• 11403
    yorum farkı diye bir şey var ve herkes farklı bakabilir. bunu kabul ediyorum. ama yorumcu ile kahvedeki arasında fark olması lazım. çünkü siz toplumu yönlendiriyorsunuz. verdiğiniz mesajlarla kin ve nefret tohumlarını artırabiliyorsunuz. oyuncuların insan değerlerini yok sayarak, onlara hakarette bulunmaya kimsenin hakkı yok. aynı şekilde birden onları ilah veya üst seviyeye çıkarmak da doğru değil. çelişkili bir durumdur. bundan siz de biz de etkileniriz. trabzonspor, yönetimi, teknik heyeti, medyası ve taraftarı ile her zaman bütündür. tabi sorunları vardır, tabi ki zaman zaman başarısız sonuçlar alınabilir. ama biz de bunun olmaması için çalışıyoruz

    (bkz: şenol güneş)*

    sözlük yazarı ile kahvedeki arasında fark olması lazım.

    (bkz: amisos) *
  • 11405
    filmin sonu belli|

    evet,bu hikaye bir şampiyonluğun kanla ve terle nasıl kazanıldığını anlatıyor. bir destanı yansıtıyor.

    lige büyük umutlarla başlanmıştı.tarihin en kötü sezonlarından biri geride kalmıştı ve artık tek hedef geçen sezonu taraftara unutturmaktı.

    bu kadar beklentiye rağmen yine istenilen gibi başlayamadık.ilk 7 haftada aldığımız 2 beraberlik,1 mağlubiyet ile ‘’kaderimiz geçen seneyle aynı mı olacak?’’ diye düşünenler artık bunu açık açık söylemeye de başlamışlardı.ta ki, bütün gidişatı etkileyen gaziantep maçına kadar. şampiyonluk yolundaki o kader maçı. hakem abdullah yılmaz’ın tabiri caizse artniyetini haykırdığı maç gelin görün ki bizim şampiyonluk yolundaki en mucizevi maçlarımızdan biri olmuştu. abdullah yılmaz’ın pardon gaziantepspor’un evimizde bizi 4-2 yenmesi, komutan fatih terim önderliğinde 11 gladyatörün uyanmasına yol açtı. şikenin yağmur gibi yağdığı bu ligde şemsiyeyi açmamız gerektiğini hatırlatmıştı bize belki de bu maç.11 oyuncunun metin oktay ruhuna büründüğü maç olmuştu g.antep maçı.

    o maçtan sonra futbolcularımız sahada metin,biz tribünde alpaslan olduk.artık uyanmıştık ve artık dişlerimizi göstermenin zamanı gelmişti.öyle de oldu.gaziantep maçından sonra tam 15 hafta yenilgi yüzü görmeden ilerledik.sezonun sonunda ise bazılarının şikeli ellerle ellediği o kupayı tamamen alın terimizle kadıköy’de kaldırdık.

    ve şimdi o maçtan tam bir yıl sonra ‘yine’ aynı yerde ‘yine’ aynı pislikte devam eden bu ligde rakibimiz ‘yine’ gaziantepspor’du. senaryo ‘yine’ değişmedi ancak unuttukları bir şey vardı.bu senaryonun sonunda hep iyiler kazanmıştı.

    ne dersiniz filmin sonu yine aynı biter mi?

    (bkz: galatasaray gazetesi)
  • 11406
    hoca samiyonlar ligi maclari oncesi/sonrasi konsantrasyon eksikligi uzerinden dem vurdu. samiyonlar ligi maclari oncesi/sonrasi problem oluyorsa bu 12 tane mac yapar. ilk yarida zaten 17 tane mac var. yani sampiyonlar ligi oncesi/sonrasi olmayan mac kalmiyor, digerlerini de milli mac oncesi/sonrasi diye bahane sepetine atsak ilk yaridaki butun maclar sampiyonlar ligi oncesi/sonras ve milli mac oncesi/sonrasi. bi' defa bu bakis acisi yanlis. kusura bakmasin fatih hoca.

    ugur meleke*
  • 11407
    ''üzerinde, “cimbombom” yazan yeni sarı-kırmızı kramponların çok büyük ilgi gördü. bunun kararını nasıl verdin?''

    ''taraftarlarımız bizi karşılık beklemeden destekliyor. ben de onlar için bir şeyler yapmak istedim. kendi dekorasyonum. ilk düşündüğüm mutlaka formamızın renklerinde, yani sarı ve kırmızı olması gerektiğiydi. taraftarlarımız bizim 12. adamımız gibi. bize her zaman yardımcı oluyorlar. ben de bu kramponlarla birkaç maç daha oynadıktan sonra onları manchester united maçında giydiğim formayla birlikte satışa çıkaracağım. en yüksek teklifi veren kişi kramponların ve formanın sahibi olacak. ben de oradan elde edilecek geliri bir hayır kuruluşuna bağışlayacağım.” *

    johan elmander
  • 11408
    ''galatasaray taraftarları seni çok seviyor. onlara neler söylemek istersin?''

