49
neden antifenerbahçeli oldum?
evet, antifenerbahçeliyim. galatasaraylılığımın gölgesidir antifenerbahçelilik, birlikte yürür, boyu birlikte uzar-kısalır. iyi de neden anrifenerbahçeli oldum?
karışık usul, aklıma gelenleri yazıcam, idare edin.
develer tellal iken pireler berber iken, ben dedemin beşiğini tıngır mıngır sallariken yani çok ama çok eskiden ve ben de küçükken, herkes fenerbahçeliydi. düşünsene okulda, mahallede, her yerde hep yalnızdım ben.
o zamanlarda hırslı, sinirli, kavgacı bir çocuktum ve galatasaray'ı ölesiye seviyordum. maçlara gidiyordum. mahallede fener maçı olan günler kimse olmazdı. yalnız kalmamak için çok fener maçına gittim.
öyle bir semtte büyüdüm ki, galatasaray kaybettiyse, okuldan eve gitmek için havanın kararması için semtten uzak yerlerde oyalanır, köşelerden her yeri kontrol ederek eve koşarak giderdim. her köşede bekliyor olabilirdi fenerliler ve geç saat olana kadar bekliyor olurlardı zaten. bunun tersi de geçerli tabii, galatasaray feneri yendiğinde de ben köşelerde erketeye yatardım.
okulda da durum farklı değildi. hatta kfy'nun kurucularından hakan zat benim ortaokuldan sınıf arkadaşımdır. aradan 30 sene geçtikten sonra karşılaştığımızda “seni nasıl galatasaraylı bırakmışız, hayret” dedi. sanki taraftarlığı kendi dağıtıyormuş gibi.
2011 yılında fenerbahçelilerin bu kadar şımarık olmalarını sebebi bu işte. şimdiki gençlerin babaları benim kuşağım ve öncesi. bunlara hep ve her yerde en çok oldukları, türkiye'nin en büyüğü olduğu öğretilmiş. öyle sanıyorlar. mesela atatürk'ün fenerbahçeli olması gibi bir saçmalıktan bahsedilmesi daha 20 yıl olmamıştır.
fenerbahçe hep antipatik olmuştur, hakikaten türkiye'de fenerbahçeliler dışında seveni çok azdır, hiç sempatik gelmez çoğu kişiye. neden? fenerbahçeliler bunu büyüklüklerine bağlarlar. yani, çok büyükler, çok başarılılar o yüzden çok düşmanları var. efendim? peki ülkede başarılı olanlardan hep böyle nefret mi ediliyor? emin misiniz? mesela galatasaray uefa'yı kazandığında nefret mi ettirmişti kendinden, yoksa mülyonlarca yeni taraftar mı kazanmıştı?
başarıyı nasıl elde ettiğiniz ve bunu nasıl karşıladığınız önemli halbuki değil mi? fenerbahçe bunu bir türlü beceremiyor.
1988'de nöşeteli elemişti galatasaray ama uefa maçı geçerli saymamıştı falan. bütün türkiye birlik olmuş, faks yağmuruna tutmuştu uefa'yı ve karar değişmişti. aynı uefa bu defa fenerbahçe'yi şampiyonlar ligine almadı. ülke birlik oldu yine ama fenerbahçe hak etti konusunda. aradaki farkı gördük mü? fenerliler yine kendilerine sormalı, niye?
sebeplerden biri de yine nöşetel mevzusuyla ilgili. o dönemde galatasaray avrupanın en iyi avukatını tutmuştu, bir çok galatasaraylı devreye girmişti. mesela galatasaray liseli, kulüp üyesi, fifa icra komitesi başkanı necdet çobanlı. türkiye'nin hariciyesinde çalışanlar içinde galatasaray liselilerin ağırlığını herkes bilir. sonuç alındıktan sonra ne oldu? galatasaray'ı ali şen kurtardı dediler ya. ali şen'in katkısı oldu mu? elbette oldu, teşekkür ederiz kendisine. ama yaptığı karar alacak 8 üyeden biriyle konuşmaktı. sen koca bir camianın büyük çabasını göz ardı edip konuyu bir fenerbahçeliye hem de yanlış bilgilerle bağlarsan, antipatik de olursun, küfür de yersin.
