resim
Mustafa Cengiz
Görev:Başkan
Doğum:25.12.1949
Ölüm:28.11.2021 (71)
Uyruk:Türkiye
  • 1727
    "2-0 olduktan sonra dilerdim ki 7-0 olsun ve uzerimizdeki 6-0 psikolojisinden kurtulalim." demiş. tam anlamiyla fecaat bir aciklama.

    bi kere uzerimizdeki 6-0 psikolojisi nedir? bu olsa olsa senin kendi psikolojindir, kendin uzerinden tum takim ve taraftar hakkinda boyle bir yorumda bulunmak nedir? ancak fenerbahce baskani olsa bu aciklamaya benzer birsey yapardi heralde. durup dururken boyle bir durum varmis gibi kabullenmek nedir? sen rakibinin sahasinda sampiyonluk kupasi kaldirip karsi tarafi parcalamis bir kulubun baskanisin. bunu unutmuscasina yillar once yapilmis bir maca takilmak, bunu hatirlatmak ve boylesine bir aciklamada bulunmak nasil bir vizyonsuzluktur, gercekten sasirtici.
  • 1731
    galatasaray başkanlık makamına yakışmayan kişi.

    artırıyorum abdurrahim albayrak ile birlikte galatasaray yönetim kuruluna yakışmayan kişi.

    şimdi bazı zeka küpü arkadaşlar çıkıp diyecekler ki "ulan adam kulübü batmaktan kurtardı. el insaf!"

    kemer sıkma politikasını zaten o koltuktan oturan iyi niyetli ve akli dengesi yerinde olan herkes uygulamaya koyardı. galatasaray başkanlık makamı "iyi niyet" ve "akıl sağlığı" gibi niteliklere sahip olmanın yeterli olduğu bir makam değildir.

    skandal üstüne skandal...

    6-0'lık galatasaray- fenerbahçe maçı 6 kasım 2002 tarihinde olmuş. onu bile yarım yamalak hatırlıyorum ama bu skora muhtemelen sadece 7 kasım günü üzülmüşümdür. 16 senedir hiç umrumda olmayan ve çoğu galatasaraylının da sallamadığına tanık olduğum bir durumu kendi camiası üzerindeki psikolojik baskı unsuruymuş gibi anlatan bir başkan daha görmedim, duymadım.

    "sabır kardeşim ya. bak adam bir şeyler yapıyor işte. ne nankörsünüz! gel sen yönet o zaman!" diyen arkadaşlar tanıyorum bu sözlükte. ben de isterim kulübü yönetmeyi ve bu arkadaşlardan daha iyi de yöneteceğime eminim ama ne yazık ki bunu deneme şansımız tüzük sebebiyle şimdilik mümkün görünmüyor.

    gönül isterdi ki ben de bazılarınız gibi sikimden aşağı kasımpaşa kafasında olayım ama beceremiyorum.

    galatasaray dursun aydın özbek gibi açıkça kötü bir başkana ve mustafa cengiz gibi kötünün iyisi bir başkana muhtaç değildir. bunu iyi belleyin.
  • 1732
    ilk olarak duygun'da ortaya çıkan, kendi kulübünü gömüp sempatik olacağını zanneden pamuk dede sendromuna yakalanmış başkandır. 7-0 yenseydik keşke diye bişey yok, zaten derbi tarihinin en farklı skoru bu ve o maçta da biz galip gelmiştik. ikincisi bundan bahsederken "psikoloji" kelimesini ağzına alması tek kelimeyle bir faciadır. sen başkan olarak böyle konuşuyorsan o adamlar her 6 kasımda abartmaya başlar kutlamalarını, hiçbirimizin de onlara söz söyleyecek yüzü olmaz. çünkü kulübün en yüksek mertebeli adamı olarak sen söylemişsin bunu!

