• 3183
    2 grup var kendisini eleştirirken bel altı vuran ve yalan söyleyen.

    bir grup kuyruk acısı olan liseciler. hukuka uygun olmadığını bal gibi bildikleri ancak yönetimlerin başında giyotin gibi tutmak için kullandıkları "idari ibra" yüzünden kulübü mahkemelere düşürmelerine rağmen hala daha konuşabiliyorlar. başlan adayları, ali sami yen mezarında anılırken galatasaray başkanına omuz atıyor. lise sıralarında kalmışlar.

    diğer grup ise "dursun yerine size oy verdik, hani bizim rantımız?" diyen faruk süren tayfası. burak elmas, sırf sportif aş'ye ceo yapılmadı diye mustafa cengiz yönetimimdeyken seçim için adnan öztürk' le çalıştı. bir tane, adını bile hatırlamadığım, kukla başkan adayı çıkardılar. dikkate dahi alınmayınca da "zaten biz dursun'dan oy çalmak için yapmıştık" dediler utanmadan.

    iki grupta kimi zaman farklı, kimi zaman benzer ama çoğunlukla hiçbir şekilde ispatlanamayacak söylemlerle eleştiriyorlar. bel altı vuruyorlar. kimi zaman yalan söylüyorlar.

    bunlarım dışında makul eleştiri yapanlar da var. onlar zaten aşırıya kaçmadan eleştirdikleri için tepki çekmiyorlar.
  • 3204
    gazetecilerin ilgi çekmek adına yaptıkları haberlerden dolayı sorumlu tutulan yönetimdir. "haber" dediğimiz şey gazetecinin sorumluluğudur. verilen haber ile ilgili bir yanlış varsa bunun hesabı da gazeteciden sorulmalıdır.

    yok efendim "ama haberi yönetim veriyor". nereden biliyorsunuz? yanında mıydınız? ne söylediğini, nasıl söylediğini biliyor musunuz? hayır. e o zaman nasıl haberden gazeteciyi değil de yönetimi sorumlu tutuyorsunuz benim aklım almıyor?
  • 3258
    mert hakan ve mensah neyse de hem sende oynamış, kalmayı ve maaşında indirimi kabul etmiş lemina'yı, daha kendi futbolcusunun maaşını ödeyemeyen bjk'ye kaptırarak büyük bir fiyaskoya imza atmış olan yönetimdir.

    yalnız burada lemina konusunda yönetimi çelişkiye düşüren de fatih hocadır. para yokken genç oyuncı fetişi azmış ve leminavyı istememiştir. bazen "hoca ne derse o" diyerek işin kolayına kaçarsan böyle ortada kalırsın. halbuki hocayı ikna edeceksin. "hocam durumumuz bu, gel lemina kalsın bu sezon. seneye bakarız" diyeceksin.
  • 3265
    transfer konusunu çok fazla hocaya bırakan ve onun isteklerini gerçekleştirmek için bu sıkışık dönemde gereksiz yere zaman kaybeden yönetimdir.

    ffp seneye bitiyor. hocayı ikna edip seri ve lemina'yı 1 yıl daha kiralasınlar. genç oyuncu peşinden koşulacak zamanda değiliz. bu seneyi şampiyon ya da en kötü ikinci bitirmek mecburiyetindeyiz. geçen senenin hazır takımına takviyeler yapmış gibi düşünür, devam ederiz. sonra 5 ekim'e kadar fırsat çıkarsa ona göre transfer yaparsın. böylece kadrodaki bazı oyuncuları* da alelacele satma ya da kiralama stresinden de kendini kurtarırsın.
  • 3283
    hukuktan anlamayan, kendi hukukunu ülkenin hukukundan üstün sayanlarca ibra edilmediği iddia edilen yönetimdir.

    burası muz cumhuriyeti değil. sizin lise koridorlarınız hiç değil.

    ekleme:

    şu "oyuncu satamıyorlar" saçmalığı da ayrı komedi. kardeşim futbolculara teklif var da mı satamıyorlar? nasıl satamıyorlar mesela? deli gibi teklif yağan oyuncuları ne yapıyorlar da satamıyorlar?

    bu sözlükte son zamanda hep aynı dili kullanan troller türedi. bunlar hep faruk süren tayfasının adanları. twitter'da da bu tayfa hep aynı dili kullanıyor. çık ispatla kardeşim hukuksuz işlem yapılıyorsa. boş yapıp insanları töhmet altında bırakmayın. işiniz gücünüz bel altı. bunlar lisecilerden bile tehlikeli. işleri güçleri galatasaray'ı kemirmek. burak elmas'ı galatasaray a.ş.'ye maaşlı ceo yapmak. kendi adamlarını maaşlı çalışan yapmak.
  • 3333
    yanlış yerden, yanlış şekilde eleştirilen yönetimdir.

