• 76
    kanal d sağolsun, latrell sprewell'li günlerinden beri sempati duyduğum takım. kendileri adına 2015-2016'yı özetlemek gerekirse;

    -play-off yapamadılar.
    -nba'e gelecekte damga vuracak, baya baya sağlam bir draft seçimi yaptıkları ortaya çıktı : kristaps porzingis

    inşallah seneye playofflarda görüşmek üzere.

    #tribbiani out
    http://cs625616.vk.me/...be8e/CvNfO_DPh6U.jpg
  • 77
    yıllardır 2016 yazını beklediği söylenen takımım. carmelo eğer adam gibi guard alınmazsa gidebileceğini söyledi. rondo ismi geçiyor ama ben geçen seneden beri bu takıma brandon knight ya da kylie lowry'i istiyorum. lowry artık zor çünkü derozan ile adeta durant-westbrook ikilisi gibi kanka oldular. brandon knight bence bu takım için idealin de ötesinde bir isim olabilir. ki bence eğer çok zorlanılrsa şöyle bir 5li bile çıkartabilir phil başkan.
    porzingis-drummond-anthony-x guard ve brandon knight. waow. salary mevzusu nedir bilinmez ama bence kurulabilir.

    ha ama benim gönlümden asıl geçen; bir ara da haberi çıkan westbrook haberi. durant'ten ayrılırsa gelsin anthony ile coşdurur bizi pilav reis
  • 81
    nba'de sempati duyduğum, insanı canından bezdiren basketbol takımı. geçen geceki pelicans mağlubiyetinden sonra da en azından bir süreliğine maçlarını izlemeye ara vermeye karar verdim. parkede ciddi ciddi ne oynadığı belli olmayan bir adamlar topluluğu var. 16-16 ile girdikleri senenin son gününe kadarki olan 2016-2017 performanslarını oyuncu bazında özetlemek gerekirse;

    carmelo anthony : takımın en çok top kullanan oyuncusu carmelo, bu sezona kadar ciddi anlamda hayranlık derecesinde sevdiğim bir adamdı. ama geldiğimiz noktada artık carmelo'nun üzerine takım kurulması çok manasız bir adam olduğunu görüyoruz. her sezon 5-10 maçta nba'in zayıf takımlarına coşan carmelo'da bu sezon o da yok. oyunu çok yönlü oynamayı bırak, savunmada iyice yok olmuş durumda, standart bir skorer görünümde. liderlik, takımı taşıma gibi olgulardan tamamen uzak. her geçen sene olgunlaşmasını beklerken aynı şeyi seyretmekten bıktık. 33 yaşına gelmiş, düzgün bir playoff macerasını bırak playoff tarinin en başarısız oyuncularından birinden bahsediyoruz. bunu da değiştirmeye niyeti pek yok gibi. bu sezon da kendi halinde takılıp sixers'a karşı falan 40 sayısını atar keyfine bakar. knicks de eğer olur da 8.sıradan playoff yaparsa 4-1 bitecek seride msg'de 35 sayı atıp spike lee'yle çak yapar şovunu yapar, seneye aynı terane gene devam eder.

    derrick rose: 2011'de mvp olan rose'un hayaleti olarak sahada hala kendisi maalesef. bu sezon eski günlerdeki gibi potaya dikine daha çok oynamaya çalışan bir rose görüyoruz, potaya daha çok gidiyor, sayılarını da genelde bu şekilde buluyor. 17.5 sayı, 4.3 asist'le devam ediyor sezona. şutu hala istikrarsız, savunmada eski yıpratıcılığıyla uzaktan yakından alakası yok. knicks bir kumar oynadı, kaybettiği çok açık. hücumda ne yapacağı belli olmayan bir takımı bir de direksiyonde rose varken izlemek gözleri kanatıyor.

    joakim noah: tek kelimeyle rezalet. 5 sayı 8.3 rebound ortalamayla sezonu götüren noah, resmen basketbola tepki olarak sahada kalıyor. korkunç hücum performansını senelerdir biliyorduk da, oyunun hücum yönü ''0'' olan birinin bir de savunmadaki caydırıcığılı, patlayıcılığı kaybolunca kendisinin milyon dolarlık sözleşmelerle madison square garden'da naptığını merak ediyorsunuz. itici, beceriksiz, tam anlamıyla çekilmez bir oyuncu noah 2017'ye geldiğimiz şu gün itibariyle.

