• 43226
    galatasaray'ın kadrosuna bakınca taraftarı heyecanlardıracak bir isim bile yok.
    bir oyuncunun geleceğine yatırım yapmak ve gençlere yönelmek doğru bir hamledir. ancak iyi sonuçlar almak için kaliteli, yetenekli ve zeki oyunculara ihtiyaç vardır.
    genç isimler "ya tutarsa" anlayışıyla alınmamalıdır. sırf genç oynatmak adına tecrübeye sırt dönmek hatadır. örneğin tecrübeli babel ve diagne ile maça başlamamak tercih yanlışıydı. ayrıca gol kralı olmuş diagne itibarsızlaştırılmamalı.
    çünkü diagne hala iş yapar.

    muslera'nın tutması gereken topu yumruklaması sonucu yenen gole kadar sadece sahada koşan, rakiple boğuşan, istekli ama üretemeyen bir galatasaray izledik.
    fatih terim'in önceliği; kaybettiğinde dahi alkışlanan, coşkulu, yüreğini sahaya koyan, skor olarak geriye düştüğünde geri dönmeyi başaran bir galatasaray yaratmak olmalıdır.
    bu galatasaray'ın içinde yaşlı da genç oyuncu da yer almalıdır.
    oyuncuların çoğunun oyun zekası, becerisi, koşu kalitesi, yaratıcılığı üst düzeyde olmalıdır. ancak böyle bir takım kurabilirseniz kalıcı ekol de bırakırsınız.

    galatasaray'ın şampiyon olduğu kadrolar terim'e yol haritası olmalıdır. melo, selçuk inan, sneijder, fernando tipi yıldız oyuncular alamazsanız sıradan bir takım olursunuz.
    izlediğim galatasaray'ın oyun lideri yoktu. terim'in şampiyon olan takımları hep "biz" diye düşünür.
    gördüğüm galatasaray bireysel düşünüyor.
    cicaldau, sacha boey ve patrick van aanholt ne kadar katkı yapar bilemiyorum.
    morutan oyun aklı olur mu?
    galatasaray'ın orta alanda fernandes gibi bir dinamoya, hücumda onyekuru gibi çabuk oyunculara ihtiyacı var.

    levent tüzemen

    (bkz: 28 temmuz 2021 galatasaray psv eindhoven maçı)
  • 43227
    galatasaray ilk maçta da hazır değildi; dün gece de baktık yine hazır bir görüntü ortaya koymadı. dün gecenin tek kazancı diagne oldu. benim anlayamadığım bir tek şey var. bunu gerçekten öğrenmek istiyorum. bu diagne gibi santrfor türkiye’de yok. neden kulüp olarak veya fatih hoca bu çocuğa sarılıp, faydalanmayı düşünmüyor? iki sezondur hep sürgüne gönderiliyor. adamın fiziği yerinde, topa iyi vuruyor ama ne hikmetse sarı-kırmızılılarda forma şansı bulamıyor! bana bu tutum yanlış geliyor.

    takıma yeni bir sağ bek ve bir sol bek monte edilecek. rumen futbolcu cicaldau mutlaka büyük katkı verecek. yeni transferler yapılacak, eminim mutlaka galatasaray değişecek, daha iyi ve daha agresif futbol oynayacak. biz ilk maç sonrası acaba bir sürpriz yapabilir miyiz diye düşündük, hayal kurduk. maalesef futbolda artık hayalin yeri yok. böyle bir psv’yi elemek kolay değil. kadro olarak senden daha iyi, sistem takımı, futbolcuları çok çok kaliteli… bu şartlarda ne oluyor, işin şansa kalıyor. maalesef her zaman da şans insanın yanında olmuyor.

    şu an bakıyorum muslera, evet takımın kaptanı, olmazsa olmazı ve çok iyi kaleci ancak iki maçta da gel-gitler yaşıyor. dünkü rövanş karşılaşmasında öyle bir ikinci gol yedi ki, gerçekten kendisine yakışmadı. bana göre takımdaki en büyük sorun orta sahada. aytaç bir şeyler yapmaya çalışıyor ama tek başına o yükü kaldıramaz. taylan’ın mutlaka takıma dönmesi gerekir. emre akbaba ikinci yarı da oyuna girse patlama yapan bir futbolcudur. onun bile eksikliği hissediliyor. feghouli sakat mıdır, formsuz mudur, yoksa ‘ben oturur paramı alırım’ mı diyor? şurası kesin ki galatasaray’a yararlı olmak için en ufak bir gayreti yok. falcao da öyle. sadece oturduğu yerden parasını alıyor, gitmeye de hiç niyeti yok.

    sonuçta fazla üzülmemek lazım. rakip psv eindhoven değil de, futbol çıtası daha aşağıda bir takım olsaydı, galatasaray’ın bu kadar aksayan yerlerini görmezdik. ama rakip çok iyi olunca bütün aksayan taraflar ortaya çıktı. süper lig’de sarı kırmızılılar rahatlıkla yine zirveye oynar, hem de bu kadroyla. yapılan transferlerin hepsi kaliteli futbolcular, yeter ki taraftar biraz sabır göstersin. çok değil, iki üç hafta sonra takımın futbolunun tamamen değişeceğini düşünüyorum. bu değişim de önce muslera’dan başlayacak.

    osman şenher

    (bkz: 28 temmuz 2021 galatasaray psv eindhoven maçı)
  • 43228
    ilk maçta:

    6 numara sangare'nin önünde van ginkel ve götze oynuyordu. ön 3'lüde vertessen - zahavi ve madueke vardı. zahavi 3 gol attı. ön 3'lünün arkasındaki götze de 2 tane. madueke de maçın adamlarındandı.

    2. maçta ise vertessen yerine gakpo vardı. gakpo maçın adamlarındandı. bu kez madueke ve ginkel golü attı. yani 6 numara defansif orta saha sangare dışındaki tüm hücum oyuncuları iş yaptı. gol ya da asist yaptı. üstelik bu takımın en değerli 2 oyuncusu malen ve dumfries ayrıldı. şimdi kafamda 3 tane deli soru var.

    1- ön alan oyuncularının tamamının iş yapması, sadece oyuncu kalitesi ile mi açıklanabilir yoksa sistem - düzen ve çizilmiş hücum planları ile mi?

    2- bu ön alan oyuncularının tümünü yani van ginkel - götze - zahavi - madueke ve gakpo'yu g.saray'a versek ne olurdu? bence turu yine psv geçerdi.

    3- galatasaray'ın ne oynamaya çalıştığını, sisteme benzer bir şeyi olup olmadığını anlayan var mı?

    bu sorulara makul, gerçekçi ve samimi yanıtlar vermezsek bir adım ilerleyemeyiz.

    kaos futbolu çağ dışıdır. fatih terim'in başkanlık - futbol a.ş başkanlığı ya da ceo'luk gibi görevlere gelmesi ve antrenörlüğü artık bırakması gerektiğini geçen sezondan beri söylüyorum. ama sorun sadece terim'de değil. güneş'te de.. bulut'ta da.. kocaman'da da.. türk antrenörler en az 10 yıl gerideler. kusura bakmasınlar yakında iş bulamayacaklar.

    serdar ali çelikler

    (bkz: 28 temmuz 2021 galatasaray psv eindhoven maçı)
  • 43232
    "galatasarayda yükler çok. galatasaray bekler aldı ama savunmasının sorununu çözemedi. hala marcao ve luyindama ile oyuna devam edecekseniz, her maç eli yüreğinde taraftar izlersiniz. bunlar risk yaşı yüksek ve bence becerileri belli bir seviyede ve artmıyor. bundan sonra galatasaray'ın bu savunma hattının merkezinden ümitvar olmaması gerekiyor".

    alp pehlivan

    (bkz: 28 temmuz 2021 galatasaray psv eindhoven maçı)
  • 43233
    "galibiyetten mutluyuz. beklediğimiz gibi oldu, galatasaray presle başladı ve ve biz geride iyi durduk. sonra ileri çıkmaya başladık ve golden sonra daha iyi oynadık. galibiyeti hak ettik. iyi oynadık. zordu ama başardık."

    "galatasaray eşleşmesi zor geçti. iyi bir iş çıkardık. kendimize güvenimiz arttı. önümüzdeki elemeler için elimizden geleni yapacağız. psv de büyük bir takım, genç oyuncularımız için de iyi tecrübe oldu."

    "bugüne kadar herhangi bir türk takımından teklif almadım."

    "iki günlük vaktimiz vardı, tekne turu yapmaya karar verdik. güzel ve keyifliydi. istanbul'u çok beğendim."

    roger schmidt

    (bkz: 28 temmuz 2021 galatasaray psv eindhoven maçı)
  • 43234
    "türkiye'de oynamak iyi bir deneyimdi. galatasaray'ın iyi taraftarları var, burada oynamak gurur vericiydi. ayrıca kazandığımız için de mutluyum. son maçlarda oynamak güven veriyor. hocama da beni oynattığı için teşekkür ederim."

    "statla ilgili ya da taraftarla ilgi hocamızın bir taktiği olmadı. maçla ilgili taktik verdi. iyi atmosfer vardı. galatasaray taraftarı, güzel bir taraftar grubu. kendimizi buna hazırlayarak geldik."

    "kolay bir maç değildi. galatasaray saygı duyduğum büyük bir takım ve maçların kolay geçtiğini söyleyemem."

    noni madueke

    (bkz: 28 temmuz 2021 galatasaray psv eindhoven maçı)
  • 43236
    ey türk gençliği! birinci vazifen; türk istiklalini, türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.

    mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. bu temel, senin en kıymetli hazinendir. istikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhilî ve haricî bedhahların olacaktır. bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin. bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. istiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.

    ey türk istikbalinin evladı! işte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.

    mustafa kemal atatürk

    20 ekim 1927
  • 43238
    “öncelikle türkiye’nin en büyük kulübüne geldiğim için çok mutluyum. uzun bir süreç oldu; ama buradayım. galatasaray için elimden gelen her şeyi yapacağım. allah utandırmasın.”

    “onları sabırsızlıkla stadımızda bekliyoruz. pandemi sürecinde biraz boştu statlar. şimdi onları bekliyoruz. inşallah galatasaray için elimden gelen her şeyi vereceğim.”

    berkan kutlu
  • 43239
    hem yüreğimiz hem ciğerlerimiz yanıyor gerçekten. çok talihsiz ve çok üzücü bir süreç yaşanıyor. biz hem mağazacılık a.ş.’de hem de bütün itibariyle bir sosyal sorumluluk projemiz var. yakın zamanda kamuoyu ile paylaşacağız. onu da hayata geçireceğiz bu süreçle ilgili özellikle. an itibariyle net ölü sayısını da bilmiyoruz. allah rahmet eylesin, allah geride kalanlara sabır versin. umut ediyorum bir an önce kontrol altına alınır bu talihsiz olay. biz galatasaray olarak sporda, futbolda ve diğer alanlarda da olduğu gibi birçok sosyal sorumluluk projesine imza atıyoruz. arkadaşlarımız çalışıyorlar, bir sosyal sorumluluk projesi hazırlığındayız. onu da çok kısa sürede kamuoyuna duyuracağız. allah geride kalanlara sabır versin. kayıplarımıza allah rahmet eylesin diyorum.