    liseci ve muhalefetçi tayfanın yalanlarını saymıyorum zaten. hepsi birer saçmalık. ancak transfer konusunda "neden şu an transfer yapmıyorlar?" diye eleştirilmeleri hatalı. başka entrylerde defalarca neden şu an transfer yapamadıklarını anlattım.

    ancak diğer taraftan esas eleştirilmesi gereken yer unutuluyor. pandemi süreci 1-2 hafta sürmedi. hatta hala sürüyor. ama yoğun dönem 3 ay sürdü. bizim bu sezon transfer döneminde uefa ile anlaşmamızın devam ettiği; belhanda, babel, feghouli hatta diagne gibi oyuncuları satmadan transfer yapamayacağımız belliydi.

    transfer dönemi 5 ağustos'ta başladı. haydi mart ayında ilk anlık krizle nutku tutuldu diyelim. nisan, mayıs, haziran ve temmuz 4 ay eder. haydi nisan'ı da saymayalım. kalan 3 ay boyunca bu oyuncuların satışı ve yeni oyuncu transferi için hiçbir planlama ve girişim yapılmamış olması esas eleştiri noktası olmalı. bonservissiz adamı alırsın. o iş değil. madem genç adam almak istiyorsun, o zaman bütçeni ve transfer görüşmelerini ona göre yapacaksın.

    elbette her plan istendiği gibi gitmez. ama senğn a, b, c hatta d planların olacak. muhtemelen vardır da. ama bizim yönetimin bir başka hatası da a planını transferin son haftasına kadar zorlayıp son hafta bir anda b, c ve d planlarını uygulamaya çalışmasıdır. bizim bütçemiz gereği a planımızla b ve c planlarımız arasında kalite olarak uçurum olamaz zaten. yani atıyorum lemina'yı kiralayamazsın da, lerma'yı kiralarsın. moder'i alamazsın da coulibaly'yi alırsın. bu yüzden a planını çok zorlamak yerine takımı bir an önce tamamlamak adına b ve c planlarını devreye sokmak lazım. zira gelen adamla gelmesini istediğin adamlar arasında o süreye değecek bir fark olmaz.
  • 3400
    haklarında çok fazla anlamsız eleştiri yapılmamasının nedeninin insanların artık gerçekleri rahatça algılamasına yoruyorum.

    yani insanlar bakıyor ve diyor ki;

    - pandemi tüm dünya ekonomilerini mahvetti. haliyle futbolu da vurdu. takımlar seyirci gelirinden oldular. bizim gibi takımları daha da çok vurdu.

    - tüm ülke ekonomileri gibi türkiye ekonomisi de bu krizden nasibini fazlasıyla aldı. zaten zorda olan ekonomimiz iyice çöktü.

    - gelirlerimizin büyük ağırlığı türk lirası ile ancak diğer taraftan giderlerimiz euro ya da dolar ile. euro kuru 9 tl'ye, dolar kuru 8 tl'ye geldi dayandı.

    - ffp nedeniyle yaptığımız anlaşma gereği transfer sezonlarını artıda bitirmek zorundayız. ancak satmayı planladığımız oyuncular gitmiyorlar. gitseler de aldıkları maaşı karşılayacak kulüp bulunamıyor. evet önce oyuncu alıp sonra da oyuncu satabiliriz. ancak artık 1950'lerde değil 2020 yılında olduğumuz için herkes galatasaray'ın mali durumunun farkında. bu nedenle oyuncu alıp, oyuncu satmak zorunda kalmak hem alıcı kulüpler, hem oyuncular hem de menajerler bizim bu durumumuzu sonuna kadar kullanıyorlar.

    - yine ffp nedeniyle toplam bütçemizi de başabaş noktasında bitirmek zorundayız. zaten elimizde yüksek maaşlı futbolcular var. bunları kullanmayı da düşünmüyoruz ki düşünsek bile eksik olan bölgeleri kapatamıyorlar.

    - yine ffp nedeniyle maaş bütçemizi de belirli bir sınırda tutmak zorundayız. yüksek maaşlı futbolcular yine bunda önemli bir engel.

    - bu sezon şampiyonlar ligi gelirlerine sahip olamadığımız için önümüzdeki sezon harcama limitimiz oldukça düşecektir. şampiyon olmak belki bizi kurtarır ama onun da garantisi yok.

