• 152
    2007 yılında asılan bir pankartla galatasaray tribünlerine giren, kısa zamanda istanbul ve deplasmanda birçok stad ve salonda görülen sözcük. o dönem pankartı sırtlayan az sayıda kişinin her yere koşturma gayreti ve pankartın vurucu tarafı tribünlere bir soluk getirmiş, özellikle bayan basketbol maçlarında ayhan şahenk'te 10 kişiyle 30-40 civarı beste döndürülerek yapılan tribünler takdir toplamıştı. dönemin bayan basketbol takımıyla bir ilk olarak burhaniye deplasmanında asılı görülmüştü bu pankart keza. ali sami yen'deki varlığı galatasaray tribünlerini bilen herkesin tahmin edebileceği üzere belli sebeplerden ötürü daha kısıtlı olmuş, zaten ilk 5 maçı seyircisiz olan lig maçlarında kapalı alt tellerinde asılı olduğu görülmüştür. o sezonun sonlarına doğru pankart bir yere katlanıp konmuş, bir daha da tribünlerde rastlanmamıştır. yine aynı kişilerin* yaptığı beste de pankartla aynı ismi almış, türlü yerlerde zamanla nevizade geceleri diye de anılmıştır, önemsiz olsa da yanlıştır. galatasaray store ürünleri ve sokakta tribünle en alakasız adamların bile; ki facebook kültüründen olsa gerek, ezberden söylemesiyle herkesin peşinde oluvermesi kapsamında fiilin bokunun çıkarılma çabaları ilgiyle izlenmektedir.

    bu sezon kapalıda boy gösteren, özellikle parçalı ve elsaleh ile birlikte göbekte kendini paralayan bu karakterlerin yazıp çizdiklerine www.pesindeyiz.biz adresinden ulaşılabilir.
  • 156
    18 ekim 2009 galatasaray trabzonspor maçında kaydettiğim bu efsane marşı cep telefonumun alarm , zil , mesaj ve açılış sesi olarak kaydettiğimden beri dünyaya bakışım değişti . büyük ihtimalle 25 şubat 2010 galatasaray atletico madrid maçında tekrar avazım çıktığı kadar bağıracağım için hevesi bile dünyaya mutlu bakmaya yeten marş .
  • 162
    son bölüm çıkarılmalıdır. mis gibi marşı mahvetmektedir zira. hayır söylenmiyor da, ne diye hala ısrarla sona bağlıyoruz o kısmı anlamış değilim.

    sadece galatasaray...diyoruz vee

    hep beraber: cimbombooumum cimbombouuem cavz..... diye bir gürültü oluşarak güzelim marş askıda kalıyor.

    oysa o bölüm çıkarılsa ve tekrar tekrar söylense. tekrar tekrar, tekrar tek... şşşşşş

    giden her sevgilinin ardındannnnnnn !!!
  • 168
    dinlediğim versiyonu herkezin dinlediği versiyon mu bilmiyorum ama hiç ama hiç olmamış. yani arkadaki gitar riffi (riff de yok aslında 2 adet akordan ibaret) ve baterinin inanılmaz monoton gidişi, şarkının havasını tamamen bitirmiş. yapan arkadaşa saygılar, emeğine sağlık reprep ama olmamış be abi. 5 dakkada çıkartılmış birşey bu. insan biraz daha uğraşır.
  • 173
    co dalton'un atış yaptığı gece, bizde başka alemlere gidip geldik. sebep suçlu arıyoruz, her sene bu zamanlarda. biz yazmaktan bıktık, arşivlerden bakıyorum geçen sene ne yazmışım diye, değiştir isimleri, takımları yaz aynısını.

    sistem dediğimiz şey, reykart'ın ya da başka bir hocanın oturtacağını beklediğimiz şey değil çocuklar. sistem zaten var, bizim gibi saf taraftraları, taraftar olmayan renk sevdalılarını sömüren, milyar dolara ulaşmış futbol endüstrisinin kaymağını yemek üzere siper almış kan emicilerin kurduğu, değiştirilemez sistem.