    ''ben de onları seviyorum. onların bizlere her maçta gösterdikleri destek ve sevgin için minnettarım. bazen dışarıda karşılaştığımız zamanlarda bana ve eşime de oldukça saygılı yaklaşıyorlar. manchester united maçında ise inanılmazlardı. bazı günlerde youtube’de dolaşıyorum ve tribünlerde neler yaptıklarına bakıyorum. dünyanın her yerinde destek veriyorlar bize. bu da bizim ihtiyacımız olan şey. onların bize verdikleri sevgiye karşılık ligde şampiyon olmak ve şampiyonlar ligi’nde turlar geçebilmek için elimizden geleni yapacağız.'' *

    johan elmander
  • 11409
    "çocukluğumdan beri bu formayı giymek için futbol oynuyorum" demiştim. ama benim asıl büyük lafım, "o formayı giymeden ölmem"di. bunu da izmirspor dergisi’ne verdiğim röportajda söylemiştim, 8-9 yaşındaydım. o dergi hâlâ babamda durur, fotoğraflarıyla birlikte. arkadaşlarım da hep dalga geçerlerdi benimle, galatasaray forması getirip “al hadi giy de öl” derlerdi ama bana nasip oldu sonunda o formayı giymek.

    yekta kurtuluş *
  • 11410
    ''galatasaray takımına tabii ki herkes kapanacak ya da farklı yöntemler tercih edecek. herkes kendine göre kazanma şekli ortaya koyacaktır. bizi ilgilendirmez. ama galatasaray bunları aşan bir takımdı. gol geciktikçe işler zorlaşıyor, bazen de rakibin pozisyona girmesine gerek olmuyor. bunun gibi sayacağım 4-5 maç var. böyle bir dönem denk gelir. bu sıkıntı devam ederse, o zaman nasıl geçen sene birden bire tek santrforlu sistemden 2 santrforlu sisteme döndüysek, bu sefer de 2'den 1'e dönebiliriz. santrforlar hem pres yapacak, hem de oyunda olacaklar. yoksa biraz bu baskıdan, arkadaşlarına katılmadan uzak kalırlarsa, bu sefer başkalarına daha ağır bir yük bindirmiş olurlar. bunu da haftada üç maç oynayan bir takım kaldıramaz. galatasaray'ın oyun ilkeleri var. bunlardan biri de baskı. bunu yapmak gerekiyor. burada sıkıntı görürsek, olay değişebilir."

    fatih terim
  • 11412
    "arena’daki liverpool maçında, ilk kez galatasaray taraftarının önüne çıkıyordum, şu an yanımda kim oturuyordu, tam hatırlayamıyorum; ama biri bana dedi ki, ‘johan, bak şimdi, bir anda hepsi susacak ve birden bire zıplayarak şarkılar söyleyecek.’ gerçekten tüylerim diken diken olmuştu. daha önce böyle bir şey görmemiştim, inanılmazdı."

    johan elmander
  • 11413
    "fenerbahçe maçı*, sakatlık sonrası? üzgündüm, çok üzgündüm. soyunma odasında ağlıyordum, kendimi tutamıyordum. düşünsenize, bütün bir sezon bunun için yaşamışsınız. tüm çalışmalarınızı orada olmak için yapmışsınız. sezonun kararının verileceği bir maça çıkıyorsunuz. ya şampiyon olacaksınız ya da olamayacaksınız. takımınıza yardım edebilmek istiyorsunuz. kenara gelmek zorunda kaldığımda takımımı yalnız bıraktığımı düşündüm.

    son maçtan* bir gün önce? öylesine duygusal bir ortam vardı ki... otobüste cam kenarında oturuyordum. dışarıda olup biteni rahatlıkla görebilme imkânım vardı. oturdum, otobüsün etrafındaki kalabalıktan birine gözüm takıldı. hıçkırarak ağlıyor, dua ediyordu. onu görünce maçın, şampiyonluğun o insanlar için ne büyük anlam taşıdığını daha iyi anladım. o resim hâlâ aklımdan çıkmıyor. belki benim yaşlarımda, 30'larında bir adam... ağlıyordu, kazanmamız için tanrı'ya yalvarıyordu."

    johan elmander*
  • 11415
    yetmedi mi?

    galatasaray tarihinin en kötü yıllarını geçiriyordu. mücadele ettiği ligde önce 5. sonra 3. daha sonra da 8. olmuştu.
    30 milyon insan üzgün, 50 milyon insan ise mutluydu bu durumdan.
    mutlu olanların başında ise hiç şüphesiz "yandaş medya" geliyordu.

    galatasaray'da durumlar iyi değildi çünkü. koskoca puntolarla istedikleri gibi başlıklar atabiliyor, galatasaray üzerinde baskı oluşturabiliyorlardı.