    - seneye yabancı sınırı geliyor. evet, yine iptal olabilir ama şu an böyle bir durum yok. zaten hali hazırda 14 yabancı sınırı var. yeni yabancı oyuncular almak demek aynen sattığın kadar al cezasındaki gibi elimizi çok zora sokacaktır.

    işte bunları gören taraftar muhtemelen "bu kadar sıkıntı arasında bir an önce transfer yapabilmek, herkesi memnun edecek oyuncular almak oldukça zordur" diye düşündüğünden çok fazla yönetimin üstüne gitmiyor. yoksa aksi halde bunları yok sayarak "transfer isteruuuaadfsadgasdasm" diyecek taraftarın fotoğrafını post-truth tanımının yanına koymak lazım.
  • 3614
    oyuncu satabilme konusunda hakkında yapılan eleştirilerin tamamen kadük olduğu yönetimdir.

    fatih hocanın başlığında da benzer örneği verdim. "oyuncu satmak" diye bir şey yoktur arkadaşlar. "oyuncu almak" diye de bir şey yoktur. bunlar tamamen gündelik dilde kullanılan söylemlerdir. ancak insanlar gündelik dilde kullandıkları söylemlerin, eylem olarak da profesyonel hayatta gerçekleştiğini düşünüyor.

    oyuncular "transfer" olur. oyuncuların "bonservisi alınır" ya da "kiralanır". ancak oyuncular köle olmadıkları için kendi rızaları dışında alınıp satılmaları mümkün değildir. kaldı ki bir oyuncunun bir başka kulübe transfer olabilmesi için öncelikle başka bir kulüp tarafından transfer edilmek istenmesi gereklidir. sadece istenmesi de yetmez, bonservisi elinde bulunduran kulübün taleplerini de karşılayacak düzeyde bir teklif sunması gereklidir. dahası kulüple anlaşsa bile oyuncu ile anlaşamadıkça bu transferin gerçekleşmesi söz konusu değildir.

    bizim taraftar herhalde futbolcu satmayı, karpuz satmak zannediyor. galatasaray'ın mali durumu ortada. bunu öğrenmek için google'a galatasaray yazmanız bile yeterli. bu şartlar altında zaten yüksek maaşları nedeniyle başka kulüplerin transfer etme konusunda istekli olmadığı oyuncuları bonservis bedeliyle başka bir kulübe göndermek oldukça zor bir durum.

    belhanda üzerinden gidelim. belhanda bu yaz en az 3 kez arabistan'a gidebilirdi. istemedi. 7-8 milyon € arası teklifler de oldu, 5-6 milyon € arası tekliflerde. adam "gitmem" dedi. "ya bonservisimi verin, fransa'ya gideyim ya da kalırım" dedi. şimdi ne yapacaksın? kadro dışı bırakabilirsin bir tek. ne olacak peki o zaman da? taraftar daha baştan "hem satamıyorsunuz hem de kadro dışı bırakıp değerini düşürüyorsunuz" demeyecek mi? diyecek. peki ne yapılacak o zaman? bakın şimdi nice geldi ve bonservis filan teklif etmiyor. yalan o 7 milyon € teklif filan. belhanda bonservisini alırsa gider nice'e. alamazsa kalır.

    soso ve babel de benzer şekilde. diyolar ki "ya bonservisimizi verin ya da kalır oynarız". hatta babel doğrudan "tazminat ödenmeden şuradan şuraya gitmem" diyor.

    diagne'ye arabistan'dan 10 milyon € civarı teklif geldi. arabistan'a gitmek istemiyor adam. ne yapacaksın? hiçbir şey.

    yani "oyuncu satmak" öyle söylendiği gibi basit bir iş değil. hele hele bu kontratlar ve yaptırımlar ışığında iyice zor. yönetim ne yapabilir bu durumda? ebay'den açık artırma mı açsın? açsan bile ülkede paypal yok yahu, kime satacaksın?*
  • 3642
    yerlerine alternatif olanları görünce inatla ve ısrarla savunacağım yönetimdir.

    diyelim ki haziran başında yeni yönetim gelse ne olacaktı? ffp cezamız mı kalkacaktı? pandeminin ekonomik etkileri mi yok olacaktı? takımdan gitmeyen yüksek maaşlı futbolcular bir anda çift haneli bonservislerle mi satılacaktı? hala daha ödeme yapmayan beinsports 2 yıllık peşin ödeme mi yapacaktı? euro 3,dolar 2 tl mi olacaktı?

