• 26827
    "başlangıcımız iyi olmadı ama ne kadar olaylardan sıyırmaya, ayırmaya, korumaya da çalışsam, demek ki etkilendiler."

    "çok kötü bir oyun, başka bir izah tarzı yok. kendi sahasında, böyle bir seyirciyle eğer iyi başlayamıyorsanız."

    "konya seyircisine teşekkür ederim. oyuncularımızın yanlarında oluşları bizi geri getirdi. 3-2'yi hatta 4-2'yi de bulabilirdik"

    "maalesef oyuncular etkilenmiş görünüyorlar."

    "2. yarı giren arkadaşlarımız da bayağı iyi koştular, iyi mücadele ettiler. skordan memnun değilim ancak 2-0'dan dönmek önemli"

    "2-0'dan gelmemize, bu efora rağmen, belki türkiye standartlarının üstünde koşuyoruz ama rakipten de 7 kilometre az koşmuşuz."

    "değişiklikleri yaparken oyuncuların yüzünde o ifadeyi görüyorsunuz. üzülüyorsunuz. gençler bazıları kaldıramıyor."

    "futbol dışı olayların milli takım'a yansımaması lazım. ama oluyor."

    "teşhiste yanılma ihtimalimiz yok."

    "klişe ama söylemek zorundayım. daha çok maç var. çok şey değişir."

    fatih terim
  • 26828
    "çok iyi durumdayım ve kendimi iyi hissediyorum. takımla çalışmalara başladım. ilk resmi maçta takımda olacağımı ümit ediyorum.
    çok şansılıyım. burada müthiş bir ilgi var. zaten geldiğim günden bu beri gördüğüm ilgiden memnunum. ben de taraftarların bu sevgi gösterisine sahada iyi bir performans sergileyerek yanıt vermek istiyorum. istanbul'u gezmeye ise henüz vakit bulamadım. çünkü önceliğimiz futbol. ailemin de istanbul'a yerleşmesi oldukça zaman aldı. vakit buldukça istanbul'u tanımaya çalışacağım."

    - nigel de jong
  • 26830
    --- alıntı ---

    ben hiç değişmedim. zor bir durumda geldim, herhangi bir maddi talebim olmadan; sadece yardımcı olabilmek adına göreve geldim. pek iyi geçmeyen bir sezonda hep birlikte bir kupa kazandık. yeni bir yapıyla tekrar güçlü bir takım kurabileceğimiz konusunda fikir verdik. yönetimimizle beraber yaptığımız çalışmalar sonunda mantıklı noktalar üzerinde durarak oyun sistemimize uygun isimler aldık. bir takım oyuncusuyum; teknik heyetin, sağlık ekibinin, burada bizimle beraber çalışan idari ve iletişim ekibinin ne denli önemli ve değerli olduğunu biliyorum. buna göre hareket ediyorum; biliyorum ki, saydığım unsurlar olmadan başarıya ulaşamam. taraftarların benim için yaptıkları çok özel, son yedi ayda yaptıklarımıza saygı duyduklarını hissedebiliyorum ve bunun için her birine müteşekkirim. ama daha önce de söylediğim gibi, benim gözümde kulüp; bireylerin her zaman üzerinde. bu sezon evimizde onlarla birlikte oynadığımız maçlarda yaptıkları olağanüstüydü; o atmosferde takımı ileri taşıdılar.

    --- alıntı ---

    jor bey - ekim ayı galatasaray dergisi

    artık bu mantaliteyi, bu yapıyı kurabilenler başarıya ulaşabiliyor. adamın lafları ders niteliğinde... ülke genelinde 12-13 sene önce bu yapı yeterli değildi ama daha çok hakimdi. git gide kabile devletine evriliyoruz. en azından şimdlik de olsa aksi bir bakış açısını galatasaray futbol takımında görmek sevindirici.
  • 26831
    `“sneijder hiç yılmadı”`
    o, benim için hâlâ aynı wesley; değişen hiçbir şey yok. eğer bir çocukla o yaşta tanışıyorsanız, öncelikli özelliği sahada sergilediği değildir. onun aslında kim olduğunu, en saf hâlini görürsünüz. ve onunla 20 yıl sonra karşılaştığınızda, o hâlâ aynı insansa bu size büyük mutluluk verir. wesley de benim için öyle. o zamanlar da aynıydı; şakalar yapardı, mücadele etmeyi severdi, oyundan ve daha iyi olmaktan asla vazgeçmezdi. ben onun antrenörü olarak; karşımda her zaman neşeli bir insan ve harika bir oyuncu gördüm zamanla. tabii ki zorluklar da yaşadı ajax futbol akademisi’nde; çünkü hep kendisinden güçlü ve büyük oyunculara karşı mücadele etmek zorundaydı. hiç yılmadı ve herkes onu çok sevdi.

