rijkaarddan çok da farklı bir oyun yapısı düşünmemiş teknik adamdır.
maça göre taktikler yapmıştır hep bizi iyi oyuna kazanmaya zorlamıştır. o 5-2 biten, taner gülleri kişisini meşhur eden maç ipini çekmiştir ve o dönem ben de dahil yenilginin gazına gelip gitmesi gerektiğini savunmuştum sözlük dışı platformlarda. sonradan yanlış yaptığımı anladım elbette. avrupa'da fırtına gibiydik.
ayrıca
fernando meira'yı göz göre göre satıp 6 milyon euroluk kına parası yapan adnan polat yönetimi, 6'dan daha fazla milyon euroluk gazı bizden çalmıştır ayrıca.
3 haftada komple sıçış nasıl yapılabilirin en güzel örneğidir bu. hem mükemmel gelecek vaadeden hocayı kovmuş, hem de stopersiz bırakıp bizden kupayı çalmıştır bu yönetim.
nereden nereye geldik. 4-2-3-1 oynatıyordu bu adam bize ve gene baros varken destansı oynadık. çünkü baros o sistemin komple adamıydı. çok iyiydi. zaten tek forvetlik sistem için baroş tam bir biçilmiş kaftandı. skibbe'de bunu çok iyi kullandı zaten. ama skibbeyi yakan da baros oldu. kocaeli maçındaki kaçırdığı penaltı resmen tarihi değiştirdi. lincoln istediği gibi serbestti. mutluydu. geride mehmet topal tek başına süpürücülük yapamadığı ve daha mevkili oynamak zorunda olduğu için sıkıntıya düşse de barış bu dönem iyi oynadı gene. arda ve kewell gene çok verimliydi. takımda defans bloğu haricinde maksimum verim aldığımız bir dönemdi ve bu hocanın malzemeyi nasıl kullanabildiğinin ispatıdır. ve bu adam benim de dahil olduğum gazmanlar sayesinde takımdan edildi.
böyle bitmemesi gerekirdi. tüm galatasaray camiasının anlık öfkesine kurban gitti bu adam ve ben kendisine buradan özür dilemeyi kendisine borç bilirim.
en azından enkaz bir takım bırakmadı arkasında. takım gibi takım bıraktı. teşekkürler herşey için michael skibbe.