• 253
    süleyman rodop hala bana bir site hakaret etti diyor. çünkü kendisine gerçek anlatıldığı halde bilinçli şekilde kabul etmedi. herhalde galatasaray sözlük üzerinden nemalanmaya çalışıyor. ya da savcılık sözlüğü sorumlu tutmayınca hatasını gördü ama kabullenmek zor geliyor. gerçeği manipule ediyor. bir gazateci olarak güvenilirliğini ortaya koyuyor. biz bir kez daha en sade dille açıklayalım. galatasaray sözlük aynı twitter gibi bir sosyal medya platformudur. içerik denetim yükümlülüğü ise kanunen yoktur. sorumluluk suçta ve cezada şahsilik ilkesi ve borçlar kanununun haksız fiil hükümlerine göre paylaşımı yapanındır. yani aynı monacoprensi için şeref yoksunu yazdığında hakareti edenin twitter değil süleyman rodop'un kendisi olması gibi.
  • 256
    savcılık henüz sözlükten monacoprensi'nin trafik bilgisini istemedi.

    monacoprensi'ni ifadeye çağırmadıkları gibi e-devlette de bir kovuşturma görünmüyormuş hakkında.

    özetle henüz kimliği bile tespit edilmemiş monacoprensi'nin. ifadesi alınmayan, kimliği tespit edilemeyen şüpheliye nasıl iddianame düzenlenmiş merak ettim doğrusu. savcılıktan süleyman rodop ne tebligatı almış bilmiyorum ama e-devlette açılmış bir dava olmadığına göre muhtemelen takipsizlik olabilir.

