resim
Ali Rıza Sergen Yalçın
Görev:Teknik Direktör
Takım:-
Yaş:51
Uyruk:Türkiye
  • 1676
    https://www.youtube.com/watch?v=yahhneOvQ5w

    kendisiyle nefis bir programa imza atılmış. sanki kulübün iletişim kanallarından yayınlanmamış da, bir arkadaşının youtube kanalına konuk olmuş kadar doğal konuşuyor. sunucu yırtık dondan fırlayan hıyar gibi her şeye atlamasa 10/10 hatta.

    rakiplerimin de belli teknik adamlarla özdeşleşmesini isterim. türk futbolunun günahıyla sevabıyla sevilen karakteridir, futbol iq'su da çok yüksektir. umarım teknik adamlık kariyerinde başarılı ve kalıcı olur.
  • 1681
    yazmayayım yazmayayım diyorum hakikaten balon bir takımın balon hocasıdır. liderler falan geçiniz. beşiktaş'ın yegane stratejisi "ben büyük takımım, haldır huldur hücum ederim"dir. savunma kanadı kalitesizlikten kırılıyor bu takımın. yavaş yavaş 2.yarıya giriyoruz, takımlar daha sert oynamaya başladıklarında hepiniz dökülüşerine şahit olacaksınız. fener'in oyununun bile ayağı yere daha sağlam basıyor.

    bunların liderliğini kesinlikle ciddiyete alamıyorum. alanya ve antep gibi ligin sert takımları zorlanmadan yendi beşiktaş'ı. samimi söylüyorum abartılacak bir oyun oynamıyor takım. hani özgüven patlaması yaşayan tipler olur ya etrafınızda. siz de ciddiye alır bir süre dinlersiniz fakat çok zaman geçmeden görürsünüz altının bomboş biri olduğunu.

    beşiktaş'ı bu ara ciddiye alan yok. anadolu takımları dahil buna. büyük takıma karşı oynar gibi oynamıyorlar. rahat, gevşek duruyorlar. işi biraz sıkı tutan takımlar beşiktaş'ı rahatlıkla etkisiz hale getirir. alanya ve gaziantep'in şampiyonluk şansı bunlardan fazla.
  • 1682
    2020-2021 sezonunda beşiktaş'ı resmen 2001-2002 sezonundaki mircea lucescu'nun galatasaray'ı gibi yaptı. defoları olan toplama bir kadro olduğu için sürekli bir yerde takılacak diye bekliyorum ama takılmıyor. yeri gelince önde basıp, hücum oynuyorlar, yeri gelince tamamen ersun yanal vari otobüs çekip, kontra atak kovalıyorlar. tek bir plan yerine rakibe göre oyun planı oluşturuyor ve planı işe yarıyor. taktik esnekliğini işletmek büyük takımlarda biraz zor oluyor, mesela igor tudor'un a planından farklı maç planları genelde ters tepiyordu.
  • 1684
    pragmatist bir düzenle hem takımını hem de camiasını toparlayan isim. beşiktaş’ın başında başkası olsa bu halde olamazdı. zeki biri, ülkeyi ve türk futbolunu çok iyi biliyor. iyi de transferler yapılmış, her oyuncusundan bir şekilde verim alıyor. dinamik bir takıma ve güçlü bir takıma sahip. şampiyonluk yarışını sonuna kadar götürecek. yarışmamız için doğru takviyeleri yapmalıyız.
  • 1686
    "at sahibine göre kişner" demişler. bizim belhanda-feghouli-falcao-babel gibi "yıldız"(!)larla yapamadıklarımızı sergen, larin-rıdvan-ersin-necip'le yapıyorsa saygıyı hakediyor. maçlarını izliyorsun, o kadar belli ki işin içinde ciddi bir emek, bir zekâ ürünü oyun olduğu.
    dün 5 ocak 2021 konyaspor galatasaray maçını izlerken içim şişti. ya insan hiç mi rakibini tenezzül edip izlemez, hiç mi bir taktik geliştirmez. her maç aynı düzen, aynı taktik(!) pas-pas-pas başka birşey yok.
    daha dünkü çömez sergen hemde şu kadrosuyla bizim imparatora 4 puan fark attıysa baş sebebi işini ciddiye alıp her rakibi analiz etmesi, sonuç odaklı düşünmesi, hiçbir oyuncuda, hiçbir düzende ısrar etmemesi. sürekli yenilik peşinde olup rakibi altedecek çözümler üretmesi. sergen bizde olsa yürümeye mecali olmayan emre akbabayı 90 dakika sahada tutar mı sizce, o belhanda forma yüzü görür mü, kerem gibi bir cevher, hemde bu yoklukta kulübede çürür mü? 2-1 yenikken, hemde 5 değişiklik hakkın varken 65-70 dk. bekler mi?
    sergen, bizim sorunumuzun sadece transfer olmadığını yüzümüze çarpmıştır şu bjk kadrosuna oynayttığı oyunla.
  • 1689
    football manager oynayanlar bilir. bu oyunu oynayan iki çeşit profil vardır. birincisi kağıt üzerinde futbolu bilen ya da bildiğini düşünen, kendince oyunu oynaması gibi oynadığını düşünen kişidir. mesela ben bu birinci kişiyim. ya da öyle hissediyorum.