    allah aşkına ya kendine adam gibi bir sözcü bul, ya da ufak ufak bırakmaya başla o koltuğu.
  • 1733
    ilgili videosunu henüz izlemedim; şahsımda 6-0 sadece üzdü beni, çok üzdü ama ezik psikolojisine sokamadı. galatasaray taraftarının genelinde bu şekilde tezahür etmiştir diye tahmin ediyorum. lakin kimse çıkıp bana 20 senedir dışarda yenemediğimiz, içerdeki maçların bir çogunda saçmasapan skorlar aldıgımızı gözardı edip; bu takımın formasını fenberbahceye karsı giyen topcularda başkanın bahsettiği eziklik psikolojisinin olmadıgını söylemesin. akla mantıga aykırıdır; yıllardır hepiniz izliyorsunuz maçları...
  • 1734
    yağlı surattan* daha kötüye gidebilecek mi diye merak ettiren galatasaray başkanlığı yapmaya çalışan şahış.

    6-0 açıklaması gerçekten kabul edilebilir değil. sen galatasaray’ı küçük düşüremezsin, galatasaray taraftarını ezik hale sokamazsın. senin yapman gereken şey bizim başımızı dik tutmak aynı ünal aysal’ın yaptığı gibi. ben ve benim gibi binler belki milyonlar artık desteğini çekmiştir.
  • 1735
    dünkü fatih terim'in basın toplantısından sonra benim de canımı sıkan bazı şeylerin olduğunu farkettim kendisi hakkında. aleni bir şekilde canımızı yakan hakem hatalarından sonra açıklama yapmamasının en önemli sebebi türk spor basının kendisi hakkında 'beyefendi' imajı çizmesidir. 'ya galatasaray başkanı da çok beyefendi fairplay ruhlu bir insan' diye diye adamı bir kalıbın içine soktular. kendisi de bu oyuna geldi konuşmalarından anlaşılacağı üzere.

    misal hakemleri eleştirecek diyelim 'x maçta hakemler canımızı çok yaktı ama sakın yanlış anlaşılmasın hakemlerimiz çok onurlu insanlar, onlar bizim canımız' gibi söylemlerde bulunmaya başladı. söylemek istediğini söyleyip sonra toparlama gereği duyuyor. son fenerbahçe maçından sonra * 'fırat aydınus son dakikada yaklaşık 1 dakika süren itiş kakışı görmedi, görseydi olaylar bu hale gelmezdi' diyor mesela. 1 dakika süren itiş kakışı nasıl göremez 4 adet hakem? belli ki hakemler 'eyyam' yaptı. neden 'hakemler eyyam yaptı' diyemiyorsun. o zaman sen de bu söylediğin sözle eyyam yapıyorsun sayın başkan. 'ne şiş yansın ne kebap' la olmuyor bu işler? rakip takım açıklamasında teknik direktörüne 'sokak kabadayısı' diyor bir kelime cevap vermiyorsun. 'fenerbahçe kulübü değerli bir kulübümüz bıdı bıdı bıdı' artık yumruğunu masaya vur sayın başkan. belli ki fatih hoca da bu durumdan rahatsız. fatih hoca üzülürse biz de sizi üzeriz.
  • 1736
    kendisini eleştirebileceğimiz birçok husus var, en basitinden bugün sıkınıtı yaşıyorsak plansız geçen 3-4 aylık transfer periyodunun çok etkisi var. ancak, 'beyefendi' imajı çizmesi eleştirilecek değil aksine başkanımız için gurur duyulacak bir şey olmalı bence. yıllarca, aziz yıldırım gibi tüm takım taraftarlarını kutuplaştıran figürlerin türk futbolundan temizlenmesini istemedik mi veya ali koç'tan farklı tutumlar beklerken zaman zaman aziz yıldırım gibi davranmasına tepki vermiyor muyuz?

    hakemleri fatih hoca eleştirebilir, futbolcular, rakipler hatta futboldan sorumlu yönetici abdurrahim albayrak da en ağır şekilde eleştirebilir çünkü oyunun içindeler ve kendilerine avantaj sağlayacak veya medyayı yönlendirecek yöntemlere başvurabilirler. ancak futbol şubesini bilenlere bırakan bir başkan, taraftarı kullanarak güç gösterisi yapmamalı çünkü, o zaman aziz yıldırım tarzı bir model izlemiş olur. yeri geldiğinde artık futbolun içindekilerin söyledikleri birtakım merciiler tarafından umursanmıyorsa gerekli tepkiyi verebilir.