    türk futbolunun çok önemli sorunları var. sayın başkanımızda bunları ifade etmişti müteaddit defalar. kulüpler birliği vakfı da en son türkiye futbol federasyonu’na bir başvuru yaptı. limit problemi var, yabancı sayısı, yayın haklarıyla ilgili çok ciddi bir travma var. kulüplerin, özellikle de 4 büyük kulübün ve galatasaray’ın tabii ki hukuk kurullarının bağımsızlığı, adalet dağıtması ve tarafsızlığıyla ilgili çok ciddi endişeleri var. bunlarla ilgili kulüpler birliği vakfı olarak türkiye futbol federasyonu’na bir yazı göndermiştik bu sorunlar çözülsün diye. özellikle yayın haklarıyla ilgili bir süper lig a.ş.’nin kurulması ve bir kanun değişikliğiyle birlikte türkiye futbol federasyonu ve kulüpler birliği vakfı’nın bunu parlamentodan geçirmek suretiyle bundan sonraki yayın hakları sözleşmesinin, bu meselenin aktörü olan aslında hukuken de taraf olması gereken kulüplere devredilmesi birinci talepti. çünkü yayıncı kuruluş ödemeleri yapmayınca kulüpler de müzayaka halinde kalıyor. edimlerini ifa edemiyor, temerrüde düşüyor. dolayısıyla bu çok ciddi bir travma yaratıyor, ekonomik travma yaratıyor. kulüpler bununla ilgili bir hukuki yola başvurmuyor, başvuramıyor sözleşmenin tarafı değil kulüpler. türkiye futbol federasyonu tarafı. biz öneri olarak, kulüpler birliği bunun tarafı olsun bir süper lig a.ş. kurulsun, kulüpler birliği vakfı’nın temel önerisi buydu ve bu yayın hakları kulüpler birliği vakfı’na devredilsin. süper lig a.ş.’ye yeni kurulacak tüzel kişiliğe devredilsin diyorduk. bununla ilgili de genel kurul’da türkiye futbol federasyonu başkanının bir açıklaması oldu. bu talebin kabul edileceğine dair bir açıklaması oldu. bu önerimizi biz sayın başkanımızla birlikte gençlik ve spor bakanlığı’na yapmış olduğumuz ziyaretimizde de ifade etmiştik sayın bakana da. o da müspet karşılayabileceklerini federasyon ve kulüplerin bu konuda uzlaşı ve konsensus olması halinde böyle bir aksiyon alınabileceğini söylüyordu. ikinci talep bence en önemli sıkıntılardan biri uyuşmazlık çözüm kurulu, disiplin kurulu ve tahkim kurulu’nun tarafsız ve bağımsızlığı. geçtiğimiz senelerde türkiye’de herhalde bu konuda en fazla muzdarip olan kulüp bizizdir. hocamıza, oyuncularımıza, yöneticilerimize çok önemli cezalar verildi. bu cezalara itiraz edildi ki cezaların önemli bir kısmı da hukuki dayanaktan yoksun ve mesnetsizdi. fakat bu itirazların tamamı bizim anlamlandırmakta güçlük çektiğimiz şekilde, algılayamadığımız şekilde reddedildi. bu konuların adil olmadığını, adil görünmediğine ilişkin endişelerimiz vardı. bizlerde hukukçu ve akademisyenler olarak bunu yazıyorduk. kulübümüz de bunu müteaddit defalar söyledi. çok ilginç itirazlar verildi. çifte standart, kararlarda gerekçe yok, standardizasyon yok. bununla ilgili galatasaray spor kulübü’nün özellikle çok ciddi endişeleri vardı. niçin? çünkü bu kurullar türkiye futbol federasyonu başkanı’nın teklifiyle yönetim kurulu tarafından atanıyor, kurulların maaşı türkiye futbol federasyonu tarafından veriliyor. türkiye futbol federasyonu bir karar veriyor siz o karara itirazı nerede edeceksiniz? tahkim kurulu nezdinde. tahkim kurulu’nu belirleyen temel parametre ve irade ne federasyon. kendi atadığı isimler, kendi vermiş olduğu kararla ilgili hukuka uygunluk denetimi yapacak. bu sistem bir hukuk garabeti. hayatın olağan akışına, mantık, fizik kurallarına aykırı. orada bizati kendi atadığı ve seçtiği, maaşını kendi verdiği 7 tane tahkim kurulu üyesi, federasyonun kararlarının hukuka uygunluk denetimini yapıyordu bu genel kurul’a kadar sistem böyle yürüyordu. biz de bu adil değil, hakkaniyetli değil. victor hugo der ki; iyi olmak kolaydır, zor olan adil olmaktır. en mükemmel adalet ise vicdandır. bu her şeyden önce vicdanları yaralıyor. gerçekten hukuka aykırılık şuuru olmasa bile oradaki tahkim kurulu, disiplin kurulu üyelerinin ama algısı ve görüntüsü öyle değil. bu hukuken ve fiilen kabul edilemez. böyle olunca federasyonun talimatlarıyla karar veren hukuk kurulları algısı vardı spor kamuoyunda. biz şunu arzu ediyoruz galatasaray spor kulübü olarak adalet ve hakkaniyet zemininde bir yarışma olsun. hak eden kazansın, rekabetçi bir anlayış egemen olsun. hukuk kurulları başkaca parametreler, kazananın belirlenmesinde belirleyici olmasın. bunun için de adil, hakkaniyetli, tarafsız, bağımsız, silahların eşitliği ilkesinin egemen olduğu bir yapıyı tahsis etmek lazım. türkiye futbol federasyonu bununla ilgili bu genel kurul’da bir statü değişikliği getirmiş. bu kurulları tarafsız ve bağımsız hale getireceklerini söylüyorlardı. birincisi federasyon başkanı teklif etmesin ama yine yönetim seçsin. pratikte hiçbir değişiklik yok. iki bu kurullara biz tarafsızlık ve bağımsızlık yemini ettirelim. biz de dedik ki tarafsızlık ve bağımsızlık yeminleriyle kurullar bağımsız hale gelmez. başkanın teklifini çıkarıyorsunuz ama yine yönetim seçiyor. burada 3 tane bağımsız enstrümanı bir araya getirmek lazım. bir organik bağımsızlık, iki ekonomik bağımsızlık, üç fiziki bağımsızlık. yani bu kurulları türkiye futbol federasyonu genel kurulu seçmeli, meşrutiyetini genel kurul’dan almalı bu kurullar, huzur haklarını, maaşını, özlük sosyal haklarını da harç veya yargılama masraflarından karşılanmalı. federasyon yönetimiyle de farklı bir yerden konuşlandırılmalı. nitekim avrupa insan hakları mahkemesi, 2021 yılının başlarından itibaren değişik kararlar verdi. o dönemde yazılı görsel basında bu kararları değerlendirdik. avrupa insan hakları mahkemesi ali rıza ve diğerleri kararında sonrasında sedat doğan kararında sonrasında mostoroğlu kararında bütün bu kararlarda dedi ki bu kurullar bağımsız ve tarafsız değil. bu kurullar insan hakları avrupa sözleşmesinin 6. maddesinin silahların eşitliği prensibine aykırı. zaten anayasanın 59. maddesi diyor ki tahkim kurulu’nun verdiği kararlar kesindir adli yargıya taşıyamazsın. spor kulüplerinden bununla ilgili taahhüt alınıyor. federasyon hukuk kurullarının verdiği kararları adli yargıya taşımayacaksın diye. sayın başkanımız bu sene o taahhüde ihtirazi kayıtla imzaladı biliyorsunuz kamuoyuna da yansıdı. böyle bir sistemde sözleşmesel irtifaklar dışında adli yargıya taşınamayan federasyonun hukuk kurulu kararları kapalı devre çalışıyor. tarafsız, bağımsız ve adil olmalı. yani oraya başvuran bütün başvurucular aktörler. günün sonunda şunu söyleyebilmeli: bu kurullar gerçekten adil ve hakkaniyetli karar verdiler, hukuku uyguladılar dolayısıyla bir çifte standart perspektifinde bir karar mekanizmasını işletmediler.

    kulüpler birliği vakfı’nın bir çalışması vardı. özellikle uyuşmazlık çözüm kurulu ve tahkim kurulu ile ilgili federasyon bir genel kurul seçsin diyordu. 4 yıl süreyle seçilsin ve uzun sürede devam eden oradaki kıymetli meslektaşlarımızın ve kulüplerin önerileriyle şekillenen bir çalışmaydı. bir sonraki genel kurul’da seçilsin. iki ayrı çalışma var. birincisi statü değişikliği gündeme konulmuş. diğer tarafta kulüpler birliği vakfı’nın getirmeyi düşündüğü bir çalışma vardı. önce biz kulüpler birliği vakfı ile bir toplantı yaptık. sayın başkanımız divan kurulu toplantısına iştirak ettiği için ona katılamadı. biz galatasaray spor kulübü’nü temsilen katıldık. orada çok verimli bir toplantı yaptık. bütün kulüp başkanlarının katılımıyla 2 saati aşkın. bu statü değişikliğini nasıl gündeme alabiliriz, nasıl irade ortaya koyabiliriz? bu kurulların adil, hakkaniyetli olması için ne tür değişiklikler yapılması lazım? o 2 saatlik toplantının ardından biz kendimiz bir önerge yazalım. bu önergeyi uzlaşma çerçevesinde yeni bir metin hazırlayalım. ona göre tekrardan statü değişikliği şeklinde genel kurul’a getirelim. sonrasında başkanımız toplantıya iştirak etti. türkiye futbol federasyonu başkanı ve yönetim kurulu üyeleri ile kulüpler birliği vakfı’nın başkanlarının yaptığı bir toplantıydı. görüşlerini ifade ettiler. türkiye futbol federasyonu başkan vekili hukuki perspektifli bir değerlendirme yaptı. toplantıya bizi de davet etmişlerdi. ben de orada kendi görüş ve kanaatimi paylaştım. günün sonunda kulüpler birliği vakfı ve galatasaray spor kulübü olarak biz bütün birleşenleriyle çok dik bir duruş sergiledi ve günün sonunda türkiye futbol federasyonu uzlaşmak durumunda kaldı. dediler ki tamam biz önergemizi geri çekelim sizin statü değişikliğiyle ilgili önergenizi hayata geçirelim ama bazı endişelerimiz var denildi. birinci endişe şu. genel kurul bu isimleri seçerse binlerce başvuru olur. biz bu başvuruların altında eziliriz. bunun fiilen uygulanması mümkün değil dediler. isterseniz blok liste şeklinde yapalım dediler. yani tff başkan ve yönetimi seçildiği listelerde ayrı bir blok şeklinde oylansın dediler. biz de, mümkün değil, fiilen değişen bir şey olmaz dedik. ha tff başkanı ve yönetimi seçmiş ha onun seçildiği yönetim kuruluna blok liste şeklinde seçilmiş. futbol ailesinin tüm paydaşlarını ortaklaştırarak, karar alma mekanizmasını ortaya çekerek, onların da kendini önemli ve kıymetli hissettiği bir anlayışı egemen kılmalıyız. onlar da tff genel kurulu ve yönetim kurulunun karar alma süreçlerinde belirleyici ve etkili olsun istiyoruz. bunun için 13 kişilik bir kurul kuralım dedik. tff ve kulüpler birliği vakfı’nda önerimiz buydu. bunu anlatmaya çalıştım. 13 kişilik komisyon içerisinde tff 3 temsilci versin, kulüpler birliği vakfı üç temsilcisi versin. 1. lig, 2. lig, 3. lig kulüpler birliği vakıfları temsilci versin. amatör federasyonlar, eski sporcular, futbolcular, teknik direktörler, eski hakemler de birer temsilci versin. amatör federasyonlar iki temsilci versin. 13 kişilik totalde bir kurum oluşturalım. tüm başvurular bu kurullara yapılsın. denildi ki, bu kurul nasıl bir süzgeç vazifesi görecek? neye göre bu başvuruları şekillendirecek? metinde olmayan iki kriterden bahsettik. uçk’da ve disiplin kurulu’nda diyelim ki 10 yıl kıdem. verilen kararlara baktığımızda vizyon, nosyon, altyapı açısından fecaat kararlar var. hukuk niteliğinden çok uzak. orada nitelikli, kıdemli meslektaşlarımızın, hukukçu ve akademisyenlerin görev yapması lazım. hukuk fakültesi mezun olma şartı getirelim. uçk ve disiplin kurulunda 10 yıl, tahkim ve etik kurulunda 15 yıl kıdem şartı getirelim. bu kurullarda görev yapacak olan hakemler, hiçbir kulübe üye olamasın, hiçbir kulübün iştirak şirketlerinin yönetim ve denetim kurulu üyesi olamasın. eğer yönetim kurulu, denetim kurulu veya bir spor kulübü üyesi ise bu kurullara aday olamasın. başvuruların arasından 13 kişilik bu heyet toplansın, her bir kurul için 39’ar aday belirlesin, bunu tff genel kuruluna yollasın. tff genel kurulunda bu adaylar oylansın. tff genel kurulunda bu adaylar oylansın. diyelim ki tahkim kurulunun bir başkan, 6 asil, 6 yedek üyesi var. en fazla oy alan başkan olsun. hakkaniyet zemininde bir seçim olsun aynı zamanda. sırayla en fazla oy alanlar, yukarıdan aşağıya doğru başkan ve yedekler belirlensin, iki aday eşit oy aldıysa kıdem belirleyici olsun. hangisinin mesleki kıdemi daha fazlaysa o seçilmiş olsun dedik. bu hukuk kurulları aday komisyonu sizin bu endişelerinizi giderir. süzgeç vazifesi görerek her bir kurula 39 adayın olduğu daha dar bir listeyi gönderebilir dedik. bu önerimiz kabul gördü. kıdemle ilgili 10-15 yıl önerimiz hakeza kabul gördü. sadece uçk ve tahkimi değil disiplin kurulu’nu da bu listeye koymak istediğimizi söyledik. disiplin kurulunun da tarafsızlığı ve bağımsızlığı ile ilgili sorun var. o da kabul gördü. zaten öncesinde kulüpler birliği paydaşlarının hazırlamış olduğu bir metin vardı. bu metnin üzerine bunları da yazmak suretiyle yeni bir uzlaşma metni ortaya çıkaralım dedik ve tff başkan ve yönetim kurulu üyeleri, kulüpler birliği aktörleri buna tamam dediler. hatta tff başkanı orada süper lig a.ş.’nin kurulması, yayın haklarının devri konusunu gündem getireceğim dedi.

