• 31778
    "son 2 yılını bu kadar başarılı geçirmiş gomis için söz edilen bonservis bedeli 7-8 milyon euro. o da arabistan'a. burada pazarlama stratejisi hatası var. beşiktaş bu planlamaları daha erken ve daha iyi yapıyor."

    (bkz: uğur meleke)

    doğru söze ne hacet. artık ciddi ciddi taraftarımızın twitterda adam gömmek konusunda bilinçlenmesi lazım. yoksa bu gidişle oyuncularımızın turşusunu kuracağız.
  • 31781
    "olimpiyatlar, dünya ve avrupa şampiyonaları’nda ülkemize madalya kazandırdım. kürsüye çıktığım zaman göndere türk bayrağı çekiliyor, istiklal marşı çalınıyor. küba’da doğdum, büyüdüm ama ben de sizin gibi bir türk’üm.

    çocukluğumda havana’da bulunan atatürk büstünün olduğu yere gider, orada oyunlar oynardım. atatürk’ü o zaman tanıdım. kendisi hakkında daha sonra fikir sahibi oldum, büyük bir kahraman olduğunu öğrendim. atatürk’e o zaman bir sevgim ve sempatim oluştu."

    yasmani copello escobar

    (via: fanatik)
  • 31783
    değerli galatasaraylılar

    geçtiğimiz futbol sezonunda yönetimimizin, teknik heyetimizin, futbolcularımızın, taraftarlarımızın ve camiamızın bir araya gelerek şampiyonluk hedefi doğrultusunda ilerlemeleri galatasaraylıların “bir” olduğunda neleri başarabileceğine en büyük göstergesiydi. galatasaray taraftarının bu uğurda gerekli reaksiyonu vereceğini biliyorduk. yapmamız gereken tek şey bu reaksiyonu örgütleme gereğiydi. bizler yönetim olarak bunu başardık.

    şimdi bir kez daha önemli bir dönemecin eşiğindeyiz. galatasaray, bu sezon futbol devlerinin arenasında 14. kez yer alacak. bu, başlı başına büyük bir başarıdır fakat şampiyonlar ligi’nde yer almak hiçbir zaman galatasaray için yeterli olmamıştır. tutkumuzu büyük bir süreklilikle ortaya koyarak en iyi sonucu almak zorundayız.

    şunu net olarak vurgulamak isterim… kaderimizi belirleyecek olan şans değil, seçimlerimizdir. işler yolunda gitmediğinde “şansımız yoktu” deyimi, sorumluluktan kurtulmaktan başka bir noktaya işaret etmez. iyi gittiğinde de başarıyı şansa ya da tesadüflere atfetmek harcanan çabanın inkarından başka bir şey değildir. bu nedenle biz galatasaraylıların doğru seçimlerle ve büyük bir tutkuyla devler arenasında mücadele etmesi gereklidir. yönetim ve teknik heyet olarak tüm çalışmalarımızı bu doğrultuda yapmaktayız. inancımız, çabamız, çalışmamız şampiyonlar ligi’nde gidebildiğimiz en son noktaya kadar ilerlemek için olacaktır. galatasaray kalitesini, konjektürel başarılara değil, yıllar için ortaya koyduğu alışkanlık haline getirdiği zaferlerle kanıtlamıştır.

    galatasaray’ın şampiyonlar ligi’nde her sezon başarılı bir iz bırakması gereklilik, bizlerin en büyük hedefi, camia olarak da arkasında kenetlenmemiz gereken en önemli noktalardan bir tanesidir. unutmayalım, “taşı delen suyun gücü değil, damlaların sürekliliğidir.”

    yaşanan uefa süreci kamuoyu tarafından da yakinen takip edildi. bu süreçte şeffaflık ilkemiz gereği tüm aşamalar sırasında taraftarımıza ve kamuoyuna gerekli açıklamaları yaptık. yaşanan sürecin hiç de kolay olmadığı gerçeğini vurgulamam gerekiyor. kulübümüz, ffp sürecinde uefa’nın beklentisini geçtiğimiz yıllarda karşılayamamış olması nedeniyle gelecek ile ilgili olarak zor bir sınava tabi tutuldu. doğrusunu söylemek gerekirse bu sınavı aşabilmemizin iki nedeni vardı. birincisi galatasaray’ın adı, ikincisi ise yönetim kurulumuzdaki ve profesyonel kadrodaki arkadaşlarımızın derslerine ziyadesiyle iyi çalışmasıydı.