    tabi bu durum üzerinde mevcut galatasaray yönetiminin sessiz kalmasının etkisi çok büyüktü. zaten kendi içinde bi ton sorunla uğraşan yönetimin bir de medyaya karşı mücadele etmeye gücü yoktu.

    değişiklik şarttı, oldu. adnan polat yönetimi yerini ünal aysal'a bıraktı. futbol takımının başına fatih terim getirildi. akl-ı selim insanlarla yapılan çalışmalarla futbol takımı tamamen değişti, mantıklı hamleler yapıldı ve neticesinde özlenen şampiyonluk bir senede geldi.
    galatasaray artık eski gücüne kavuşmuş, rakiplerine ve avrupa'ya nam salmaya başlamıştı yeniden.

    bu sefer 30 milyon insan mutlu 50 milyon insan mutsuzdu. mutsuz olanların başında "yandaş medya" geliyordu tabiki.

    açlıktan ne yapacağını şaşırmış hayvanlar misali oradan oraya saldırmaya başlamış, galatasaray üzerinden oyun oynamaya yemin etmişlerdi adeta.

    gazeteler yalan haber yazdıkça galatasaray resmi yayın organları ile bu haberleri yalanlayacaktı.

    sürekli galatasaray'ı yıpratmaya çalışılıyordu. muslera'nın elleri küçüktü, ujfalusi çok yaşlıydı, elmander golcü değildi, şampiyonluk kutlaması'nda gözyaşlarına boğulan engin baytar adam değildi sanki kendileri çok adamlarmış gibi!

    galatasaray her zaman olduğu gibi cevabı yine sahada vermeye devam ediyordu.
    yandaş medya ise son yıllarda alışık olduğunun aksine galatasaray'a karşı oynadığı oyunlarda, çevirdiği filmlerde başarılı olamıyordu.
    onlar oyun oynamaktan bıkmadı, galatasaray o oyunların gerçek olmadığını ortaya çıkarmaktan..

    geçirdiğimiz bu günlerde ise yine bazı oyunlarla karşı karşıyayız. avrupa'da yükselen grafiğimiz, manchester gibi bir devi devirmemiz bazılarının zoruna gitmiş olacak ki, bu sefer galatasaray'dan ziyade federasyonu ve hakemleri hedef almaya başladılar.

    fuck off diyenlere, fuckin nigger diyenlere cezaların verilmediği yerde, ikinci sarıdan kırmızı kart gören melo'ya 2-3 maç ceza verilmeye çalışılıyor. amaç : fenerbahçe maçında oynamasını engellemek.
    bu kadar mı korkuyorsunuz galatasaray'dan? bu kadar mı çaresizsiniz? bu kadar mı küçüldünüz? bu takım süper kupa finalinde fenerbahçe'yi 10 kişi ve melo oynamadan eze eze yenmedi mi? korkmayın, sadece bekleyin. avının zor anını bekleyen akbabalar gibi üşüştünüz farkındayız ama, unuttuğunuz bir nokta var ki, uğraştığınız takım galatasaray.

    siz oyunlar oynamaya devam edin, biz ise kendi oyunumuza bakalım.

    bu arada, bildiğiniz başka oyun varsa onu da oynayalım? masa başı olmasın ama..

    galatasaray gazetesi - mustafa aksoy
  • 11421
    "adnan polat travmadan kurtulamadı. adnan polat, sürekli bazı şeyleri gündeme getiriyor. ibra edilmeme olayında bizim hiçbir etkimiz olmadı hatta bu olay benim de için de sürpriz oldu. mahkemeye veren biz değil, adnan polat ve arkadaşlarıdır. adnan polat'ın disiplin kuruluna sevkini iki defa ben engelledim ve galatasaray eski başkanı iki kez disiplin kuruluna sevk edilemez dedim."

    ünal aysal
  • 11423
    (u: g.saray'ın aslında inan kıraç tarafından yönetildiği, aysal'ın da sadece yönetimin başında olduğu yönünde gelen yorumlara ) "eğer g.saray'da 100 yılın alışkanlıklarını süratle değiştirmeye çalışan başkan imajını çizemediysem zaten çok başarısız saymanız lazım beni. gördüğünüz gibi ben yönetim kurulu üyelerimin tüm saygınlığını koruyarak, görüşlerine de saygı duyarak kendi koyduğum programı tatbik ediyorum. arkasında da hiçbir ağır ağabeyin etkisi ve yönlendirmesi yok. ama hepsinin desteğini her gün hissediyorum."

    ünal aysal
  • 11424
    "elimden gelinin en iyisini yapmaya çalışıyorum. 12 haftalık bir oynamama sürecini geçirdim. buradan kaynaklanan maç eksikleri var. ama ben hırslı bir futbolcuyum bunu en erken şekilde kapatacağımı düşünüyorum. çok çalışıyorum. galatasaray'da ismimin kalıcı olmasını istiyorum. futbol oynadığım sürece galatasaray forması altında oynamak ve ileriki başarılarında benim de ismimin geçmesini diliyorum"

    engin baytar
App Store'dan indirin Google Play'den alın