    tabii ki hayır. olacak olan bugün mevcut yönetime ateş püsküren taraftarın, yeni gelmiş olan yönetime "yerine geldiğiniz adamları arattınız, transfer yapamayacaktınız neden göreve talip oldunuz, eski yönetim en azından bütçeyi iyi yönetiyordu" ve benzeri ateş püskürmesini görecektik.
  • 3687
    yaptığı transferlerde diagne, falcao ve babel konusunda başarısız olan yönetimdir.

    diğer yaptığı transferlerin ya maliyeti düşüktür ya da bir şekilde verim alınmıştır:

    luyindama
    marcao
    emre akbaba
    nagatomo
    ömer bayram
    taylan
    adem
    okan
    emre kılınç
    şener
    sekidika
    omar
    oğulcan
    kerem
    arda
    fatih
    muğdat
    emre taşdemir
    jimmy
    ozornwafor

    şu oyuncuları ise kiralamışlardır:

    seri
    lemina
    nzonzi
    andone
    onyekuru
    ndiaye
    semih (bu başarısızlık değil, rezalet aslında ama hoca çok istemişti)
    mitroglou
    saracchi
    emre mor

    yapamadıkları transferler konusunda kendilerine kızmanın alemi yok. zira 1 sezonunda bile sattığın kadar al cezası olmadan transfer yapma imkanları olmadı. sadece bu değil, her sezon azalan maaş bütçesi ve ve 20-21 sezonu sonunda denk bütçe zorunluluğu da cabası.

    peki dönüp bir bakalım, yerine talip olan adaylar kimlerdi:

    ozan korkut: kendisi kukla başkan adayıydı. futbol a.ş. ceo'su olmasına izin verilmediği için mustafa cengiz yönetimini daha yönetimdeyken satan burak elmas, dolayısıyla kayınbabası faruk süren, ve "başım dönüye" diyerek başkanlık seçimlerinden çekilen adnan öztürk'ün maşasıydı. katıldığı hiçbir programa burak elmas ve/veya adnan öztürk olmada katılamamıştı. hep susmuş, diğer ikili konuşmuştu.

    dursun aydın özbek: yoruma gerek var mı?

    ali fatinoğlu: yeni nesil turgay kıran. başka da söze gerek yok.

    peki ya mustafa cengiz giderse yerine galatasaray liselilerin başkan adayı kim an itibariyle? araştırmayın, ben size söyleyeyim: eşref hamamcıoğlu. evet ali sami yen'in huzurunda galatasaray başkanına omuz atıp, iteleyerek ortama girmeye çalışan galatasaray'ın mevcut divan başkanı. sonra da utanmadan "öyle bir şey olabilir mi canım?" demiştir. buyurun ilgili videoya o zaman:

    https://video.haber7.com/...zurunda-gergin-anlar

    insan utanır yahu. başkan bile "biraz öteye gidin" demek zorunda kalıyor.

    şimdi siz bu adamlardan herhangi birisi başkan seçilse, mevcut mali durumda, fatih terim'in istediği tüm transferlerin yapılacağına ve galatasaray'ın haklarının savunulacağına inanıyorsanız ben bir şey diyemem.
  • 3708
    yıktılar haneyi, eğlediler viran.

    tamam transfer yapamıyorsun. paran yok, risk alamıyorsun, kontağın yok yalı çocukları gibi el altı iş yapamıyorsun. bunlara tamam.

    hoca inatla ısrarla oyuncu istiyor, onun istediklerini alamıyorsun diye senin getirdiklerin de veto ediliyor. buna da tamam. ama kardeşim senin işin yönetmekse orta yolu bulup hocayı da ikna etmesini bileceksin.

    geçen sene nasıl ikna edebildin? bir sürü kiralık oyuncu aldın takıma. alabildin yani. şimdi de alırsın karşına hocayı, anlatırsın derdini. ikna olmuyorsa, inat ediyorsa da yollarını ayırırsın.

    ama ne ayranım dökülmesin, ne pekmezim dökülmesin dersen böyle eline yüzüne bulaştırırsın. cesur olacaksın. çıkıp "transfer yapmıyoruz, parayı harcamayacağız" diyeceksin. "bonservisi elinde olan ya da kiralık oyuncular dışında oyuncu alamayacağız" diyeceksin. buna rağmen hocan inatla, ısrarla senin getirdiklerine burun kıvırırsa gerekeni yapacaksın.

    ha gerekeni yapamıyor musun? o zaman ya hocanın dediğini yapacaksın, ya hocanı ikna edeceksin ya da bu diyardan gideceksin.
App Store'dan indirin Google Play'den alın