    önümüzdeki sezon sadece futbolda değil, diğer branşlarda da iddiamızı ortaya koymaya devam edeceğiz. galatasaray’ın hedefleri hususunda tereddütte düşmeden mücadelemizi en üst seviyede vermek için ekonomik gerçekler ışığında çalışmalarımızı yapmaktayız. istikbalde finansal olarak güçlü bir galatasaray oluşturmanın birinci kuralı yeni gelirler yaratmak ikinci kural ise yarattığımız gelirden fazlasını harcamamak olacaktır. özellikle basketbolda ve voleybolda bir takım yanıltıcı haberlerin aksine iddiamızı ortaya koymak adına gelecek senelerimizi de teminat altına alacak derinlikli ve genç kadrolar, aşama aşama bizleri ait olduğumuz yere ulaştıracaktır.

    verdiğimiz mücadele belli…. kurucumuzun gelişigüzel söylemediği, şiarımızı ortaya koyduğu, var olma nedenimizi belirlediği sözler belli… içimizde büyüttüğümüz bu sevgiyi başkalarının saygısına döndürürken ortaya koyduğunuz çaba ve inanç belli… yeni zaferler için yola çıkarken, o mutlu sonlara yürürken galibiyetler kadar, galibiyetleri elde edişimize verdiğimiz değer belli…

    hepimizin dilinde olan bir sözdür: “futbol fena halde hayata benzer.” hayatımızda olduğu gibi, “biz bulunduğumuz noktaya kendi doğrularımızla geldik ve başkalarına yanlış geldiği için doğrularımızdan vazgeçecek değiliz.”

    o yüzden bir kez daha ilan ediyorum: tüm galatasaraylılarla birlikte, daha çok çalışacağız ve tarihin bize öğrettiği gibi yine başaracağız ve yine kazanacağız.

    çünkü biz galatasaray’ız.

    mustafa cengiz
  • 31785
    https://twitter.com/.../1027163416484564992

    --- alıntı ---

    ocak ayında real madrid, kepa'nın 20 milyon euro serbest kalma bedelini ödeyecekken zidane "almayın" diyor.

    a. bilbao, kepa'nın kontratını uzatıyor. serbest kalma bedeli 80 milyona çıkıyor. chelsea de bugün ödüyor.

    zidane, bilbao restoranlarında ömür boyu hesap ödemez.

    --- alıntı ---

    (bkz: bülent timurlenk)
  • 31788
    ankaragücü kalecisi korcan çelikay: “bizim galatasaray’dan bir eksiğimiz yok, süper kupa maçında gördük ki eksikleri var. galatasaray ile başlamak bir avantaj olabilir. galatasaray’ı yeneceğimizi düşünüyoruz”

    bak hele bak, kimler gelmiş kimler...

    korcan bey'e de bir ders verme zamanı geldi de geçiyor. malum, cezası zamanında kesilmedi.

    (bkz: 10 ağustos 2018 ankaragücü galatasaray maçı)
  • 31790
    çocukluğum lagos’ta geçti. onitsha’da doğduktan sonra okula lagos’ta gitmeye başlamıştım, o yıllara ait güzel anılarımı bu kentte yaşadım, arkadaşlıklarımı orada edindim. okuldan sonra, hafta sonlarında arkadaşlarımla futbol oynamak en büyük zevkimizdi. küçüktük, hayatla ilgili endişemiz yoktu. yaşadığımız her andan, futbol oynamadığımız her günden keyif alıyorduk. tek amacımız, sokakta oynayarak futbolun tadını çıkarmaya çalışmaktı. 2010 yılında aspire akademisi, nijerya’ya geldi. aslında her yıl düzenli olarak, potansiyel sahibi çocukları bünyelerine katmak amacıyla afrika ülkelerini dolaşırlardı. bu, bizim gibi çocuklar için de fırsattı. program şu şekildeydi; nijerya’da tüm ülke genelinden 50 futbolcu seçilecek, üç gün boyunca lagos’ta kampa girilecekti. daha sonra da bu 50 çocuk arasından üçü, akademi bünyesine katılacaktı. ben de seçmelerde yer aldım; o zamanlar da yetenekli bir çocuktum ama sadece yetenekli olmanız, akademi’ye seçilmek için yeterli değildi. şanslı da olmanız lazımdı. ben şanslıydım, seçildim. tabii ki tüm ailem, arkadaşlarım çok mutlu oldu.

