• 30
    bir gün iş çıkışı o sıralar levent'te çalışıyordum. eve geçmek için zincirlikuyu metro hattını kullanıyorum ve metrobüse geçiş yapıyorum. tam o sıralar tanju çolak'ın meşhur "endırsın da bunu biliyor" videosu çok meşhur, tam yürüyen bantlarda yürüyorum bir de ne göreyim karşımdan tanju çolak geliyor elinde bavulu. işte o an dedim ki ulan tanju para için atmadığın takla kalmadı şimdi sen de herkes gibi metro kullanıyorsun. bu da böyle bir anımdır. (bu arada kim olursa olsun toplu taşıma kullanabilir ama tabiki öyle hiç beklemediğim anda tanjuyu karşımda görünce böyle düşünmüştüm)
  • 31
    yıl 2005 olması lazım, üniversiteye yeni başladığım zamanlar part time olarak mağazalarda çalışmaya başlamıştım. kayseri alpaslan mahallesinde united colors of benetton mağazası vardı, bir gün içeri kapkara çocuklarla birlikte dönemin erciyesspor takımında oynayan victor agali gelmişti. 2 metreye yakın boyu ile bebelerine bolca alışveriş yapıp, parayı beyaz bir zarfın içinden çıkarıp hesabı ödemişti. o dönemin parası ile 20tl bile olsa ateşlemesini beklemiştim ama olmadı :)
  • 34
    sokakta olmasa da çok ilginç bir yerde çok ilginç bir insanla karşılaşmama konu olabilecek bir başlık.

    işim gereği gambiya’ya gönderilmiştim 5 günlüğüne. thy’nin valizimi istanbul’da bırakmasıyla rezalet başlayan iş seyahatim olabilecek en iyi şekilde sonlanıyordu işin o kısmına birazdan geleceğim :). düşünün afrika’nın göbeğinde 5 gün boyunca aynı kıyafetleri giymek zorunda kalıyorsunuz ve bu süre boyunca resmi bir takım ziyaretlerde bulunmak durumunda kalmıştım. o tarihlerden insanların kafasında sosyal mesafeyi oturtmuştum heralde üzerimden çizgi filmlerde havaya yayılan koku dumanlarını gördüğüme yemin edebilirim ama ispatlayamam. her neyse artık gambiya’dan ayrılma vaktim gelmişti ancak dönüş uçağım senegal’in başkenti dakar’dan olacaktı ve dakar’da 10 saat beklemek durumundaydım. pasaport polislerine biraz ısrar ederek ve 5 dolarlık cüzi bir rüşvet vererek ülkeye giriş yaptım (türkiye’ye vizesiz olsa da 1 günden az seyahatlerde sıkıntı çıkarıyorlar). orada beni karşılayan bir dostum bana ufak bir şehir turu attırdıktan sonra bana maç izlemek ister misin diye sordu meğersem o gün senegal milli takımının mali milli takımıyla hazırlık maçı varmış. bizim diagne ve ndiaye takımda bonus olarak da sadio maneeklenmiş takıma. dünya gözüyle izleyelim senegal kaplanını diyerek maça gittim. şanssızlığıma mane yedekte başlıyordu maça. belki hatırlayanınız olacaktır diagne’nin omzunu sakatladığı o ünlü milli maç bu bahsettiğim maç. 80. dakkada staddan ayrılmak zorunda kaldım ve mane 83. dakikada oyuna girip 1 gol 1 asist yaparak maçı 2-1 kazandırmıştı senegal’e. biraz buruk gittim bu sebepten havaalanına usul usul beklemeye başladım uçağın kalkış saatini. bir süre sonra anons geldi bizim uçak 45 dakika rötar yapmış. o sırada önümde bir görevli kadın bir adama sadio mane ile ilgili bir şeyler anlatıyor ve emirates lounge’ında mane’nin oturduğunu istiyorsa o adamı mane ile tanıştırabileceğini söylüyordu. hemen atladım dahil oldum konuşmaya bulunmaz bi fırsattı bu sadio mane ile tanışacaktım kaçmazdı bu fırsat. kadın önde ben arkada dakar havalimanında yürüyoruz emirates lounge’ına doğru. adım attıkça heyecanım artıyor yaklaştıkça daha da içim içime sığmıyor. nihayet vardık içeri girdik. beni oraya götüren kadın başka bir kadının yanına giderek durumdan bahsetti o kadın da sadio’nun oturduğu yeri işaret etti. beni oraya götüren cennetlik bacım mane’ye durumu bahsedip ona kendisiyle tanışmak isteyen birisi olduğunu belirtti. mane arkaya dönüp bir bakış attı sonra gelsin dedi. gidiyordum, karşımda mane, etrafımda avrupada top koşturan bütün senegal’li oyuncular. ama gözümde tek hedef vardı. belki şöyle bi kafamı çevirsem kalidou kolibaly ya da chekiou kouyate ile karşılacağım ama dikkat etmedim bile sadece bir hedefim vardı allahın aslanı sadio mane ile tanışabilmek. nihayet yanına varmıştım ‘selamunaleyküm’ dedim içten şekilde. ‘aleykümselam, my brother’ dedi gülümseyerek. bugün seni izlemek için maça gelmiştim ama sen oyuna giremeden maçtan ayrıldım şimdi seninle burada konuşuyorum çok mutluyum dedim o da gülerek bana ‘where are you from my friend’ dedi ‘turkey’ dedim ardından ‘liverpool will be champion this season inshallah’ dedim ‘inshallah my friend’ dedi. daha fazla rahatsız etmeden kendisiyle fotoğraf çekilip oradan ayrıldım. kabus gibi başlayan seyahatim benim için rüya gibi son buluyordu. hiç tahmin edemeyeceğim bir yerde hiç tahmin edemeyeceğim bir kişiyle, idolle tanışmıştım allahın işine bak dedim kendi içimden. kendi kapıma doğru yönelirken bir anda aklıma geldi ulan bu ndiaye ile diagne bizim uçakta olmasın dedim istanbul’a gidiyorum tüm milli takım dağılmış dedim kesin burdalar. sonradan hosteslere sorarak öğrendim ki diagne sakatlığından ötürü 1 gün daha senegal’de kalmış ndiaye de ona refakat etmek için o uçağa binmemiş. heralde onlarla da karşılaşsam hayattaki tüm şansımı kullanmış olurdum. yine de mane’yle tanışmak bana yetmişti. konuyla ilgili fotoğraf bugün hala tüm sosyal medya hesaplarımı süslemekte :)).

