• 228
    maalesef gelmiş geçmiş en iyi basketbolcu hala kendisidir. maalesef diyorum çünkü ondan daha iyisini izleme şansım var şuan ama bilin bakalım ne eksik. *

    jordan bana göre yeteneği, şutları, crossoverları veya savunması ile en iyi basketçi ünvanını kazanmadı. jordan'ı jordan yapan şey inancı, azmi, hırsı ve çalışkanlığıydı. the last dance bitirdikten sonra çok daha net bir şekilde anlıyor insan.

    kazanılması gereken bir maç mı var arkana yaslan ve sadece izle.
  • 229
    onun kadar rekabetçisi gelmedi.
    aslında kariyeri çok uzun olmamasına rağmen, (toplamda beş yıl ara verdi ve son oynadığı iki yılda üç yıl ara verdikten sonra 38 ve 39 yaşındaydı)
    buna rağmen kariyerine 6 şampiyonluk sığdırdı.
    kıyaslandığı lebron veya kobe kadar oynasaydı 10 şampiyonluğu rahatlıkla görebileceği açıktı.
    efsane chicago bulls takımının dağıldığı the last dance sezonunda jerry krause'un büyük kazığı olmasa ve kadro bir arada kalsaydı, jordan formunun zirvesinde basketbolu bırakmayacaktı. olaylar da farklı gelişecekti tabii...
    öyle bir efsaneden bahsediyoruz ki, nba'in çok daha sert olduğu 86-90 yılları arasında mj'nin yaptığı istatistiklere düzenli olarak yaklaşan kimse yok.
    üstelik şu an oynanan basketbol oyuncuların bireysel performanslarını çok daha kolay öne çıkarıyor olmasına rağmen...
    muhteşem hücum performansının yanında, kafasına birini taktığında da ligin en iyi savunma oyuncusuna dönüşüyordu!
    michael jordan bir bağımlıydı...
    kazanma bağımlısı!
    bu bağımlılığı hiç kimsede olmayan seviyedeydi ve olağanüstü yeteneğinin şampiyonlukla taçlanmasını sağlıyordu...
    efsane, majesteleri...
  • 230
    the last dance belgeseliyle gorduk ki goat diye bilip bagrimiza bastigimiz michael jordan, saygisizliga tahammul edemeyen yapisi, kendine saygisizlik yapanlarin cetelesini tutup yillar sonra bile "cezalarani" kesmesiyle aslinda tam bir ercüment çözer'mis ya la.

    hatta adamin saygisizlik tanimi o kadar genis ki selam veren de alan da sonunda her turlu zararli cikiyor. kendisine yapilmis bir saygisizlik olmadi zamanlarda ise kendi kendine yasanmamis olaylari kafasinda kurgulayip bunlara kendini de inandiran delinin tekiymis resmen.
  • 231
    the last dance'den sonra kendisine yonelik iki temel elestiri yeniden gundeme geldi ki anlamakta zorluk cekiyorum.

    birincisi adamin takim arkadaslarina yonelik tutumu. hakli/haksiz ayri bir tartisma ama bu ozelligi kendisinin karakterinin bir parcasi, ki o karakteri ve huylari formatlarsaniz michael jordan dunyanin gelmis gecmis en iyi birkac sporcusundan biri olamaz, hatta belki sadece siradan bir nba oyuncusu olur. bazilari sporu sadece calisma ve yetenek olarak goruyor sanirim.

    ikincisi ise bazi politik olaylara tepki gostermemesi. bu da tuhaf ve daha ziyade ideolojik bir suclama. belgeselde bunun cevabini "ben oyunuma konsantre oluyordum, evet belki bencilce ben hicbir zaman aktivist olmadim" diyerek veriyor. eger her sohret olmus sporcunun boyle bir misyonu varsa, cogunun her hafta bir siyasi tweet atmasi gerekir herhalde cunku her ulkenin kendince turlu turlu rezilligi var.
  • 232
    the last dance sonrası takım arkadaşlarına takınmış olduğu tutum şimdi kötü gelebilir ancak o dönem ile değerlendirmek lazım diye düşünüyorum. tam olarak aynı örnek değil ama eskiden okullarda bildiğin dayak vardı. şimdi hicbir hoca öğrenciyi dovemez. dovmesin de zaten. ben düşünüyorum mesela okul zamanlarında 9-10 yaşındaki çocuklara 40 45 yaşındaki adamlar nasıl vuruyormuş diye. o dönem de ise biraz sert yapılması dönem şartları diye düşünüyorum. mj su an oynasa farklı bir kafa yapısında olurdu.

