11415
yetmedi mi?
galatasaray tarihinin en kötü yıllarını geçiriyordu. mücadele ettiği ligde önce 5. sonra 3. daha sonra da 8. olmuştu.
30 milyon insan üzgün, 50 milyon insan ise mutluydu bu durumdan.
mutlu olanların başında ise hiç şüphesiz "yandaş medya" geliyordu.
galatasaray'da durumlar iyi değildi çünkü. koskoca puntolarla istedikleri gibi başlıklar atabiliyor, galatasaray üzerinde baskı oluşturabiliyorlardı.
tabi bu durum üzerinde mevcut galatasaray yönetiminin sessiz kalmasının etkisi çok büyüktü. zaten kendi içinde bi ton sorunla uğraşan yönetimin bir de medyaya karşı mücadele etmeye gücü yoktu.
değişiklik şarttı, oldu. adnan polat yönetimi yerini ünal aysal'a bıraktı. futbol takımının başına fatih terim getirildi. akl-ı selim insanlarla yapılan çalışmalarla futbol takımı tamamen değişti, mantıklı hamleler yapıldı ve neticesinde özlenen şampiyonluk bir senede geldi.
galatasaray artık eski gücüne kavuşmuş, rakiplerine ve avrupa'ya nam salmaya başlamıştı yeniden.
bu sefer 30 milyon insan mutlu 50 milyon insan mutsuzdu. mutsuz olanların başında "yandaş medya" geliyordu tabiki.
açlıktan ne yapacağını şaşırmış hayvanlar misali oradan oraya saldırmaya başlamış, galatasaray üzerinden oyun oynamaya yemin etmişlerdi adeta.
gazeteler yalan haber yazdıkça galatasaray resmi yayın organları ile bu haberleri yalanlayacaktı.
sürekli galatasaray'ı yıpratmaya çalışılıyordu. muslera'nın elleri küçüktü, ujfalusi çok yaşlıydı, elmander golcü değildi, şampiyonluk kutlaması'nda gözyaşlarına boğulan engin baytar adam değildi sanki kendileri çok adamlarmış gibi!
galatasaray her zaman olduğu gibi cevabı yine sahada vermeye devam ediyordu.
yandaş medya ise son yıllarda alışık olduğunun aksine galatasaray'a karşı oynadığı oyunlarda, çevirdiği filmlerde başarılı olamıyordu.
onlar oyun oynamaktan bıkmadı, galatasaray o oyunların gerçek olmadığını ortaya çıkarmaktan..
geçirdiğimiz bu günlerde ise yine bazı oyunlarla karşı karşıyayız. avrupa'da yükselen grafiğimiz, manchester gibi bir devi devirmemiz bazılarının zoruna gitmiş olacak ki, bu sefer galatasaray'dan ziyade federasyonu ve hakemleri hedef almaya başladılar.
fuck off diyenlere, fuckin nigger diyenlere cezaların verilmediği yerde, ikinci sarıdan kırmızı kart gören melo'ya 2-3 maç ceza verilmeye çalışılıyor. amaç : fenerbahçe maçında oynamasını engellemek.
bu kadar mı korkuyorsunuz galatasaray'dan? bu kadar mı çaresizsiniz? bu kadar mı küçüldünüz? bu takım süper kupa finalinde fenerbahçe'yi 10 kişi ve melo oynamadan eze eze yenmedi mi? korkmayın, sadece bekleyin. avının zor anını bekleyen akbabalar gibi üşüştünüz farkındayız ama, unuttuğunuz bir nokta var ki, uğraştığınız takım galatasaray.
siz oyunlar oynamaya devam edin, biz ise kendi oyunumuza bakalım.
bu arada, bildiğiniz başka oyun varsa onu da oynayalım? masa başı olmasın ama..
galatasaray gazetesi - mustafa aksoy
galatasaray tarihinin en kötü yıllarını geçiriyordu. mücadele ettiği ligde önce 5. sonra 3. daha sonra da 8. olmuştu.
30 milyon insan üzgün, 50 milyon insan ise mutluydu bu durumdan.
mutlu olanların başında ise hiç şüphesiz "yandaş medya" geliyordu.
galatasaray'da durumlar iyi değildi çünkü. koskoca puntolarla istedikleri gibi başlıklar atabiliyor, galatasaray üzerinde baskı oluşturabiliyorlardı.
tabi bu durum üzerinde mevcut galatasaray yönetiminin sessiz kalmasının etkisi çok büyüktü. zaten kendi içinde bi ton sorunla uğraşan yönetimin bir de medyaya karşı mücadele etmeye gücü yoktu.
değişiklik şarttı, oldu. adnan polat yönetimi yerini ünal aysal'a bıraktı. futbol takımının başına fatih terim getirildi. akl-ı selim insanlarla yapılan çalışmalarla futbol takımı tamamen değişti, mantıklı hamleler yapıldı ve neticesinde özlenen şampiyonluk bir senede geldi.
galatasaray artık eski gücüne kavuşmuş, rakiplerine ve avrupa'ya nam salmaya başlamıştı yeniden.
bu sefer 30 milyon insan mutlu 50 milyon insan mutsuzdu. mutsuz olanların başında "yandaş medya" geliyordu tabiki.
açlıktan ne yapacağını şaşırmış hayvanlar misali oradan oraya saldırmaya başlamış, galatasaray üzerinden oyun oynamaya yemin etmişlerdi adeta.
gazeteler yalan haber yazdıkça galatasaray resmi yayın organları ile bu haberleri yalanlayacaktı.
sürekli galatasaray'ı yıpratmaya çalışılıyordu. muslera'nın elleri küçüktü, ujfalusi çok yaşlıydı, elmander golcü değildi, şampiyonluk kutlaması'nda gözyaşlarına boğulan engin baytar adam değildi sanki kendileri çok adamlarmış gibi!
galatasaray her zaman olduğu gibi cevabı yine sahada vermeye devam ediyordu.
yandaş medya ise son yıllarda alışık olduğunun aksine galatasaray'a karşı oynadığı oyunlarda, çevirdiği filmlerde başarılı olamıyordu.
onlar oyun oynamaktan bıkmadı, galatasaray o oyunların gerçek olmadığını ortaya çıkarmaktan..
geçirdiğimiz bu günlerde ise yine bazı oyunlarla karşı karşıyayız. avrupa'da yükselen grafiğimiz, manchester gibi bir devi devirmemiz bazılarının zoruna gitmiş olacak ki, bu sefer galatasaray'dan ziyade federasyonu ve hakemleri hedef almaya başladılar.
fuck off diyenlere, fuckin nigger diyenlere cezaların verilmediği yerde, ikinci sarıdan kırmızı kart gören melo'ya 2-3 maç ceza verilmeye çalışılıyor. amaç : fenerbahçe maçında oynamasını engellemek.
bu kadar mı korkuyorsunuz galatasaray'dan? bu kadar mı çaresizsiniz? bu kadar mı küçüldünüz? bu takım süper kupa finalinde fenerbahçe'yi 10 kişi ve melo oynamadan eze eze yenmedi mi? korkmayın, sadece bekleyin. avının zor anını bekleyen akbabalar gibi üşüştünüz farkındayız ama, unuttuğunuz bir nokta var ki, uğraştığınız takım galatasaray.
siz oyunlar oynamaya devam edin, biz ise kendi oyunumuza bakalım.
bu arada, bildiğiniz başka oyun varsa onu da oynayalım? masa başı olmasın ama..
galatasaray gazetesi - mustafa aksoy