    kristaps porzingis: new york eyaletinin gururu aslanım porzingis, bu sene de knicks'i çekilebilir kılan tek şey. maç başına 20.1 sayı 7.9 reb, 1.9 blok yapıyor, patlayıcı smaçları, her yerden soktuğu şutlarıyla keyif veriyor. devamlılığını arttırdığı, carmelo'dan da liderliği aldığı gün nba'in en değerli 3-5 isminden biri olacak. korkunç bir potansiyel.

    bu oyuncular dışında bahsetmek gerekirse hatırı sayılır süre olan courtney lee, brandon jennings , ve justin holiday kendi çaplarında beklenen katkıyı kendilerinden sunuyorlar. özellikle iç sahada maç kazanan bir takım olan knicks'in havaya sokacak dış atışlar konusunda takıma dişe dokunur katkı verdiklerini söylemek mümkün.

    kyle o'quinn için ise ayrı bir parantez açmak gerekiyor diye düşünüyorum. bu sene noah'ın olmadığı maçlarda hem savunmada hem hücumda istekli ve başarılı performansıyla taraftarın sempatisini kazandı kendisi. forumlarda, sosyal medyada taraftarın genel kanısı noah yerine ilk 5 çıkmasının takım açısından daha iyi olacağı yönünde.

    kısacası, 2017 yılı da knicks için parlak gözükmüyor, posası çıkmış vujacic denen herifin 8 dakika süre aldığı bir takımdan bahsediyoruz. knicks arafta bir takım gibi. ne rebuilding yolunda, ne de playoff'ta başarı bekleyecek bir halde. sahada heyecan vaaden porzingis dışında kimse yok. işte o'quinn'in yarattığı gibi dönemlik heyecanlarla idare ediyor taraftarları.

    gelecek ne getirir bilinmez ama 2017'nin de knicks'e çok parlak şeyler getirmeyeceği kesin.
  • 82
    https://www.youtube.com/watch?v=HO8P6dJjFAk

    taraftarlarının porzingis draftına tepkisi gündem olmuştu. videodaki olay daha bir şey değil, abartısız binlerce kişi protesto etti. yüzlerce kişi kişisel videolarını çekip tepkilerini koydu. who the fuck is this tingis pingis? diyeninden tut forma yırtanlara kadar geniş bir kitle oluştu. taraftarlık anlamında tarihin en büyük 2. toplu rezilliği oldu. 1.si için (bkz: bursa'dan gol haberi mi var).
  • 84
    dün biri burada (bkz: nba tv/#2612411), diğeri de ekşi şeyler'de olmak üzere okuduğum iki güzel entry beni biraz geriye götürdü.

    ekşi entry'si: http://gss.gs/T3e

    teenage veya bir tık üstü gruba dahil olan genç jenerasyon bilmez ama knicks, zamanında bayağı bayağı takımdı. yani bayağı takımdı hem de; şahsen prime zamanına pek denk gelemesem de baba figüran patrick ewing, larry johnson, o zamanlar yeni yeni doğan marcus camby, saf şutör allan houston (bkz: allan houston kuralı), saykoman latrell sprewell, charlie ward vs. iyi takım.

    knicks'in bir özelliği şu; birleşik amerika rüyasının ya da ne bileyim, hollywood sinemasının los angeles'tan bağımsız olan kolunun 1 numaralı merkez üssüdür new york. yayınlandığı dönem (hala manyakça izlendiğine eminim) televizyon reytinglerinin içinden geçen friends dizisi new york city'de geçen bir dostluk sitcom'udur. independence day'de uzaylılar new york'u işgal eder. space jam'de kötüler yeteneklerini çaldıkları basketbolcuları (ki bunlardan biri patrick ewing) knicks'in salonu madison square garden'da ziyaret ederler:

    https://youtu.be/s0ZKxrzNl7k (görüntü tost makinasıyla çekilmiş gibi ama elimden bir şey gelmiyor, affola)

    biraz daha geriye gidersek, frank sinatra'nın şehre adadığı smooth bir şarkısı vardır "new york, new york" adında:

    https://youtu.be/EEjq8ZoyXuQ

    new york'a bu kadar çok maruz kalan beyinlerde ister istemez knicks'e karşı bir yatkınlık oluşur. tutmasan da bilirsin knicks'i. olay yalnızca knicks'le de alakalı değil aslında. dünyada en çok tanınan beyzbol takımı new york yankees'tir. yankees'in o meşhur logosu (iç içe geçmiş büyük n ve büyük y harfi) hala birçok tekstil ürününde kullanılır (atletlerinden bende de var), belki de bu konuda en tepededir.

