resim
Mustafa Cengiz
Görev:Başkan
Doğum:25.12.1949
Ölüm:28.11.2021 (71)
Uyruk:Türkiye
  • 1881
    2018/2019 yaz transfer sezonunda oyuncu satisi yapamayip kaynak yaratamamis, eldeki kisitli butcenin tamamini emre akbaba'ya gommustur. eldeki tek forvet gomis'i de gonderince icinde bulundugumuz rezilligi gormus olduk. maalesef bunun sonucunda ara transfer doneminde dursun tarzi kicini kurtarma transferleri yapacagi kacinilmaz. umarim en kisa vakitte istifa ederler ve bu kulubu gercekten yonetebilecek birileri basa gecer.
  • 1883
    dursun özbek’ten aldığı görevi başarılı bir şekilde yerine getiren isim. özbek dip noktasıydı, galatasaray camiası için her zaman sıfır noktası olacak özbek. cengiz ise 1.5-2 dolaylarında irtifa kaybederek ilerliyor. yönetimi gibi benim gözümde yok hükmünde kendisi. 3 boyunca taraftarı oyaladı durdu, 1 ay hayli hayli oyalar. he ronaldo’yu alsa şu saatten sonra ne yazar. tek başına galatasaray’a bir üst tur borcu var. hangi para ile bunu geri ödeyebilecek bakalım...
  • 1885
    en sonunda elf gözlerim kendisinin enkaz devraldığının ifade edildiğini de gördüğüne göre, artık dağılabilirim.

    mustafa cengiz dursun özbek'ten ocak ayında, lider başakşehir'in 1 puan arkasında, evinde maç kaybetmemiş, başında fatih terim olan bir takım almıştır. ocak transfer döneminde takımdan badou ndiaye satılarak 15 m euro gelir elde edilmiş, nagatomo kiralık olarak takıma katılmıştır.

    ocak-mayıs ayı süresi içerisinde 324 milyon türk lirası sermaye artışından gelen gelir kulüp kasasına girmiş, mayıs ayında şampiyonluk kazanılmış ve ilave bir gelir elde edilmiş, yine eylül ayında şampiyonlar ligi katılım gelirleri kulübe gelir olarak kaydedilmiştir.

    2018 haziran 2018 eylül ayı döneminde şampiyon takımın 29 gol atan forveti, bizzat mustafa cengiz tarafından satılmıştır. ilginç bir istatistik daha, 2018-19 sezonunun 15. haftasını geride bıraktığımız şu günlerde, 2017-18 sezonunda, mustafa cengiz tarafından satılan gomis, 14 gol - 3 asist ile oynamış, 15 haftada attığı 14 golü 10 farklı takıma atmış, sadece 5 maçta gol atma başarısı gösterememiştir. yine ilginç bir istatistik; galatasaray forvetinin gol attığı 10 maçın sadece 1 tanesini (başakşehir) kaybetmiştir.

    kimse kusura bakmasın ama futbol nezdinde, 1 sol bek transferi ile şampiyon olan takıma enkaz denmez; enkaz öyle olmaz.

    kendisi sportif anlamda, kaz gelecek yerden tavuk esirgemiş, hatta esirgemekle kalmamış, altın yumurtlayan tavuğunu kesmiştir.

    yine kendisi, makam, devlet erkanı gezmeye harcadığı enerjiyi forvet transferine harcasa idi, bugün bambaşka şeylerden konuşuyor olabilirdik. ayrıca makam ziyaretlerine de değinmek istiyorum; gittiğimiz deplasmanlarda su işleri müdür yardımcısına kadar görüşmesine rağmen, takımımızın alenen hakkının yendiği ortamda ne bir gak, ne bir guk diyebilmiş, bu yönde destek sağlayabilmiştir. içeri girip alakasız alakasız konuşuyor mu ne yapıyor allah bilir.

    dolmasın dayıcım kredisi; çünkü liseli değil. küme düşelim; yeter ki liseli başkan gelmesin. şampiyonluğumuzu göz göre göre alsınlar; sorun değil. yeter ki başkanlık makamını liseye kaybetmeyelim.