    mustafa cengiz'in kendi gibi olmasında sakınca yok. zaten biz onun dürüst, açık sözlü ve verdiği sözleri tutan bir insan olmasından ve dursun özbek örneğinden dolayı destekledik. taraftarı büyük ölçüde dinleyip, hatalarını gördüğünü de düşünüyorum ancak, bu saatten sonra transfer döneminde olduğu gibi hatalar tekrarlarsa pek destekçi bulamayacağı da bir gerçek.
  • 1737
    galatasaray spor kulübü başkanı mustafa cengiz, fc schalke 04 karşılaşması öncesi trt spor muhabiri volkan kılıç’ın sorularını yanıtladı.

    başkanımız mustafa cengiz’in açıklamaları şu şekildeydi:

    “göreve geleli 8 ay oldu. hiçbir zaman maç önü ve maç sonrası demeç vermedim. fakat çok spesifik bir durum var. avrupa’nın her tarafından gelmiş binlerce insan ve milyonlarca kalp 2-3 saat sonra başlayacak bu maçı bekliyor. tam bunu beklerken bizim “milli” federasyon, bizim federasyonumuz, yabancı olmayan federasyon, ulusal bir temsil yaptığımız anda böyle bir sevk yapıyor. bu sevki bekletemez miydi? yarına kadar bekleyebilirdi, bekleyemedi. amaç ne? ben bunu merak ediyorum. türk halkının da bu soruyu sormasını bekliyorum. ister galatasaraylı olsun, ister başka bir takımın taraftarı olsun. neden bugün bu saatte futbolcularımızı sevk ediyorlar? ben ceza almışım hiç önemli değil. ben o cezayı çekerim. fakat futbolcularımıza hem de sakatlıkların ve gerginliklerin olduğu bir dönemde verilen bu sevk kararının ilan saati bana çok kasıtlı, bilinçli geldi. bunu şiddetle kınıyorum.”

    “şaşkınlık içindeyiz. hepimiz maçtaydık. bir dakika süren iki futbolcu arasında olabilecek bir itişme. şu haklı, bu haksız demiyorum. bana göre açık ki; karşı taraf fitili ateşledi. diğerine göre, bizim taraf olabilir fakat neden hakem müdahale etmedi? ben bunu soruyorum. hiçbirimiz bugüne kadar hiçbir hakem, hiçbir maç hakkında konuşmadık. hiçbir sert söylemde bulunmadık. hakemler hakim olmamalı. yani bir taraf iki gol attıysa öbür tarafa iki gol vermemeli, bir tarafa sarı kart verdiyse diğer tarafa vermemeli. adil olmalı dediğimizde sevk aldık. bu yazıyı herhangi bir spor kulübü de deklare edebilirdi. yazının özünde ne bir fanatiklik ne birine çatma durumu var. biz sadece bize göre olması gerekeni ifade ettik. bu düzeyli duruşumuza rağmen, ağzımızı açmamamıza rağmen bu yapıldı. yoksa biz tabiri caizse çok ağır konuşmasını da biliriz. çok ağır söylem söyleriz. edepli konuşuyorsak en ağır sözcükleri kullanmasını da biliriz. ama biz bundan imtina ettik. çünkü biz yıkım, küfür ve hakaretle hiçbir yere varılamayacağının bilincinde olan bir kültürden geliyoruz. bu kültür bizi susturuyor. bu suskunluğumuzu yanlış anladılar. pasiflik, beceriksizlik olarak gördüler. hiçbir düzen ve medeniyet yoktur ki dünyada kavgayla, dövüşle, hakaretle bina edilsin. dünyada bütün kurulan medeniyetler ve düzgün camiaların tamamı düzgün söylemler, düzgün karakterler, doğrular ve dürüstlükler üzerine bina edilmiştir. asla saldırılar, hakaretler ve yalanlar üzerine bina edilmemiştir. biz bunu yapmaya çalıştık. bununla ilgili eleştirildik. dürüstlüğümüz eleştirildi. bizim düzgün duruşumuz pasiflik, beceriksizlik olarak değerlendirildi. bu bizi çok üzüyor. tabii ki diyebilirler. kendilerine göre öyle görebilirler ama bunu asla öyle görmesinler. bizim suskunluğumuz, çok özür dilerim ama asaletimizden geliyor. asaletimiz derken de kimseyi küçük görmüyorum. herkes en az bizim kadar asildir fakat olması gereken nokta bu değil. türkiye’nin olması gereken nokta da bu değil. milli bir federasyonumuzun olması gereken nokta da bu değil.”