    logo: http://gss.gs/XrY

    new york rangers buz hokeyi takımı da dünyada en çok tanınan 6-7 buz hokeyi takımından biridir.

    nereye varmak istiyorum? aslında ben de pek emin değilim fakat geçtiğimiz günlerde latvian wondercool k-pop reyiz mavs'e gidince bi' hüzünlendim. oturdum koltuğa, baktım halıdaki işlemelere uzuuun uzun ve düşündüm, "ah be ulu çınar how i met your mother kasabası, sana bunu mu reva gördüler" diye. esasen knicks'in başarı trenine atlamasına ramak kalmıştı birkaç sezon önce. serbest oyuncu olduğu sezon lebron'un new york'a yürüyeceği yüksek sesle dillendirilmişti. işte nyk o zaman lebron'u nyc'ye getirebilseydi, takımı da onun entrafında şekillendirebilseydi şu an knicks için başka şeyler konuşuyor olabilirdik. zira knicks gibi loser bir kimliği ancak james gibi winner bir karakterin dominasyonu değiştirebilirdi ama olmadı... :(

    neyse, bu kadar hüzün yeter. i'm an alien, i'm a legal aaalien!!!: https://youtu.be/d27gTrPPAyk :'(

    e: imla
  • 85
    franchise serisinin son entry'sini serinin start'ını verdiğim new york'a, knicks'e adıyorum.

    önce, (bkz: new york knicks/#2613318). refere entry'nin girizgah olduğunu belirtip knicks'in tarih gibi tarih kokan tarihine dalıyorum lafı çok fazla dallandırıp budaklandırmadan.

    knicks, nba'in daha doğrusu amerikan basketbol liglerinin en yaşlı takımlarından biri. aynı zamanda celtics organizasyonuyla birlikte isim, şehir ve lig değiştirmeden tee 2019'a kadar ulaşan iki takımdan haritanın daha doğusunda olanı. takımın tam ve doğru adı ise "new york knickerbockers" olarak geçiyor nba.com'da.

    knick (knickerbocker) ne demek?

    bunun üç farklı "genel" anlamı var aslında. tehlikeli olan anlamını paragrafın en sonunda belirteceğim. önce ilk olan, yani "golf pantolonu". tam olarak şu: https://gss.gs/L0Z.jpg aslında knicker olarak geçiyor daha çok lakin knick ya da knickerboxer olarak da biliniyor. çekirdeğe izmir'de çiğdem denmesi gibi bir şeymiş okuduklarımdan çıkarım yaptığım kadarıyla. knick'in diğer anlamı ise, "new york yerlisi". az sonra anlatacağım tarihe dayalı olarak neslinin kökü bu bölgeye dayanan tiplere knick deniyormuş. yalnız bunu daha çok bölge insanının ihtiyarları kullanıyormuş artık ve iyiden iyiye güncelliğini kaybetmiş bir kavram imiş. gelelim tehlikeli olan anlama; aslında sıkıntılı değil ama fotoğrafları eşinizin, sevgilinizin falan yanında incelerseniz problem yaşayabilirsiniz zira knick şu da demekmiş:

    http://gss.gs/j6e :(

    öhöm, neyse.

    peeekiii kilit soruya geliyorum; bunlardan hangisi franchise'la ilgili en baba anlam?

    cevap veriyorum, paçalı don manasına da gelen golf pantolonu kıvamlı olan!

    neden? çünkü, knickerbocker tabirinin ve giysisinin temelinde hollandalılar var ve felemenkçe orijinli hali knikkerbakker aslında dönemin felemenklerinin (özellikle erkeklerin) gündelik hayatta giydiği bir pantolon türü: https://gss.gs/IgZ.jpg

    iyi güzel de, felemenkler ile new york'un alakası ne? hemen bunu da yanıtlamaya başlayayım.