    seneler önce yönetici bulunamazdı bu sisteme, ağzı laf yapmış, okumuş, zengin olmuş hasbelkader gönül verdiği takımın idaresine yalvararak razı edilenlerden oluşurdu yönetim kurulu. şimdi bakıyoruz, bana 300 dolar borcu olan selim sayılgan ile, sömürdüklerini sindirecek mecra arayan ve ne yazık ki bulan mustafa sarıgül'ün oğlu yönetim kuruluna seçilmiş. ne diyelim, kutlarız bizden daha büyük galatasaray'lı kardeşlerimizi. iyi sömürmeler, iyi sindirmeler.

    kimdir ulan bu haldun üstünel, kimdir senede 5 futbolcu alıp satan futbolcu simsarı. parasından başka bizden ne üstünlüğü var, hele ki galatasaraylılıksa konu, varmı lan bizden daha büyük glatasaraylı. avrupa şampiyonu aldıkları takımı daha büyük bütçelerle, daha tecrübeli hocalarla, daha iyi futbolcularla getirdikleri noktaya bakın. tarihinin en kötü futbolunu oynayan fenerbahçe karşısında son dakika golünden medet , hakemlerden icazet bekleyen takım olduk sayelerinde.

    şu reykart geldiğinde benden daha fazla sevinen galatasaraylı olmamıştır. hiç bir şey demiyorum futbol bilgisine , demeyeceğim, sistemmiş, total futbolmuş yutturmacalarını da yutacağım. ikinci ligte oynamayacak olan 3 futbolcuyu banko oynatmasına da lafım yok. vardır bir bildiği, vardır bizim göremediğimiz şeyleri gören gözleri. ama şu kalecinin topu taca atmasına ses çıkarmayışına, elle oyuna sokmayışına, top kazanmanın ateşten gömlek olduğu maçlarda, kazandığımız topları gelişigüzel şişirmesine ses çıkarmıyor, önlem almıyor ya, yazıklar olsun onun gibi hocaya. bu da mi sistemin bir parçası, ligin başında bir kaç maç iyi oynadık, evet kaleci topu kazma da olsa önündekilere aktarıyordu. topu alanlar ayhan'a aktarıyor, o da topu, yoğun pas trafiğininin içine sokuyordu. ulus takımının dünya kupasına gitme hayallleri vardı. arda turan'ında güney amerika'da messi olma hayali. fatih terim takımı itin götüne sokunca, bizim büyük futbolcularımızın da hedefi kalmadı. arda'ya yakıştırdılar ünlü bir hatun, bekham yapıp futbolun marka değerini artıracaklar.

    elano'ya saldırıyorlar, maç alamıyor diye. brezilya milli takımında oynayan, galatasaray'da oynayamıyor. kimse sebebini merak etmiyor. çocuklar şu takımın içine gelmiş geçmiş en büyük galatasaray futbolcusu hagi'yi koysan ayağına top gelmeden maçı tamamlar. iki maç sonra da dayak yer gönderilir. şu takıma o ünlü ümit, suat, okan, emre'li çin ordusunu koysan, yabnlarındaki kazmalar yüzünden her maç birinin dalağı çatlar. kimle top oynasın elano, sağında topal, solunda iniestafa, gerisinde balta, berisinde kazma. kulübede büyük reykart, an meselesi yanına çağırması. geçen sene büyük lincoln'ü bakkal çırağının yemesine göz yumanlar, bu sene de elano'yu yiyecekler. ben daha önce bunu da demiştim. elano'dan son maçlarda kimse bir bok beklemesin. adam dünya kupasında oynamak için profesyonel, üstüne para alarak idman yapıyor.