    son olarak kendisi de diyor aslında bu belgeseli izleyince ne despot bir adammis diye düşünebilir ama mj kendisinin yapmadığı hicbir şeyi takım arkadaşlarından istemedi diyip ağlıyor. adam detroite kaybedince köpek gibi body building calisiyor. takım arkadaşları da bi zahmet çalışsın bedel ödesin.
  • 233
    last dance'ı az önce bitirdim.

    jordan hakkında öğrendiğim ya da aklımdan kalan şeyi soracak olursanız bence bu adam çok duygusal birisi ama hayatındaki en önemli şey kazanmak ve bunun içinde saha içinde acımasız olmayı kendisine düstur edinmiş. adam hala 7. şampiyonluğu alamadığı için pişman. gözlerinin içi genel menajer jerry krause'a karşı hala sitemle dolu.
  • 242
    şu sıralar lebron james ile karşılaştırılan efsane basketbolcu. hangisinin daha büyük olduğu konusunda lebron'un kariyeri bitmeden yorum yapmak istemem ama kendisini lebron'dan daha şanslı kılan birkaç unsur var, onları da söylemeden geçmek olmaz.

    1- phil jackson ve tex winter: mj tüm şampiyonluklarını tarihin en iyi koçlarından birinin ve tex winter'ın icadı olan triangle offense'in yardımıyla aldı. lebron hiçbir zaman phil jackson kalibresinde, hatta ona yakın kalibrede bir hoca ile çalışma fırsatı bulamadı.

    2- rakipler: lebron son 2 seneye kadar doğuda olduğu için final yolu nispeten kolay oldu ve bu haklı olarak lebron'un 10 finalinin değerini biraz düşürdü. ancak lebron'un finalde karşılaştığı rakipler neredeyse her seferinde mj'in rakiplerinden daha güçlüydü. mj'in finaldeki rakipleri;

    1 kere los angeles lakers
    1 kere phoenix suns
    1 kere portland trail blazers
    1 kere seattle supersonics
    ve 2 kere utah jazz oldu.

    lebron'unsa final rakipleri 4 kere golden state warriors, 3 kere san antonio spurs, 1 kere oklahoma city thunder, 1 kere dallas mavericks ve 1 kere de miami heat oldu (bu sene). lebron'un kariyerinde kara bir leke olarak kalacak 2011 dallas final serisi ve bu sene oynadığı miami heat final serisi haricinde lebron'un rakipleri mj'in rakiplerinden (91 lakers ve 97-98 utah da dahil olmak üzere) bariz bir şekilde daha güçlüydü. benim şahsi düşüncem, lebron mj'in yerinde olsa o da rahatça 6'da 6 yapardı, mj lebron'un yerinde olsa maksimum 10'da 5 yapardı (lebron bugün 10'da 4 yapacak gibi duruyor), aynı şartlarda 2007, 2014, 2015, 2017 ve 2018 finallerinde mj'in de pek şansı olmazdı. ha jordan 2011 finallerini kesinlikle dallas'a bırakmazdı ama o da 2016 finallerinde lebron'un yaptığını yapamayabilirdi.

    3- karşılaşmanın günümüzde yapılması: özellikle ülkemizde eskiye özlem, eskileri olduğundan daha iyi hatırlama diye bir olay var. mesela dünya üzerinde brezilyalı ronaldo'yu cr7'den daha büyük futbolcu olarak gören brezilya hariç bir tek türkiye vardır herhalde. günümüzde lebron'un defoları çok net görülürken jordan'ı sahip olduğu defolarla değil başardıkları ile hatırlıyoruz.