    `“dengeyi yakalamak gerekiyor”`
    takımın hangi noktalarda problemleri olduğunu analiz ettik. savunmada bir oyuncuya ihtiyacımız vardı, sağ bek için alternatif bir isim düşünüyorduk ve forvet almamız gerekiyordu. orhan atik, ayhan akman, yönetim ve diğer unsurlarımızla birlikte çok sayıda oyuncu üzerinde düşündük. ben bu dönemde oldukça iyi bir iş birliği yaptığımıza da inanıyorum. en sonunda ihtiyacımız olan noktalara gerekli takviyeleri yaptık. finansal olarak doğru dengeyi de yakalamamız gerekiyordu. ayrıca bir oyuncu üzerine yoğunlaşırken diğer ihtimalleri de göz önünde bulundurmalısınız. transfer sezonunun son günlerinde, nigel de jong’un takımımıza katılabileceğini öğrendik, bizim adımıza bir fırsattı. ve hızlı bir şekilde bu transfer gerçekleşti.

    `“daha iyi olmalıyız”`
    oyuncular için zor bir sezondu. galatasaray, üst düzey oyunculardan kurulu; büyük bir kulüp. ligi altıncı sırada tamamlamak insanları mutlu edemez. bu durum, oyuncuları da etkiledi. ancak yeni sezonda birçok şey farklı oldu, farklı bir yapı kurduk; yeni oyuncular aramıza katıldı, üst üste maçlar kazandık. ama hâlâ daha iyi olmamız gerekiyor. çok iyi konsantre olduktan sonra, bazen o hissi kaybedebiliyoruz. yani kilo vermek istediğiniz zaman, ilk hafta çok iyi gider; odaklanırsınız. ancak sonrasına da dikkat etmelisiniz.

    `“bruma kariyeri için önemli bir aşamada”`
    bruma, bizim takımımızın en genç oyuncularından biri; aynı zamanda ligin de öyle. kariyeri adına önemli bir aşamada şu an. hâlihazırda olduğu pozisyonu korumalı ve tecrübeli oyunculardan ders almaya, onları izlemeye devam etmeli. sadece bruma için değil; sinan gümüş ve o yaş grubundaki diğer oyuncular da öyle. bu sezon veya gelecek sezon değil sadece. 25-26 yaşına kadar devam edebilecek bir süreç bu. tercihler, atılacak adımlar, yapılacak hatalar, tecrübeler… hepsi birlikte gelebilir.

    `“takım oyuncusuyum”`
    ben hiç değişmedim. zor bir durumda geldim, herhangi bir maddi talebim olmadan; sadece yardımcı olabilmek adına göreve geldim. pek iyi geçmeyen bir sezonda hep birlikte bir kupa kazandık. yeni bir yapıyla tekrar güçlü bir takım kurabileceğimiz konusunda fikir verdik. yönetimimizle beraber yaptığımız çalışmalar sonunda mantıklı noktalar üzerinde durarak oyun sistemimize uygun isimler aldık. bir takım oyuncusuyum; teknik heyetin, sağlık ekibinin, burada bizimle beraber çalışan idari ve iletişim ekibinin ne denli önemli ve değerli olduğunu biliyorum. buna göre hareket ediyorum; biliyorum ki, saydığım unsurlar olmadan başarıya ulaşamam. taraftarların benim için yaptıkları çok özel, son yedi ayda yaptıklarımıza saygı duyduklarını hissedebiliyorum ve bunun için her birine müteşekkirim. ama daha önce de söylediğim gibi, benim gözümde kulüp; bireylerin her zaman üzerinde. bu sezon evimizde onlarla birlikte oynadığımız maçlarda yaptıkları olağanüstüydü; o atmosferde takımı ileri taşıdılar.