    “euro 2024’ü kaybettik. şu anda bulunduğumuz topraklar üzerindeki almanya’ya karşı çok açık farkla kaybettik. neden kaybettik? bunun özeleştirisini yapalım. galatasaray’ın, fenerbahçe’nin veya beşiktaş’ın, herhangi bir takımımızın, kendi öz takımımızın kazanmasıyla ülke puanı gelmez mi? milli federasyonumuz bunu da hedeflemiyor. milli federasyonların buna dikkat etmesi, bütün takımlarımıza destek vermesi gerek. bu konuda çok dikkatli olmak zorunda. rastgele, öfkeyle bütün futbolcuları ve teknik heyeti sevk edemez. fatih terim özelinde özellikle söylüyorum; teknik heyet asla karışmadı. hepimiz izledik, gözümüzün önünde. hem de fenerbahçeli yönetici kardeşlerimizle birlikte izledik, gördük. ateşi söndürmeye çalışmaktan başka hiçbir şey yapmaya çalışmadı. fakat ateşi körükleyenlerle ateşe tepki gösterenler bir araya geldi, getirildi ve biz ağır bir sevke tabi tutulduk. ben bunu çok hafif tabirle, edebim içinde söylüyorum ki insanı hayvandan ayıran önemli bir unsur da edeptir; bu yaptığınız yanlıştır. lütfen bu yanlıştan dönün. inanıyorum ki disiplinde, tahkim kurulu’nda birkaç iyi insan mutlaka vardır.”

    “kesinlikle ben bunda iyi niyet görmüyorum. çünkü hakem de bekledi. olayların, yangının büyümesini neden bekledi? neden müdahale etmedi? tam tersine o yangına müdahale edenleri ‘sahaya girdiniz, çime bastınız’ diye disiplin kuruluna sevk ettiler. olacak iş değil. ben özellikle bunu kınıyorum. ben diğerleri de sevk edilsin demiyorum. benim canım yandı, onların da yansın gibi bir argümana girmem. fakat rakibimizin yayınladığı bildiride benim teknik direktörüme ve yardımcısına ‘mahalle kabadayısı’ dendi. bu sözcükler kullanıldı. merak ediyorum; hangi jargonu kullanıyorlar? bu jargonu kullanan insanlar neye güvenerek bunu yazıyor? ceza verilmeyeceğini bilerek mi bunu yazıyorlar? biz attığımız her virgüle, söylediğimiz her söze dikkat ediyoruz. 10 kere gözden geçirip filtreliyoruz. verilsin demiyorum. başkalarına verilecek cezalar bizi mutlu etmez fakat bu layüsel ifadelere karşı neden çifte standart yapıldığını merak ediyorum.”

    “koridorları alıyorlarmış. güldürme beni. sen neyin koridorunu alıyorsun? bugüne kadar galatasaray’ın hangi koridorunda hangi olay oldu? ama rakip takımların koridorlarında geçmiş yıllarda neler olduğunu hepimiz biliyoruz. alemi sersem, milleti aptal zannetmesinler. biz her şeyin farkındayız. galatasaray camiası dimdik, bunun da altından kalkacaktır.”