türk futbolunun en kötü zamanlarında bile galatasaray hep diğerlerinden daha iyi durumda olmuştu avrupada. eskiden 1 tur geçince sevinirdik, hah işte o zamanlar fenerliler hariç bütün türkiye sevinirdi. bilmiyorum belki benim semtim okulum böyleydi. fenerliler hep rakiplerimizi tutardı, olum türk takımı falan derdik, bana ne derlerdi. yani ki bu mevzu sonradan gelişmedi, eskiden beri var fenerlilerin içinde rakipleri tutmak. 1988-89'da yarı final oynadığımızda, steau'nun attığı gol sesi mahalledeki her evde yankılanmıştı.
mesela galatasaray uefa'yı aldığında bütün rakiplerimizi tutmuşlardı çoğu. seviniyor gibi yapıp finalde arsenal'e kaybetmemizi sinsice bekleyenleri çok iyi biliyorum, tanıyorum.
fenerbahçe başkanı neden tesadüf dedi sanıyorsunuz, başka türlü değersizleştime şansı olmadığını biliyor. bunu söyleyen kendisi kalıcı başarı için ne yaptı acaba, tesadüf diyeli 5 sene oldu sanırım.
fenerbahçelilerin son bombası twitterda forza inter'i trende sokmaları. oldu mu şimdi, oldu tabii. yakıştı.
mesela şu şike mevzusu var ya, hani fenerlilerin bir tek biz mi yaptık, yıllar boyunca bütün kulüpler yaptı diye savunmaya çalıştıkları. hah. fenerliler galatasarayın şike yaptığı 1 maç saysın ben 5 maç sayarım onlara.
işin enteresanı eskiden fenerliler bununla övünürdü, parası neyse veririz alırız, biz en büyüğüz diye gerinirlerdi. büyüklük anlayışı enteresan değil mi? hem de henüz türkiye her şeyin mübah olduğu turgut özal devrine gelmemişken.
hakem bağlama, rakip topçu bağlama, rakibinin rakibine teşvik sıradan ve kolay işlerdi fenerbahçe için. dediğim gibi, övünç kaynağıydı. ben 14 sene bekledim şampiyonluk görmek için. 20 yaşındaydım hatırladığım bir şampiyonluğu ilk gördüğümde. bugün yapılanları gördüğümde yine de şanslıymışım, daha da uzun sürebilirmiş.
bunların hepsi bütün fenerbahçelilerin gözünü kör eden büyüklük anlayışları yüzünden oluyor. rahmetli islam çupi'nin söylediği “başka bir büyüklük” sözünü stada astın mı, taraftarın bunu gerçek sanar. islam çupi, benim metin oktay'la gazetede çıkan resmimin yazısını yazan adamdır. metin oktay'ın en iyi arkadaşıydı, her gece birlikte rakı çerlerdi, hem futbolculuğunda hem sonrasında.
bu “büyüklüğe” inanınca iyice pervasız, utanmaz, şımarık olunuyor işte. adam bu devirde, herkesin herkesi dinleyebildiği, oscarlık film çekebilecek cep telefonlarının herkesin cebinde olduğu bu devirde alenen şike, teşvik işlerine girebiliyor. hiç çekinmiyor, şifreli konuşmaya bile gayret etmiyor, telefon numarasını değiştirmeye yeltenmiyor bile. neden? fenerbahçe o kadar büyük ki, kimse başkana bir şey yapamaz.
yıllarca kandırılmış milyonlarca fenerbahçe taraftarı ne yapacağını bilemez bir hale geliyor, kafalar iyice karışıyor. maç devam ederken sahaya girebiliyorlar, sokakta polisle çatışıyorlar falan.
şampiyon oluyorlar “biz bize yeteriz” tişörtü giyiyorlar, marifetmiş gibi.
antifenerbahçeli olmama sebep olan bazı isimler vereyim daha iyi anlayacaksınız. ali şen, selçuk yula, ömer çavuşoğlu, bedri baykam, murat özaydınlı, emre belözoğlu, bilica, mahmut uslu, aziz yıldırım, oğuz sarvan, rıdvan dilmen, mehmet demirkol, ercan saatçi... daha çok var. bunlar içinde sanırım sadece bedri baykam'ı sonradan tanıdım. bedri de zaten “galatasaray uefa kupasını aldığında avrupa 17.si oldu” diyerek bu listeye adını kazıdı. tebrik ediyorum kendisini.
bir dolu şey yazdım ama hala o kadar eksik ki. fenerbahçeliler bu yazıyı okuyup “ulan hakikaten doğru” derler mi? hiç sanmam.
alıntı : www.captano.net