    galatasaray spor kulübü’nün devreye girmesiyle, başkanımızın açıklamaları, kulüpler birliği’ndeki tavrı, kulüpler birliği vakfı’ndaki tüm başkanların dik duruşu neticesinde tff de yapıcı bir adım attı. uzlaşma kültürü egemen kılındı ve umut ediyorum yargılama kurulların bağımsızlığı ile ilgili yapılan bu değişme ve gelişmeden sonra, ikinci çalışmada yayın hakları ile ilgili galatasaray’a ve diğer kulüplere verilen taahhütler yerde getirilecek diye ümit ediyorum. bunun da fikri takipçisi olacağız. bu metnin değiştirilmesi gerekiyordu. zaten kulüpler birliği vakfı’nın bir metni vardı. bize tff hukukçularıyla birlikte sabaha kadar bunu yetiştirelim dendi. biz de sabah 8.00’e kadar meslektaşım hazer akil bey ile metni birlikte yazdık. ona da bu vesile ile teşekkür edelim. sabah 8.00’e metnin revize edilmiş halini yetiştirdik ve onu genel kurula getirdik. ikinci problem o metni genel kuruldan geçirebilmek. statüyü değiştirmek çok zor. delege tam sayısının 2/3 ile değiştirebiliyorsunuz statüyü. çünkü statü çerçeve metin. 1/5 ile teklif ediyorsunuz. 1/5 imzayı kulüpler birliği vakfı buldu, tek tek imzalattı. sonrasında oylama ile gündeme aldık değişikliği. tff kendi önergesini ve değişiklik talebini çekti. son maddede önerge görüşmelerinde ben kalktım genel kurulda metni anlattım. orada futbol ailesinin vicdanı olan delegelere metnin ne anlama geldiğini, kurulların nasıl tarafsız bağımsız hale geleceğini, tff’ye bağımlı olmaktan kurtulacağını adalet ve hakkaniyet zemininde karar vereceğini anlattım. oylama faslına geçildi. divan başkanı bireysel mi yoksa toplu oylama mı yapalım dedi. biz de statünün 25. maddesi açık, toplu oylama yapmak zorundasınız dedik. nihayetinde toplu oylama yapıldı. türk futbolunda devrim mahiyetinde bir adım atılmış olundu. uçk, disiplin ve tahkim kurulu, tff yönetimi ile değil, bir sonraki genel kurullarda seçilecek. dört yıl süre ile görev alacak. tff’den tam olarak bağımsız ve tarafsız olacak. tff ile organik, ekonomik ve fiziki bir bağı olmayacak. hukuk kurulları aday komisyonları tarafından gönderilen 39’ar kişilik listelerden seçilecek. özlük ve huzur haklarını, maaşlarını bizim başvururken ödediğimiz harçlardan alacaklar. tff’ene direkt almayacaklar. tam bağımsız şekilde karar alma mekanizması bu suretle işleyecek. niçin zordu? 254 kişi katılmış tff’de ortalama. 320’ye yakın 330 delege var totalde. tam sayı bilinmiyor. statünün 22. maddesi biraz ucu açık yazılmış. bu statüyü değiştirmek için 215 tane oy lazımdı. 215 oyu kulüpler birliği vakfı olarak, bizim revize ettiğimiz çalışma ile birlikte buldu. bu düzenlemeyi ben anlattım ve alkışlarla teveccüh gördü. nihayetinde böyle bir değişikliği hayata geçirmiş olduk. buna katkı sunan kulüpler birliği genel sekreteri çağrı ilk’e, kulüpler birliği vakfı başkanı’na, sayın başkanımız burak elmas beyefendiye, son dönemde yapıcı tutumu nedeniyle. tff yetkililerine de teşekkür etmek lazım. bizim açımızdan yeter mi? yetmez. bizim hala kişilerle değil ama sistemle ilgili tff’nin yürütmüş olduğu süreçlerle ilgili çok ciddi endişelerimiz var. galatasaray spor kulübü olarak bunun takipçisi olacağız. biz burada sürece öncülük ettik. dik duruş sergiledik. kulüpler olarak uzalaşma ile birlikte ortaya bir irade koyduk. sonuç aldık. bundan sonra da aynı tavrımız kesin ve net bir şekilde devam edecek. nitekim benim genel kurulda yaptığım konuşma da, bu kurulların değişikliğine neden ihtiyaç var? neden bu kurullar tarafsız ve bağımsız değil? bunları ortaya koyan eleştirel bir konuşmaydı. bundan sonra da bu süreçlerin fikren takipçisi olacağız. galatasaray artık sessiz kalmayacak. bir haksızlık varsa sonuna kadar hukuki mücadelesini yapacak. kimse galatasaraylı aktörlerin, galatasaray başkanı ve yönetim kurulu üyelerinin iradesini akamete uğratmayacak. kimse galatasaray için çifte standart uygulayamayacak. bu kurullar bundan sonra da hak arama mekanizmasını ve özgürlüğünü kullanırken bir çifte standart yaparsa bu kurulların karşısında önce galatasaray spor kulübü olacak. biz adaleti kendimiz için değil başkaları için istiyoruz. adaleti yalnız kendiniz için isterseniz bu bir taleptir. adaleti başkaları için isterseniz bu bir tavır ve iradedir. mesela galatasaray spor kulübü ilk defa bir sonraki tff genel kurulda statünün 22. maddesinin değiştirilmesi konusunda önerge çalışması yapıyor. hazırlık yapıyoruz şu anda çalışıyoruz. biz istiyoruz ki, futbolun tüm aktörleri futbolun yönetimi konusunda temsil edilebilsin. hepsi söz sahibi olsun. hepsi adil ve eşitlikçi anlayışıyla birlikte karar alma mekanizmasına ortak ve birlikte katılsın. tff yönetimi belirlenirken de böyle, kurullar seçilirlen böyle. statünün 22. maddesine bakıyorsunuz, süper lig kulüpleri 7’şer delege ile, toplam 140 delege ile tff’de temsil ediliyor. 1. lig 2’şer delege ile, 2. ve 3. lig takımları birer delege ile sadece başkan düzeyinde temsil ediliyor. amatör federasyonlar da toplam 10 delege ile temsil ediliyor. biz diyoruz ki, 1., 2. ve 3. ligleri de kucaklayan, onlara da eşitlikçi, adil ve hakkaniyet zemininde temsil hakkı veren, adil bir temsiliyeti merkeze alan bir anlayış egemen olsun. bu statünün 22. maddesi değişsin. galatasaray olarak fedakarlık yapmaya hazırız. delege sayımızdan da fedakarlık yaparız biz. yeter ki 1. lig, 2. lig ve 3. ligdeki futbol kulüpleri de temsilci düzeyinde genel kurulda eşit, adil, hakkaniyetli ve adil bir temsiliyet duygusuyla katılabilsin. gerekirse bizi sadece başkanımız genel kurulda temsil eder. hiç sorun değil. biz 6 delegemizden de feragat ederiz. bu sistem sadece süper lig kulüpleri’ne imtiyaz sağlayan, 1., 2., 3. liglere bu şekliyle eşit temsil imkanı vermeyen, çoğulculuk, demokratik temayülleri görmezden gelen bir sistem. statünün 22. maddesinin değiştirilmesini kendimiz için değil, 1., 2., 3. liglerde ve amatör kulüplerde çok zor koşullarda kulüplerini ayakta tutmaya çalışan, iktisadi olarak zor durumda olmasına karşın o bayrağı indirmeyen diğer kulüpler de söz sahibi olması için değiştirilmesini istiyoruz. yönetimleri, hukuk kurullarını onlar da seçsin istiyoruz. galatasaray spor kulübü olarak bunun öncüsü olmak istiyoruz. biz kendi hakkımızdan feragat edelim. yeter ki onlar temsil edilsin. biz 2-3 delege ile temsil ediliriz. hiç önemi yok. bu hakkaniyetli yaklaşım deği. biz gelen kurulda statünün 222. maddesinin değiştirilmesi konusunda bir çalışma yürütüyoruz. bunu da oradaki delegelerin huzuruna sunacağız. adaleti başkası için istemek lazım. o zaman bir tavır ve irade olur. hukuk bumerang gibidir. atarsınız, gelir sizi vurur. biz adaleti futbolun tüm ötekileri için, gerçek futbol paydaşları için, futbolun tüm emekçileri için istiyoruz. sadece süper lig kulüpleri için istemiyoruz.”

    “biraz önce bahsettiğim 13 kişilik hukuk kurulları aday komisyonunda amatör kulüplerin temsilcileri de olacak. bu çok önemli. orada 1.lig, 2. lig, 3. lig temsilcileri de olacak. orada eski futbolcuların, eski hakemlerin ve eski teknik adamların da temsilcileri olacak. tff le kulüpler birliği vakfı’nın üçer temsilcisi olacak. gerçekten futbolun tüm aktörlerini kimseyi ötekileştirmeden, bertaraf etmeden, uzlaşma kültürünü egemen kılmak suretiyle konsensüs yaklaşımıyla karar alacak bir organizasyonu kurmuş olduk. futbolun tüm aktörlerini kucaklayan, onların karar alma mekanizmasının içerisine dahil olduğu bir anlayışı kurmuş olduk. bu komisyon hazırlanmış olduğu isimleri seçilmek üzere genel kurula gönderecek. dolayısıyla onların iradesi egemen olmuş olacak aslında. bu bile başlı başına bir kazanımdır. üç ay içinde tff bu hukuk kurulları aday usulleri ve seçim komisyonu ile ilgili talimatlarını yapacak ve en kısa sürede bu seçim sistemi yürürlüğe girmek suretiyle daha hakkaniyetli, adil yargılanma hakkının güvence altına alındığı, tarafsız ve bağımsız hukuk kurullarını göreceğiz. bundan sonra en azından spor kulüpleri şöyle bir makul soru işaretiyle uyanmayacak. tff atıyor, tff talimat veriyor, tff maaşını veriyor. hayır. genel kurulda biz seçeceğiz. dolayısıyla bazen adil olmak kadar adil görünmek de önemlidir demiştim. adilse gerçekten adil bir görüntü içerisinde olacak bu kurullar. çünkü meşruiyetini genel kuruldan alacak. hem de aynı genel kurulda değil. bir sonraki genel kurulda seçilecek. tff yönetiminin seçildiği genel kurulda seçilmeyecekler. bir organik bağ olsun istemiyoruz burada.”

    ‘’orası biliyorsunuz tff genel kurulu. genel kurula insanlar niye giderler? varsa ilgili kurumla ilgili eleştirilerini, değerlendirmelerini ve tespitlerini yapmak için giderler. biz galatasaray spor kulübü olarak zaten tff hukuk kurulları’nın tam ve gereği gibi çalışmadığını ifade etmiştik. disiplin kurulu başkanı ile tahkim kurulu başkanı ortak. birlikte eser yazıyorlar. birinin verdiği kararı diğeri denetliyor. orada disiplin kurulu başkan vekili, kamu tüzel kişiliğinde çalışıyor; tff yönetim kurulu üyesi dönüp sevk ediyor. disiplin müfettişleri ona bağlı. orası karar veriyor. her ikisi de kamuda çalışıyor. lisans kurulunun üyesi bir bankanın yönetim kurulu üyesi. hem regülasyonu sağlayacak hem de orada lisans kurulu regülasyonunun denetimini yapacak. orada böyle bir kural ve kurulların işlemediği bir bakış açısı vardı. biz burada tarihe not düşmek için çıkıp genel kurul’da bunları anlattık. belki de anlatan tek kulübüz. çıktım ve ben anlattım. zannediyorum bu değerlendirmelerimiz tff’nin sn. başkan vekili’nin hoşuna gitmedi. o da ayağa kalktı ve ‘’federasyonumuz burada eleştirilemez divan başkanı’’ dedi. bir hukukçunun böyle bir itiraz öne sürmesi son nokta! türk hukuk enstitüsünde son nokta! biz fenerbahçe-galatasaray maçını mı anlatacağız anlamadım ki! federasyon genel kurulunda tabii ki varsa eleştirileriniz federasyonun uygulamalarını eleştireceksiniz. ama bunu yaparken biz uzlaşmacı, nezaketli, birleştirici, kimseyi tahkir ve tezyif etmeden, kişilik haklarını ihlal etmeden, hakaret etmeden, yapıcı şekilde anlatıyorduk. fakat bu önerge görüşülürken ‘’federasyonumuz eleştirilemez!’’ şeklinde ilginç bir çıkış oldu. biz bir yandan adil yargılanma, silahların eşitliği, kurulların tarafsız ve bağımsızlığının egemen kılınmasını yapalım diyoruz; diğer yandan tff genel kuruluna katılmış bir delegenin ifade özgürlüğünü kısıtlamaya çalışıyoruz! böyle bir şey olabilir mi? tff delegesinin, bir galatasaray spor kulübü mensubunun, galatasaray spor kulübü başkan yardımcısının veya herhangi bir aktörünün hiç kimse sözünü kesemez! biz kimseye nezaket dışı bir isnat ve ifadede bulunmadan kulübümüzün haklarını ve menfaatlerini sonuna kadar temsil ederiz. arkasında oluruz. sahip çıkarız. kimseye de sözümüzü kestirmeyiz. galatasaray’ın menfaatlerini her zeminde zaman, zemin, koşullar ve konjonktür ne olursa olsun savunuruz. nitekim burada da savunduk. ‘’iç tüzük açık. statü açık. siz bizim konuşma hakkımızı elimizden alamazsınız’’ dedik. gerekli cevabı da verdik. bundan sonra da bu cevapları vermeye devam edeceğiz. bizim problemimiz kişilerle değil, sistemle. biz yapıcı bir şekilde bütün bu sorunları futbolun bütün aktörleri tff’den, kulüplere, amatör kulüplere, oyunculara kadar birlikte çözmek istiyoruz. uzlaşma kültürünü egemen kılmak istiyoruz. yapıcı bir tavır sergilemek istiyoruz. centilmenlik ve nezaketten, kurumsallıktan taviz vermek istemiyoruz. ama bunu yaparken de galatasaray’ın hak ve menfaatlerini önceleyen bir yaklaşımla, hak ve menfaatlerini yedirmeden dik durarak bu süreci yönetmek istiyoruz. galatasaraylıların hiçbirinin endişesi olmasın, hem sayın başkanımız hem kıymetli yönetim kurulu üyeleri arkadaşlarımızla birlikte galatasaray’ın hak ve menfaatlerini hukuki zeminde sonuna kadar savunulacaktır. hiç kimse de bizi susturamaz!

    biz yeni bir yönetimiz. tff, bizden önceki dönemdeki faaliyetlerinin ibra edildiği bir süreçti. tüzel kişilerde devamlılık esastır. kişiler değişir ama devamlılık esastır. galatasaray spor kulübü olarak bir tavır alınması gerekiyordu biz de tavrımızı şöyle şekillendirdik: biz bu türkiye futbol federasyonu’nu ibra etmiyoruz. çünkü galatasaray’a geçmişte yapılanlar ortada. tartışmaya mahal vermeyecek kadar aşikar. kesinlikle ibra etmiyoruz ve çekimser kalıyoruz.’’ dedik ve daha sonra gidip oradaki hukukçu ve divan’daki arkadaşlara bu çekimser tavrımızı ifade ettik. net bir şekilde oraya da derç etmek amacıyla söyledik. dolayısıyla galatasaray spor kulübü, ibra oylamasında tff’yi ibra etmiş değildir. sonuç değişmeyecekti ama biz yine de tarihe not düşmek için geçmişte kulübümüzün maruz kaldığı haksızlıkları da betimlemek için oradaki delege arkadaşlarımızla birlikte sayın başkanımız önderliğinde bir ibra etmeme kararı aldık ve çekimser kaldık bu sürece. dolayısıyla bir ibra edilme durumu söz konusu değil. onu vurgulayayım. aslında biz ibra etmemeyi de düşünebilirdik. ama bir gece öncesinde hem iki tane temel talebimizin süper lig a.ş.’ye bu yayın haklarının devri meselesinin bizim için çok önemli ve aynı zamanda bu kurulların adil ve hakkaniyetli bir şekilde oluşturulması meselesinde tff uzlaşma iradesini egemen göstermesi, uzlaşmak durumunda kalması o noktada geri adım atması ve bizim taleplerimizin incelenmesi nedeniyle biz çekimser kaldık. ibra etmedik. bir duruş sergiledik. bunu özellikle vurgulamak gerektiği kanaatindeyim.

    kulüpler birliği çok önemli bir duruş sergiledi. sayın başkanımız ve bizler de bu konuda ciddi bir insiyatif aldık. bu karar alma mekanizmasını olumlu etkiledik. türk futbolu açısından en azından hukuk kurulları devrimi yaşandı. galatasaray spor kulübü de burada üzerine düşeni fazlasıyla yerine getirdi. kulüpler birliği’nin diğer kıymetli temsilcileri olduğu gibi… emeği geçen herkese teşekkür etmek istiyorum. bundan sonra kulübümüzün de haklarını ve menfaatlerini sonuna kadar takipçisi olacağız. hiçbir mecrada koşullar ne olursa olsun, kulübümüz sahipsiz kalmayacak. sonuna kadar yetkili makamlar nezdinde, tff nezdinde muhakkak kulübümüzün haklarını savunacağız. taraftarımız müsterih olsunlar.