    “taraftarıma kininizi saklayın derken intikamı kastetmedim. insanları, camiaları, milletleri devlet olmaya itmeye çalışan şey içlerinde duydukları harstır. bu harsın temelinde öfke vardır, heyecan vardır. eğer o hars ve heyecan yoksa, hiçbir millet, hiçbir topluluk; millet ve camia olamaz. hiçbir insan aile de olamaz. ben bunu kastettim. bunu da bir vesile açıklamış oluyorum. üç saat sonra, inşallah her ne sonuç olursa olsun galatasaray’ın gurur ve şerefle türkiye’yi en iyi şekilde temsil edeceğini buradan beyan ediyorum.”

    “ben de, fatih hocam da çok yoğun. biz genelde maç öncesi konuşmayız. belli bir konsantrasyon olur. tabii ki abdurrahim bey ile devamlı temas halinde. biz sistemli çalışıyoruz. yanlış anlaşılmasın, sırtlanlar hemen atlamasın. hocayla aramızda bir kopukluk yok. bizim görevlerimiz vardır. ikinci başkanımız vardır, o muhataptır. maç öncesi futbolcularımıza dokunmayız. ben ayrı otelde kalıyorum. mümkün olsaydı ayrı uçakla da gelirdim, dönerken de ayrı uçakla dönerdim. çünkü konsantrasyona dokunmamak gerek. şu anda konsantrasyonumuz maça yönelik. üç saat önce bunun açıklanması da benim hala garibime gidiyor.”

    “biz insanlara hep söylüyoruz. bir yerde feryat ve imdat çağrısı varsa ona bakmak gerek. o ses, doğru bir ses mi? doğru bir imdat çağrısı mı? biz doğru yaptığımıza inanıyoruz. hashtag’in de, açıklamaların da sağlıklı olduğuna inanıyoruz. federasyon, bizim federasyonumuz ama içinde iyi niyetliler olabilir, kötü niyetliler olabilir. ulusumuzun birlik ve beraberliğe, mutlu olmaya çok ihtiyaç duyduğu bu günlerde lütfen atılan adımlara çok dikkat edelim. galatasaray, bu toplumun çok büyük bir parçasıdır. bu parçayı ayırıp ötekileştirirseniz siz bölücülüğe, ayrımcılığa yol açmış olursunuz. bırakın hukuksal olarak yerini, sosyolojik olarak da çok büyük ateşle oynarsınız. lütfen bunu yapmayalım. insanları birbirine düşman etmeyelim, dikkat olalım derim.”

    “her şeye şükrediyoruz öncelikle. şampiyonlar ligi’ne katılmamız müthiş bir macera. hala savaşını veriyoruz. bir gün bunu anlatsak, inşallah belki anlatırım, destan olur. nasıl olduğu gelecek kuşaklara ders olur. şundan emin olsunlar ki; bizim yaptığımız ne bir yanlış ne bir hata var. şurada konuştuğumuz gibi uefa’yla temas halindeyiz. gerçeklerle temas halindeyiz. galatasaray her musibeti hayra çevirecek özelliğe sahiptir. doğru duvarın yıkılmayacağına inanıyorum."

    https://www.galatasaray.org/...en-aciklamalar/40709
  • 1739
    katılacağı bir sonraki canlı yayında espri üstüne espri patlatmak yerine şu ona göre sahip olduğumuz yedi forveti saymasını istediğim başkan.

    takım içeride dışarıda oynadığı her maçta forvet forvet diye kan ağlıyor resmen. ele geçen onlarca fırsat, yerel ligde rakiplerin bir bir dökülüyor olması, şampiyonlar liginde tarihte ancak bir defa denk gelebilecek türden bir kura çıkması ancak böyle bir hamleyle yerle bir edilebilirdi. bu durum artık geçti diye unutulamaz. son dönemin en büyük skandalıdır. sportif başarısızlığın hazırlayıcısı olmuştur.