    - riekerink bey
  • 26833
    "gökhan gönül'e 2.25 milyon euro verdik, beşiktaş 1.75 milyon euro verdi. aralık sonunda imzaladı ya da başka bir şey var."

    "zorya taş gibi dedim, herkes benimle alay etti. ne oldu peki? manchester united zor yendi."

    "karanlıkta kupa alınır mı? provakasyon var. kimdi o zaman galatasaray'ın ceo'su? araştırın o adamı."

    "(galatasaray'ın kadıköy'de kaldırdığı kupa ile ilgili) ben o kupayı aldırmazdım. ölürdük de aldırmazdık, tanımazdık kimseyi."

    "o zaman yönetici değildim ama 3 temmuz olmasaydı her sezon şampiyon olacaktık. şampiyonlar ligi'nde de ilk 8'e girerdik."

    "pereira takımı iyi çalıştıramadı. kaçtı gitti. uefa'nın ona ceza vermesi lazım. türk olsaydı, şu anda vatan hainiydi."

    mahmut uslu

    hangi birine güleceğimi şaşırdım.

    (bkz: beyefendiye makas gönderelim)
  • 26840
    --- alıntı ---

    federasyon euro 2016'ya gittiğimiz için 150-200 milyon tl gelir elde etti. biz bu paraları halkın vergilerinden almadık ki.

    --- alıntı ---

    (bkz: arda turan)

    abi bakış açısına inanamıyorum. bu nasıl bir algı, nasıl bir bilinç. peki o federasyon türk futboluna kaç para yatırım yaptı? o yatırımların içerisinde halkın vergisi yok mu? federasyona avrupa şampiyonasına katılması dolayısıyla giren para türkiye cumhuriyeti'nin, dolayısıyla da türk halkınındır. illa türk halkının cebinden çıkması gerekmez. kurumları ister yurt dışından olsun, ister yurt içinden olsun kazandıkları parayı keyfi harcama lüksüne sahip değillerdir.

    devlete ait bir sürü özerk kuruluş var. hepsi kar elde ediyorlar üretimleri üzerinden. kimi yurt içinden, kimi yurt dışından. eee? bu kar üzerinde özgürce tasarruf edebiliyorlar mı? hayır.

    paşam federasyonun avrupa şampiyonasına katıldığında kazandığı para üzerinde hak sahibi görüyor kendini. yani kim öğretiyor bu adamlara bu lafları. kim sokuyor akıllarına. hadi akıllarına birileri sokmuş, bir allahın kulu da demiyor mu "hayır ulan o halkın parası". öğretmiyor mu kimse, ülkede vatansever kalmadı mı? en basit konularda bile ahlaklı olmayı düşünecek insan kalmadı mı?

    benim dedem bir özel mağzada muhasebeci olarak çalışmış. her yılbaşında personele 1 takım elbise hediye ederlermiş. her yeni yıl sayımında da envanterde 1 takım elbise fazla çıkarmış. seneler sonra anlamışlar ki, dedem o hediye edilen elbiseyi gizli gizli mağzaya geri koyarmış hakkım değil diye. dedem 2 kız okutmuş 1 asgari ücretle. böyle insanlardan, arda zihniyetli insanlara... nasıl geldik, nasıl bu kadar bozulduk...

    bir de hakmış gibi söylüyor, savunuyor. bu nasıl ahlak? çok üzülüyorum.
  • 26841
    transfer döneminde kafalarda oluşan bazı soruları gidermek adına paylaşmakta fayda var;