    henüz 12-13 yaşında onlarca çocuk, nijerya ulusal stadyum’da oynuyorduk. bu tarif edilmesi pek kolay bir duygu değil; çünkü herkesin hayali ortaktı. kesinlikle futbolcu olmak istiyorduk, herkes aynı hayalin peşinden koşuyordu. diğer yandan herkesin bu hayali gerçekleştirmesinin mümkün olmadığı da açıktı. aslında orada iki ayrı grup vardı, nijerya’da ekonomik anlamda durumu biraz daha iyi olan ailelerin çocukları, bazı şeylere erken ulaştıklarından bir şeyleri başardıklarını düşünerek bu kararlılıktan biraz daha uzaklardı. ama benim gibi çocuklar, bu oyunun peşinden gitmek için daha büyük bir kararlılığa sahipti. çok çabalamamız, durmadan çalışmamız gerektiğini biliyorduk. stadyum her zaman kalabalık sayılırdı; çünkü hafta sonu herkesin en büyük keyfi, stadyuma gelerek futbol oynamak veya futbol oynayan çocukları izlemekti. akademi temsilcilerinin o gün orada olduğunu bilmiyordum; ama onlar, bizim grubumuzun antrenmanını izledikten sonra antrenörümüzle bir maç organize etme konusunda anlaşmışlardı. aspire akademisi’ne karşı bizim takım. maç yapıldı, ben de bir gol attım ve beni seçtiler.

    çocukluğum özellikle ekonomik anlamda sıkıntılarla geçti. ama şanslıydım çünkü ailem beni futbol oynamam konusunda sürekli olarak destekledi. ekonomi, afrika’nın geneli için çok büyük bir problem. okuldan gelirsiniz, futbol oynamak için antrenmana gitmek istersiniz; ama o antrenmanı yapacak yeterli ekipmana sahip değilsinizdir ya da gideceğiniz idman sahası için yeterli paranız yoktur. o zaman anlayış da farklıydı. futbol, şimdi aileler için bir umut. ama geçmişte aileler çocuklarının daha çok okula gitmelerini ve avukat ya da doktor olmalarını istiyordu. benim en büyük şansım ailemin tüm zor koşullar altında beni futbol oynamam için desteklemesiydi. annem sürekli olarak beni destekledi. buraya gelmemdeki gizli kahramanın o olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. çünkü babam, meşgul bir insandı. bizler için uğraşıyor, daha rahat bir yaşama sahip olmamız adına yoğun bir şekilde çalışıyordu tabii ki. ama annem en başından beri benim arkamda durdu; her antrenmanımda, her maçımda yanımda oldu ve şunu söyleyebilirim ki, benim futbolcu olmamı sağladı.

    akademi’de beş yıl geçirdim, bu süre içinde benim için her şey eğitim ve futboldu. akademi’nin düzenlediği turlar çerçevesinde barcelona, real madrid, paris saint-germain ve birçok büyük kulübün altyapı düzeyindeki takımlarına karşı oynama fırsatı bulduk. yeni kültürler gördük, arkadaşlar edindik, avrupa’daki futbol hakkında fikir sahibi olduk. akademi, ayrıca büyük kulüpleri katar’a davet ederek tecrübe kazanmamız adına turnuvalar organize ediyordu. akademi’nin temel amacı, bize 18 yaşına kadar olabildiğince forma şansı verip, maç tecrübesi katarak her birimizi belçika’daki eupen takımına hazırlamaktı. ilk rota orasıydı; çünkü akademi, eupen kulübünün sahibiydi. aslında hepimizin, aynı anda eupen’de oynayamayacağımızın farkındaydık; çünkü akademi’de her yaş kategorisinde 17 oyuncu ve üç kaleci bulunuyordu. ve her sene 1994 doğumlular, 1995 doğumlular, 1996 doğumlular derken sıra benim de yer aldığım 1997 doğumlulara gelecekti. bizim yaş grubumuzda da 17 oyuncu ve iki kaleci vardı. o sınıftan benimle birlikte arkadaşım eric [ocansey, ganalı forvet, hâlâ eupen’de oynuyor], eupen’e gitti. tabii bu bizim için çok büyük bir adımdı.