    günümüz new york'u aslında manhattan'dan yükselen kozmopolit bir oluşum. şehrin kuruluşunda ise bizzat hollandalıların parmağı var. 1600'lü yılların başında avrupa'dan bu bölgeye gelen avrupalı göçmenler (hollandalı ağırlıklı) manhattan'da şehrin temellerini atmışlar. zaten hollanda'nın amsterdam'ını buraya da taşıyıp new amsterdam demişler şehre. kısa bir süre sonra ise bölgeye gelen ve sayıca fazla olan ingilizler hollandalıları bastırmışlar ve şehrin adını ingiltere'deki york şehrine atfen new york yapmışlar. süreç içerisinde şehrin sahipliği birkaç kez el değiştirmiş fakat sonuç olarak bölgede ingiliz hegemonyası ağır basan taraf olmuş ve şehir york olarak kalmış.

    bir detay daha var aslında knickerbocker'la alakalı. hani yukarıda yazdım ya "neslinin kökü bu bölgeye dayanan tiplere knick deniyormuş" diye, olayın altındaki hikaye şu; 1800'lü yıllarda (başları) washington irving isimli bir amerikalı yazar, diedrich knickerbocker takma adıyla hayali bir hollandalı tarih bilimci imajı yaratıyor. hatta bu isimle gazetesinde yazılar yazıyor, yetmiyor kitap(lar) bile yayınlıyor. adamın kaleme aldığı yazılar o kadar popüler oluyor, o kadar tutuluyor ki yarattığı imaj doğma büyüme new yorker olan hollandalı göçmenlere yapışıyor ve knickerbocker olarak özdeşiyor. ek bir bilgi daha; bu, elemanın ilk hayali imajı değilmiş; fray antonio agapida, geoffrey crayon, jonathan oldstyle, launcelot langstaff ve william wizard diğer şaheserleri imiş.

    tip de şu: https://gss.gs/aHb.jpg (sahtekarlık akmıyor mu ama surattan, bgv)

    işte knicks, knicks'in geçmişin, new york'un tarihi budur sözlük.

    bitti, entry de bitti franchise serisi de. duygusala bağlamadan bitiriyorum olayı. basketbolla kalın, hoşça kalın (biliyorum, çok sert oldu ama vallahi ağlarım, gerek yok).

    derleme kaynağı: https://seyler.eksisozluk.com/...inin-ilginc-oykuleri
  • 86
    yine babayı alacak gibi görünen takım. sezon ortasında kristaps porzingis'i kaybettiğinde taraftarları kyrie + durant hayali kuruyor, takımın büyük bir piyasa şehrinde olması dolayısıyla bu ihtimal ciddi ciddi dillendiriliyordu. bugün kyrie irving'in hudson nehri'nin öte yakasındaki brooklyn nets ile görüşeceği basına yansıdı. durant'in de gsw'den 221 milyon dolarlık bir teklif olacağı da belirtildi. eğer durant gsw'den ayrılacaksa da güce yanlayan birisi olduğu için kyrie veya kawhi nerede olursa oraya gideceğini düşünürsek knicks'in ellerinin bomboş kalma ihtimali çok yüksek görünüyor.