    --- alıntı ---

    tolga ciğerci’nin transferinde çok zorlandık. şöyle bir benzetme yapayım, en az 3 - 4 kere öldü, suni teneffüsle çalıştırdık. bonservis bedeli 6 milyon euro’dan başladı. biz 3 milyon’a aldık. kulübü hertha berlin tolga’ya yıllık 1.5 milyon euro’dan 5 yıllık anlaşma önermiş. şimdi bu oyuncuyu oradan almak için, tabii ki üstünü vermek zorundayız. taraftarımız şuna baksın, vermişiz bir para, şu anki durumu o verdiğimiz paradan daha mı iyi daha mı kötü. eren’e 4 milyon euro vermişiz bonservis olarak tolga’ya 3. 10’ar milyon euro’lar getirseler biz verir miyiz şimdi? öyle bakmak lazım biraz. eren 5 maçta 5 gol attı kaç puan getirdi. bu bir takım oyunu ama çok ön plana çıktı attığı gollerle. bir yatırım yapıyorsun, eğer o yatırım daha fazla ediyorsa karlı bir yatırım yapmışız. sonuçta biz burada yatırım yaptık. genç oyuncular aldık. bakın diğer takımlara ya genç oyuncuları kiralık aldılar ya da 30’un üzerindeki adamları alıyorlar. şu an türkiye’nin konjonktürü bu maalesef. genç oyuncu kolay kolay buraya gelmek istemiyor. transferler yaparken elbette çok zorlandığımız zamanlar oldu ama galatasaray isminin büyüklüğü bize aslında her kapıyı açtı.

    --- alıntı ---

    (bkz: levent nazifoğlu)
  • 26845
    "transferim çok çabuk gerçekleşti. ama futbolda bu da var. çok çalışırsanız, iyi bir yere gelebilirsiniz. iyi bir yere gelirseniz, sizi transfer etmek isterler. ben de almanya’da oynarken teklif aldım ve çok da düşünmeden galatasaray’a geldim. şu anda işler iyi gidiyor ama gol ve asist de gelmeli. benim için o zaman işler iyi gider. fazlasının daha gelmesi lazım. oyunumu süslemem lazım.

    türkiye geldiğimde ilk dikkatimi çeken temponun biraz daha düşük olması. bundesliga’da tempo çok daha yüksek. bir de almanya’da futbol sanki biraz daha kompakt ve taktiğe dayalı. bayern ve dortmund’un oynadığı futbol ise çok daha farklı. aynı galatasaray’da olduğu gibi. ama diğer takımlar açısından bakarsak böyle bir farklılık var.

    hoca senden ne istiyor, o çok önemli. ben şu anda ön libero olarak görev yapıyorum. takımı hızlıca çıkartmalıyım. sahayı tamamen görmem lazım. hoca bana güveniyor. bence futbolcu için en önemlisi bu. hoca güveniyorsa, futbolcu hata bile yapsa, yine de morali bozulmuyor. çünkü biliyorsun ki hoca kenarda benim yapmak istediklerimi ve yapabileceklerimi biliyor. eğer size güven duyulmazsa sadece bir kere denersiniz. başarısız olursanız bir daha da denemezsiniz. tüm özelliklerimi gösterebildiğimi düşünmüyorum. umarım bana olan güvenle birlikte çok daha iyi işlere imza atacağım.

    ailece galatasaraylıydık. 2000 yılında 8 yaşındaydım. süper kupa maçını hatırlıyorum. mario jardel’i çok seviyordum. topla koşarken mario jardel diye bağırarak vururduk topa. almanya’da yaşayanlar için çok güzel duygulardı bu başarılar. bizleri gururlandırıyordu. yıllar sonra almanya’da oynarken hangi takımı tuttuğumu sordular, ben de galatasaraylı olduğumu söyledim. söyleyen söyler, tamamen kişinin tercihi. bir kardeşim daha var, o da hamburg’ta oynuyor.

    xavi ve iniesta’yı çok beğeniyorum. pasa dayalı, göze çok güzel gelen bir futbol oynuyorlar. sergio busquets’i de çok beğeniyorum. fazla koşmuyor ama oyun görüşü çok iyi. youtube’da videolarını bazen izlerim. topu nerede alıyor, nereye dönüyor? bunlar önemli. ve bu adamlar çok iyi, ne yaptıklarını iyi izlemem lazım diye düşünüyorum. tabii, neymar ve messi gibi farklı adam da var orada. onlar kadar iyisi yok bence.

