resim
Roberto Mancini
Görev:Teknik Direktör
Takım:-
Yaş:59
Uyruk:İtalya
  • 1182
    yavaş yavaş takımdaki düzeni oturtmaya başladı. adam profesyonel. "taktiğimi anlatırım çıkarlar oynarlar" tarzında bir antrenör. fatih terim gibi takıma motivasyon yükleyen, aile ortamı oluşturan bir teknik adam değil. fatih terim'i özlüyoruz fakat tribünlerden gelen "imparator fatih terim" sesleri çok anlamsız bence. onun yerine mancini'ye destek versek daha faydalı olur. adamın moralini sıfıra çekiyorlar bir anda. tribün olarak dikkat etmeliyiz bu olaylara. inşallah başarılı olur.

    edit: takıma gerektiğinde müdahale etmeyince sinir krizi geçirmeme neden olan şahıs.
  • 1184
    galatasaray teknik direktörü. galatasaray taraftarı olduğunu sanan biri "mancini severlerin" kaç hafta daha dayanabileceğini soruyor. bu soruyu sormak için asgari ve azami iq'nun kaç olduğunu merak ediyorum. çünkü bu cümleyi kurmak için şüphesiz bir miktar zekâ gerekiyor, ama bu cümleyi kurmamak için de bir miktar zekâ gerekiyor. yani en azından 80'den sonra eşyanın tabiatı gereği, herhangi bünyenin bu cümleyi sarf edemeyeceğini düşünüyorum.

    mancini severler ne lan? galatasaray teknik direktörü bu adam. tabii ki destekleyeceğiz. adamlar başarısız olmasını istiyor resmen. bu nasıl bir karakterdir? nasıl bir taraftarlıktır, anlamak mümkün değil. terim'i seviyor olabilirsiniz, ama onu sevmeniz mevcut teknik adamdan nefret etmenizi mi gerektirir? bunlar güce, nefrete tapmadan sevgilerini anlatamayan insanlar. apaçilik resmen, başka bir şey değil.

    bu adam galatasaray'ın teknik direktörü. isterse yılmaz vural olsun, desteklemek benim boynumun borcu. ötesi beni ilgilendirmez.

    ben hep, ama hep diyorum, türkiye'deki en niteliksiz taraftar galatasaray'da diye. adamdaki anlayışa, hafsalaya bakar mısın? maalesef böyle düşünen sayısı az değil. bunlar kendini bir de galatasaraylı sanıyor. hem de gerçek galatasaraylı falan ilan ediyorlar. bu kafaya ulaşmak için kullandıkları şeyi merak ediyorum.
  • 1188
    başka zaman takımın başına gelmesi için dileneceğimiz, geldiğinde oyuncuların gözüne girmesi için bir tarafını yırtacağı ve büyük saygı duyacağı hoca maalesef yaşanan süreç nedeniyle üvey anne muamelesi görmektedir..

    yolunda gitmeyen birşey varsa bunda yönetim, fatih terim, futbolcu ve taraftardan sonra en son sorumluluk kendisine aittir..

    yavaş yavaş takım içinde ve taraftarlara ağırlığını hissettirmeye başlamış görünüyor

    sürekli denemekte, birşeyler yapmaya çalışmaktadır.."benim sistemim bu oyuncular buna uysun" ya da "elimdeki malzeme bu kadar" demeden elindeki malzeme ile en iyisini bulmaya çalışıyor. başarılı olmasını canı gönülden diliyorum..
  • 1189
    "imparator fatih terim" tezahüratlarının artık saygısızlık seviyesine geldiğini düşündüğüm ve yeterli destek görmeyen teknik direktörümüz. tamam fatih hoca canımız ama köprünün altından da çok sular geçti. mancini var artık ve bu adamında gerekli desteği görmesi gerek ki iyice adapte olup motive olsun. takım ruhu diyip duruluyor ama takım ruhu sadece futbolcuların koşup gol atmasıyla olmuyor arkadasım. bu adam bizim başımızdaysa galatasaray taraftarı artık onu da kabullenmeli.
  • 1193
    bu adamla ilgili en çok sevdiğim özellik ciddiyetsiz oyuncuya taviz vermemesi. manchester city zamanında yeri gelmiş balotelli'yi tevez'i bile kesmiş bir adamdan bahsediyoruz.