    neticede görebildiğim kadarıyla süleyman rodop doğruları söylemiyor. çok ayıp. koca adam. kınıyorum kendisini.
  • 257
    uzun süredir, kendim açısından özel bir sebeple yazamıyorum sözlüğe.
    ama her zaman olduğu gibi takip etmekten geri kalmıyorum bu güzel sözlüğü.
    monacoprensi, son derece iyi kalpli, değerlendirmek bana düşmese de yüksek onur, şeref sahibi, gerçek bir galatasaraylıdır.
    bugüne dek hiçbir dergi veya yayın organı bir görme engelliye futbol hakkında yazı yazdırmamışken, kendisi bana dergisinin sayfalarını açtı.
    bana plase dergi'de yazı yazma olanağı tanıdı.
    yaptığı bu işle, sadece benim için değil tüm engelliler için son derece faydalı, insancıl bir şey yapmış oldu.
    hem de, bana plase dergide yazı yazmam için getirdiği teklif esnasında, beni hiç tanımıyordu.
    monacoprensi, haşa "şeref yoksunu" değil, olsa olsa şeref sahibidir.
    galatasaray sözlük de "gözlük" değil, sözlüktür.
    galatasaray'ı her daim yaşayan, galatasarayla yaşayan bir sözlük.
    monacoprensi'ne, işte tüm bu iyilikleri için, hakkımı hiçbir zaman ödeyemem.
    ben, ileride futbol hakkında bir iş yapmak, futbol yorumcusu olmak istiyorum hep söylediğim gibi.
    eğer bu işi başarabilirsem, bu başarımın en büyük mimarlarından biri de monacoprensi olacak.
    ona karşı hissettiğim vefa duygumu da hiçbir zaman yitirmeyeceğim.
    plase dergimizi de dünyanın en çok okunan ve takip edilen spor dergilerinden biri yapacağız.
    ben, gereken çabayı göstereceğime dair kendisine söz veriyorum.
    kendisinin, eğer uygun görürse sözlüğe yapacağı taktik analiz katkılarını ve diğer katkılarını bekliyorum.
    genelleme yapmak ne kadar doğru bilemem ama, sanıyorum ki sözlük ailemiz kendisini çok seviyor, şahsen benim açımdan durum bu.
    kendisine "şeref yoksunu" denmesini de hiç doğru bulmadığımı belirtmek isterim.
    bana, kaç insan gösterebilirsiniz ki bu insan; hiçbir önkoşul göstermeden bir görme engelliye futbol yorumu yaptırsın yayın organında?
    tekrar soruyorum, kaç insan sayabilirsiniz?
    bu denli iyiliksever bir insanın aslında savunulmaya da ihtiyacı yok; ama kendisinin izniyle kalbimden geçenleri, fazlasız ve eksiksiz olarak yazıya dökmek istedim.
    ayrıca, kendisinin yapmış olduğu maç ve taktik analizlerini de gayet ilgiyle takip ediyorum., benim için son derece öğretici oluyor bu analizler.
    sırası gelmişken, sözlerimi hagi ağabeyime de bir teşekkür ederek sonlandırmak isterim.
    hagi ağabey, beni bu sözlüğe, tıpkı monacoprensi gibi, hiçbir şart ileri sürmeksizin davet etti.
    galatasaray sözlük benim ailem. sözlüğümüze "gözlük" denmesi beni çok üzdü.
    hem beni bu sözlüğe yazar yaptığı ve sizlerle görüşlerimi paylaşmama önayak olduğu için hagi ağabeyime, hem de beni plase dergi'ye yazar olarak davet ettiği için bir yardım istediğimde 40 yıllık dostmuşçasına beni dinleyerek elinden gelen yardımları yapmaktan geri kalmadığı için, monacoprensine sonsuz şükranlarımı sunuyorum.
    iyi ki varlar. iyi ki plase dergi var ve iyi ki galatasaray sözlük var.
  • 258
    kendisini tanıyorum, dostumdur, en ofsayt entrylerimden ilki kendisi hakkında yazdığım şeylerden dolayıdır. isterse 1000 tane ofsayt entrim olsun yine de kendisini savunacağım. arkadaşını satanlardan dem vuran şu sözlükte arkadaşını yanlışları olmasına rağmen savundu diye linç kültüründen nasibini almasına rağmen bendeniz kendisini her yerde savunacağım. kendisine direkt olarak dolayısıyla galatasaray'a şeref yoksunu diyebilenlere hiçbir şey demeden şu çocuğa eğer nefret kusabilen varsa galatasaray'ın felsefesini benimseyememiş demektir. murat kardeşimin dediği gibi kendisi iyi ki vardır!
  • 261
    galatasaray sözlükte yazar olalı çok olmadı, haliyle kendisini de tanımıyorum. farklı bir gelişme olmazsa da tanışmayacağız haliyle. kendisi hakkında süleyman rodop denilen yaşlı, devri bitmiş gazetecinin dediklerini görüyorum sürekli. ağza alınmayacak şeyler diyor. bu arkadaş tepkisiz mi kalıyor ya da haddini bildiriyor mu bilmiyorum ancak hukuki yolları kullanmasini tavsiye ediyorum. eğer kullanmayacaksa bu süleyman denilen kişiyi bulsun ve yüzyüze konuşsun. derdi neymiş çözsün. ünlü diye kendisini bir şeyler sananlara hadleri bildirilmeli. uygun bir dille bildirilmeli.*