    `ama fifa fairplay???` diyenin de ağzına kürekle vurasım var. o bahsettiğin şey devre arası transferde de geçerli arkadaşım. orada ne yapılacaksa 3 ay yatmak yerine yazın da yapılabilirdi.
  • 1740
    tarihin en basarısız baskanlarından birisi olma yolunda emin adımlarla ilerlemekte olan sahıs. hikaye inanılmaz adnan polat a sezon da 20.45 sampiyonlugu sonrasına benzemekte. transfer donemi sonunda takımın ne olacagını zaten polyannalar haric herkes gordu. para olmaması bahane degil zaten sınırsız para harcayabiliyorken herkes baskanlık yapar. ama takımı sayısal olarak bile forvetsiz bırakmak basarısızlıkla bile tanımlanacak birsey degil. su an rakipler arasında ligin en kotu ve en eksik kadrosu bizde hala sayın baskana dursun uzerinden dilenen varsa onları da sezon sonu goruruz.
  • 1741
    6 kasım 2018 schalke 04 galatasaray maçı itibarıyla şampiyonlar ligi gruplarından çıkma şansımız sıfırdır.

    ve bunun transfer dönemi kapandıktan 10 dakika sonra kesinleşen tek sorumlusu da mustafa cengiz'dir. tebrikler sayın başkan.

    sahi gruplarda hiç puan alamasak bile ne kadar kazandık şimdi biz? hesaplamıştınız ya hani. o konu çok kritik gerçekten.
  • 1744
    kendisini ve yönetimini ismi lazım değil bir önceki başkanla kıyaslamak kabul edilemez.

    yeteneksiz olabilir, tecrübesiz olabilir, bazı konularda lafının arkasında duramamış olabilir, transfer yapacağım diyip yapamamış olabilir.. bakın bunların hepsi beceriksizliktir!

    ama göz göre göre birileri tarafından takımın başına getirilen, riva arazisini alenen peşkeş çeken, yönetim kuruluna ve galatasaray taraftarına defalarca yalan söyleyen, söylediği yalanı yedirmek için çeşitli taraftar grupları ile kanka olan, takımın geleceğini satan adamla bir tutulamaz.
  • 1745
    dursun özbek yönetimi sonrasında gelmesi ve fatih terim'le çalışması en büyük şansı olduğunu düşünüyorum. bu sebeplerden dolayı yaptığı pozitif hamleler ekstra övgü aldı. fakat yaz transfer dönemindeki hataların pahalı patlayacağı çok belliydi. belli kesim taraftar, o olmasa ceza alacaktık, o değilde dursun özbek'i hak ediyorsunuz düşüncesiyle eleştiren taraftarı susturmayı tercih etti.

    iyi günde eleştirmeyin güzel olanı bozacaksınız, kötü günde eleştirmeyin zaten kötü durumdayız bahaneleri yüzünden sürekli bu çıkmaza giriyoruz. bakın mustafa cengiz, fatih terim olmasa belki bugünleri başkanlık koltuğunda göremeyecekti. geçen sezon şampiyonluk gelmeseydi, taraftar hatalara bu kadar sabırlı olmazdı.

    mustafa cengiz'in acilen transfer konusunda deneyimli isimleri yönetime katmalıdır. sayın albayrak iyi niyetli işler yapıyor olabilir fakat yetersiz kaldığı aşikar. bir forvet transferi bütün denklemi bozdu ve bütün okları kendisine çevirdi. umarım bu hatalar sebebiyle yaşadığımız tecrübeler bize pozitif dönüş yapar.
  • 1747
    forvet transferinin olmayışının üzerine trabzon'dan 4 yiyince trtspor'da şöyle bir laf etmişti.

    "hata bende. davul benim, tokmağı başkasına verdim." https://www.mynet.com/...alacak-169264-myspor

    günümüz futbol yönetim tarzında 2 tip teknik direktörlük modeli uygulanıyor. teknik direktörlük ve menajerlik. yönetim profesyoneller vasıtasıyla veya direkt yönetim kadrosuyla futbolu yönlendiriyor, transferleri ve futbola dair kararları veriyor ise saha kenarında takımı yöneten kişiye teknik direktör deniliyor. türkiye'de ve birçok ülkede (premier lig hariç) genelde bu sistem işliyor. örneğin riekerink bu model ile teknik direktörlük yapmıştır. öte yandan futbol takımının genel bütçesinin belirlenmesi dışındaki sorumluluklar teknik direktöre veriliyor ve harcamaları/planlamaları teknik direktör yapıyorsa bu sisteme de menajerlik sistemi deniliyor. örneğin arsenal gazisi arsene wenger'de olduğu gibi, man utd emeklisi sir ferguson'daki gibi ve premier ligdeki bir çok takım bu modeli uyguluyor.