    kendisi ve yardımcısı ekseriyetle yetersizdir. temsil konusunda da yetersizdir, transfer konusunda da yetersizdir, türkçe konusunda bile yetersizlerdir. ama ocak ayını bekliyoruz. zira yardımcısı "ozak ayinda görezeksiniz galatasaray uşacak, almanya bizi kıskanacak" dedi. bekliyoruz dayıcım. seleznyovu alıp 2 m euro maaş ile getirdikleri zaman göreceğiz enkazı.
  • 1886
    --- alıntı ---

    stefan zweig muhteşem eseri satranç’ta yeryüzündeki en büyük kötülükleri tasvir ederken tüm olumsuzlukların kaynağının, sadece vahşet ve kötü niyet olmadığından dem vurur ve kişilerin kendi içindeki yenemedikleri zayıflıkları olduğunu söyler.

    --- alıntı ---

    s.zweig'in satrancından alıntı yapan bir başkan. en sevdiğim kitaplardan birisi. her şeye rağmen desteği hak ediyor bence. sezon sonuna kadar destek olmalıyız. yazın transfer döneminde kesin kararı verebiliriz hakkında.

    a.albayrak için ise atış serbest. :(
  • 1888
    2018 şampiyonlar ligi kura çekiminden sonra abdurrahim ile birlikte kameralara sırıtan galatasaray başkanı. kendisinin en büyük avantajı dursun özbek gibi bir faciadan sonra gelmiş olmasıdır. kendisinden önce ortalama düzeyde ve ortalama başarıda bir başkan olsa bugün mustafa cengiz'e toz kondurmayanlar en çok eleştiren kişiler olurdu. lakin aklı başında her galatasaray'lı biliyordu ki net bir santrfor transferi olmadan o gülüş bize hezeyan olacak..

    nitekim öyle de oldu. bugün kalburüstü bir forvete sahip olmuş olsak ne ligde bu kadar geriye düşecek ne de avrupa ligi gibi alt düzey bir organizasyonda devam edecektik. şampiyonlar liginde sadece gruptan çıkmanın bile geliri 10 milyon euro'dan fazla. vizyonsuzluk yüzünden bu ve bunun gibi birçok gelirden olduk. devre arası da net bir transfer yapabileceğimizi sanmıyorum. bunun ise 2 sebebi var ;

    1- kimse devre arası kalburüstü forvetini yollamaz, en azından ucuza bırakmaz
    2- transfer komitesi başındaki abdurrahim'in oyuncu bilgisi niasse ile falan kısıtlı. say desen 10 tane muhtemel oyuncu sayamaz.

    bu sebeplerden ötürü ben bu yıl avrupaya da lige de havlu attığımızı düşünüyorum şimdiden. karamsarlık vs. değil, benim realist bakışım bu yönde. bugüne kadar ümidi kestiğim sezonlarda hiç bir zaman şampiyon da olamadık zaten.

    bu başarısızlığın ise aslan payı mustafa cengiz'indir. hocanın yıpratılması cengiz varken anlamsızdır.
  • 1889
    kendisinin galatasaray'ın başına geldiğinden beri yaptığı 2 hata vardır. birisi forvet almamak, diğeri ise abdürrahim albayrak'ı basın sözcüsü yapmak. kalanı ise kim olduğunu herkesin bildiği, kendisinin de bahsettiği dahili kesimlerin taraftarı galeyana getirmesidir. kendisine konuşmuyor denildi, konuştu. bu sefer yumuşak konuşuyor denildi, sert konuştu. en son da neden konuşuyor denildi. en basitinden her maç öncesi rakip kulübe(kulübe, başkanına değil) saygıdan ötürü rize başkanına verdiği plaket bile olay oldu. açıklaması bir daha olay oldu. kısacası birileri ipini çekmek için çoktan düğmeye basmış, galatasaray lisesi'nde konuşturmamaları dahil savaşın açıkça ilanı. ben taraftarın da çanak tutmasıyla, kendisinin de bir miktar alıngan olması nedeniyle dönemini doldurmadan bırakabileceğini düşünüyorum. umarım bırakmaz, savaşın kazananı kendisi olur ve kulübü kafatasçı kan emicilerden kurtarır.
  • 1890
    iyi ki sehven sırıtmış başkandır. bir de bile isteye sürekli tebessüm etse şimdiye kadar recm edilirdi. aylardır hala neden abdurrahim başkan ile birlikte kameralara sırıttığı sorgulanıyor. hala hesap soruluyor. çok ilginç...