    eupen, o zaman ikinci ligde oynuyordu ve belçika’ya gittikten sonra yaklaşık altı ay forma şansı bulamadım. önümde jeffren suarez ve luis garcia gibi tecrübeli, ispanyol oyuncular vardı. ama çalışmaya devam etmem gerektiğini biliyordum. ocak 2016’da antrenörümüz yanıma geldi ve bana şans vereceğini söyledi. bizler de adım adım çalışarak takımın birinci lige çıkmasını sağladık. tabii bu herkes için mutluluk vericiydi. çünkü her şey yolunda gitmişti. fakat ikinci ligden birinci lige yükselmenin adaptasyon anlamında sancılı bir süreç yaşatacağının da bilincindeydik. bir gün antrenörümüz bana benim pozisyonumu değiştireceğini söyledi. ben akademi’de, ‘dokuz numara’ olarak oynamış, tüm eğitimimi o pozisyon üzerinden almıştım. ancak eupen, yeni bir forvet oyuncusu transfer etmeyi düşünüyordu. benden de sol kanatta yararlanmak istenildiği söylendi. başta zordu; daha önce sol açık olarak oynamıştım ama düzenli bir şekilde o bölgede performans vermek ile oyun içinde geçiş yapmak arasında büyük farklılıklar vardı. çok çalışarak, bana verilen eğitimi iyi gözlemleyerek, öğretilenleri uygulayarak, kaptan luis garcia’nın tavsiyeleri, teknik direktörün desteği ile o bölgeye alıştım. sol kanat olarak oynadığım dördüncü maçta ilk golümü attıktan sonrası da daha kolaydı.

    uefa avrupa ligi için play-off oynama hakkı elde etmiştik. tabii ben de bu kadar genç bir oyuncu olarak 22 gol attığım için farklı hissediyordum; ama bunu tek başına başarmadığımı biliyordum. kaptanımız ve o zamanki teknik direktörümüz jordi condom bana çok büyük destek verdi. condom, beni sürekli kollayan bir ağabey gibiydi. her hafta beni odasına çağırır ve yapmam gerekenleri bir baba sıcaklığı ile anlatırdı. bir gol kaçırdıysam o pozisyonda ne yapmam gerektiği konusunda bana tavsiyelerde bulunurdu. eğer bana sesini yükseltir ve konuyu daha farklı bir tonda anlatsa dahi, bunu benim iyiliğim için istediğini bilirdim. o sezon, 2016-2017 sezonu, gent’e karşı attığım gol benim için çok anlamlıydı. şubat ayıydı (11 şubat 2017), maçın son anlarına yaklaşılmıştı. bizim adımıza var olma maçıydı; çünkü kaybetmemiz hâlinde düşme tehlikesi yaşayacaktık. kazanmamız gerekiyordu. maçın tek golünü, 90+6. dakikada ben attım. inanılmaz bir duyguydu. maçın bitiminin ardından sevinç ve gözyaşları aynı anda yaşanır olmuştu. o golün benim hayatımdaki yeri hâlâ farklıdır.

    belçika’dayken galatasaray bildiğim bir kulüptü. zaman zaman galatasaray’ın oynadığı büyük maçları izlediğim de olmuştu. eupen’de türk arkadaşlarım da vardı. galatasaray taraftarının ne kadar muhteşem olduğunu biliyordum gelmeden önce de. hatta bir gün belçika’da bir kebapçıya gitmiştim, çok gençtim. orada bir adam bana, “senin gelecekte, benim takımım galatasaray’da oynamanı çok isterim” demişti. o bu dileğini, “inşallah” diyerek söylediğinden benim de ona cevabım aynı şekilde olmuştu. galatasaray’a geldikten sonra bana mesaj atarak başarılar diledi. ben de çok mutlu oldum, o günü hatırlayarak. umarım belçika’ya gittiğimde onu tekrar görür ve kendisiyle sohbet ederim.