    rezan epözdemir
  • 43241
    “galatasaray spor kulübü’nün yeni yönetimi olarak taraftarlarımızın stadımızda keyifli bir maç günü deneyimi yaşamasını çok önemsiyoruz. hızlı ve konforlu ulaşım, maç keyfinin vazgeçilmez bir parçası. yeni sezon öncesi metro istanbul ile bir araya gelmek bizim için öncelikli bir konuydu. metro istanbul yöneticileri ile verimli bir toplantı yaptık ve sürecek bir iş birliği mekanizması kurduk. bu iş birliğinin sonuçları taraftarlarımıza olumlu yansıyacaktır”.

    burak elmas

    “stadyuma gelen seyircilerin en önemli ulaşım alternatifi metro. ancak seyrantepe istasyonu tasarlanırken sadece depo sahası olarak planlanıp sonradan istasyona dönüştürülmüş bir tesisimiz olduğu için bazı kısıtlara sahip. maç günleri stada ulaşımı hızlandırmak ve yolcuların konforunu artırmak için galatasaray spor kulübü yöneticileri ile birlikte çalışıyoruz. şu anda yaptığımız çalışmalar sonucu maç çıkışında tüm seyircileri 54 dakika içerisinde metrolara bindirerek stadın tahliyesini tamamlayabiliyoruz. çalışmalarımız tamamlandığında, taşıma kapasitemizi yüzde 33 artırarak bu süreyi 40 dakikaya indireceğiz. bu düzenlemeler sonucunda sanayi mahallesi istasyonu’nda aktarma ihtiyacı da ortadan kalkacaktır. sayın başkan burak elmas ve değerli kulüp yöneticileri ile birlikte seyrantepe tesislerimizde incelemelerde bulunarak ulaşım konusunu tüm boyutlarıyla ele aldık ve maç günü konforunu ve keyfini artıracak önlemlerle ilgili verimli bir işbirliği başlattık”.

    metro istanbul genel müdür özgür soy
  • 43245
    pandemi bize öyle bir iş yaptı ki… bazı yerler düşündük ama yasaklı, giriş problem. gittiğiniz yerde hazırlık maçı yapmanız gerekiyor. o yok. artı bayağı da bir rakam tutuyor. bunları hepsini düşündüğünüzde kampa gitmedik. yoksa çok daha güzel yerler bulmuştuk. biz burada da kamptayız, biliyorsunuz. sabah burada kahvaltı, antrenman, öğleden sonra yemek ve izin, akşama bir daha idman… eğer bir maç organizasyonu olsaydı, turnuva gibi, oraya gidecektik. fazla imkanımız olmadı. inşallah pandemi döneminin etkileri son bulur ve değişik turnuvalara gidebiliriz. bu sene ligdeki deplasmanlara belki maç günü gideceğiz. özellikle sıkıntı olmayan yakın yerlere. şimdi inceliyor arkadaşlar. tff’den cezai müeyyidesi yoksa, öyle gideceğiz. özellikle pandemi döneminde çok mantıklı buluyorum… oyuncuların daha profesyonel düşündüğüne inanıyorum. herkesin evini, çocuğunu arayacağını, daha rahat edeceklerini, kendilerini daha iyi hazırlayacaklarını düşünüyorum. sağlıkçılarla ve performansçılarla konuştuk… bunu yapabiliriz.

    stadın altına bir tesis yapılması…

    şu anda florya’ya yoğunlaşmış durumdayız. buraları yaptırıyoruz. üst saha, alt saha yenileniyor. iç kısımlarda da bazı değişikliklerimiz var. soyunma odalarımızın, kamp binamızın üzerinden geçiyoruz. yine de her halükarda stadın altındaki kısımdan faydalanmak lazım. çünkü boş orası.
    berkan kutlu & taylan antalyalı hazır mı?
    hazır gibi aşağı yukarı. taylan bir hafta oldu başlayalı. berkan bolu’da zaten hazırlık kampından geldi. taylan da yavaş yavaş hazır hale gelecektir. berkan hazır gibi…

    stadyum ve antrenman sahaları hakkında & siz kendinizi nasıl hissediyorsunuz…

    gayet iyiyim. sezona hazırlanıyoruz, uefa’ya hazırlanıyoruz. bir yandan transferlerle uğraşıyoruz, diğer yandan florya’yı tekrar dizayn ediyoruz. takdir edersiniz ki, 7 eylül’e kadar olan zaman biraz hareketli geçecek. bir aydan fazla zamanımız var. onun için de değişimi en iyi şekilde kullanmak istiyoruz. yukarıdaki sahayı kaldırdık, ambarın yanındaki geniş bir alan vardı. onları normal yediye yedi bir saha yaptık. pres sahası yaptırmıştım çok önce. onun da zeminini kaldırdık. üçü birden hazır olacak. hem altyapımızın hem bizim daha rahat antrenman yapma imkanı olacak. başkan’a sorduğum zaman kemerburgaz’ı net bir cevap aldım. “en az 25 ay sürer hocam” dedi. biz ona ülke şartlarını düşünerek biraz daha koyalım. epey bir süre daha buradayız. o yüzden bunları yapmak zorundayız. bu arada soyunma odamızı arkadaşlarımız yapıyorlar. müdahale ettiler sağ olsunlar. hummalı bir çalışma var burada. hem biz hem altyapımız daha rahat imkanlarla antrenmanlara devam edeceğiz. ligdeki ilk iç saha maçını türk telekom stadyumu’nda oynayacağız… alt zeminin değişmesi lazımdı. o çalışma gerçekleştirildi. hatay maçını orada oynayabileceğiz gibi görünüyor.

    gazetecilerin florya’dan uzak kaldığı konusunda,

    yüzde yüz hak veriyorum bu konuya. bundan biz de sıkıntılıyız. bu sürecin büyük bir bölümünü pandemi olarak düşünecek olursak burada sizin de hak vermeniz lazım. aşağı yukarı 150’ye yakın insan topluluğu çalışıyordu bizde. bunu biz o dönemde 50’ye indirdik. pandeminin dışında hak veriyorum. oradan biz de kulüp de muzdaribiz. olaya uzak kalır iseniz bu sefer haberlerde sıkıntı oluyor. bizim de hoşumuza gitmeyen hatta zaman zaman hak etmediğimiz bazı şeyler oluyor. burayı açsak olmayacak mı? olabilir yine. her gün basın mensuplarının serbest olduğu dönemde, sahanın etrafında duruyordu basın mensupları. o kadar yakından yanlış yapan, yazan insanlar vardı. haber bulamayınca doğal olarak bir haber kirliliği, dezenformasyon, sonunda kakafoni oluyor. birbirimize soruyoruz. öyle bir haber çıkıyor ki… bazen oluyor bunlar. belki onun da önüne geçebilir. açmaktan yana bir sıkıntım yok. yeter ki fiziki şartlar müsait olsun. daha fazla açmaya çalışırım.
    iki tarafta da suçlu aramayalım. biz çözüme bakalım. burayı açalım. en azından haftada bir defa açalım. bunu bu sene daha sık yapalım. pandemide de açabilirdik ancak doktorumuz da bu konularda haklı olarak çok titiz. bir de hiç bilinmeyen bir dönemde benimle başladı. giden ölüyor diye biliniyordu. televizyonda ağzında bir maske, nefes alamayan bir görüntü içerisinde başladı pandemi. o yüzden o dönem için tamam ama önümüzdeki dönemde daha fazla birlikte olacağız.

    türk futbol takımlarının sezonu erken açması hakkında…

    çok alıştığımız bir şey değil. mayıs’ın sonu, haziran başı. bu sene böyle oldu. her geçen gün zorlaşacak gibi gözüküyor. erken açmak zorunda kaldık. şartlar ne olursa olsun, bizim gibi ekonomik zorluklar çeken takımlar için transfer zor. seçim olmas ada zor. pandemi birçok şeyi geriye attı.

    taraftarların yüzde yüz kapasiteyle alınması konusunda,

    iyi düşünmek lazım. psv maçında onlar full oynadılar, biz yüzde 50 kapasiteyle oynadık. böyle bakıldığında adil görünmüyor. belki aşı olanların alınması, aşı olmayı da özendirir, teşvik eder. oradan da ülkeye faydalı olabiliriz. hepimiz isteriz yüzde yüz olmasını. geçen gün yarı kapasiteli olmasına rağmen hepimiz “ne oluyor” diye özlemişiz. herkes böyle ister. aşı yaptıran ile yaptırmayanın da karşılığında bir şey olmalı. antrenmanları açma sebebimiz, ateş kara hoca aradı beni. bilim kurulunda. bir aşı farkındalık projesi olarak hareket ettik. “hay hay hocam” dedim. açtık, yine aşacağız. buna da devam edeceğiz, tribünlerimizin inşaat hâli tamamlanınca. sadece size değil onlara da açacağız. memleket adına özendirmek için elimizden geleni yapacağız.

    fatih terim’e seçim sürecinde farklı takımlardan teklif geldi mi, ayrılık ihtimali var mıydı?

    o tekliflerin olması zaman zaman olması doğal. uzun zamandır var her şeyden. benim şöyle bir huyum var. bir takımda çalışırken başka bir takımla ilgilenmediğim gibi başkalarına da herhangi bir söz vermem. bunlara çok itibar etmemek lazım. işim bitmemişti. çok da kısa bir süre var. başka türlü de olabilirdi. o zaman düşünebilirdim. henüz kopmadan böyle bir şey hiç düşünmedim.

    yeni yabancı kuralı konusundaki düşünceleri…

    bu kuraldaki katkımı zaten hepiniz biliyorsunuz. bakış açımı da biliyorsunuz. serbestlikten yanayım. bunu da her vesile ile söylüyorum. geçen sene kural içerinde 15 tane türk oynatmışım. hiçbir mecburiyetim yoktu. istediğim yabancıyı oynatabilirdim. bir defa daha söylüyorum… 14 türk mecburiyeti var. 14 yabancı mecburi değil ama 14 türk mecburi. bu bir türk kuralıdır. o günkü tff olarak ifademde ben, yıldırım demirören ile birlikte kulüp başkanlarına ben ifade ettim. “bu bir devrim” dediler. bir yabancıya 50 bin dolar, ikinci yabancıya 100 bin, üçüncüsü de 200 bin dolar… bu parayı da genç oyunculara eğitime, kulüpler aktarılmasını istedik. altyapıdan gelen oyuncuya iki misli normal türk oyuncuya bir misli olarak. türk gencini oynatan kulüplere bayağı bir rakam geri dönecekti. sonradan bu kulüpleri ricasıyla kısıtlandı. çok yüksek rakamlara avrupa’da bu parayı alamayacağı için kendi kulübünde yedek oturanlar vardı… onların gitmesini istedim. tarihin en fazla türk oyuncusu oynuyor dışarıda. bu, o kuralın bir neticesidir. o kural türk futbolcularına yararlı olmuştur.

    ne olursa olsun anadolu kulüpleri önemli bir araştırmayla, kendi ekonomik yapılarına uygun oyuncular aldılar. dolayısıyla büyük takımlara kafa tuttular. ligin kalitesi arttı. yasakların bir fayda getireceğini düşünmüyorum. tff böyle bir karar almışsa yapacak bir şey yok. bunun zorluklarını da size bir örnekle gösteriyorum. 3 türk’ü koyduk. oyuncu santrfor sakatlandı. ikinci santrforun yerli değilse ve iyi değilse iki oyuncu çıkaracaksın. bir santrfor, diğeri kime denk gelirse. biz onu daha önce hesaplarız elbette. zaman zaman bu sıkıntılar olacak. futbol size aynı anda bilmediğiniz yerden sorar. bursa maçında 30 dakikada üç oyuncumuz sakatlanmıştı. böyle baktığınızda birtakım sıkıntılar çekeceğiz. “gidiyorsunuz, yaşlı yabancıları buluyorsun” diyorlar, serbest bir sistem. isteyen istediğini alır. bu sıkıntılar olacak. ben her takımın yeteri kadar türk oyuncusu bünyesinde bulundurduğunu düşünüyorum. geçen sene de, evvelki sene de. “ben hak ettim, benim yerime yabancı oyuncu oynadı” diyebilecek türk oyuncusu var mı? tff diyor ki, “ben bir sene evvel bunu ilan etmiştim.” kulüpler birliği herhalde bundan yana değil. sonuçta byöneten tff, düşüncelerine saygı duyacağız.

    oyuncu değişiklikleri sayısı konusunda…

    beşte aşağı yukarı oyuncuların tamamını değiştiriyorsunuz. klasik tarza geri döneceğini düşünüyorum ancak yakın zamanda. uzatma hâlinde bir ekstra olması şekliyle kısa zamanda oraya dönebilir.

    berkan – taylan – cicaldau ideal orta saha üçlüsü mü?

    biz biraz değişikliğe uğruyoruz. bunun içinde özellikle genç arkadaşlarımızı kazanmaya çalışıyoruz. sonra tekrar rakam olarak kulübe dönebilecek oyuncular. artı benim özellikle prensiplerimden, 1998-99’dan itibaren baskıyı, presi isteyen; onu, artı pası kullanmayı düşünen ve ona göre davranmayı isteyen bir hoca olarak… daha çok baskı yapan, oyun kontrolünü elinde bulunduran bir oyuncu grubu. yaş olarak daha genci.. elbette ki tecrübeli oyuncudan, fırsat transferlerinde vazgeçmeyeceğiz. genel olarak ilerleyen yıllarda galatasaray’a para kazandırabilecek, katkı verecek genç arkadaşlarımıza daha ağırlık verdiğimiz bir gerçek. olabilir. alex, sol tarafa patrick, sağ tarafa sacha….taylan kazandığımız bir oyuncu. üçlü olabilirler. mümkünse orta saha oyuncularının hepsi iki yönlü olsun.

    morutan transferi hakkında gelen soru…

    morutan’ı biz ilk olarak 2017’de izlemişiz. o dönem… juventus bükreş ile oynadığı bir maçta scout grubumuz izledi. o da botoşani’de oynuyordu. belki o zaman 2. ligde, 3. ligde bir takımız olsaydı alıp gelişmesini orada tamamlayabilirdik. çok ufak bir paraya da alınabilirdi o dönemde. şu felsefenin oturması lazım. türkiye’de alınan oyuncunun genç de olsa, yaşı da olsa hemen anında katkı vermesi bekleniyor. gelişim çağında oldukları bazen unutuluyor genç oyuncuların. morutan, daha sonra romanya içerisinde transfer yapıyor. biz o zaman o yaşta alabilseydik gelişimini bizde sağlayacaktı. şimdi ise çok yüksek paralar konululuyor. çok beğendiğimiz bir oyuncu ama o seviyelere çıkmamız mümkün değil. beğeniyorum, ilerleyen yıllarda daha da iyi olacağını düşünüyorum.