    arsenal’de oynamak isterim. çocukluğumdan beri bu bir hayal benim için. galatasaray’da oynamak da bir hayaldi. çocukken sokakta giydiğim galatasaray formasını şimdi futbolcu olarak giyiyorum. bir tanesini gerçekleştirdim, diğeri de neden olmasın.

    istanbul çok güzel bir şehir. şu anda fazla bir şey yapmıyorum. otelde kalıyorum. orada bir avm var, inip kahve içmeyi seviyorum. benim içim en önemlisi futbola konsantre olmak. yemek yemeyi seviyorum ama bir yandan da sporcuyum. dikkat etmem gerekir. nereye gidersem gideyim baklava ve dondurmayla karşılıyorlar. çok da iyi olmuyor bu durum... şekeri iyi ayarlamam lazım. iki hafta ya da üç haftada bir kendime izin veriyorum. o zaman şeker yiyebiliyorum. yaşadığım bir sakatlık vardı. o sakatlık sırasında çok düşündüm ve dikkat etmem gerektiğini anladım. çünkü sporcunun kendine iyi bakması gerekiyor."

    - tolga ciğerci
  • 26846
    ''eğer bir futbolcu, takımda louis vitton çantası olmayan tek kişiyse o çantayı mutlaka almak istiyor ve kendini baskı altında hissediyor. o çantayı hiç beğenmiyor olsa bile sırf bu yüzden almak istiyor. bunu çok yanlış buluyorum. futbolcunun asıl işi iyi çalışmak ve sahada iyi oynamak olmalı. asıl işiniz sırf başkası sahip diye her şeyin en iyisini satın almak olmamalı. futbolcular artık instagramda iyi gözükme derdinde kendilerini büyük sanıyorlar ama hala çocuklar."

    seamus coleman
  • 26847
    "galiba 12 yaşındaydım florya’ya ilk geldiğimde. kırmızı toprak bir saha vardı o zaman. yıldız takımla genç takım arasında bir yerden başladım. hatta florya’da bu binanın inşaatında da çalıştık. burasının tuğlasını seramiklerini taşımışlığım vardır. altı yıl amatör futbolculuk hayatım oldu florya’da. dört sene de profesyonel futbolculuk yaptım. simoviç ve hayrettin’den sonra takımın 3. kalecisiydim. o zaman en çok sevdiğim şey özellikle avrupa maçlarında tribünleri izlemekti, ilgi çok büyüktü ben hep yedek kulübesinde olduğum için oradan daha iyi izleyebiliyordum. uğultudan kulaklarımı kapatırdım. ali sami yen herhalde atmosfer olarak dünyadaki ender statlardan biriydi.

    o zamanlar hagi, ilie ve filipescu’nun transferleri vardı. problemli dönemlerdi. mesela hagi’yi yönetimin bir kısmı istiyor, bir kısmı istemiyordu. ergün gürsoy, romanya’ya beni yolladı ve o transferleri irfan kurtoğlu ile beraber yaptık. hagi’yi aldık diye çok büyük tepkiler de aldık. yönetime de çok zor kabul ettirdik. “yaşı geçmiş, bastonla mı oynayacak!” dediler iyi hatırlayın, 3-4 ay da futbola ara vermişti, biz kendisinin yanına gittiğimizde sadece tenis oynuyordu. rahmetli özhan canaydın da o dönem asbaşkandı ve bir gün beni çağırdı “ali sami yen’den sorumlu koordinatör olacaksın” dedi. iki yıl da hem florya’yla hem de özhan canaydın’ın isteğiyle ali sami yen’le ilgilendim. ama bütün bunların dışında çok iyi bir taraftar oldum. görev almadığım dönemlerde de içeride dışarıda bütün maçlarına gitmişimdir. hele son 6-7 sene kaçırdığım deplasman yoktur, kamplar dahil gittim. kısacası galatasaray’dan hiçbir zaman kopmadım.

    başkanımız florya’ya toplasan 4 ya da 5 kere gelmiştir. bizi burada o kadar özgür bıraktı ki… zaten bu başarının gelme nedeni de çok sesliliğin olmaması. başkanımız ve yönetim kurulumuz çok özverili davrandı. uhdesinde olan bir olayı kendi yönetimlerinde olmayan bir kişiye verdiler. çok kolay bir şey değil bu yönetim içerisinde bir insan için. sonuçta bizi sportif a.ş yönetimine atayan galatasaray spor kulübü yönetimi. istedikleri zaman da bizi bu görevden alabilecek durumdalar. galatasaray’ın en önemli kalbini alp yalman, mehmet özbek ve bana emanet ettiler. çok özverili bir davranış...

