sevemiyorum amk sözlük, sevmeme zemin hazırlayacak şeylerle karşılaşamıyorum. bir eksikliğini hissettiğimden değil, çevremdeki insanlar beni sinirli, ayı, duygusuz, düz, doğrucu vs... olarak görüyorlar. ya onlar hatalı ya ben. aslında şu halimden gayet memnunum, ama "yıllar sonra pişmanlık yaşar mıyım" düşüncesi kafamı kurcalıyor sadece. ha, adım gibi eminim mantığıma yatmayacak çok badire yüzünden normal yaşantıma devam edeceğime, çünkü etrafımda mantıklı davranan bir çift hiç görmedim. hepsi düşük zeka seviyeli yaratıklara dönüyorlar sevgilileriyle beraberken. hatta zeka seviyesi öyle düşüyor ki geriliyorum, sinirleniyorum. beni ilgilendirmese de bir insanın düştüğü durum beni sinir ediyor. şahısların yaptıkları değil, insan kavramının sikilmesidir beni yaralayan.
neyse, sevsem ne olacak? düşler sokağı'ndaki gibi,
sevdiğim başka sevenim başka durumuyla karşılaşacağıma adam gibi eminim. o saatten sonra da bir şeye uğraşmam ben. bugüne kadar bir kiriş, etriye, döşeme, kolon hesabı yaparken ya da dever, max hız hesabında veya birden fazla zemin parametresinin farklı zeminlerde taşıma kapasitesini nasıl etkilediği konusunda düşünürken yaşadığım hazzı, barlarda kız peşinde koşarken yaşayamam. bunun cinsel ilgi ile kesinlikle alakası yok, yalnızca gözlemlerim ve yaşadıklarım nedeniyle bu meselenin gözümde büyümesi beni uyuşukluğa itiyor. malesef tanıdığım karşı cinsin insanı kadına şiddete kadar götürecek saçma oluşu beni üzüyor.
1 gram rahatlamış olabilirim, daha fazlası olmadı. hala çok doluyum lan!