    ben uzun bir rehabilitasyon döneminden çıkmıştım. menajerim, mental anlamda da kendime geldiğimi görmüştü. bana türkiye’den teklif olduğunu söyledi, yeniden sahalara dönmek için hazır olup olmadığımı sordu. ben de ona hazır olduğumu söyledim. teklifin galatasaray’dan olduğunu ifade etti ve bu teklifin benim için güzel bir adım, sıçrama tahtası olabileceğini söyledi. benim düşündüğüm ilk şey taraftarlar ve teknik direktör oldu. fatih terim gibi tecrübeli, genç oyunculara önem veren ve kendisinden çok şey öğrenebileceğim bir teknik direktörle çalışmanın önemli olacağını düşündüm. ayrıca tercih ettiği futbol stili ve oyun anlayışı da benim tarzıma uygundu. fatih terim, buradaki herkes için bir baba gibi. tüm bu etkenleri düşünerek bundesliga ve avrupa’nın diğer büyük liglerinden teklifler olmasına rağmen galatasaray’ı seçtim.

    fatih terim buradaki herkes için bir baba figürü. buraya ilk geldiğim anda antrenmanı durdurdu ve beni işaret edip herkesle tanıştırdı. tüm takım arkadaşlarım da beni alkışlarla karşılayarak bana çok sıcak bir anlayış içerisinde bulundular. geldiğim andan itibaren sanki daha önce buradaymışım gibi hissettim. adaptasyon sorununu aşmak ve buraya alışmak bu sayede benim için çok kolay oldu.

    oyun tarzımız tam da benim oynamak istediğim, kendimi en faydalı hissettiğim tarz. çünkü anderlecht’te zaman zaman üçlü savunmanın önünde sol kanadın tamamını koruyan bir bek gibi oynuyordum. hem atak yapıyordum hem de geriye dönmek zorunda kalıyordum. benim için zordu. ama burada fatih terim benden oyunumu oynamamı, bire birlerimi kullanmamı, inisiyatif almamı istiyor. bana güven veriyor, bu bütün oyuncuların istediği ve hissettiği bir şey. teknik direktörünüzün size inanması, güvenmesi; sizin de onun için bir şeyler yapabileceğinizi hissetmeniz çok önemli. sadece o değil takım arkadaşlarım olmadan da bunları yapamam. herkes bana yardım ediyor.

    fizik olarak geldiğimde de çok kötü değildim. evde çalışıyordum, bazı maçlar yapma fırsatım olmuştu; ama yüzde yüz de değildim doğrusu. buraya geldim ve adım adım ilerliyorum. fatih terim de bana zaten hep yavaş yavaş ve adım adım ilerlememi, acele etmememi söylüyor.

    formamın arkasında henry yazmasını tercih ettim; çünkü dediğiniz gibi benim idolüm o. thierry henry’yi nijerya’dayken dahi zaman bulduğumda şehre inip, televizyondan izlemeye çalışırdım. belçika’da maçlara sürekli onun videolarını izleyerek çıkardım. o benim için bir rol model. hâlâ telefonumda onu videoları var. belçika’da lig organizasyonu, beni [thierry henry, belçika milli takımı yardımcı antrenörü] kendisiyle buluşturmak istedi; ancak uygun bir takvim bulamadık. umarım bir gün onunla tanışıp, sohbet ederim. ve evet, burada da formamın arkasında “henry” yazacak.

    henry onyekuru
  • 31793
    ''galatasaray, imkansız ve hayal denilenleri gerçeğe dönüştürüp tarihe geçen, zorlukları birleşerek aşan, değişimin öncüsü, sahada ruhunu, tribünde varlığını ortaya koyan ve en önemlisi inanmaktan vazgeçmeyenlerin takımıdır. yolumuz açık, başımız dik yeni bir mücadeleye hep birlikte çıkıyoruz. allah yardımcımız olsun.''

    fatih terim
  • 31797
    "g.saray'in kadrosu devler ligi için yeterli"

    "bizim futbolcularımıza inanın diyoruz, eğer siz inanmıyorsunuz, bu takım şampiyonlar ligi'ni götüremez diye yazılar var. hayır efendim, bu takım götürür. galatasaray'ın olduğu her yerde mücadele vardır, başarı vardır. hocamız da bunu bildiği için "inan edin" diyerek bir deklarasyon yayınladı. galatasaray'ın bu mevcut kadrosunu şampiyonlar ligi'nde götüremeyecek diyenlere benim sözüm. hocam bazı oyunculara yönelik söyledi. hiç hocam kendi takımını açığa düşürür mü?"