    her hafta evimizi açtığımız insanlar da bize karşı iyi niyetli olmalı... galatasaray’ın hocası ve sahipsiz değil. hocamıza kimse dokunamaz. basın özgürlüğü var ve bu kavrama da her zaman saygılıyız. ama bir de basın adabı vardır. herkes uymak mecburiyetinde. başkasına soramadığın soruyu bizim hocamıza da soramazsın bu kadar basit. bu bütün sporcularımız için de geçerli. mesela ben burada bütün futbolculara biraz tatlı sert davranıyorum. baştan yadırgadılar ama benim aklımın arkasında başka bir şey olmadığını gördükten sonra onlar da rahatladılar. onlara zaman zaman sert davransam da kimseye sert davrandırmam. hepsi bizim korumamız altında kimse dokunamaz.

    şampiyonluk şansı olan elbette rakiplerimiz var. bu sene konya, başakşehir ve osmanlıspor da çok kuvvetli takımlar kurdular. başa oynama tecrübeleri de daha fazla geçen seneden. fenerbahçe’yi hiçbir zaman göz ardı edemezsiniz. onların da kim ne derse desin kaliteli bir kadrosu var. beşiktaş’ı erken favori gösterdiler. beşiktaş, şampiyonlar ligi’nde de mücadele edecek. kış gelecek, yorgunluklar gelecek. beşiktaş favori gösteriliyor, şansı da var. iyi bir kadroları var ama söylendiği gibi hiç kolay değil işi. biz buradaki düzeni sağladık, bunu bozmazsak en şanslı olarak kendimizi görüyorum. büyük takımların şöyle bir özelliği var, eğer ilk ikide değilse hemen düşer. şampiyonluk yarışında geriye düşen futbolcuyu motive edemezsiniz. biz şimdi tam planladığımız gibi gidiyoruz.

    tolga ciğerci’nin transferinde çok zorlandık. şöyle bir benzetme yapayım, en az 3 - 4 kere öldü, suni teneffüsle çalıştırdık. bonservis bedeli 6 milyon euro’dan başladı. biz 3 milyon’a aldık. kulübü hertha berlin tolga’ya yıllık 1.5 milyon euro’dan 5 yıllık anlaşma önermiş. şimdi bu oyuncuyu oradan almak için, tabii ki üstünü vermek zorundayız. taraftarımız şuna baksın, vermişiz bir para, şu anki durumu o verdiğimiz paradan daha mı iyi daha mı kötü. eren’e 4 milyon euro vermişiz bonservis olarak tolga’ya 3. 10’ar milyon euro’lar getirseler biz verir miyiz şimdi? öyle bakmak lazım biraz. eren 5 maçta 5 gol attı kaç puan getirdi. bu bir takım oyunu ama çok ön plana çıktı attığı gollerle. bir yatırım yapıyorsun, eğer o yatırım daha fazla ediyorsa karlı bir yatırım yapmışız. sonuçta biz burada yatırım yaptık. genç oyuncular aldık. bakın diğer takımlara ya genç oyuncuları kiralık aldılar ya da 30’un üzerindeki adamları alıyorlar. şu an türkiye’nin konjonktürü bu maalesef. genç oyuncu kolay kolay buraya gelmek istemiyor. transferler yaparken elbette çok zorlandığımız zamanlar oldu ama galatasaray isminin büyüklüğü bize aslında her kapıyı açtı.

    bruma’nın uzun yıllar galatasaray’da oynamasını istiyoruz ama şu an sözleşme uzatma gibi bir düşünce için erken. henüz bu konuda hiçbir görüşme yapmadık. bruma özel bir oyuncu, sezon başı o yüzden ne kadarlık teklif gelirse gelsin satmayacağız dedik…"

    - levent nazifoğlu
App Store'dan indirin Google Play'den alın