    bir yazar.
  • 262
    ben futbol hakkında taktiksel metinler okumayı, bu konuda düşünmeyi çok seviyorum.
    galatasaray sözlük'te hiç şüphesiz futbolun taktik, teknik yönünü başarılı şekilde irdeleyen çok kıymetli yazarlarımız var.
    isimlerini unuttuğum yazarlarımız beni bağışlasın, burada monacoprensi ve kaideyi taciz eden istisna'nın taktik analizlerini severek takip ediyorum.
    tabii ki monacoprensi uzun yıllardır sözlükte yazar.
    ben eskiden, şimdi olduğu gibi yine futbol üzerine kafa yorardım; fakat kendisinin analizlerini okumaya başladıktan sonra futbola olan bakış açımın değiştiğini, yavaş yavaş maçları yorumlama biçimimin olumlu anlamda değiştiğini hissettim.
    ben 7 8 yaşlarımdayken, dedem bana kartondan futbol sahası yapar, futbolcuların dizilişlerini, maçın aşağı yukarı nasıl cereyan ettiğini anlatırdı ve ben bu sayede futbol sahasını, maçları zihnimde canlandırmaya çalışırdım.
    monacoprensi'nin maç sonrası analizlerini okuduğumda, işte bahsetmiş olduğum eski günlerime dönüyorum.
    maçı adeta yeniden zihnimde oynuyorum.
    futbol bilgisini, betimleme yeteneğiyle harmanlayarak, maçları taktik açıdan yorumlamama yardımcı olduğu için kendisine çok teşekkür ediyorum.
    monacoprensi'nin taktik analiz entry'lerini okuyanların, entry'lere bu gözle de bakmalarını rica ediyorum şahsım adına.
    sözlüğümüzde, hagi abime ve monacoprensine sık sık teşekkür ediyorum.
    ama inanın ki; bunu yapmaktaki amacım siz değerli okurları tekrara sürüklemek, dejavu yaşatmak değil.
    onlara gerçekten minnettarım ve bu hislerimi kalbimden gelen duygular olarak yansıtmak istiyorum.
    samimi duygularım olduğu için yazıyorum bunları.
    benle daha önce bir kere dahi konuşmadan, bana plase derginin kapılarını açan, daha önce hiçbir görme engellinin spor dergisinde yazmaması durumunu ortadan kaldırarak, engelliler adına büyük bir özveride bulunan bir insandır monacoprensi.
    kendisiyle maçlardan sonra çok uzun süre konuşuruz.
    istemediğimiz bir sonuçla ayrıldığımız maçtan sonra konuşuyorsak, önce hafif bir "yangıncı taraftar" modu açılır. sonra konu plase dergiye gelir.
    sonra tekrar maça dönülür, tekrar puan kaybının nedenleri masaya yatırılır.
    ama haftaya heyecanımızdan hiçbir şey kaybetmeden, tekrar ekran başında yerimizi alırız.
    madem konu açıldı, "aslında sarı kırmızı itiraf" başlığına yazacaktım, buraya yazıyorum :)
    evet itiraf ediyorum, 30 ağustos 2019 kayserispor galatasaray maçında, ilk yarıyı 1-0 geride kapatınca, kötü oyunumuza üzülerek maçı kapattım. hayatımda ilk kez bir maçımızın yarısında televizyonu kapattım.
    ama dayanamadım tabii ki :)
    başka kanallardan olan biteni takip etmeye devam ettim.
    radyoyu açtım, kapatıp tekrar televizyonu, onu da kapatıp tekrar radyoyu açtım.
    galibiyetimize işte bu şekilde tanıklık etmiş oldum. :)
    konu biraz dağılır gibi oldu ama kendisi hakkında yazdığım entry'nin de yine kendisiyle yaptığım sohbetler gibi olacağını tahmin etmeliydim zaten. :)
    şaka bir yana, umarım kendisiyle bir araya gelme fırsatını bulurum ve uzun uzun galatasaray'ı konuşuruz, uzun uzun futbol konuşuruz.
    beni galatasaray sözlüğe alan hagi abim sayesinde, monacoprensi benle irtibata geçmiş oldu.
    iyi ki hagi abi var, iyi ki monacoprensi var.
    iyi ki plase dergi var ve iyi ki galatasaray sözlük var.
  • 264
    "fatih terim"in -yalvar yakar- arda turan'i istedigini iddia eden, tudor guzellemesi ile meshur yazar.

    galiba bu yalvar yakar mevzusuna hakim olmasindan oturu tudorculuktan duyumculuga adim atmis. yoksa kimsenin bir sey bilmedigi, hatta suleyman rodop'un kesinlikle ilgisi yok dedigi ardayi koca galatasaray teknik direktorunun yalvar yakar istedigini bilmek onemli bir is.
    hakkinda baska bir sey soylemek istemiyorum.
App Store'dan indirin Google Play'den alın