    galatasaray'da son fatih terim dönemi başladığında hangi model ile çalışılacağı kamuoyuna açıklanmadı. ancak milli takımda futbolun direktörü yani yönlendiricisi sıfatıyla çalışmış fatih terim'in, efsanesi olduğu galatasaray kulübünde yalnızca teknik direktörlük yapacağını düşünmek bana garip geliyor açıkçası. geçen abdurrahim albayrak'ın telefonundan çekilmiş ve sosyal medya hesabında paylaşılmış bir videoyu gördüm. takım otobüsüyle giderken taraftarlar yolu kesip tezahürat yapıyor, şoför bekliyor bir süre ve sonra arkadan tok sesli bir talimat. "yürü artık." ve akabinde şoförün "tamam hocam" sesleri ve otobüsün tam gaz yola devam etmesi. https://www.instagram.com/p/Bp95crvj1rE/
    yani terim'in olduğu yerde florya'daki çimler bile onun talimatları doğrultusunda kesiliyor. burası açık.

    bütün bu dengeler gözetildiğinde forvet transferi ile ilgili planlamada veya takım planlamasında hedef gösterilecek kişi mustafa cengiz midir? kendisi fatih terim'in gücünün farkında ve sorumluluk hocada diyemese de tokmağı verdim diyerek kıvranıyor. tam anlamıyla ifade edemiyor kendini haklı olarak çünkü hocasının arkasında gözünü karartmış milyonlar var. ayrıca galatasaraylı olmak da bunu gerektirir ki durduk yere iyi giden arabanın tekerine neden çomak soksun?

    lakin kendi taraftarımız çomak sokma işinde uzmanlaşmış durumda. illa ki bir düşman yaratma çabası, fatih terim'e olan sonsuz bağlılıkları ile birleşince ilk adres hep başkanlar oluyor. fatih terim'in eline kötü kadro verildiğinden dem vuruluyor sürekli ve ne yapsın canım hocam diyerek kompanse ediliyor başarısız sonuçlar. aynı terim donk'tan kahraman yaratınca sihirbaz oluyor, fakat garry'nin, mariano'nun, nagatomo'nun performansı düşünce, kadro yetersiz oluyor. çok tek taraflı bakıyoruz ve terim illüzyonu gözümüzü kör ediyor malesef.

    buradan çıkan sonuç terim'i suçlayın cengiz'i omuzlara alın olarak algılanacaktır eminim ki. halbuki söylemeye çalıştığım şey, galatasaray'ı öncellediğimiz vakit görebileceğimiz şeydir. tıpkı ülke siyaseti gibi. 100 yıldır dahili ve harici düşmanımız var. hiç bitmedi düşman nedense. kendi eksiklerini kapatmak isteyenlerin ilk fırsatta sarıldıkları argümandır oysaki bu. biz de taraftar olarak dahili düşmanlar için kendimize mustafa cengiz'i seçtik bu aralar. bu yıpranmanın kopuşlara sebebiyet vereceğini düşünmeden, istikrarın yerini kaosun alacağını umursamadan bu toplara girdik. eleştirmek güzel şey de düşman bellemek çok başka...

    tüm bu baskılara rağmen sağduyulu şekilde hareket etmesi gerektiğini düşünüyorum. fatih terim üzerinden kendini vurmak isteyenlere karşı tepki olarak terim'e cephe almamasını diliyorum. benzer şekilde terim'in de kendini kurtarmak için cengiz'i topun ağzına yollamamasını diliyorum. yakın süreçte bunlar yaşanabilir zira. fitili ateşleyen faktör ise geçen sene şampiyonlukta en büyük paya sahip olan taraftar olacaktır bu sefer...
App Store'dan indirin Google Play'den alın