    mustafa cengiz
  • 31798
    "çok iyi bir futbol olmadı ama çok iyi bir sonuç aldık. 3 puanla başlamak önemliydi. rakibe çok pozisyon vermeden fazla pozisyon bulmak bizi sevindiren taraf. şunu söylemeden geçemeyeceğim: allah aşkına bu zeminlerde bu çocuklar ne yapsın? iki taraf için söylüyorum.

    bir gün doğru olmayan sahada 'ben bunu oynatmıyorum' diyen bir allah'ın kulu yok mu? dünyanın en büyük 6. ligiyiz, gelin bakın şu sahaya. bu çok zor bir şey mi? 2018 yılındayız. söyleyecek kelime bulamıyorum.

    çok üzücü. onun için bazen yorum yapmakta da zorlanıyoruz. saha biraz oyunu bozsa da 3 puan güzel, oyuncularımın mücadelesinden memnunum.

    hepimiz profesyoneliz, profesyonelce isteklerimiz oluyor ancak bu isteklerimiz olmadığı zaman başkaları cezalandırılmamalı. gomis'in bir talebi oldu. galatasaray'ın durumu ve uefa kriterleri çok açık. ret cevabı aldı. biz bir aileyiz, herkesi kazanmaya uğraşıyoruz.

    gomis bizim için çok değerli. geçen sene şampiyonlukta herkes gibi çok katkı verdi. onu kazanmak için uğraşacağız.

    hepsi bizim oyuncularımız. mevcut kadromuzda olan kullanılabilecek her şeyi maksimum kullanmak istiyorum. eğer bugün sıkıntı olsaydı bafe'yi 2. forvet olarak sokacaktım, o yüzden ısındı. bana göre sinan da, eren de, henry de geçer not aldı. bu durum sevindirici.

    galatasaray takımının almadaki becerisi kadar satmada da becerili olmasını bekliyorum. artık bu refleksi göstermeliyiz."

    fatih terim

    (bkz: 10 ağustos 2018 ankaragücü galatasaray maçı)

    edit: ekleme
  • 31799
    ilk maçlar her zaman zordur. hazırlık kampından gelirsiniz, fiziksel yüklemeler yapılır ve ister istemez yorgunluklar olur. başlangıçlar çok önemlidir bu yüzden.

    zor bir maç olacağını biliyorduk. saha şartları da gerçekten zordu. çok kötü bir sahada oynadık açıkçası ama bunların hepsini bir araya koyduğumuz zaman çok önemli bir 3 puan aldık diyebilirim. şimdi önümüzde 2 iç saha maçı var bunun avantajını kullanmak istiyoruz."

    fernando muslera

    (bkz: 10 ağustos 2018 ankaragücü galatasaray maçı)
  • 31800
    "futbolcu satmadan, futbolcu alamayız. sadece kiralayabiliriz. ne yaptığımıza dikkat etmek durumundayız. taraftar sadece buna güvensin. hem bize hem teknik kadroya hem de kendi ruhuna inansın.

    gomis gitmeyecek. bizim tüm oyuncularımız çok değerli. bu değerli ligde şampiyon olmuş bir kadroyu küçümsemeyin. tüm oyunculara teklif var. taraftarın hoşlanmadığı oyunculara bile var. ama resmi, kabul edilebilir teklif yok. resmi olunca gereğini yaparız.

    bazı yazılar var. 'bu takım şampiyonlar ligi'ni götüremez' diyorlar. götürür. galatasaray'ın adının olduğu her yerde başarı vardır. hocamız da bunu bildiği için bir açıklama yayınladı.

    muhabir: "fatih terim, bu takım ş. ligi'ni götüremez anlamında konuştu."

    m. cengiz: "yapmayın allah aşkına. hocam, bazı oyunculara yönelik söyledi. kendi takımını açığa düşürür mü? asla. hocam, en olmaz durumlarda şampiyonluklar yapmıştır. hocanın olduğu yerde mücadele vardır.

    emre akbaba'nın bizi istediğini söylüyorlar ama biz onunla görüşmedik. böyle bir saygısızlığı alanyaspor'a yapmayız. başkanlarıyla görüştük, bizim teklifimizin iki katı gibi bir noktaydılar. orta noktaya gelirsek, transferi realize etmek isteriz."

    mustafa cengiz
App Store'dan indirin Google Play'den alın