    6 aralık 2013 galatasaray elazığspor maçında daha 20. dakikada umut'u ısınmaya göndermiştir. büyük ihtimalle burak'ı alacaktı oyundan. daha sonra oyunun durmasıyla kendisi selçuk'la konuşurken tugay da burak'la konuşmuş ve umut kulübeye dönmüştür. bakın daha dakika 20 de yeri geldiğinde oyuncusuna ders vermek için maçın başında çok da güzel bir gol atmış, geçen senenin gol kralı olan adamı oyundan almaya yeltenebilen bir adamdan bahsediyoruz.

    ne olursa olsun ben biliyorum ki bu adam bu takımdayken kimse galatasaray babasının çiftliğiymiş gibi davranamayacak. yeri gelecek ciddiyetsiz oynamaya başlarsa (hiç ihtimal vermiyor ama) selçuk'u bile kesecektir bu adam aklı başına gelsin diye.

    özellikle kendi isteklerine göre kadroyu biraz da güçlendirdikten sonra ben eminim ki senelerdir bir boka yaramadan galatasaray'ın ekmeğini yemiş sabri gibi, aydın gibi adamlar kulübeye bile giremeyecektir. şu an sadece onlara eli mahkum olduğu için bir şey yapamıyor.

    not: ha şimdi "madem burak'ı alacaktı oyundan öyle diyorsun da, neden sonra umut'u sokarken drogba'yı çıkardı o zaman" diyenler olacaktır. yazdıklarımı okuyup bunu düşünen arkadaşlara soruyorum 4 gün sonra juventus'la kader maçına çıkacak takımın başında olsalar drogba'yı mı dinlendirmek isterlerdi burak'ı mı?
  • 1194
    eğer juventus maçına da 3-5-2 taktiğiyle çıkacaksak kadro kesinlikle şöyle olmalı.

    -----------------muslera------------------

    ------chedjou---gökhan---semih----

    --eboue--melo--sneijder--selçuk--riera--

    ------------burak-------drogba-------

    maça bu şekilde başlayıp avantajlı skoru da ele geçirirsek eboue ve riera bek gibi oynayıp 5'li defansa dönebiliriz.

    yalnız tek handikap şu, bu sistemde ne yazık ki bruma ve amrabat gibi oyunculara yer yok. ha elazığ gibi takımlara karşı oynarsın o ayrı.

