262
ben futbol hakkında taktiksel metinler okumayı, bu konuda düşünmeyi çok seviyorum.
galatasaray sözlük'te hiç şüphesiz futbolun taktik, teknik yönünü başarılı şekilde irdeleyen çok kıymetli yazarlarımız var.
isimlerini unuttuğum yazarlarımız beni bağışlasın, burada monacoprensi ve kaideyi taciz eden istisna'nın taktik analizlerini severek takip ediyorum.
tabii ki monacoprensi uzun yıllardır sözlükte yazar.
ben eskiden, şimdi olduğu gibi yine futbol üzerine kafa yorardım; fakat kendisinin analizlerini okumaya başladıktan sonra futbola olan bakış açımın değiştiğini, yavaş yavaş maçları yorumlama biçimimin olumlu anlamda değiştiğini hissettim.
ben 7 8 yaşlarımdayken, dedem bana kartondan futbol sahası yapar, futbolcuların dizilişlerini, maçın aşağı yukarı nasıl cereyan ettiğini anlatırdı ve ben bu sayede futbol sahasını, maçları zihnimde canlandırmaya çalışırdım.
monacoprensi'nin maç sonrası analizlerini okuduğumda, işte bahsetmiş olduğum eski günlerime dönüyorum.
maçı adeta yeniden zihnimde oynuyorum.
futbol bilgisini, betimleme yeteneğiyle harmanlayarak, maçları taktik açıdan yorumlamama yardımcı olduğu için kendisine çok teşekkür ediyorum.
monacoprensi'nin taktik analiz entry'lerini okuyanların, entry'lere bu gözle de bakmalarını rica ediyorum şahsım adına.
sözlüğümüzde, hagi abime ve monacoprensine sık sık teşekkür ediyorum.
ama inanın ki; bunu yapmaktaki amacım siz değerli okurları tekrara sürüklemek, dejavu yaşatmak değil.
onlara gerçekten minnettarım ve bu hislerimi kalbimden gelen duygular olarak yansıtmak istiyorum.
samimi duygularım olduğu için yazıyorum bunları.
benle daha önce bir kere dahi konuşmadan, bana plase derginin kapılarını açan, daha önce hiçbir görme engellinin spor dergisinde yazmaması durumunu ortadan kaldırarak, engelliler adına büyük bir özveride bulunan bir insandır monacoprensi.
kendisiyle maçlardan sonra çok uzun süre konuşuruz.
istemediğimiz bir sonuçla ayrıldığımız maçtan sonra konuşuyorsak, önce hafif bir "yangıncı taraftar" modu açılır. sonra konu plase dergiye gelir.
sonra tekrar maça dönülür, tekrar puan kaybının nedenleri masaya yatırılır.
ama haftaya heyecanımızdan hiçbir şey kaybetmeden, tekrar ekran başında yerimizi alırız.
madem konu açıldı, "aslında sarı kırmızı itiraf" başlığına yazacaktım, buraya yazıyorum :)
evet itiraf ediyorum, 30 ağustos 2019 kayserispor galatasaray maçında, ilk yarıyı 1-0 geride kapatınca, kötü oyunumuza üzülerek maçı kapattım. hayatımda ilk kez bir maçımızın yarısında televizyonu kapattım.
ama dayanamadım tabii ki :)
başka kanallardan olan biteni takip etmeye devam ettim.
radyoyu açtım, kapatıp tekrar televizyonu, onu da kapatıp tekrar radyoyu açtım.
galibiyetimize işte bu şekilde tanıklık etmiş oldum. :)
konu biraz dağılır gibi oldu ama kendisi hakkında yazdığım entry'nin de yine kendisiyle yaptığım sohbetler gibi olacağını tahmin etmeliydim zaten. :)
şaka bir yana, umarım kendisiyle bir araya gelme fırsatını bulurum ve uzun uzun galatasaray'ı konuşuruz, uzun uzun futbol konuşuruz.
beni galatasaray sözlüğe alan hagi abim sayesinde, monacoprensi benle irtibata geçmiş oldu.
iyi ki hagi abi var, iyi ki monacoprensi var.