    --- alıntı ---

    https://twitter.com/...934935114792960?s=21

    --- alıntı ---

    o zamanlar yazar olsam sizler için de bir selam isterdim :)).
  • 35
    florya'daki metrobüs istasyonunun bulunduğu bölgede büyükçe bir migros vardır. arkadaşlarla beraber alışveriş yaparken orada maalesef eray işcan'ı görmüştüm. yanına gidip "senin gareth bale'den yediğin golü kaleye duba koysak o yemezdi." demeyi düşünsem de bundan vazgeçtim. belki de muhattabımın 2 metreye yakın boyu olması bu kararımda etkili olmuş olabilir*.
  • 36
    yer çeşme sheraton.
    arkadaşlarla yürüyüşe çıktık, sheraton’ın önünde duvarda rıdvan dilmen bir hayranı ile konuşuyor, biz doğal yolumuzdan ilerliyoruz, rıdvan o zaman futboldan çoktan emekli olmuş.
    neyse hayranı gitti bu tek kaldı, biz yaklaşıyoruz ona bakıyoruz o da bize bakıyor arada bir iki metre kaldı bize gülümsedi, sonra biz yolumuza devam ettik. rıdvan mıydı la o dedim, he la rıdvan dı dediler.
    herkes tanıdı da kimse selam vermedi.
  • 37
    çoçukken bjk maçını izlemiş, sonrasında yeşilköy'e gitmiştik. gecenin kahramanı ümit karan da maçtan çıkıp mekana gelmişti. ne heyecandı ama. sene 2006 pazar günü konya'ya 2 gol atan sasa ilic'in florya hsbc bankası'nda işlem yaparken yan bankoda belirmesi ergenliğin verdiği etkiyle müthiş heyecanlandırmıştı. ataköy marina'da sinyor mancini bulunduğumuz cafeye gelmişti. bir ona iç çekerim fotoğraf çekilmedim diye :( yeşilköy'de de çokça denk gelir bizim sporcular. semih'i, eray'ı, ışıl'ı, cihan'ı, murat erdoğan'ı.
  • 38
    seneler önce ayvalık kipa avm'de büyük kaptan bülent korkmaz'ı görmüştüm. (çok severim kendisini. fatih terim'den sonra kaptan gelir benim için)

    o kadar heyecanlanmıştım ki gerçekten o olduğundan emin olamamıştım. derken balıkçı "bülent korkmaz da buradan alışveriş yapıyor" dedi ben de kendime geldim :)
    annem vardı yanımda "o kim oğlum? dedi" dedi. ilk aklıma gelen ifade "eski teknik direktörümüz" oldu.

    umarım büyük kaptan bir gün yine hocamız olur.
  • 39
    merter güneş oteli bilen bilir deplasman takımlarının uğrak yeridir bizde çocukken istanbul'daki amcamın evine gittiğimizde rastlardık futbolculara. kompelalı enginli çanakkale dardanel spor, ümit milli futbol takımı, ve fenerbahçe maçı öncesi çay kahve içmeye otele gelen rıza çalımbay. imzalı fotosunu vermişti bize sağolsun bir torpido dolusu imzalı foto vardı arabasında. o zamanlar demekki maç öncesi kamp falan yokmuş.

    birde kuzenin ümit milli takım futbolcuları ile oynaması vardı, yaşı daha 13-14 bu koşuyor arkasında futbolcular ama alamadılar ayağından topu. sonra o kuzeni mersin idman yurdu istedi ama teyzem okusun dedi bırakmadı ama ne okudu nede topçu oldu, kısmet artık oğluna o olabilir. birde alman disiplini alıyor kendisi bakalım neler olacak.
  • 40
    ankara'da kiz arkadasimin su faturasiyla ilgili islem yapmaya giderken yalçın ayhan'i gormustum.
    monaco'da bir avm icinde jan koller'i kiz arkadasi ya da esiyle gormustum.
    eski futbolcu olarak ridvan dilmen'le ortakoy'de bir iddaa bayiinde tanismistim. beni sevip telefon numarasini vermisti.
    izlanda'da golden circle turundan donerken arac bir otelin onunde durmustu. butun milli takim lobideydi. emre mor ve ozan tufan'i secebildim. tam emin olmamakla beraber serdar aziz de vardi.
    istinye park'ta gokhan zan'i esiyle gormustum.

    teknik direktor olarak da cesme'de bir benzin istasyonunda mustafa denizliyle sohbet edip fotograf cekilmistim.
    senegal'in 2002 dunya kupasindaki teknik direktoru bruno metsu'yu da havalimaninda gormustum.
App Store'dan indirin Google Play'den alın