    sevdim ben bu sistemi ya, iyiymiş.
  • 1195
    takım için emek veren kişidir. iyi oynarız, kötü oynarız o ayrı mesele, ancak ben bu adamın yüzünde aldığı sorumluluğun yansımasını görebiliyorum. rijkaard'dan aragones'e, löw'den del bousque'ye pek çok yabancı antrenör geldi ülkemize. hepsinin suratında da "bir yıl sonra kovulurum, tazminatımı da çatır çatır alırım" ifadesi vardı. ancak bu tanıma iki kişi uymuyor. birincisi şu anda shaktar'a oynattığı futbola bayıldığım ancak bize oynattığı defansif futbola uyuz olduğum lucescu ve şu anda bizim takımımızı çalıştıran mancini. mancini iki arada bir derede kalmış olan bir antrenör. evet şampiyonlukları var, ancak büyük arenalarda henüz başarı elde edebilmiş değil. yani uluslararası kupalarda pek varlık gösterebilmiş değil. onun bu durumu bizim epey lehimize. zira takımımızın avrupada başarılı olması demek, kendisinin de seviye atlaması ve bizden sonra üst düzey kulüplere transfer olması anlamına gelir. bu ve bunun gibi pek çok neden var, kendisini çalışmaya ve başarılı olmaya zorlayan. zira henüz çok genç bir yaşta ve önünde dolu dolu antrenörlük yapabileceği ortalama 15 sene var. o 15 senenin nasıl geçeceğini de en çok bizde gösterdiği performans etkileyecek. kısacası kendisi başarılı olmak zorunda. ayrıca bize gelmeden önce "takımlarını defansif olarak oynatır" düşüncesi yaygındı. lakin ben bugüne kadar hiç ama hiç öyle bir duruma rastlamadım. en defansif halimizi, dany'nin bek oynadığı maçlarda görüyoruz. ki o da ya hızlı oyuncuların bulunduğu rakiplere karşı oluyor ya da zorunluluktan oluyor. yani kendisi galatasaray'ın hücum oyunu felsefesine yatkın bir antrenör. bu da genetik olarak uyuşmamızı sağlıyor kendisiyle. ha başarı gelir mi derseniz, doğru yerde, doğru zamanda bulunduğu için mutlaka başarılı olacaktır diyorum. bir kere her halükarda bu sene şampiyon olamasak da, ikinci olup şampiyonlar ligine direkt katılabileceğiz. tabii ben ilk devreyi en fazla 9 puan fark ile bitirmemiz halinde şampiyonluk şansımızın azımsanmayacak düzeyde olduğunu düşünüyorum ama oldu ya olamadık ve ikinci olduk, yine kaybettiğimiz bir şey yok. dolayısıyla kendi takımını kurmak için yeterli maddi imkanlara ve istediği oyuncularla anlaşabilmek için şampiyonlar ligine gitmek gibi bir avantajı olacak elinde. bunları göz önüne aldığımda, deplasmanda oynadığımız juventus maçının tamamı ve yine deplasmanda oynadığımız real madrid maçının ilk yarısındaki oyunumuzun, mancini'nin oyun felsefesini takımına tam olarak yansıttığı vakit, gelecek sene avrupa kupalarında büyük takımlarla oynayacağımız maçların en güzel örneğini oluşturduğunu düşünüyorum. 35 - 40 metrelik bir alanda kompakt olarak oynayan, rakibine alan bırakmayan, gol yeme şansı duran toplara ve bireysel hatalara kalmış olan, kontra atağa iyi çıkan bir oyun anlayışı yani. ki bu bana çok da mantıklı geliyor. başımızda fatih terim gibi bir hoca yoksa, dünya devlerine karşı ölümüne hücum yapmamızın intihar olacağını düşünüyorum. o yüzden büyük maçlarımızın yapısı bu şekilde olacaktır diye düşünüyorum. ama sezonun genelinde ortaya koyacağımız oyun, ali sami yen'deki kopenhag maçının ilk yarısı gibi olacaktır. daha geniş aralıklarla oynayan, ama buna bağlı olarak oyunu rakip yarı sahaya yıkan, özellikle beklerin bindirmesiyle, orta saha oyuncularının boşa çıktığı ve gol pozisyonuna girebileceği, dikine paslarla rakibi yıldıran bir düzen. evet, hepimizin sürekli görmek istediği sistem bu, ancak dediğim gibi takım bir geçiş sürecinde ve bu sürecin bitimine kadar bizim için en ideal olan oyun şekli, rakibe göre oyun oynamaktır. eğer her şey düşünüldüğü gibi giderse ve ortalama 5 sene şampiyonlar liginde ses getirecek işlere imza atarsak, maddi anlamda gelişeceğiz ve transfer edeceğimiz oyuncularla oyun sistemimiz, rakibe göre şekil almaktan kurtulup, her rakibe aynı tarifeyi uygulayan sisteme geçiş yapacaktır. tıpkı manu, bayern, barca ve r. madrid gibi. bunu yapabilmemiz için önümüzde çok güzel bir örnek var: atletico madrid. birkaç sene önce sıradan bir ispanyol takımı idi, ancak şu anda dünyanın her takımını, gününde oldukları zaman içeride - dışarıda yenebilecek potansiyele sahipler. bence örnek almamız ve takip etmemiz gereken tek yer orası. onların yarısı kadar başarabilsek bu işi, bizim için yeterli olur. kısaca bu adama güvenelim, 4 hafta sonra gemiyi en az hasarla limana yanaştırıp, daha güçlü bir şekilde yolculuğa çıkar vaziyete getirecektir.
  • 1198
    çok uzun zamandır 3-5-2 dizilişini denemesini istediğim ve sonunda 6 aralık 2013 galatasaray elazığspor maçında deneyen hocamız. açıkçası çok ama çok merak ediyordum böyle bir diziliş ile sahaya çıktığımız takdirde neler yapacağımızı. bence sırıtmadı. özellikle elimizdeki beklere bakacak olursak bundan daha uygun bir diziliş yok gibi. 10 aralık 2013 galatasaray juventus maçında muhtemelen bu diziliş ile çıkmayacaktır sahaya ancak ligde ara sıra denenebilir. iş yapar.