    kara şimşek dedik, fantastik bulduk, taklalarıyla coştuk. dengesiz, orantısız, ne yapacağı belli olmayan, atsan atılmaz, satsan satılmaz bir topçu. olmadık maçı çevirir, olduk maçta hiç bir şey yapamaz. mahallenin delisi, alacak ayağına topu, herkesi çalımlayıp gol atacak, 16 numara cebine dolar indirecek. yok ya, nerden çıktın lan sen bizim başımız belamısın? 30 yaşına kadar kimse keşfedememiş, milli olmayan tek bir futbolcu kalmamış ligimizde, koskoca galatasaray'da banko oynayacaksın, oğuz çetin tarafından bile dandik bir milli maça çağırılmayacaksın. bu kaçıncı taçtan gol yiyişimiz, buda mı sistemin bir parçası? attığımız taçlara bakın, tamamı rakibe gidiyor. kornerleri kim yakınsa o atıyor. gol atıldığında bile top yekün sevinen yok. futbolcular bir birlerini antrenmanda sakatlıyor, maçta pas vermiyor. biri ceza alsa, sakatlansa da ben oynasam diye fal bakıyor. fenerbahçe'ye yenildikten sonra parti veriyor. paranız mı yok lan hıyarlar? madem arkadaşlarını çağırdın götünü yırt da maçı kazan, kazanamadın gidin havaalanına binin bir uçağa kaybolun gidin başka ülkede alem yapın. takım ruhunu kaybettirdiler. takım olsalar, emre güngör çok iyi oynadığı maçta o hatayı yaptıktan sonra ölürlerde gireni çıkarırlardı. takım olsalar bok çuvalının yediği golü unuttururlardı. ne yaptılar? yenilgileri o poziyonlara yıkıp kendilerini kamufle ettiler.

    maldini bir zamanlar'' beni bu stadyumda 25.000 kişi olduğuna kimse inandıramaz'' demişti. ben de son fener maçında dedim aynısını, bu stadyumda 25.000 kişi olduğuna inanamam. 500 kişi yoktu bana göre. hayatında ilk defa maça gelmiş, takım elbiseli kazaklı, tezahürat bilmeyen, atkısı forması olmayan, çekirdek yiyen sığırlarla, sabahtan beri içip, kötü futbol sayesinde sıznış taraftar namlı çapulcu. sahaya en ufak bir katkı yok, yenilsek de'' seeeen, var ya seeen'' diye melesek ağlasak mudunda taraftar. bitirdiler güzelim cehennemi, cennete çevirdiler. kapalının tam önüne camdan set yaptılar. betona çıkamayan öncü taraftar, zaten sınırlı, pis, kırık koltuklardan ilk 3 sıraya dikilemez oldu. kapalının altını lüks bir mahzen yaptılar. ayağa kalkanın kafası sıvası dökülmüş tavana çarpacak. kalkmasa korner bayrağı, skor tabelası görünmüyor. yeni açık altını loca yapıp, numaralıda koltuk bulamayan paralı bir kaç yüz bağırmayan keriz buldular. stadın tek bağırılan, en aktif en bilinçli taraftarının takıldığı, kapalı kale arkasının en güzel yerini deplasman taraftarına ayırıp taraftar bütünlüğünün, tezahürat desibelinin anasını ağlattılar, sidik göllü tuvaletlerde işeyemeyip prostat olan taraftarı sonunda kanser yaptılar. sonra da çıkıp, kendilerini yeniden 20 milyon galatasaraylının efesi ilan ettiler.