    şu anki durum, rakam olarak bize çok yüksek. o seviyelere çıkmamız mümkün değil. bonservisiyle ayrılanlar olabilirse mümkün; ama yine de rakam yüksek. konuşulur. önemli olan limit. limitimizi açabilecek bir hamlemiz, ayrılan arkadaşlarımız olursa düşünülebilir. şu anda konuşulmadı. duyduğumuzu söylüyorum. yazılanlar ve duyduğumuz rakamların büyük olduğu yönünde. belki bir gün resmi olarak oturulursa, gerekli ve uygun şartlarla hamlemizi yapabiliriz.

    falcao ve feghouli’ye teklif var mı?

    şu anda yok. jimmy’nin bir durumu var. bazı genç oyuncularımızı istiyorlar. mümkünse bazı genç oyuncularımızı tutmak istiyorum, atalay ve kaan gibi. onları bırakmak istemiyorum. bir kısmını oynamaları için vereceğiz. transferin makul ölçülerde durmayacağı için, kadroda yeteri kadar bir yükseklik olacak. eğer gitmeme niyetinde olan varsa kadro mühendisliğimize saygı duyacaklar.

    diagne gidecek mi?

    transfer dinamik bir süreç. bitinceye kadar kimse ne yaptığınızı bilemez. benim listem üç kişide var. bende de duruyor. her an gidebilir düşüncesi vardı diagne ile ilgili. kendisi de bazı yerlerde bunu istediğini söylemişti. yarın başka bir imkan, teklif gelebilir. öyle bir şey size sunarlar ki, bu rakam nereden çıktı dersiniz, inanamazsınız. dönem transferi yapmak zorunda olduğumuz zamanlar vardı. diagne’yi biz aldığımız zaman, ozan kabak’tan gelen parayı ancak o dönemde harcayabiliyorduk. ffp gereği kış döneminde kulübün kasasına giren transfer parasını yazın bonservise taşıyamıyorduk. o dönem diagne’yi aldık, iyi ki de aldık, şampiyon olduk. luyindama için olağanüstünoynarken, çaprazının kopması, onu 6-7 ay geriye attı. her gün daha iyi olacağını düşünüyorum. stoper almayı düşünüyorum. şu an için yabancı bir stoper düşünüyoruz. geldik, ndiayeyi büyük rakam sattık. ozan’dan, rodrigues’ten, gomis ve fernando’dan büyük rakamlar aldık. taraftar ister. bu da doğal; ama geçen gün de söyledim. kafamdaki, aklımdakini yapabilecek bir takım sahada istiyorum.
    kendisi yaşından daha olgun oyuncularımız var. ben 22-23 yaşında kaptan çıktım. bazen yaş ile davranışınız çok orantılı olmayabilir. o enerjiyi, kontrapresi yapabilecek duruma takımı getirmek istiyorum. (soru üzerine) mahmut bizimle idmana çıkmaya başladı. daha çok eksiği var ama olacak.
    alt liglerden pilot takım alma meselesi…

    bakırköy ile ilişkimiz vardı eskiden. bir beylerbeyi maceramız oldu. bir 2. veya 3. lig ekibi ile ilişki kurabiliriz. teknik adamını bizim verdiğimiz, oyuncularımızı oynatabildiğimiz bir proje yapmayı düşünüyoruz. kendi hocamızı verdiğimiz, kendi oyun sistemimizi oynayan, oyuncu grubunun 2. veya 3. lig de oynayan bir takımda olması yetişmede bize çok faydalı olacak gibi. yerli kazanmak adına bunu söylemiyorum. bunu bir an önce hayata geçirmemiz lazım. özellikle avrupa’nın büyük kulüpler gençlere büyük rakamlara vererek tutmaya başladı… bizim 20 milyonumuz olsa…

    size bir örnek vereyim.

    birçok oyuncu seyrettiriyoruz biliyorsunuz. bunlar arasında erling haaland sizin için en çarpıcısı olabilir. biz onu u20 şampiyonası’nda izlettik, canlı olarak da daha sonra bir lig maçı için norveç’e ümit davala hoca ile necati ateş hoca’yı gönderdim. oradan beni aradılar, maçtan. “hocam, tüm scoutlar burada, elimizi çabuk tutmazsak alırlar” dedi. canlı seyrettiriyorum. biri santrafor, öbürü bek oynamış ama her yerde de kullanmışız futbolculuk döneminde. o gün limitimiz olsaydı, 8-9 milyona transferi bitirme noktasına gelecektik. juventus, city, manu hepsi orada. şu an avrupa’nın en önemli oyuncusu. martin ile beraber norveç’in aynı şehrinden olduğu için iletişim kurduk, babasıyla görüştük. oyuncuyla anlaşma noktasına geldik. maalesef, norveç’ten hiç çıkmamış 20 yaşında bir oyuncuya o dönem 8-9 milyon versek, neler olabilirdi türkiye’de, siz tahmin edin. şimdi 150 milyon euro. bu ve buna benzer bir oyuncu da milan’a gitti, hauge. o da bizim portföyümüzdeydi.
    moder, polonya’da yakaladığımız oyunculardan biri. onu çok istedik. sonra milli takımda oynadı değeri birden arttı. brighton 11 milyon euro verdi. 11 milyon verdi ve ocak ayında oyuncuyu kulübe bıraktı. bakın, brighton. diğerlerine gelmiyorum. rekabet ortamını anlatmak istedim. bunlarla rekabet ediyorsunuz. bunlardan biz çok buluyoruz. scout ekibimizin ben gittiğim zaman kalmasını istedim. dünyanın her tarafıyla ilişkileri var. dünyanın bildiği, herkesin bildiği, ama scout ekibinin bilmediği hiçbir oyuncu yok. bu kadar net söylüyorum. hani bazen diyorlar ya, “nasıl bulamıyorsunuz bu adamları, şurada şöyle bir adam var” diye. bizim çok yüksek rakamlı bir datamız var, takip ediyoruz.

    manchester city, chelsea gibi kulüplerin 18-22 yaş aralığında çok büyük rakamlar vererek oyuncular aldığını biliyoruz. bunların hepsi tutuyor sanıyor musunuz? böyle belki 100 oyuncuyla yatırım yapıyorlar. belki hepsi tutmuyor ama sonuç olarak bu söylediklerimizi biz değil onlar alıyorlar. yakın zamanda altyapıda yaş kontenjanı 21’den 19’a inince, 19 sonrası oyuncularımız, atalay, erkan, kaan… ya gidecekler ya da bizimle idmana çıkacaklar. bizde kadro şişikin olduğu için gönderiyoruz. belki kendi kulübümüz ve hocamız olsa çok değişik olabilirdi.

    tff’nin bize ceza verdiği en can alıcı zamanında, hindistan’a, şili’ye, tanzanya’ya temsilci gönderdim. buralara gönderim. bundan sonra da devam edecek. herkesin bildiği, bizim scout ekibinin bilmediği hiçbir oyuncu yok. portekiz’den veya başka yerlerden birçok örnek var. altyapıya başı açımızı biraz daha iyileşeceğiz.
    bir gün oturuyoruz herkesle. scout grubu da var. scout grubunda bir oyuncu konuşuldu. “şu hocaya getirdik beğenmedi” dedi bir arkadaşım. bir hocaya yüzlerce sunuyorsun. hangi birine evet desin. yüz tane transfer olur mu? her kaçan oyuncuyu mutlaka bize getirmişlerdir. biz beğenmemişizdir. bu yalanlara kanmayın. bu, kendini kurtarmamın, suçu bir başkasına yükelemenin yoludur. getirdin, seyrettik hoşumuza gitmedi şu an… bu benim için değil, tüm teknik adamlar için geçerli.
    gerçek öyle değil. gerçek benim bu anlattım. teknik olarak ben listeyi veriyorum.
    onun için bir cümle kurdum çok üstünde durmadınız. makas açıldı dedim. sen 15’e alırsan o 150’ye alıyor. sen 1,5’a alırsan o 15’e alıyor. avrupa’da büyük statüsüne koynayacağımız kulüpler bunu yapıyor. bizim genç oyunculara da bakış açımızı değiştirmemiz gerekiyor. hemen, anında katkı bekliyourz. hiçbir şansı yok. bir oyuncu alıyorsunuz, hazırlık maçından beri ortalığı felaket yapacak. sacha’yı aldık, 20 yaşında. içinizde 20 yaşında olan var mı sanmıyorum. fransa’dan ilk defa çıkıyor sacha kesin uçacak. başka şansı yok. bunları hepsi gelişim açısında. ilk defa şampiyona oynayan, iddiası olan, hedefine 23’ü koymuş bir takıma geliyor. kolay değil, o yüzden dikkatli olmamız lazım.
    bir yetenekli çocuğa para verip alamıyoruz. tanzanya’ya giden bir scout ekibinin türkiye içerisinde bir takım oyuncuları bulamaması mümkün mü? ben de istiyorum ki 3-4 tane yüksek rakamlı salım. borçlarımızdan böylelikle daha rahat kurtuluruz. bugün misal marcao ve luyindama. nereden baksanız üç senedir oynuyorlar, aldıkları maaş ve yapılan anlaşma şartları da belli. o zaman o kulüplere verilen kendi rakamı ile toplayıp 5’e böldüğünüz zaman fazla bir şey etmiyor. ısrarla demin de söyledim. bazen tecrübeliye de ihtiyacımız var, mecbur daralabiliyorsunuz. güçlü almak başka bir şey. sonuç olarak tecrübeli de alacağız; ama rakamlar eski rakamlar olmayacak.

    transfer konusunda;

    transferlerimizin durmayacağını söyledim. ben bir kabul değiştireceğimizi düşünüyorum. yakın zamanda başka tedbirler dolabilir. sadece genç almak için değil. hem işimize yarayacak, hem tam isabet, inandığımız, güvendiğimiz, genç, yaş almış ayırt etmeden devam edeceğiz. timing çok önemdilir. bir transferi siz bulduğunuz anda küçük bir rakama bitirmezseniz bir sonraki sene karşınızda büyük rakamlar görebilirsiniz. kafamda beni yansıtan, beni tanıdığınız baskı, pres, kontrapres yapabilecek ve pası oynayabilecek bir oyun ortaya koymaya çalışıyorum. biraz daha enerji katmaya çalışıyorum. bunun ekonomisi ucuz diye bazıları almıyoruz. transfer için sadece ekonomiyi bir argüman olarak düşünmeyelim. yetenek olması, sonradan para kazanmayı düşünmemiz gibi, birçok argüman var. transfer süresinin kısa olduğu dönemlerde size ihtiyaç. hissettriri .bir transferin birçok oluşumu var. sadece bir nokta değil.

    fatih terim
  • 43247
    "pandemi bize öyle bir iş yaptı ki… bazı yerler düşündük ama yasaklı, giriş problem. gittiğiniz yerde hazırlık maçı yapmanız gerekiyor. o yok. artı bayağı da bir rakam tutuyor. bunları hepsini düşündüğünüzde kampa gitmedik. yoksa çok daha güzel yerler bulmuştuk. biz burada da kamptayız, biliyorsunuz. sabah burada kahvaltı, antrenman, öğleden sonra yemek ve izin, akşama bir daha idman… eğer bir maç organizasyonu olsaydı, turnuva gibi, oraya gidecektik. fazla imkanımız olmadı. inşallah pandemi döneminin etkileri son bulur ve değişik turnuvalara gidebiliriz. bu sene ligdeki deplasmanlara belki maç günü gideceğiz. özellikle sıkıntı olmayan yakın yerlere. şimdi inceliyor arkadaşlar. tff’den cezai müeyyidesi yoksa, öyle gideceğiz. özellikle pandemi döneminde çok mantıklı buluyorum… oyuncuların daha profesyonel düşündüğüne inanıyorum. herkesin evini, çocuğunu arayacağını, daha rahat edeceklerini, kendilerini daha iyi hazırlayacaklarını düşünüyorum. sağlıkçılarla ve performansçılarla konuştuk… bunu yapabiliriz."

    "şu anda florya’ya yoğunlaşmış durumdayız. buraları yaptırıyoruz. üst saha, alt saha yenileniyor. iç kısımlarda da bazı değişikliklerimiz var. soyunma odalarımızın, kamp binamızın üzerinden geçiyoruz. yine de her halükarda stadın altındaki kısımdan faydalanmak lazım. çünkü boş orası."

    "hazır gibi aşağı yukarı. taylan bir hafta oldu başlayalı. berkan bolu’da zaten hazırlık kampından geldi. taylan da yavaş yavaş hazır hale gelecektir. berkan hazır gibi…"

    "gayet iyiyim. sezona hazırlanıyoruz, uefa’ya hazırlanıyoruz. bir yandan transferlerle uğraşıyoruz, diğer yandan florya’yı tekrar dizayn ediyoruz. takdir edersiniz ki, 7 eylül’e kadar olan zaman biraz hareketli geçecek. bir aydan fazla zamanımız var. onun için de değişimi en iyi şekilde kullanmak istiyoruz."

    "yukarıdaki sahayı kaldırdık, ambarın yanındaki geniş bir alan vardı. onları normal yediye yedi bir saha yaptık. pres sahası yaptırmıştım çok önce. onun da zeminini kaldırdık. üçü birden hazır olacak. hem altyapımızın hem bizim daha rahat antrenman yapma imkanı olacak. başkan’a sorduğum zaman kemerburgaz’ı net bir cevap aldım. “en az 25 ay sürer hocam” dedi. biz ona ülke şartlarını düşünerek biraz daha koyalım. epey bir süre daha buradayız. o yüzden bunları yapmak zorundayız. bu arada soyunma odamızı arkadaşlarımız yapıyorlar. müdahale ettiler sağ olsunlar. hummalı bir çalışma var burada. hem biz hem altyapımız daha rahat imkanlarla antrenmanlara devam edeceğiz. ligdeki ilk iç saha maçını türk telekom stadyumu’nda oynayacağız… alt zeminin değişmesi lazımdı. o çalışma gerçekleştirildi. hatay maçını orada oynayabileceğiz gibi görünüyor."

