret yapması da belli lojistik zorluklara sahipti. hiçbir zaman almanya ile yaptığımız anlaşmanın miktarlarına ulaşamadı. buna rağmen yine de kaliteli savaş donanımına bir şekilde ulaşabilmemiz, bu anlaşmayı cazip kılıyordu. bütün bu süreçte dışişleri bakanı şükrü saraçoğlu'ydu.

    1942'de opsiyon yılına geldiğimizde, dingil hitler 1938'e kadar olan sürede yağdırdığımız krom rezervini çok düşük miktara indirdiği için, 1938'de yaptığı dingillikleri bir kenara bırakarak, adam akıllı bir ticaret anlaşması yapmaya çalışacaktı. buna rağmen yine de opsiyonu kullandıktan sonra almanya ile anlaştık. bu sırada şükrü saraçoğlu başbakan, numan menemencioğlu ise dışişleri bakanıydı.

    denilebilir ki, neden böyle bir anlaşma yapıldı? bunun cevabını da, bir çocuğun ismet paşa'ya sorduğu soruda bulalım.
    https://www.youtube.com/watch?v=W0fPoiR89IM
    yani halkı açlıkla sınanırken, siyasilerden beklentimiz bu günden geçmişe bakarak, neden kapitalist gibi hareket ettikleri midir?

    özet olarak şükrü saraçoğlu ne nazi hayranıdır, ne de ırkçıdır. dönemin koşullarında halkını korumak adına görevi layığıyla yapan bir dışişleri bakanı ve başbakandır.

    bu noktada denilebilir ki, mustafa kemal atatürk sağ olsaydı bir şeyler daha iyi yapılabilir miydi? savaş kapıda olsa bile bir şekilde geleceği kafasında kurarak daha karlı anlaşmalar, daha az savaş hazırlığı harcamaları yapılabilir miydi? elbette ki yapılabilirdi, ama bir ülkeye de 50 tane mustafa kemal atatürk gelmiyor...

    bu arada stalin dangalağına gelelim. savaşta almanya ile yaptığı ittifak sonucu, ebesinin örekesini görememiş olacak ki, türkiye'ye sürekli bu krom suçlamasını atan yegane kaynaktır. ingiltere bile halimize acımış, iyi niyetimizi (1940-1943) arası görmüş. kendileri ile olan krom anlaşmasının yarattığı zorluklara dair bize hak vermiş. herhangi bir yaptırım uygulamanın türkiye'yi almanya'nın kucağına atmak olacağını dile getirmiş.(hoş bu naneyi daha önce yediler, sonra hem 1. dünya savaşı uzadı, hem de olan bize oldu).

    daha 5 yıl önce almanya'yla dostluk anlaşmaları imzalayıp, sağa sola kudurmuş gibi saldıran stalin beyefendiydi.
    üstüne almanlar saldırınca, soykırıma yakın bir uygulamayla azınlıklıkları öne katıp, arkalarına rus birlikleri yerleştirip, 'giderseniz almanlar, kaçarsanız ben vururum' diyen yine sendin.
    senin ne haddine türkiye'nin krom anlaşmasını sorgulamak...
    üstüne bir de boğazlara rus filosu indirmeye çalıştın... ki bunun üstüne senin dangalaklığını bildiğimiz için, 'bu gelirse, buradan gitmez' diye 1944'te adana'da churchill inönü görüşmesi sonrasında yine ingiltere bizi haklı buldu.

    savaş bitti, 1925'teki saldırmazlık anlaşmasını yenileyelim istedik, kalktın bizden erzurum, kars ve üstüne boğazlarda hak istedin. uluslararası camia'da isteklerin sonrası tepki görünce, 'anlaşmanın bedeli bu' gibi yine dangalakça bir açıklama yaptın.

    bütün bunların sonucu olarak, türkiye 1950'li yıllardan itibaren rusya bloğuna karşı amerika ile müttefik olmuştur. dangalaklıkları sonucu stalin denen eşek, hem türkiye rusya ilişkilerini zedelemiş, hem de türk solunun yüzde 25 bandına sıkışmasına neden olmuştur. amerika'yla olan bağımız bu yıllardaki rus tavrına dayanır.