    birinci kişiler transfer yaparken iyice araştırır, gerekirse internetteki forum siteleri gezilir, wonderkidler tespit edilir, oyuncu profilleri sıkı sıkı incelenir, oyunu oynayan arkadaşlardan tavsiye alınır, belli yaş üstü oyuncu almamak gibi bir ideoloji bile benimsenir. çünkü bize göre bu oyun böyle oynanmalıdır. olması gereken, ideal olan budur.

    ikinci kişiye ise bu birinci kişiler alaycı gözle bakar. kendimden biliyorum. fm oynayan biri görüldüğüne hemen kadrosuna bakılır, kadrodaki oyuncu isimlerinden bu kişi futbolu biliyor mu bilmiyor mu, bu oyundan anlıyor mu anlamıyor mu hızlıca bir yargıya varılır. ikinci kişi öyle forum falan dolaşmaz. çok fazla profil de incelemez. gerçek hayatta adını duymadığı oyuncuyu da almaz. takıma isim doldurur. sen açıp kadrosuna baktığında "ya kuracağın kadroyu öpeyim" diye içinden geçirirsin. 33lük adamlar, sana göre çöp profiller, gereksiz transferler ile doldurulmuştur kadro.

    ama tecrübeyle sabit değişmeyen bir şey vardır: senin kendini işin ustası zannettiğin, evde ben guardiola'yım triplerine girdiğin o transfer ve vizyon politikanla başarılı olduğun kadar, ikinci kişi de başarılı olur. hatta bu kişilerin başarılı olma yüzdesi, birinci kişilerden fazladır. sende ilk başta küçümsediğin, alaycı gözlerle kadrosunu incelediğini kişinin başarısını görünce "vay anasını" demekle yetinirsin.

    sergen yalçın kim mi? sergen yalçın işte o ikinci kişi.
  • 1690
    türkiye'nin gelmiş geçmiş en yetenekli oyuncusu.

    yani hani ronaldo kadar çalışmasın ama en azından iyi antrenman yapan normal bir futbolcu gibi yaşasaydı kariyeri bambaşka olabilirdi.

    sergen bu yüzden yerelde kaldı. lig şampiyonlukları kazandı, 4 büyüklerde forma giydi vs ötesi yok.

    hocalığı ise enteresan. açıkçası teknik, taktik bilgisini henüz gözlemleyebilmiş değilim. beşiktaş öncesi her gittiği takıma hava götüren ve genelde kümede tutan hoca olarak yarım devre falan görev aldı.

    çünkü biraz başına buyruke, pek eyvallahı olmayan birisi. rahat adam. olursa dediğim gibi olur, olmazsa ben yokum diyor. bu lafı belli seviyeye gelmiş, kendini ispatlamış kişiler der belki ama sergen henüz bu seviyede değilken de böyle. belki de onu farklı yapan bu.

    teknik taktik işlerinde çağdaş atan yardımcı iken o bakıyor, maç planını o hazırlıyor diyorlardı. sezon başı alanya'nın başarısı, beşiktaş'ın dillerde takılması ile herkes aynı kanidaydi ama sonra biraz iteklenme, biraz da bireysel oyuncu performansları ile önce yarışa tutundu, sonra da liderliğe uzandı.

    istifanın eşiğindeydi bir ara.