    "yüzde yüz hak veriyorum bu konuya. bundan biz de sıkıntılıyız. bu sürecin büyük bir bölümünü pandemi olarak düşünecek olursak burada sizin de hak vermeniz lazım. aşağı yukarı 150’ye yakın insan topluluğu çalışıyordu bizde. bunu biz o dönemde 50’ye indirdik. pandeminin dışında hak veriyorum. oradan biz de kulüp de muzdaribiz. olaya uzak kalır iseniz bu sefer haberlerde sıkıntı oluyor. bizim de hoşumuza gitmeyen hatta zaman zaman hak etmediğimiz bazı şeyler oluyor. burayı açsak olmayacak mı? olabilir yine. her gün basın mensuplarının serbest olduğu dönemde, sahanın etrafında duruyordu basın mensupları. o kadar yakından yanlış yapan, yazan insanlar vardı. haber bulamayınca doğal olarak bir haber kirliliği, dezenformasyon, sonunda kakafoni oluyor. birbirimize soruyoruz. öyle bir haber çıkıyor ki… bazen oluyor bunlar. belki onun da önüne geçebilir. açmaktan yana bir sıkıntım yok. yeter ki fiziki şartlar müsait olsun. daha fazla açmaya çalışırım. iki tarafta da suçlu aramayalım. biz çözüme bakalım. burayı açalım. en azından haftada bir defa açalım. bunu bu sene daha sık yapalım. pandemide de açabilirdik ancak doktorumuz da bu konularda haklı olarak çok titiz. bir de hiç bilinmeyen bir dönemde benimle başladı. giden ölüyor diye biliniyordu. televizyonda ağzında bir maske, nefes alamayan bir görüntü içerisinde başladı pandemi. o yüzden o dönem için tamam ama önümüzdeki dönemde daha fazla birlikte olacağız."

    "benim çalıştığım hiçbir dönemde seçime müdahil olmadığımı iyi bilirsiniz. oy kullanmadım ve hiçbir zaman müdahil olmadım. doğru bulmuyorum. ben gelmediğim gibi aileden kimseyi de getirmedim. burada çalışmış teknik heyet ve arkadaşlarım dahil kimseye müsaade etmedim. oyumu kullandığım başkan seçilirse onun antrenörü mü olayım yani? oy kullandığım başkan adayının hocası olmam. benim böyle bir prensibim var. eğer bir gün çekilirsek tabii ki etkimizi, yetkimizi, sevgimizi kongre salonlarından daha rahat görme imkanı olur. boş olduğum zaman gittim oy kullandım; ailemle de kullandık; ama özellikle bu sefer kullanmadım. düşünün ki önce avukatımızdan ayrıldık."

    "seçim tarihlerini bir defa düşünmek lazım. maalesef orada en az 2-3 haftalık bir kaybımız oldu. genel olarak seçim tarihlerini tüzükte değişebilir mi diye bir ara düşünmekte yarar var. bazen tam transferin göbeğine geliyor. onu düşünerek takımın da durumu doğrultusunda hareket edilmesi daha doğru."

    "çok alıştığımız bir şey değil. mayıs’ın sonu, haziran başı. bu sene böyle oldu. her geçen gün zorlaşacak gibi gözüküyor. erken açmak zorunda kaldık. şartlar ne olursa olsun, bizim gibi ekonomik zorluklar çeken takımlar için transfer zor. seçim olması da zor. pandemi birçok şeyi geriye attı."

    "iyi düşünmek lazım. psv maçında onlar full oynadılar, biz yüzde 50 kapasiteyle oynadık. böyle bakıldığında adil görünmüyor. belki aşı olanların alınması, aşı olmayı da özendirir, teşvik eder. oradan da ülkeye faydalı olabiliriz. hepimiz isteriz yüzde yüz olmasını. geçen gün yarı kapasiteli olmasına rağmen hepimiz “ne oluyor” diye özlemişiz. herkes böyle ister. aşı yaptıran ile yaptırmayanın da karşılığında bir şey olmalı. antrenmanları açma sebebimiz, ateş kara hoca aradı beni. bilim kurulunda. bir aşı farkındalık projesi olarak hareket ettik. “hay hay hocam” dedim. açtık, yine aşacağız. buna da devam edeceğiz, tribünlerimizin inşaat hâli tamamlanınca. sadece size değil onlara da açacağız. memleket adına özendirmek için elimizden geleni yapacağız."

    "o tekliflerin olması zaman zaman olması doğal. uzun zamandır var her şeyden. benim şöyle bir huyum var. bir takımda çalışırken başka bir takımla ilgilenmediğim gibi başkalarına da herhangi bir söz vermem. bunlara çok itibar etmemek lazım. işim bitmemişti. çok da kısa bir süre var. başka türlü de olabilirdi. o zaman düşünebilirdim. henüz kopmadan böyle bir şey hiç düşünmedim."

    "bu kuraldaki katkımı zaten hepiniz biliyorsunuz. bakış açımı da biliyorsunuz. serbestlikten yanayım. bunu da her vesile ile söylüyorum. geçen sene kural içerinde 15 tane türk oynatmışım. hiçbir mecburiyetim yoktu. istediğim yabancıyı oynatabilirdim. bir defa daha söylüyorum… 14 türk mecburiyeti var. 14 yabancı mecburi değil ama 14 türk mecburi. bu bir türk kuralıdır. o günkü tff olarak ifademde ben, yıldırım demirören ile birlikte kulüp başkanlarına ben ifade ettim. “bu bir devrim” dediler. bir yabancıya 50 bin dolar, ikinci yabancıya 100 bin, üçüncüsü de 200 bin dolar… bu parayı da genç oyunculara eğitime, kulüpler aktarılmasını istedik. altyapıdan gelen oyuncuya iki misli normal türk oyuncuya bir misli olarak. türk gencini oynatan kulüplere bayağı bir rakam geri dönecekti. sonradan bu kulüpleri ricasıyla kısıtlandı. çok yüksek rakamlara avrupa’da bu parayı alamayacağı için kendi kulübünde yedek oturanlar vardı… onların gitmesini istedim. tarihin en fazla türk oyuncusu oynuyor dışarıda. bu, o kuralın bir neticesidir. o kural türk futbolcularına yararlı olmuştur. ne olursa olsun anadolu kulüpleri önemli bir araştırmayla, kendi ekonomik yapılarına uygun oyuncular aldılar. dolayısıyla büyük takımlara kafa tuttular. ligin kalitesi arttı. yasakların bir fayda getireceğini düşünmüyorum. tff böyle bir karar almışsa yapacak bir şey yok. bunun zorluklarını da size bir örnekle gösteriyorum. 3 türk’ü koyduk. oyuncu santrfor sakatlandı. ikinci santrforun yerli değilse ve iyi değilse iki oyuncu çıkaracaksın. bir santrfor, diğeri kime denk gelirse. biz onu daha önce hesaplarız elbette. zaman zaman bu sıkıntılar olacak. futbol size aynı anda bilmediğiniz yerden sorar. bursa maçında 30 dakikada üç oyuncumuz sakatlanmıştı. böyle baktığınızda birtakım sıkıntılar çekeceğiz. “gidiyorsunuz, yaşlı yabancıları buluyorsun” diyorlar, serbest bir sistem. isteyen istediğini alır. bu sıkıntılar olacak. ben her takımın yeteri kadar türk oyuncusu bünyesinde bulundurduğunu düşünüyorum. geçen sene de, evvelki sene de. “ben hak ettim, benim yerime yabancı oyuncu oynadı” diyebilecek türk oyuncusu var mı? tff diyor ki, “ben bir sene evvel bunu ilan etmiştim.” kulüpler birliği herhalde bundan yana değil. sonuçta yöneten tff, düşüncelerine saygı duyacağız."

    "beşte aşağı yukarı oyuncuların tamamını değiştiriyorsunuz. klasik tarza geri döneceğini düşünüyorum ancak yakın zamanda. uzatma hâlinde bir ekstra olması şekliyle kısa zamanda oraya dönebilir."

    "biz biraz değişikliğe uğruyoruz. bunun içinde özellikle genç arkadaşlarımızı kazanmaya çalışıyoruz. sonra tekrar rakam olarak kulübe dönebilecek oyuncular. artı benim özellikle prensiplerimden, 1998-99’dan itibaren baskıyı, presi isteyen; onu, artı pası kullanmayı düşünen ve ona göre davranmayı isteyen bir hoca olarak… daha çok baskı yapan, oyun kontrolünü elinde bulunduran bir oyuncu grubu. yaş olarak daha genci.. elbette ki tecrübeli oyuncudan, fırsat transferlerinde vazgeçmeyeceğiz. genel olarak ilerleyen yıllarda galatasaray’a para kazandırabilecek, katkı verecek genç arkadaşlarımıza daha ağırlık verdiğimiz bir gerçek. olabilir. alex, sol tarafa patrick, sağ tarafa sacha….taylan kazandığımız bir oyuncu. üçlü olabilirler. mümkünse orta saha oyuncularının hepsi iki yönlü olsun."

    "morutan’ı biz ilk olarak 2017’de izlemişiz. o dönem… juventus bükreş ile oynadığı bir maçta scout grubumuz izledi. o da botoşani’de oynuyordu. belki o zaman 2. ligde, 3. ligde bir takımız olsaydı alıp gelişmesini orada tamamlayabilirdik. çok ufak bir paraya da alınabilirdi o dönemde. şu felsefenin oturması lazım. türkiye’de alınan oyuncunun genç de olsa, yaşı da olsa hemen anında katkı vermesi bekleniyor. gelişim çağında oldukları bazen unutuluyor genç oyuncuların. morutan, daha sonra romanya içerisinde transfer yapıyor. biz o zaman o yaşta alabilseydik gelişimini bizde sağlayacaktı. şimdi ise çok yüksek paralar konululuyor. çok beğendiğimiz bir oyuncu ama o seviyelere çıkmamız mümkün değil. beğeniyorum, ilerleyen yıllarda daha da iyi olacağını düşünüyorum. şu anki durum, rakam olarak bize çok yüksek. o seviyelere çıkmamız mümkün değil. bonservisiyle ayrılanlar olabilirse mümkün; ama yine de rakam yüksek. konuşulur. önemli olan limit. limitimizi açabilecek bir hamlemiz, ayrılan arkadaşlarımız olursa düşünülebilir. şu anda konuşulmadı. duyduğumuzu söylüyorum. yazılanlar ve duyduğumuz rakamların büyük olduğu yönünde. belki bir gün resmi olarak oturulursa, gerekli ve uygun şartlarla hamlemizi yapabiliriz."

    "şu anda yok. jimmy’nin bir durumu var. bazı genç oyuncularımızı istiyorlar. mümkünse bazı genç oyuncularımızı tutmak istiyorum, atalay ve kaan gibi. onları bırakmak istemiyorum. bir kısmını oynamaları için vereceğiz. transferin makul ölçülerde durmayacağı için, kadroda yeteri kadar bir yükseklik olacak. eğer gitmeme niyetinde olan varsa kadro mühendisliğimize saygı duyacaklar."

    "transfer dinamik bir süreç. bitinceye kadar kimse ne yaptığınızı bilemez. benim listem üç kişide var. bende de duruyor. her an gidebilir düşüncesi vardı diagne ile ilgili. kendisi de bazı yerlerde bunu istediğini söylemişti. yarın başka bir imkan, teklif gelebilir. öyle bir şey size sunarlar ki, bu rakam nereden çıktı dersiniz, inanamazsınız. dönem transferi yapmak zorunda olduğumuz zamanlar vardı. diagne’yi biz aldığımız zaman, ozan kabak’tan gelen parayı ancak o dönemde harcayabiliyorduk. ffp gereği kış döneminde kulübün kasasına giren transfer parasını yazın bonservise taşıyamıyorduk. o dönem diagne’yi aldık, iyi ki de aldık, şampiyon olduk. luyindama olağanüstü oynarken, çaprazının kopması, onu 6-7 ay geriye attı. her gün daha iyi olacağını düşünüyorum. stoper almayı düşünüyorum. şu an için yabancı bir stoper düşünüyoruz. geldik, ndiayeyi büyük rakam sattık. ozan’dan, rodrigues’ten, gomis ve fernando’dan büyük rakamlar aldık. taraftar ister. bu da doğal; ama geçen gün de söyledim. kafamdaki, aklımdakini yapabilecek bir takım sahada istiyorum."

    "kendisi yaşından daha olgun oyuncularımız var. ben 22-23 yaşında kaptan çıktım. bazen yaş ile davranışınız çok orantılı olmayabilir. o enerjiyi, kontrapresi yapabilecek duruma takımı getirmek istiyorum. (soru üzerine) mahmut bizimle idmana çıkmaya başladı. daha çok eksiği var ama olacak."

    "bakırköy ile ilişkimiz vardı eskiden. bir beylerbeyi maceramız oldu. bir 2. veya 3. lig ekibi ile ilişki kurabiliriz. teknik adamını bizim verdiğimiz, oyuncularımızı oynatabildiğimiz bir proje yapmayı düşünüyoruz. kendi hocamızı verdiğimiz, kendi oyun sistemimizi oynayan, oyuncu grubunun 2. veya 3. lig de oynayan bir takımda olması yetişmede bize çok faydalı olacak gibi. yerli kazanmak adına bunu söylemiyorum. bunu bir an önce hayata geçirmemiz lazım. özellikle avrupa’nın büyük kulüpler gençlere büyük rakamlara vererek tutmaya başladı… bizim 20 milyonumuz olsa… size bir örnek vereyim. birçok oyuncu seyrettiriyoruz biliyorsunuz. bunlar arasında erling haaland sizin için en çarpıcısı olabilir. biz onu u20 şampiyonası’nda izlettik, canlı olarak da daha sonra bir lig maçı için norveç’e ümit davala hoca ile necati ateş hoca’yı gönderdim. oradan beni aradılar, maçtan. “hocam, tüm scoutlar burada, elimizi çabuk tutmazsak alırlar” dedi. canlı seyrettiriyorum. biri santrafor, öbürü bek oynamış ama her yerde de kullanmışız futbolculuk döneminde. o gün limitimiz olsaydı, 8-9 milyona transferi bitirme noktasına gelecektik. juventus, city, manu hepsi orada. şu an avrupa’nın en önemli oyuncusu. martin ile beraber norveç’in aynı şehrinden olduğu için iletişim kurduk, babasıyla görüştük. oyuncuyla anlaşma noktasına geldik. maalesef, norveç’ten hiç çıkmamış 20 yaşında bir oyuncuya o dönem 8-9 milyon versek, neler olabilirdi türkiye’de, siz tahmin edin. şimdi 150 milyon euro. bu ve buna benzer bir oyuncu da milan’a gitti, hauge. o da bizim portföyümüzdeydi. moder, polonya’da yakaladığımız oyunculardan biri. onu çok istedik. sonra milli takımda oynadı değeri birden arttı. brighton 11 milyon euro verdi. 11 milyon verdi ve ocak ayında oyuncuyu kulübe bıraktı. bakın, brighton. diğerlerine gelmiyorum. rekabet ortamını anlatmak istedim. bunlarla rekabet ediyorsunuz. bunlardan biz çok buluyoruz. scout ekibimizin ben gittiğim zaman kalmasını istedim. dünyanın her tarafıyla ilişkileri var. dünyanın bildiği, herkesin bildiği, ama scout ekibinin bilmediği hiçbir oyuncu yok. bu kadar net söylüyorum. hani bazen diyorlar ya, “nasıl bulamıyorsunuz bu adamları, şurada şöyle bir adam var” diye. bizim çok yüksek rakamlı bir datamız var, takip ediyoruz."