    mancini çok iyi niyetli bir hoca. sürekli farklı kadro ve dizilişler denemesi, son zamanlardaki klübedeki hırsı/agresifliği bu duruma kanıt olarak gösterilebilir. aman nasılsa alıyorum paramı ne halleri varsa görsün diyen bir hoca kesinlikle değil. rijkaard gibi bir adamı gördü bu gözler bu takımın başında. hiç bir yenilik denemeyen, ezbere kadro yazan, "oh paramı alıyorum nasılsa salla gitsin" kafasıyla her maça çıkan ve sezon sonu pişkin pişkin "3. olduk. bu da geçen seneye göre başarıdır" diyen bir rijkaard yani. bana göre mancini tam aksine birşeyler yapıp başarılı olmak istiyor. bu yüzden onun iyi niyetine güveniyorum. taraftarın da bu iyi niyete destek çıkması gerekiyor ve bununla beraber tribünlerdeki fatih terim temalı tezahüratlara bir son vermesi gerekiyor.

    sonuçta ne olursa olsun, o boynuna sarı kırmızı atkıyı taktığı sürece, hepimizin köstek değil destek olması gerekiyor. ben ümitliyim hocadan. 10 aralık 2013 galatasaray juventus maçı kendisi için kesinlikle bir dönüm noktası. bu maçı alırsa devre arasında da istediği her transfer yapılır ve bizler de mancini'nin oluşturduğu takımın neler yapacağını arkamıza yaslanıp izleriz.

    haydi sinyor, devir şu memleketinin takımını, bayram edelim buraları! ardından da hem kendin hem de cimbom'um için yeni bir sayfa açalım! ligin 2. yarısına daha büyük umutlarla girelim! haydi sinyor, sana güveniyoruz!
  • 1199
    ligimizde rakibin açıklarını kollayan tilki taktisyenler veya rakibe göre futbolunu revize edebilen takımlar yok. buradaki futbol avrupa liglerine göre çok ham. dolayısıyla bizim ligimizde topa sahip olan takımlar veya tempolu oynayan takımlar kazanıyor. bu açıdan 5 ortasaha ile oynamak ligde her zaman 1 tık önde olmamızı sağlar. tempolu oynayan takımları ortasahada durdurabilir veya topa sahip olup, oyunu istediğiniz gbi yönlendirebiliriz. buradan sonrası oynayan isimlerin kalitesine bakıyor.

    bu açıdan mancini'nin yavaş yavaş ligi ve takımı tanımaya başladığını düşünüyorum. her ne kadar ''5 ortasaha iyidir'' desem de 3-5-2 denemek bizim ligimiz için idealist bir yaklaşım. fakat eboue-riera gibi ofansif özelliği yüksek olan bek oyuncularıyla gayet kullanılabilir bir taktik olduğunu kabul etmek gerekiyor. yalnızca kanatlardan oynayabilen temposu yüksek takımlara karşı kullanılması yanlış bir tercih olabilir. olabilir diyorum çünkü bunun hakkında da net fikirlere sahip değilim. nasıl olayım? ben 3-5-2'nin 3-5-2 olduğu yılları görmedim ki. hatta böyle bir dönem var mı onu da bilmiyorum. hayır yoksa bu 3-5-2 taktiği yıllardır nasıl kendisine yüce 4-4-2'lerin kutsal 4-3-3'lerin yanında yer bulabiliyor kardeşim? ya da varsa neden 2013 yılında hiçbir takım bu taktiği iplemiyor. birinin buna bir açıklık getirme zamanı artık gelmedi mi? herkes 70-80 neslinden de bir tek ben mi 90 neslindenim amk sözlüğünde?