    bugünlerde de stalin'in mirasını putin denen eşek yaşatıyor. önce kırım, sonra ukrayna, arada gürcistan'da rusya'nın desteklediği isyancı özerk bölgelerden bol bol gürcistan hükümetine saldırmaya devam ediyor. umarım bu ülkeyle bir daha sınır komşusu olmayız diyeceğim, ama süper dış politikamız sonucu suriye sınırında da askerleri var...

    sevgili arkadaşlara ek olarak zorunlu edit:

    --- alıntı ---

    2012 yılında milliyet gazetesine röportaj veren şabat levi, miraç zeynep özkartal'ın "devletin sizden özür dilemesini ister misiniz?" sorusu üzerine şu yanıtı vermiştir:
    "hata ettik” demelerini isterim tabii. ama ne değişir? ben affettim zaten. bizi hitler’den kurtardı inönü, varlık vergisi’ni de affettim böylece. eğer bizi hitler’e verseydi sabun olacaktık. parayla hayat ölçülmez. inönü sayesinde hayatta kaldık. bunu unutmadım."

    --- alıntı ---

    https://web.archive.org/.../1495171/default.htm

    bu gibi durumlar için ne deniyordu? sanırım kraldan çok kralcı.*

    zorunlu edit 2: tek bir ölümün yaşanmadığı balat'taki fırın iddialarına yanıt olarak, fırın bir süre kadar görevini layıkıyla yerine getirmiş, sonrasında da et ve balık kurumunun deposu olarak kullanılmış. dönemin belediye başkanı bedrettin dalan tarafından 1984'te(u: çokomelli, soykırım müzesi olarak sergilenebilecek bu eseri imha etmekte çok geç kalmışız) yıkılmıştır.

    fantastik iddia severlere rehbere gerek kalmadan başka iddiaları da anlatalım. balat'taki hamamların da gaz odası gibi kullanılarak yahudilerin zehirlenecekleri söylenegelmiştir. hoş o bölgede bir çok tarihi hamam olduğu ve savaş yıllarıyla alakası olmadığı için bu iddia sönük kalmıştır. ama bakarsınız, gece geç saatlerde bir yahudi vatandaşımız fenalaşıp ölebilirdi. bunun üzerine safsatacılar, fırsat kollayan inönü ve saraçoğlu'nun vanayı açıp, 15 dk sigara içtikten sonra kapattığını iddia edebilirlerdi.

    https://www.ismetinonu.org.tr/...urkey-and-holocaust/ adlı kaynakta stanford j. shaw tarafından bu iddiaların safsata oldukları anlatılmış. ancak 2. dünya savaşında yahudi toplumun nasıl bir psikoloji içerisinde olduğunu da daha iyi anlamamızı sağlıyor bu vesveseler.

    aklı olan bir bireyin burada ilk sorması gereken soru:
    'türkiye'de 2. dünya savaşı boyunca doğal olmayan yollardan kaç yahudi ölmüştür?'

    bilgi ve belgeye dayanmadan, 'amcamın örekesi, dayımın şebekesi' tarzı iddialar için:
    1- fatih sultan mehmed hrıstiyandı.
    2- mustafa kemal atatürk masondu.
    3- shakespeare aslında şeyh pirdir. ve müslümandı.
  • 15
    https://x.com/.../1810671505870614818

    --- alıntı ---

    başbakan şükrü saracoğlu, başkanı olduğu fenerbahçe'ye başbakanlık kupası veriyor. fenerbahçe başkanı olarak, kendisinin verdiği başbakanlık kupası ile poz veriyor.
    16 yıl fenerbahçe başkanlığı döneminde çeşitli bakanlıklar ve başbakanlık yapan şükrü saracoğlu döneminde yanılmıyorsam 14 kupa kazanmış fenerbahçe.

    bugün kendi adı verilen stadın yeri de fenerbahçe başkanlığından önce, başka kulübe aitken "aynı semtte birden fazla kulüp olursa küçük olanlar kapatılır. büyük olan faaliyetlerine devam eder" gibi "dahiyane" bir fikirle fenerbahçe'ye geçer.

    --- alıntı ---

    saraçoğlu bizim kulübe başkanlık yapsa fenerliler şu olayları dilinden düşürmezdi. bunların dışında nazi destekçisi şu bu diyerek de saldırırlardı.
App Store'dan indirin Google Play'den alın