hic bir zaman kendisini tribun liderligine yakistiramadim. hatta degil tribun liderligi, tribune bile yakistirmadim acikcasi. tribun lideri dedigin koy agasi gibi tribunun bir kosesinde agir agir takilmak degildir cunku. az da olsa tribune karsi konusur ve bazen tribunu costurmaya kalkar ama bu zamanlarda da oyle sakil bir goruntu cikar ki ortaya, gec kenarda agir agir takil diyesi gelir insanin zaten. organizasyon ve insanlarla kurdugu iliskiler desen, malesef dogru turkce kurallariyla cumle bile kurmakta zorlanmakta. bazi hikayeler var
yilmaz tutus ile ilgili nasil tribun lideri olduguna dair. acikcasi ne
yilmaz tutus ne de
sebahattin sirin bir tribuncu profiline sahip degildir ve bunu normal zekada herhangi biri dakikalar icerisinde anlayabilir. bu abiler bir donem o yada bu sekilde reislik pozisyonuna kapak atmis, butun cehalet ve yavan tavirlarina karsin onlarin sayesinde palazlanmis kitlenin gaziyla bunu devam ettirmislerdir. simdi klasik olacak belki ama nerde
alen markaryan, nerde
sebahattin sirin? sanirim
alen markaryan,
sebahattin sirin'e gore harvard university'de dil bilimci falan kalir.
uzun lafin kisasi; kimse tribun lideri yada reisi yada abisi yada bunlar gibi title sahibi kisilerden, akademisyen durusu beklemiyor tabi veya
alpaslan dikmen gibi beyefendilikle, tribun abiligini ayni bunyede tasiyabilen, duzgun hitabet ve kisiligiyle ornek alinasi olmasini da gectim, en azindan soyle uzaktan bakinca bu adam tribunun lideri denip, ilk bakista sukut-u hayale ugratmayacak ve sonrasinda da allah rizasi icin iki kelimeyi bir araya getirip, ayak ustu bir kac kelam edilebilecek birilerinin olmasini umuyor insan. tribun liderligi icin en iyi aday ise: (bkz:
süleyman aydın)