    bu arada 3-5-2'yi fatih hoca'nın 4-5-1'ine benzetenler olmuş. çok doğru bir tespit. o dönemde de engin baytar, emre çolak gibi futbolcular maç öncesi dizilişlerde kanatta konumlanıyor gibi gözükmelerine rağmen ortasahanın ortasına dönük oynuyorlardı. görevleri sahada basılmadık yer bırakmamaktı.

    daha sonra kadromuzun soylulaştırılmasıyla birlikte emre çolak'ların engin baytar'ların yerini amrabat'lar sneijder'ler bruma'lar almaya başladı. işte biz tam olarak o gün sıçtık. yani bence öyle. babanın elleriyle yaptığı gecekonduyu kat karşılığı müteahhite verip kendimize lüks apartmanın 3. katından ev aldık. gecekondudan lüks mü? lüks. mutlu muyuz? hayır. demek ki para her zaman saaddet ge... tamam lan tamam sustum. *

    bu yazıdan çıkaracağınız ders 1; kafa güzelken entry girmeyin.

    ders 2; melatonin şart

    ders 3; bu arada emre çolak'la semih neden fiziğini geliştiremedi amk idmanlarında? hayır atla deve mi nedir yani??
  • 1200
    (bkz: #1335203)

    bugün elazığ maçında oynattığı taktiği real madrid maçında oynatması gerektiğini söylemiştim. real maçında 4-4-2 oynadık, 4lük olduk 10 kişi real karşısında. iddia ediyorum dün elazığ karşısındaki gibi çıksaydık, 11 kişi real'le bile kafa kafaya oynardık. eğer rakip takımın hücum gücü senden yüksekse 2 tane stoper yetmiyor işte, orayı üçleyeceksin. üçleme derken ön liberonun savunmanın arasına girmesi değil kastettiğim. madem adam gibi bekin yok, madem sağ ve sol açıkların defansa yeteri kadar destek veremiyor, madem ki o bölgede ne yaparsan yap zayıfsın, o zaman önlem almaya çalışıp da takımı diğer bölgelerde eksiltmeyeceksin.

    bu dediğim risk belki ama galibiyet için bu riskleri alacaksın işte. zaten bizim bek oyuncuları hücumu seven bekler. eboue olsun, riera olsun, hatta dany bile bek oynadığında oldukça fazla çıkıyor hücuma. e hal böyle olunca kaptırdığın toplarda arkada 2 stoper bulundurmaktansa 3 çakılı adamla işini sağlama alıyorsun işte. galatasaray'a bu sene en çok uyacak taktik de budur bence. kaldı ki maçın gidişatına göre başka taktiklere geçmeye de oldukça uygun.

    elimizde şu anda bruma'dan başka düzgün bir kanat oyuncusu yok. bruma da tecrübesiz. futbolu biliyor ama maç içinde ne yapacağını bilemiyor. o yüzden büyük maçlara çıkıyorsan, tecrübe oynatacaksın, yetenek değil.

    sinyor mancini, sizden daha iyi bilecek değilim elbette ama juventus maçına ben olsam şu kadroyu çıkarırdım.

    ------------muslera-----------

    --chedjou-gökhan-semih--

    -eboue----------------riera--

    ---selçuk----------melo------

    ---------sneijder-------------

    ---drogba--------burak-----

    kabataslak baktığımızda, topu kaybettiğimiz zaman topun arkasına hızlıca geçebilecek 7 kişi var. topu kazandığın zaman da set hücumunu 7 kişiyle yapıyorsun, onun haricinde kontralık bir pozisyon olursa 3 banko adamın var ilerde. eboue ve riera'nın olası hızlı desteklerinde rakibi defansta bir kişi eksik yakalaman işten değil.

    bana göre doğru yoldasın sinyor. tek isteğim var yalnızca, allah aşkına takıma bir oyun karakteri oturt. her maç farklı taktikle oynama bokunu yiyim. en azından devre arasına kadar şu taktikte ısrar et. elazığ maçında tohum filizlendi, devre arasına kadar meyvelerini alacağına inanıyorum.
App Store'dan indirin Google Play'den alın