    tarık çamdal'ı istemiştiniz dediğimde sinir krizi geçirenler yahut ali koç'un başarılı olacağını bir galatasaraylı olarak nasıl sandınız dediğim için şahsımı linç etmek için pusuda bekleyenler az biraz empati yaparsa mustafa başkanın ne denli büyük bir başkan olduğunu, eyüp peygamber sabrını haiz olduğunu idrak eder. az biraz vicdan renktaşlar çok bir şey değil beklediğimiz...
  • 1891
    türkiye'de iki üç kulüp var. bunlar hiyerarşide en aşağıdan en yukarıya kadar ne kadar çalışanları varsa gününü sektirmeden maaşlarını yatırırlar. mesela kasımpaşa, göztepeve başakşehir ilk aklıma gelenler. bunların bir sahibi olduğu için ve kulüp zarar ettiğinde o sahip de zarar edeceği için o sahipler kulüpleri kafalarına göre yönetmiyor, her şeyi tek tek hesaplıyor adamlar. bu kulüpler zarar etmedikleri için de gitgide daha iyi takımlar kuruyorlar.

    üç büyük kulüp + trabzonspor'da durum böyle değil. bunlarda kulüpleri yönetecek olanların ilk derdi o kulüplerin iyi olmasından ziyade kendi egolarını tatmin etmek ve ileride bu titri kullanarak bir şeyler kazanmak. aziz yıldırım mesela, bunun sınırını bilemediği için en sonunda kendi başını yedi. beşiktaş'ta f. orman gelene kadarki süreç malum. şimdi o da patlamak üzere. trabzonspor zerre başarı kazanmamasına rağmen çılgın bir borç batağında.

    gelelim galatasaray'a. en son alp yalman döneminde kulüp kâr etmişti. sonrası tepe taklak. bu takım uefa kupasını kazandı, ekonomisi daha da kötü bir hal aldı. yıllardır her gelen daha da çok batırdı. bunca borcun ardından büyük başarı beklenir. hani bakıyoruz, bir uefa kupası, bir süper kupa ki aynı sezon o da, üç şampiyonlar ligi çeyrek finali. alp yalman'dan sonra 30 yıla yakın süre geçti. bunca batağın karşılığı bu mu? elbette değil.

    haliyle şimdi ffp de gelmişken galatasaray başkanının ilk işi kulübü kupadan kupaya uçurup savurmak değil. uzun vadede kupadan kupaya uçup savrulmak için gerekli altyapıyı hem maddî olarak hem yapısal olarak kurmak. sn. cengiz'in başarısını da sportif başarılar değil, kulübün düştüğü bataktan kurtulması için atacağı adımlar belirler. gerisi fasa fiso. ben taraftarın %90'ı gibi şampiyonluk fetişisti değilim. bu kulüp şart olduğunda geri adım atmayı bilmediği için bu hale geldi zaten.

    şimdiye dek ffp kıskacında uefa'dan men cezası gelmesini engelledi. 2018 - 19 sezonu yaz transfer dönemini kârla kapattı. güzel sponsorluklar bulundu. sürekli devletin kapısında olmasını yadırgıyor olabiliriz ama türkiye'de işler böyle yürüyor. d*rsun özbek sırf ankara'yla olan ilişkilerinden dolayı birçok problemi çözdüğünü söyledi durdu. eğer ankara ile aranızı iyi tutmazsanız işiniz yaş. galatasaray'ın sorunları da kronikleşmiş sorunlar. bunları devlet kapısına gitmeden çözemiyorsunuz.