    "manchester city, chelsea gibi kulüplerin 18-22 yaş aralığında çok büyük rakamlar vererek oyuncular aldığını biliyoruz. bunların hepsi tutuyor sanıyor musunuz? böyle belki 100 oyuncuyla yatırım yapıyorlar. belki hepsi tutmuyor ama sonuç olarak bu söylediklerimizi biz değil onlar alıyorlar. yakın zamanda altyapıda yaş kontenjanı 21’den 19’a inince, 19 sonrası oyuncularımız, atalay, erkan, kaan… ya gidecekler ya da bizimle idmana çıkacaklar. bizde kadro şişkin olduğu için gönderiyoruz. belki kendi kulübümüz ve hocamız olsa çok değişik olabilirdi."

    "uefa'nın bize ceza verdiği en can alıcı zamanında, hindistan’a, şili’ye, tanzanya’ya temsilci gönderdim. buralara gönderim. bundan sonra da devam edecek. herkesin bildiği, bizim scout ekibinin bilmediği hiçbir oyuncu yok. portekiz’den veya başka yerlerden birçok örnek var. altyapıya başı açımızı biraz daha iyileşeceğiz."

    "bir gün oturuyoruz herkesle. scout grubu da var. scout grubunda bir oyuncu konuşuldu. “şu hocaya getirdik beğenmedi” dedi bir arkadaşım. bir hocaya yüzlerce sunuyorsun. hangi birine evet desin. yüz tane transfer olur mu? her kaçan oyuncuyu mutlaka bize getirmişlerdir. biz beğenmemişizdir. bu yalanlara kanmayın. bu, kendini kurtarmamın, suçu bir başkasına yükelemenin yoludur. getirdin, seyrettik hoşumuza gitmedi şu an… bu benim için değil, tüm teknik adamlar için geçerli."

    "gerçek öyle değil. gerçek benim bu anlattım. teknik olarak ben listeyi veriyorum."

    "onun için bir cümle kurdum çok üstünde durmadınız. makas açıldı dedim. sen 15’e alırsan o 150’ye alıyor. sen 1,5’a alırsan o 15’e alıyor. avrupa’da büyük statüsüne koynayacağımız kulüpler bunu yapıyor. bizim genç oyunculara da bakış açımızı değiştirmemiz gerekiyor. hemen, anında katkı bekliyourz. hiçbir şansı yok. bir oyuncu alıyorsunuz, hazırlık maçından beri ortalığı felaket yapacak. sacha’yı aldık, 20 yaşında. içinizde 20 yaşında olan var mı sanmıyorum. fransa’dan ilk defa çıkıyor sacha kesin uçacak. başka şansı yok. bunları hepsi gelişim açısında. ilk defa şampiyona oynayan, iddiası olan, hedefine 23’ü koymuş bir takıma geliyor. kolay değil, o yüzden dikkatli olmamız lazım."

    "bir yetenekli çocuğa para verip alamıyoruz. tanzanya’ya giden bir scout ekibinin türkiye içerisinde bir takım oyuncuları bulamaması mümkün mü? ben de istiyorum ki 3-4 tane yüksek rakamlı salım. borçlarımızdan böylelikle daha rahat kurtuluruz. bugün misal marcao ve luyindama. nereden baksanız üç senedir oynuyorlar, aldıkları maaş ve yapılan anlaşma şartları da belli. o zaman o kulüplere verilen kendi rakamı ile toplayıp 5’e böldüğünüz zaman fazla bir şey etmiyor. ısrarla demin de söyledim. bazen tecrübeliye de ihtiyacımız var, mecbur daralabiliyorsunuz. güçlü almak başka bir şey. sonuç olarak tecrübeli de alacağız; ama rakamlar eski rakamlar olmayacak."

    "transferlerimizin durmayacağını söyledim. ben bir kabul değiştireceğimizi düşünüyorum. yakın zamanda başka tedbirler dolabilir. sadece genç almak için değil. hem işimize yarayacak, hem tam isabet, inandığımız, güvendiğimiz, genç, yaş almış ayırt etmeden devam edeceğiz. timing çok önemdilir. bir transferi siz bulduğunuz anda küçük bir rakama bitirmezseniz bir sonraki sene karşınızda büyük rakamlar görebilirsiniz. kafamda beni yansıtan, beni tanıdığınız baskı, pres, kontrapres yapabilecek ve pası oynayabilecek bir oyun ortaya koymaya çalışıyorum. biraz daha enerji katmaya çalışıyorum. bunun ekonomisi ucuz diye bazıları almıyoruz."

    "transfer için sadece ekonomiyi bir argüman olarak düşünmeyelim. yetenek olması, sonradan para kazanmayı düşünmemiz gibi, birçok argüman var. transfer süresinin kısa olduğu dönemlerde size ihtiyaç hissettirir. bir transferin birçok oluşumu var. sadece bir nokta değil."

    "dört yıldır takımın başındayım. dört kupa kazandık bu dönemde, bazen unutuyoruz. bunu da hatırlatmak lazım. iki türkiye ligi şampiyonluğu, bir süper kupa, bir de türkiye kupası. geçen sene nasıl kaybettiğimizi de hatırlamak lazım. gelir gelmez, ne kadar satarsak o kadar alırız girdabının içerisine girdik. kolay bir şey mi? cezayı biz çekiyoruz. kulübüm çekiyor. ne durumlara düştüğümüzü siz de iyi bilirsiniz, iç telefon trafiğinden dolayı. ekonomik durumlarda bayağı sıkıştığımızı, buna rağmen hepimizin cansiperane, elimizden gelenin fazlasını yaptığını… 8’de 8 yapan bir takım var. yazılarınız ve söylemlerinize göre türkiye’nin en iyi futbol oynayan takımıydık. pandemi ile birlikte birden o ivmeyi kaybettik. önce ben, sonra oyuncular derken o seneyi pandemiye verdiğimizi düşünüyorum. geçen sene yemediğimiz ceza kalmadı. standartları da geçti. bir sürü şey oldu."

    "üç seneyi şunun için söyledim. yönetimin süresi üç sene. benim mukavelem üç sene. galatasaray’da mukaveleye sene koymayız ama…. sonuç olarak ben kimseye, “bana üç sene sabredin” demem. ben en genç teknik adam olarak o yıllarda milli takıma geldiğimde ilk verdiğim beyanatımda, “1923’ten beri sabretmiş bir ülkeye sabrı nasıl söyleyeyim” dedim. tek söyleyemeyeceğim şey sabırdır. söylemlerimin üç sene olmasının sebebi, bu üç sene içerisinde bir şeyler yapacağız demektir. yeni bir şey kuracağız. yıllık ve kısa vadeli düşünmeyin. kısa vadede elbette bir şey bırakacak değiliz. kastım buydu. herkese başarılı olmasa da zaman verirler; ama herkesi şampiyonluklara alıştırdığımız için… zaman zaman kupaları, şampiyonlukları ve başarıları ben hatırlatmak zorunda kalıyorum. hiç kolay yıllar geçirmedik. en iyi galatasaraylılar biliyor. her cephede. benim üç senem hiç kimsenin alınacağı, darılacağı bir durum değildi. keşke böyle açıklasaydık ama ben anlaşılır diye düşünmüştüm."

    "beni tanıyanlar bunun böyle olmadığını bilir. sayın epözdemir, bana böyle bir yola çıkacağını ilettiğinde ben buna sıcak bakmadığımı, kendisine bunun polemiğe yol açacağını söyleyip yıllarımızı ayırmamız gerektiğini anlattım. bunun deneceğini biliyordum. kararını verdikten sonra yollarımızı hukuki olarak hemen ayırmamız gerektiğini kendisine bildirdim. bunlar benim değerlerim. hayatım boyunca bu değerlere dokunmadım, dokundurmadım. dolayısıyla beni tanıyanların başka bir şey düşünmemesi gerekir. tarafsız kalmayı çok daha uygun buldum."

    "sistem değişimi yüzde yüz olacak. kulüplerin işin içerisinde olması çok önemli. 13 temsilci seçilecek, 46 kişiyle onlar temsilci seçecek. tarafsızlığı, bitaraf olmayı getirecek. bence doğru bir karar. beraber kitap yazanlar, aynı büroda çalışanlar verdiler bizim kararlarımızı yıllarca. ama bence şimdi çok doğru yapılan. kulüpler birliği’nin daha güçlü olduğunu, daha yakın olduklarını görüyorum. ciddi kararlar alıyorlar. bence kurallarda beraberce, masanın etrafında bunu tff temsilcileriyle fikir tartışması yapmanın, herkesin fikirlerini dinlemenin bir zararı yok… alınacak karar hepimizi ilgilendiriyor. bunun ana unsuru kulüpler olduğuna göre beraberce bunu uygulamak en doğrusu.”

    "istenmedi diye söylentiler çıktı. kim istemez? kulüp tarafından bunun ekonomik bir baremi var. yoksa görüştüler, konuştular ben istemedim diye bir şey yok. yapmayın. hepimiz takip ediyoruz ve ettiriyoruz. sadece gazete ve tv’lerde değil, sosyal medyayı da herkes takip ediyor. takip ettiriyoruz. bir maç kaybettik, sonra bir yazı. ‘şunları getirdik, hoca beğenmedi’. yalan, hepinizin biliyorsunuz. külliyen yalan. alioski’den başladı iş. okuyorum alioski’yi getirdik, beğenmedi diyorlar. beğenmedim değil. senelik 2,5 milyon euro + bonus istiyor. rakamlardan vazgeçtim. alioski nereye gitti? al ahli’ye gitti. nasıl anons ettiler takip ettiniz mi? “yeni aldığımız orta saha oyuncusu” diye. biz buralarda kalırsak iş yapamayız. bunun nereden çıktığını benim bilemeyeceğimi mi sanıyorsunuz? benim için iki dakika sürer. bulurum, bilirim amaç nedir. benim ahlaki ve insani değerlerim önemlidir. alioski tam bir sol bek değil. çocuğu da kötülemeyelim. iyi oyuncu, bir itirazımız yok. neden istemeyeyim uygun olmasa? mario rui benim listemde hiçbir zaman olmadı. alex moreno’yu istedik, betis vermedi. hâlâ vermedi. 6 aydır, daha evvelden temasa geçmiştik"

    "gedson transferi centilmenlik olarak onlar oynatmak istediklerini, vermek istemediklerini söylediler. transfer dinamik bir iştir. yarın başka bir kapı açılabilir. nasıl bize geçen sene verdilerse bu sene de faydalanmak istediklerini söylediler. halil’le ilgileniyoruz, uğraşıyoruz ve istiyoruz. başkanımız bizzat kendisi kulüplerin başkanlarına veya ceo’larına telefon açıyor. görüşmeler sürüyor. hazırlık kampından döndükten sonra bir karar verecekler. onun için biraz zaman gerekiyor."

    "avrupa’nın birçok yerinde 1 eylül’de transfer sezonu kapanacak. bizim 8 eylül’de kapanacağı için 7 günümüz var. bu 7 günde umarım bir veya iki fırsat transferi yapmak imkanımız olur. olacağına da eminim. öyle hissediyorum. biz nasıl hep beraber kampa gidiyoruz. dünyada da aynı. herkes hazırlık kampına gidiyor, hazırlık maçına gidiyor. bazısı performans olarak altta kalıyor, bazıları geçmiş sezondaki performansıyla örtüşünce yeni kararlar alıyor. bu 28-30 yaş bandından ve 30 üstü olabiliyor. bunun çeşitli nedenleri olabiliyor. öteki, “ben bu genci vereyim, tecrübelensin” diyor. biz nasıl hazırlık kampından döndüğümüzde listeyi asıyorsak, onlar da bu listeyi asıyor. oyuncu ve menajeri de zeki insan. sizin yaptığınız transferlere göre kendisinin oynayamayacağını düşünüyor. “ben oynamak ve dolayısıyla gitmek istiyorum” diyor. “bazısı kendi ülkemde kalmak istiyorum, 1-2 hafta içerisinde bana buradan teklif gelirse değerlendireceğim, gelmezse geliyorum” diyor. spesifik olarak söylemiyorum. saygı duyuyorsunuz. kendi kararı. “almıyorum seni” demiyoruz. ama ekonomik olarak daha güçlü olunca, o günlere geleceğiz inşallah."

    "küçük bir detayı atlamışız. ben henry’yi severim. kimse istemezken biz aldık. satın alma opsiyonunun tamamı 9 milyon oluyordu. yüzde 50’si 4,350 idi. öbür tarafa 5’e gitti. biz de onu çok istedik ama bazen olmuyor. transferin doğal akışı içerisinde kabul etmemiz gerekir. olmadı. yüzde 50’si 4,35 milyon euro idi. eski yönetim de çok almak istedi. değişim dönemine denk geldi. henry’yi hepimiz çok severiz, isteriz. ama transferin kendi dinamiği içinde bazen olmuyor."

    "falcao da feghouli de bizim oyuncularımız. onların yaptığı hizmetlere çok saygı duyuyoruz. yönetimimizin onlarla konuşması oldu. bakalım, 8’ine kadar neler göreceğiz. o konunun çok üstünde durmak istemiyorum. galatasaray’a hizmet etmiş her oyuncu bizim için, kıymetli ve değerlidir."