    bir klasik olarak yine gelsin çerçöpe devasa kontratlar durumu olacak muhtemelen. hiç de üzülmüyorum doğrusu.
  • 92
    senelerdir olduğu gibi nba'in fenerbahçe spor kulübü şubesi olarak yeni sezona başlamak üzere olan franchise. doğunun ciddi çekişmelere sahne olacak sonunculuk yarışında cleveland cavaliers ile kozlarını paylaşacak atlantik grubu takımı.
    2000lerin başından beri geçirdikleri sezonların %80'i gibi yine tanking yapıp draft kovalayarak geçirecek gibi duruyorlar. lean rose gibi nba'in ahmet bulut'u olarak tanımlayabileceğimiz bir ismi gm pozisyonuna getirdiler. bu vefalı arkadaşımız da tabiki önceden çalıştığı caa menajerlik şirketindeki oyuncuları knicks'e kattı. üstüne bir de tom thibodeau gibi adeta genç yetenek sevdalısı(!) bir koç ile aşırı mantıklı bir hamle daha yaptılar.
    brooklyn nets başlığımdaki bu entryimde* nets'in ne kadar yetenek baremi yüksek bir takım olduğundan bahsetmiştim. new york knicks ise aksine maksimumu o denli düşük bir takım senelerdir olduğu gibi.
    2020 senesine geldiğimiz şu günlerde basketbolun evrildiği nokta bu denli aşikar iken koca takımda şutu vasat üstü tek bir adam* olmasını aklım almıyor. omri spellman, alec burks, nerlens noel, michael kidd gilschrist, austin rivers gibi eklemelerle off season'ı geçirdiler. nba draft 2020'de 8.sıradan seçtikleri obi toppin ne kadar potansiyelli görünse de new york knicks'in aradıklarını bu oyuncuda bulamayacağını düşünüyorum. hücumu potansiyel vaat ediyor, savunması vasat altı, şutu vasat seviyede. drafttan yüksek sırada seçilen oyuncular için knicks gibi takımlar kendilerini gösterebilmeleri için önemli bir fırsat gibi gözükse de takım tarzının ona uymayacağını ve kendini yeterince gösteremeyeceğini düşünüyorum.
    guard rotasyonları elfrid payton, dennis smith jr, austin rivers, rj barrett, alec burks şeklinde olacak. kanat rotasyonu ise kevin knox, reggie bullock, julius randle, michael kidd-gilchrist, obi toppin şeklinde. pota altında ise mitchell robinson ve nerlens noel rotasyonu gözüküyor.
  • 93
    nba'in en kötü yönetilen, en büyük organizasyonlarından bir tanesi.

    yıllar yılı bir süper star çekebilmek için didindiler durdular. vakti zamanında lebron james için adeta şehrin anahtarını vererek, boş sözleşmeye istediği rakamı yazmalarını istemişlerdi ama olmamıştı.

    sonrasında kevin durant'ler, kyrie irving'ler, kawhi leonard'lar kovalayıp durdular ama yine olmadı.

    şimdi aynı şehrin takımı brooklyn nets takıma yıldız yağdırınca bunlar geldi aklıma. ne kadersiz organizasyon, ne acılı bir taraftar grubu.
  • 94
    spor dünyasında kötü yönetilme konusunda tek rakibi scuderia ferrari olan takım. durduk yere aklımda şubat 2019’da dallas ile yaptıkları porzingis takası geldi. o takas’ta dallas porzingis’i tim hardaway jr. ve trey burke‘ü kadrosuna katmıştı. porzee’den bahsetmeye gerek bile yok zaten, sağlam olduğu sürece iç dış çok büyük katkı verebilecek bir yıldız. asıl diğer iki parçaya bakmak lazım. tim hardaway jr. hem geçen sezon hem de bu sezon hücum anlamında takımın çok önemli bir oyuncusu oldu ve 20 sayı civarı ortalama ile oynuyor. trey burke de bench’ten gelerek özellikle dış şutlarıyla ciddi bir katkı yapıyor.

    new york o takasla dallas’tan deandre jordan ve wesley matthews’ü almıştı şu an iki oyuncu da takımda değil. aldıkları en önemli parça dennis smith jr. ise takıma geldiğinden beri 2.5 sezonda toplamda 58 maça çıkmış ve sadece 21 maçta ilk 5 başlamış. bu takasta 2 tane de birinci tur draft hakkı almışlardı. ilkini bu sene kullanacaklar ama dallas’ın durumu göz önünde bulundurulduğunda oradan da pek iyi bir sıra gelecek gibi görünmüyor.
  • 97
    dallas mavericksin eski oyuncusu jalen brunson fanı ve tek şampiyonluğumuzun koçu olan ama oynattığı oyunu hiç beğenmediğim rick carlisle’ı çok da sevmeyen birisi olarak söylüyorum ki, çok uzun bir süredir herhangi bir başarısı olmayan, ülkenin en önemli şehirlerinden birinin bir takımı olarak hakemleri son sürat arkasına alarak oynayan takım. indiana pacers karşısında kayrılmalarının haddi hesabı yok.
  • 98
    minnesota timberwolves ile yaptığı takas sonucunda karl-anthony towns'ı alarak julius randle, donte divincenzo ve detroit pistons'dan gelen 1. tur draft hakkını vermiş takımdır. iki tarafın da kazanmış gibi gözüktüğü ancak bence asıl olarak doğu konferansında kendilerinin şansını ciddi derecede artırıp boston celtics'in ana rakibi haline gelmelerini sağlayan oldukça faydalı bir hamle.
App Store'dan indirin Google Play'den alın