iyi ki plase dergi var ve iyi ki galatasaray sözlük var.
galatasaray sözlük'te hiç şüphesiz futbolun taktik, teknik yönünü başarılı şekilde irdeleyen çok kıymetli yazarlarımız var.
isimlerini unuttuğum yazarlarımız beni bağışlasın, burada monacoprensi ve kaideyi taciz eden istisna'nın taktik analizlerini severek takip ediyorum.
tabii ki monacoprensi uzun yıllardır sözlükte yazar.
ben eskiden, şimdi olduğu gibi yine futbol üzerine kafa yorardım; fakat kendisinin analizlerini okumaya başladıktan sonra futbola olan bakış açımın değiştiğini, yavaş yavaş maçları yorumlama biçimimin olumlu anlamda değiştiğini hissettim.
ben 7 8 yaşlarımdayken, dedem bana kartondan futbol sahası yapar, futbolcuların dizilişlerini, maçın aşağı yukarı nasıl cereyan ettiğini anlatırdı ve ben bu sayede futbol sahasını, maçları zihnimde canlandırmaya çalışırdım.
monacoprensi'nin maç sonrası analizlerini okuduğumda, işte bahsetmiş olduğum eski günlerime dönüyorum.
maçı adeta yeniden zihnimde oynuyorum.
futbol bilgisini, betimleme yeteneğiyle harmanlayarak, maçları taktik açıdan yorumlamama yardımcı olduğu için kendisine çok teşekkür ediyorum.
monacoprensi'nin taktik analiz entry'lerini okuyanların, entry'lere bu gözle de bakmalarını rica ediyorum şahsım adına.
sözlüğümüzde, hagi abime ve monacoprensine sık sık teşekkür ediyorum.
ama inanın ki; bunu yapmaktaki amacım siz değerli okurları tekrara sürüklemek, dejavu yaşatmak değil.
onlara gerçekten minnettarım ve bu hislerimi kalbimden gelen duygular olarak yansıtmak istiyorum.
samimi duygularım olduğu için yazıyorum bunları.
benle daha önce bir kere dahi konuşmadan, bana plase derginin kapılarını açan, daha önce hiçbir görme engellinin spor dergisinde yazmaması durumunu ortadan kaldırarak, engelliler adına büyük bir özveride bulunan bir insandır monacoprensi.
kendisiyle maçlardan sonra çok uzun süre konuşuruz.
istemediğimiz bir sonuçla ayrıldığımız maçtan sonra konuşuyorsak, önce hafif bir "yangıncı taraftar" modu açılır. sonra konu plase dergiye gelir.
sonra tekrar maça dönülür, tekrar puan kaybının nedenleri masaya yatırılır.
ama haftaya heyecanımızdan hiçbir şey kaybetmeden, tekrar ekran başında yerimizi alırız.
madem konu açıldı, "aslında sarı kırmızı itiraf" başlığına yazacaktım, buraya yazıyorum :)
evet itiraf ediyorum, 30 ağustos 2019 kayserispor galatasaray maçında, ilk yarıyı 1-0 geride kapatınca, kötü oyunumuza üzülerek maçı kapattım. hayatımda ilk kez bir maçımızın yarısında televizyonu kapattım.
ama dayanamadım tabii ki :)
başka kanallardan olan biteni takip etmeye devam ettim.
radyoyu açtım, kapatıp tekrar televizyonu, onu da kapatıp tekrar radyoyu açtım.
galibiyetimize işte bu şekilde tanıklık etmiş oldum. :)
konu biraz dağılır gibi oldu ama kendisi hakkında yazdığım entry'nin de yine kendisiyle yaptığım sohbetler gibi olacağını tahmin etmeliydim zaten. :)
şaka bir yana, umarım kendisiyle bir araya gelme fırsatını bulurum ve uzun uzun galatasaray'ı konuşuruz, uzun uzun futbol konuşuruz.
beni galatasaray sözlüğe alan hagi abim sayesinde, monacoprensi benle irtibata geçmiş oldu.
iyi ki hagi abi var, iyi ki monacoprensi var.
iyi ki plase dergi var ve iyi ki galatasaray sözlük var.