    "kaleci ve 10 numara gibi bir isteğim olmadı. bir liste yapıldı. bu liste en az üçer alternatifli. bunlarda başarı olmazsa, yeni bir liste yaparız. tüm bu alternatifler olmasına rağmen, dışarıdan biri transfer edilir. transferin dinamik süreci bunu gerektirir.morutan yetenekli biri çocuk. açıkça beğendiğimi ifade ettim. maç sonundaki konuşması çok hoşuma gitti. “mahsus zayıf oynuyorum ki beni bıraksınlar…” rakamın çok geldiğini bize söylediler. şartlar öyle bir yere gelir ki başkanımız konuşur… belki oyuncu verebiliriz. hayat böyle bir şey. gitmeler gelmeler doğal olmalı. zamanında ben gittim arkadaşlar. sizler de bilmenize rağmen yazdınız. sonra mahkeme ile doğruyu çıkardık. her yeni gün, yeni şeyleri bekleyin. sonunda galatasaray’ın kazanacağı, kâr edeceği, galatasaraylıların beğeneceği bir ortam çıkacaktır. bundan emin olabilirsiniz. yaptık, yine yapacağız. çok hoşuma giden bir şey var. bazı konularda bazı istekler var sosyal medyada ama olağanüstü seviyede değil. herkesin bir fikri var. herkesin bildiğinden daha çok araştıran, çalışan ve duruma hâkim bir scout grubumuz var."

    "kiralık transfer olmayacağı anlamına gelmez. bazı oyuncuların artık kiralık olmayacağını ifade etmeye çalıştım. aidiyet duygusunun yüksek seviyede olması gereken bir spor yapıyoruz. zaman içerisinde ben nasıl olsa gideceğim düşüncesinin tezahürlerini, bazen kritik dönemlerde görüyoruz. geçen senelerde 5-6-7 kiralık oyuncumuz vardı. mecburduk. çünkü kurallar bizi o yöne götürüyor."

    "felipe melo özel bir oyuncu ve karakterdi. sahanın içindeki eylemleri, futbolunu bir kenara bırakacak olursak; ailesi, dini inancı ve futboldan başka hiçbir tercihi olmayan bir adamdı. burada çok mutlu oldu. bazen konuşuyoruz, “hazırım” diyor [gülerek]. hep hazır. 38 yaşında. bazen bazılarının yaşı yok. melo da onlardan biri esasında. hiçbir şey belli olmaz. “hoca hazırım” diyor. o dönemki tartışmaları da doğru yönettiğimiz düşünüyorum. kadro dışı bırakıp sonra tekrar alarak, tuzaklara gelmeyerek. müthiş hizmet etti. çok iyi bir futbolcu ve iyi bir galatasaraylı. bizde oynayan oyuncuların bizi dışarıda elçi gibi temsil etmesi önemli… başkanla da konuştuk, “acaba oyuncularımıza bu tür onursal kart gibi bir şey atfedebilir miyiz” diye. dışarıda söyledikleri çok kıymetli. “alo melo gel” de diyebiliriz. bir uçakla burada olur."

    "belhanda şampiyonluklarda bize hizmet etmiş, sevdiğim bir insan ve iyi futbolcu. demirspor’a gittikten sonra konuştuk. başarılar diledim. ayrılıkla ve birleşmeler doğal olmalı. o da profesyonel davranmıştı. adana demirspor’da başarılı olacağını düşünüyorum. benim memlekete gidiyorsun diye şakalaştık."

    "benim anlamadığım bir şey var. benimle futbol konuşmayan bir allah’ın kulu var mı? burada hepinizle tartışıyorum. herkesten fikir alıyorum. yardımcılarımla konuşmayacak mıyım? her kötü sonucu zaten bana yazıyorsunuz, yardımcılarımdan ne istiyorsunuz? futbolun içinden gelmiş, şahsiyetli insanlar. galatasaray’a hizmet etmiş, kendini bu yola adamış oyuncuları seçiyorum. bu insanlar fikir bazında benimle her konuyu aslan gibi tartışırlar. kötü sonuçta muhatabınız benim zaten… onlar değil ki. kulüpte benimle konuşmayanı ben sevmem. ben bu hakkı herkese veririm. bunların hepsini biz, kozmik odamız dahil her yerde yaparız. levent hoca’ya, hasan hoca’ya söylediniz. bu çocuklar yeri geldi bize maç kazandırdılar. söyledikleri oyuncu değişiklikleriyle. yeri geldi, ilk 11’e bu oyuncu daha faydalı olur diye büyük katkı sağladılar… antrenmanda taktik anlayışı bildikleri için daha iyi anlattılar. çok önemli işler yaptılar; ama bizde meşhurdur. bunlar konuşulacak son konular. şimdi buraya, sabah selçuk hoca ve necati hoca ile bir oyuncu seyredip geldim. kendilerini ifade ettiler. etmezlerse orada olmayacaklarını bilirler. konuşmayan teknik heyet olur mu? ümit davala, “ben iki üniversite bitirmiş gibiyim, kendi ayaklarımın üzerinde durayım” dedi. ben de destek olacağımı söyledim. ümit ve hasan bize söyledikleriyle çok maç kazandırdı. albert buraya iki aylık staja geldi. onun iki ayını ben uzattım. “ben geldim, fatih terim üniversitesi’nde okumak istiyorum” dedi. onların yerine her an, başka birisi ya da ikisi gelebilir. bu çocuklara ben okey verdim. izin istediler. levent gibi düzgün karakterli ve çalışkan birisi… her zaman bizim etrafımızdalar. hasan hoca, ümit hoca, albert hoca, bülent hoca, müfit hoca, eser hoca. şahsiyetli, bilgili, bize her şeyi konuşan, bize söyleyen insanlar."

    "koşu mesafelerinin sezon başladıktan sonra belli bir ağırlığı var. “şu rakamda olursak iyi olur” diye. biz de bu veriler alındığı andan itibaren aşağıya, soyunma odasına asılır. ne kadar sprint atmış, ne kadar yürümüş hepsi var. iş fikri ile koşulan mesafe bazen orantılı olmayabilir. 115 km koşarsınız, mağlup olursunuz. 98 km koşarsınız kazanırsın. bunun bir karşılığı bazen olmayabilir. veri önemlidir. fiziki, teknik, taktik, genel veri.. psikolojik mental veriler… bu tür performans oyunlarında bazen değişik numaralarla karşılaşabilirsiniz. bir oyuncunun çok koşmadığını düşünelim. üç pas verip maçı değiştirebilir ama değerleri kadar koşmaz. bazı oyuncular kadar kendisini zorlaması, kendisini oyunda daha yüksek tutmak adına fazla rakamlar isteriz. avrupa’da orta sahalar artık 12km ve 13km ortalamayı buldu. bu istatistiği iyi okumak gerekir. ne hiçbir şeydir ne her şeydir. kullanılması gereken bir veridir ama sizi başka yerlere çekebilir. burada önemli olan oyuncu yapısı ve anlayışımız. geçen senenin en çok pas yapan takımlarında biriyiz. bu oyuncularla ilgili. birkaç tane fiziki yapısı yüksek oyuncu koyarsanız bu ortalama yükselir."

    "kaan ayhan’ı iki sene istedik. geçen sene iki milyon euro’ya ya alabilirdik alamadık."

    "omar’la antrenmanlarda birlikte oluyoruz. çok mutlu olduğunu biliyoruz. çok duygulanıyorum. allah beterinden saklasın. akla gelir mi? yılbaşı akşamı gece 11, birden hastaneye fırladık. omar devam etse bizde belki farklı neticeler alabilirdik. iyileşeceğini düşünüyorum. çok çalışıyor. iki ameliyat geçirdi. abd’deki doktor çok iyi dönüşler sağlamış. yeter ki eski haline gelsin. oynamasa da olur. bir arkadaşımızın, yuto’nun ciğeri söndü. belhanda’nın çenesi kırıldı. andone dönemedi. muslera’nın, emre akbaba’nın ayağı kırıldı. onyekuru ölümcül hastalık yaşadı. bunlar kolay şeyler değil. bazen onyekuru, morutan ve o ayarda üç oyuncunuz olsa fark etmez. bunların hiçbirini bahane etmedik. babel, covid dönemindeki bel ağrılarına bağlı olarak bir anda 12 kilo verdi. beş kişi covidli döndü milli takımdan. ümit ederim, omar sağlığına kavuşur. nasıl çalışıyor size anlatamam. ben de olması için teşvik ediyorum. böyle devam etmesini istiyorum. inşallah beraberce başarcağız. galatasaray spor kulübü bana o kadar şey yaptık ki o da, “bir şekilde karşılığını vermek istiyorum” diyor. artık iş paradan puldan başka şeylere döndü, duygu, aidiyet…"

    "aslan gibi geçen sene galatasaray’da oynayıp nasıl gereğini yaptılarsa, namuslu şerefli insanlar, okan da çıkıp en iyi şekilde oynayacaktır. bunun konusu edilemez. biz de okan’ı muslera sonrasına hazırlıyoruz. oynaması için kiralık olarak verdik. inşallah çok başarılı olacak. böyle bir projemiz var."

    "rica ederim. görünen tarafımda biliniyor, görünmeyen tarafında pek bilinmiyor. onu da gizli tutmayı seviyorum. tarihin en büyük bağışlarından birini çocuk esirgeme kurumu’na yapılmış ve teşekkür edilmemiş biri olarak yapıyorum. ersun hoca’yı aradım. “hocam kafamda böyle bir şey var, herkes bir şey yapıyor biz de değişik bir şey düşünelim” dedim. “ne diyorsanız başkanlarımıza danışalım” dedi hoca. ortak bir açıklama yapmayı düşündük. öyle gelişti. milli takım arasında da olabilir, ocak ayında da olabilir. yapıp bağışlayacağız. evimdeki bahçem benim için motivasyon, kendimi dinleme kaynağıdır. burada da öyle. florya’daki arka bahçede 1996’da ekilen, şimdi koca koca olan ağaçlar var burada. benim futbol oynadığım zamanda ekilenler var. florya’da hepsini de tanırım, bilirim."

    "avrupa ligi’nde türk takımlarıyla eşleşebiliriz. bu kural var. avrupa’da kura çekerken şu çıksın diyorsunuz, size en büyük zararı o verebiliyor. onun için kurada çıkarsa hayırlısı demekten başka bir şey yok. normalde aynı ülkenin iki takımı birbiriyle eşleşmiyor. ama bu sezon böyle bir durum gelişti, bakalım."

    "önyargılı değil, pozitif bir adamım. söyleyeceklerimden çekinmem. yeni sezona başlarken her şeyin çok daha güzel olduğuna inanıyorum. yermesini bildiğim gibi kişiler ve kurumları övmesini de bilirim. buna hazırım. kişilerle ilgili hiçbir düşüncemiz yok .sezon öncesi hiçbir şeye önyargıyla başlatmıyorum. umarım eşit adaletli, herkesin mutlu olduğu bir yıl olur."

    fatih terim
  • 43248
    bizimki başta gazeteler, galatasaray'ın avrupa kupalarında çıktığı son 37 maçtaki hezimetini rakamlarla veriyor ve adeta ezberletiyorlar.
    bu 37 maçtan sadece 4, yazı ile dördünü kazanabilmiş galatasaray. 2013 ve 14'te, iki yılda 18 puan kazanan galatasaray, sonraki 7 sezonda ancak 16 puan toplayabilmiş.
    sebep!. sebebi işte yazının içinde gördüğünüz simgesel resimle albert einstein açıklıyor..
    böyle koydum ki, başkanlığa gelir gelmez, terim'in maaşına yüzde 100 zam yapıp sözleşmesini 3 yıl uzatan ve ilk basın toplantısında "fatih hocam emreder, biz yaparız" diyen genç ve acemi başkan burak elmas ve 2000'li yıllarda özhan canaydın başkan'la takımın başına döndüğü günden beri, hemen her sezon ayni şeyleri yapıp farklı sonuçlar bekleyen fatih terim başta, tüm galatasaraylılar kessinler, cüzdanlarına koysunlar ve her galatasaray maçında önce sahaya, sonra ceplerinden çıkarıp bu lafa baksınlar..
    biri çıkıp söylesin bana.. terim'e kulluğu kabul eden burak başkan'dan tüm köşe yazarlarına, biri çıkıp söylesin?.
    geçen seneden bu yana fatih hocamın kafasında hangi "yeni düşünce" var?.
    türk'ten nefret, gençleri harcama, gene bol bol yabancı transferle kadroyu şişirme..
    sahaya çıkan 11'den oynattığı futbola, maçı kenardan yönetimine, "yeni" bir şey gören var mı?.
    peki ya yardımcı kadrosu?.
    hani uzman yardımcılar fatih hocam..

    muslera her ama her maç ayni hataları yaparken sen niye ekranlara "saç baş yolma" şovu yapıyorsun?. ayni adam ayni hataları her yıl, her maçta yapıyorsa hata onda mı, sende mi?.
    luyindama dökülür, adeta maçı satarken, onu oyunda tutup, mesela alpaslan öztürk'ü sokmamak ve barış, kerem gibi gençleri kenara alıp harcamak yıllardır kafanda takık "türk pasaportuna öfke"nin sonucu olmasın sakın?.
    18 yaşındakileri çıkarıp 35 yaşındakileri sokarak mı, 3 yıl sonranın (2 yıl 51 hafta kaldı) taraftara gurur veren galatasaray'ını yaratacaksın?.
    maaşları tıkır tıkır almak için her dediğine "he" diyen teknik kadro mu yardımcı olacak sana?.
    şov yapma fatih hocam!.
    önce, her şeyi bilen bir teknik ekip kur, uzmanlarla.. kur ki, kendi attığımız taçtan gol yemeyelim.. kur ki, muslera kaleden başlayarak galatasaray için oyun kursun, rakibe durmadan asist yapacağına..
    kur ki, bu takım kornerler başta, duran toplarda bir, tek bir çalışılmış oyun yapsın..
    kur ki, kanat akınları, 1950'lerden, stanley matthews'lardan kalma ortalarla sönmesin. orta devri bitti hocam.. artık pas devri var.. "ya tutarsa" diye topu ezbere sallamak, çok ama çok kıymetli kazanılan ve oralara getirilen topu rakibe bedava vermek oluyor artık, çağdaş futbolda.. galatasaray bunun farkında mı?.eloğlunun "teknik yardımcı kadrosu" niye "30 uzman kişi" de, seninki sadece "kafa sallayan" iki kişi, söyler misin hocam..
    o zaman söyler misin hocam..
    "deli misin ki, ayni şeyleri yapıp farklı sonuçlar bekliyorsun yıllardır?."

    hıncal uluç
App Store'dan indirin Google Play'den alın