    özhan canaydın kravatı çıkarıp öldü, bu ne hırs abiler. koskoca holding patronları, anlı şanlı ceo lar çok mu seviyorsunuz galatasarayı. gidin kardeşim başımızdan, işiniz bırakıp maça gelecek kadar çok seviyorsanızi seçilmeden de yapın yapmak istediğiniz şeyleri. inşaat yaparsın, otel, stat yaparsın. güzel para harcarsın, ama ne anlarsın sen kardeşim galatasaraylılıktan, futboldan. hangi maç yenildiğinde ağladın, hangi maç dayak yedin deplasmanda. doğudan bir gariban çocuğu getirip, servet'n formasını giydirebildiniz. yokmuydu ona göre bir şeyler galatasaray dükkanında.

    kafanızı şişirdim çocuklar. üzülmeyin, sadece farkına varın uyanın. bizden geçti artık, ne yapıp yapıp gelecekte kademelere girin. taraftar kalarak, ancak seyirci olursunuz. yanlış anlşamayın sakın seyirci olduğunuz büyük galatasaray futbol takımı değildir. ortada oynanan, tezgahlanan oyunu seyredeceksiniz. sistemin kerizi olmaya devam edeceksiniz. sizde bu renk sevdası varken keneler, sülükler sırtınızdan eksik olmayacak. yarın reykart gider, capello gelir. elano gider, robinho gelir. sistem değişmediği sürece yüzünüz gülmeyecek. türkiye liginde zaten başında hoca olmasa, hiç bir iyi futbolcun olmasa, başkanın bile maça gelmese 3 senede bir şampiyon olacaksın.(örnek, son şampiyonluk) önemli olan araç olan şampiyonluktan ötesidir. sıçan gibi oynayıp, sıradan takımlara eleneceksin. 5 kupayla kandırılacaksın, gelecek sezon için avutulacaksın.

    bu sene ne olur sorusu halen kafanda ise, sor kardeşim. cevabım aynı, haftalar önce söyledim. değişen bir şey olmayacak, servet, 16 numara, mehmet topal'ın banko oynadığı takım galatasaray olduğu sürece benden paso. bunları banko oynatan adam benim surinamlım değil. beşiktaş'ın bursayı, fenerbahçe'nin beşiktaş'ı yenmesi için dua edeceğim bir sezonda şampiyon olmak istemiyorum ben. hatta en kötüsü, avrupa ligi oynayabilmemiz için fenerbahçe'nin 25 sene sonra kupayı almasına sevineceğimiz bir maçı da seyredersek kimse şaşırmasın. lanet olsun sebep olanlara.

    giden galatasarayın ardından hep biz oluruz el sallayan.
  • 175
    turkcell super lig 2009 2010 sezonunda en son hangi maçta söylendiğini merak ettiğim ben benden alan müthiş bir tezahurat. oysa her şey ne güzel başlamıştı. frank rijkaard+süper transferler derken sezon başında takım adeta uçuyordu. galatasaray taraftarları için en mutlu taraftar deniyordu. avrupa ligi nde bol gollü maçlarla adım adım ilerliyor , lige fırtına gibi başlıyorduk. ve nevizade geceleri.. tribünler maçın sonlarına doğru skor farklı şekilde bizim lehimizeyken nevizade gecelerine başlıyor ve o enerji herkese yayılıyordu. sonra gitgide azaldı o enerji, olsun dedik takım sezonu erken açtı düşüş olabilir dedik. ama ikinci yarı hiç duymaz olduk çünkü takım istenileni veremiyor taraftar mutlu olmuyordu. fenerbahçe maçına saklıyorduk belkide o coşkuyu o enerjiyi.. ben öyle düşünüyordum. mutlaka yeneriz evimizde mabedimizde, nevizade geceleriyle uğurlarız onları hep birlikte diyordum sonra ver elini şampiyonluk..ama olmadı şampiyonluk inancı bitti takımda ama taraftar inanıyordu ondan oldu zaten diyarbakırspor maçındaki protestolar başka şartlar altında o maçta nevizade gecelerini söylemeliydik yine olmadı. (bkz: 25 nisan 2010 galatasaray bursaspor maci)ndan sonra her zaman evden tribünlerle söylememe rağmen bu sefer kendim mırıldanmaya başladım:

    yürüyoruz sessiz ve kederli....
App Store'dan indirin Google Play'den alın