    şöyle iyi hocadır, böyle süper iş yaptı diyecek değilim. çok erken kanıya varmak için.

    yalnız sergen'de bir aura var mesela benim hissettiğim. oyuncuyla konuştuğunda, antrenmanda vs oyuncuyu ikna ediyor gibi geliyor.

    ozan tufan'ın prime halini alanya'da yaşaması mesela buna örnek. çocuk biterken yükseltti.

    antrenmanda falan iki üç topa vursa zaten yabancı oyuncular falan oha bu kim diyordur.

    hani bir hikayesi var ya,

    bir takımda antrenmanda oyuncuları yoruyor sergen, oyunculardan birisi de "hocam sen oyuncuyken antrenmandan kaçıyormuşsun, bize kan kusturuyorsun" vs bir şeyler söylüyor gülerek, o da diyor ki "olum benim kadar yetenekliysen sen de çalışma" :p

    herif doğuştan alfa.

    bakalım kariyeri nasıl devam edecek. dilerim uzun yıllar ligde görürüz. kendi taraftarına sempatik görünmek için sağa sola laf sokmayıp işini yaptığı sürece rakibim olmasından mutlu olacağım, eski galatasaraylı futbolcu.
  • 1691
    hamdi tüzün, 11 yaşındaki sergen'e bir defter vermiş. aklına gelen her gol pozisyonunu çizmesini söylemiş. golcülüğünü oynayarak değil, düşünerek geliştirmiş.

    şu an benzer sistemi cyle larin için deniyor.

    sergen'in takımındaki bir hücum oyuncusunun mental olarak çökme şansı yok. her yoldan geçmiş bir hocası var.

    stoperi ve kalecisi olmayan bir takımı var. fakat her türlü golcüden katkı alabilecek zekaya da sahip.
  • 1693
    hatırladığım kadarıyla galatasaray'da oynadığı ve en çok katkıyı verdiği ikinci dönemi yani 2001-2002 sezonunda, ciddi bir sakatlık yaşamıştı. aynı sezon bize gelmeden evvel benzer bir sakatlık yaşadığı için, bu sakatlıktan sonra toparlanamayacak zannediliyordu. bu yüzden bir sonraki sezon kendisiyle devam edilmedi ve beşiktaş'a imza attı. beşiktaş taraftarının gözünde tekrar efsane olarak futbolu bıraktı.

    çok merak ediyorum galatasaray kendisiyle 1 yıl daha devam etseydi, şu an ki durumu vs ne olurdu acaba? çünkü bize ciddi katkı sağladığı 2001-2002 sezonunda gerek kendisi, gerek babası galatasaray'da kalacağını ve futbolu burada bırakmak istediğini söyleyen demeçler veriyordu. galatasaray'da çok rahat ve mutluydu. keza yıllar sonra katıldığı bir spor programında, beşiktaş'tan sonra sempati duyduğu takımın galatasaray olduğunu söylemişti.
  • 1700
    üç tane defans özellikli oyuncuyla oynadı diye küçük takım hocası diyenleri gördükçe çok güldüğüm, büyük takım hocası olduğunu, sınırlı kadrosuna rağmen, oynattığı oyunla belli etmiş teknik direktör.

    oynattığı takım bireysel kalitesi çok iyi olmayan oyunculardan kurulu olsa da, her an gol atabilecek şekilde oynuyor ve pozisyonlara giriyor. kondisyonu ve atletik özellikleri iyi oyuncularla oynadığı için rakip ceza sahasına hep fazla kişi ile giriyorlar. aynı sebepten kullandıkları korner ve serbest vuruşlarda kafayı hep takımının oyuncuları vuruyor. bizim 2 senedir bir korner oyunu ve golü bulamadığımız takımı her hafta kornerden gol atıyor. ghezzal' ın asist kralı olması da bu sebepten. umarım korner gollerine haftaya bir yenisini eklemezler.

    bu arada daha önceki yönettiği takımlar da dahil olmak üzere, oynattığı oyuncular hep kendine değer katıyor, oyuncuların değerini yukarı çekiyor.

    kısaca, kendisi beşiktaş için çok büyük bir şans ve bu yıl için kadro/oyun kalitesi özelinde ligin sumudica ile birlikte en iyi teknik direktör performansını gösteriyor.
App Store'dan indirin Google Play'den alın