    yoksa forvet almamış, aman federasyon başkanına kafa atmamış, çıkarıp masaya vurmamış, bunlar teferruat. kulüp eğer böyle zarar etmeye devam ederse elden çıkacak, satılacak; bu durumda şampiyonluk fetişizmiyle bu yönetime saldırmak neresinden baksan sağduyu eksikliği.

    unutulmasın ki fatih hoca - ünal aysal ikilisi 2011 yılında gelene dek 3 sezon boyunca şampiyon olamayışımızın sebebi, 2008 yılında hocasız kazanılan şampiyonluktu. o sezon şampiyon olacağız diye galatasaray'ın başını yiyecek çok şey yapıldı. kulübü yönetenler kazanılan başarıyı tamamen kendi egolarına yapıştırıp gezdiler. halbuki o bir pyrrhus zaferiydi.

    bu sezon da bir pyrrhus zaferi gelecek diye malî yönden gayet iyi ve doğru adımlar atan bir yönetimi harcamak galatasaray'a yine zarar verir. evvelden de dediğim gibi. bu süreçte mustafa cengiz yönetiminden iyi yönetim, fatih terim'den daha doğru bir hoca bulamazsınız. zaten galatasaray eğer iyi yoldaysa mutlaka birileri ortaya çıkıp birden bire büyük gaassaraylılığını(!) hatırlar, başkan adayı olur. işler kötüyken kimseyi ortalarda göremezsiniz.

    bari bu sefer ne yönetimimizi ne de teknik heyetimizi harcamayalım. şampiyonluk fetişizmine kulübün geleceğini kurban etmeyelim.

    (bkz: şampiyonluk fetişizmi)
    (bkz: galatasaray'ın borcu)
  • 1893
    kendisine kızdığım noktalar oldu ama bir gerçek var;

    dursun denen şahıs bu kulübü bataklığın içine çekmişken, hepimizin aklından gönlünden geçen başkan adaylarının sesi çıkmazken bu adam elini taşın altına koydu ve bu kulübü o bataklıktan çıkardı, bizi, tarihimizde bir utanç olarak kalacak olan dursun' dan kurtardı. şimdi ise sağdan soldan eleştiriler geliyor, bu adamdan daha iyi başkanlık yapacağı söylenen birilerinin isimleri zikrediliyorsa bu mustafa cengiz sayesindedir. zira bataklığın ortasındayken kimse yoktu, şimdi çamurlu bir halde ama bataklığın kıyısındayız ve yürüyüp uzaklaşma arzusundayız ya, hemen birileri öyle yürünmez, siz yürümeyi bilmiyorsunuz demeye başladılar.

    mustafa cengiz' in yanlışları vardır, söylemleri hatalıdır ama ben hala kendisinin bu takımın bir daha bataklığa gitmesine izin vermeyeceğine inanıyorum tüm kalbimle.
  • 1894
    mustafa cengiz bana güven veriyor. faruk süren dahil bütün başkanlar içinde en çok güven veren başkan umarım yanılmıyorumdur. bana şu konuda güven veriyor hani diyoruz ya şampiyonlar liginden şu kadar gelir elde ettik, oyuncu satışından şu kadar gelir elde ediyoruz diye işte bu gelirlerin kuruşuna bile dokunmayacağı her bir kuruşun galatasaray kasasına gireceğine dair güven veriyor. burada fatih terimin de etkisi var tabi ama bu güven bundan önceki hiç bir yönetimde olmadı, olmaması gayet normal geldiğimiz ekonomik tablo ortada şimdi onu düzeltmeye çalışıyoruz bu yüzden mustafa cengiz yönetiminin arkasında durmalıyız tabi ki tecrübesizlikleri olacaktır ama galatasaray istikrarla ve fatih terim'le birlikte başarılar kazanacaktır.
  • 1896
    yıllarca devlet kademesinde hizmette bulunmuş, memur zihniyetli başkan. her şeyin kitaba göre yapılacağını, konuşmaların atasözleri ve deyimler sözlüğünden alıntılarla etkili olacağını düşünür. tff'yi tff'ye şikayet eder. özhan canaydın'ın hakemlere düdük astırdığı futbol camiasında, hüsen göçek'e 1 ay dahi kafa izni aldıramamış pasif başkan.

    ama avrupaya gittik değil mi? forvetsiz bıraktığı takımla, en kolay gruptan başkasının galibiyeti sayesinde 3. olarak. olsun cengiz bizi avrupaya götürdü, eleştirilmesi teklif dahi edilemez.
  • 1897
    birkac hafta oncesine kadar destekledigim baskanimiz.

    yalniz mevcut yonetim ile beraber getek soylemleri gerek icraatleri tatmin edici degil. kaldi ki transfer planlamasi tam bir fiyaskoydu. soylemleri ile ki ozellikle a. albayrak'in aciklamalari ile kenderine karsi bir antipati olusmaya basladi.

    bu aralar yapilan transfer haberlerini de hayretler icinde takip etmekteyim. a. carroll, demba ba vs isimleri gordukce, oylesine sacma hatalar yapmayacaklarini umuyorum.

    bir de uluslararasi camiada hakkimizi arayacaklarini beyan edip, devaminda iktidara yaranmaya calisirlarsa hepten gozden duserler. umarim oyle olmaz.
  • 1898
    “ara dönemde olabilecek en iyi transferleri, en iyi maliyetlerle yapmamız gerekiyor. satmadan alamama durumu var. böyle söyleyince taraftar feryat ediyor ama bu bir gerçek.”

    bu açıklamayı yaptıktan sonra;
    "transferde a-b-c-d-e-f planlarımızın hiçbiri tutmadı. taraftarımız şuna inansın, hem teknik heyetimiz hem de biz çok iyi niyetle çalıştık" demiş ve son olarak “ taraftarımız bize güvensin.” diye eklemiş.
  • 1899
    "yav bu adam size ne etti. satmadan alamıyoruz dedikçe kızıyorsunuz" dediğim başkan.

    gerçekten skandal işlere imza attı ancak satmadan alamıyoruz arkadaşlar. transfer ve parasal durumları hatta uefa ile olan yürütmeyi oldukça fevkalede yerine getirdi. bence çabaları olmasaydı uefa bizi tertemiz men etmiş ve müthiş bir gelirden olmuştuk.

    bence asıl skandalı 150 nabızla maç seyreden abdürrahim albayrak' ı maç sonu röportajlarına, açıklama alanlarına yönlendirmesi. kendini sürekli bir şekilde anlatmaya çalışması. eğer iletişim birimimiz varsa hemen rapor istemeli, neden iletişemiyoruz diye sormalı ve sonrasında rapora bakmadan tüm birime kapıyı nazikçe göstermelidir. yeni bir iletişim birimi kurmalı ve raporu bu birimin önüne koymalı diye düşünüyorum.

    ha eğer ortada herhangi bir birim yoksa skandalı doğuran ana etkenin kendisi zaten skandalmış diyor ve elini çabuk tutmasını öneriyorum. yoksa taraftarın gözünde her geçen gün bitiyor. ben kendisini başarılı bulsam da burası türkiye diye bir gerçek var. araba yaparsın, eğer lansmanında içerisine benzin koymazsan seri üretime alınmaz*
    sunuma önem veren bir ülke diyelim, fazla deşmeyelim işin o boyutunu...

    zira kendilerini sunamadıklarını kendisi de beyan ediyor ancak hala iletişmeye kendi başına çalışmaya uğraşıyor zaar.
  • 1900
    satmadan alamama durumu çok kötü, bunun farkındayız. ama neden bir futbolcuyu sadece bonservisle almak zorundaymışız gibi bir hava yaratıyor anlamıyorum. dünya üzerinde bu kulübe kiralık olarak gelebilecek en az 10 tane santrfor vardır. aynı şekilde sözleşmesi biten futbolculara da yoğunlaşabilir. maliyeti uygunsa takıma kazandırılır. sanki adama baştan takım kur diyoruz. yapması gereken tek şey şu takıma 2 santrfor almak.
App Store'dan indirin Google Play'den alın