    aynısı lebron'un rakipleri vs jordan'ın rakipleri kıyaslamasında da geçerli;

    günümüzün en iyi oyuncularından harden, westbrook ve hatta durant ve leonard bile kaybettikleri her sene loser diye anılıyorlar. bu oyunculara loser diyen kitle 1997 ve 1998 finallerini izlemiş olsa şu an efsane gözüyle baktıkları (haklı olarak tabii) karl malone ve john stockton'a kim bilir neler derlerdi. günümüzde eleştirilen bu oyuncular, özellikle 1,2 ve 3 numara oynayan oyuncular, jordan'ın dönemindeki muadillerine göre çok daha iyi oyunculardı. mesela mj'in 1992 finallerindeki rakibi portland'ın en büyük yıldızı (belki de tek yıldızı) olan clyde drexler'ın kendisine sorsak, o bile şimdilerde flopper, loser diye eleştirilen james harden'dan daha büyük oyuncuydum diyemez, utanır. aynı şekilde stephen curry john stockton'dan, kevin durant ve kawhi leonard charles barkley'den bariz bir şekilde daha iyi oyuncular. ki bu saydıklarım lebron'un kariyerinin 2. yarısında savaştığı rakipleri sadece. yoksa lebron prime kobe ile de, prime duncan ile de aynı ligde oynadı; hatta prime duncan ile final oynadı (tabii burada mj'in de kariyerinin ilk döneminde efsane detroit pistons ve larry bird, magic johnson, james worthy, kareem abdul jabbar ile mücadele ettiğini hatırlatmakta fayda var, kariyerlerinin ilk dönemlerindeki zorluk konusunda lebron'u ön plana çıkarmaya değil, onun da çok değerli rakiplerle mücadele ettiğini hatırlatmaya çalışıyorum sadece.).

    dağılan konuyu toparlamak gerekirse, günümüz oyuncuları en küçük yanlışlarında bile ağır bir şekilde eleştirilirken jordan dönemi oyuncuları sadece olumlu yönleriyle hatırlanıyor. bu hem lebron'a hem de lebron'un rakiplerine büyük haksızlık. sırf bu yüzden lebron vs jordan tartışmasının daha sağlıklı şekilde yapılabilmesi için lebron'un kariyeri bitmeli, hatta üzerinden 10 yıl civarı bir süre geçmiş olmalı (ki lebron dönemi de her açıdan jordan dönemi kadar tozpembe görülsün.)

    4- mj'in nba'in globalleşmesindeki önemi: özellikle 90'lı yıllarda nba'in globalleşmesi ciddi oranda ivme kazandı. ve bu ivmenin bir numaralı sebebi de jordan'dır. örneğin space jam, hem nba'i hem de michael jordan'ı 90'lı yılların çocukları arasında bir ikon haline getirdi. lebron nba'e geldiğinde nba çoktan gereken globalleşmeye ulaştığı için lebron'un nba markasını daha yukarı taşıma şansı olmadı, çünkü zaten nba markası en yukarıdaydı.

    5- 92 dream team: bu takımın jordan'ın daha da efsaneleşmesinde payı olduğu düşüncesindeyim. o dönemin dream team'i altın madalyayı kazanmalarını geçtim, önüne gelene lise takımı muamelesi yapınca zaten nba efsanelerinden oluşsa da bu efsanelerin de efsaneliklerini daha da arttırdı. lebron'lu 2012 dream team kadrosunun da bu kadroya yakın seviyede olduğunu söyleyebiliriz ama 92'de toplanan kadro öyle bir seviyedeydi ki o kadroya eşdeğer bir kadro bir daha gelir mi bilinmez (2012 kadrosu da 4 ve 5 numaralar yönünden eksik kalıyordu o kadroya göre).

    velhasıl kelam lebron james-michael jordan kıyası yapılırken mj'in lebron'a göre birçok konuda çok daha şanslı bir oyuncu olduğu unutulmamalıdır. ve şu da akıllardan çıkarılmamalıdır ki lebron'un henüz kariyeri bitmedi. kendine böyle bakmaya devam ederse ve yine 2014-2019 golden state warriors gibi bir süper takım oluşmazsa lebron'un yüzük almak için 3-4 senesi daha olduğu inancındayım. bir bakmışız kariyerinin ilk 16 yılında 3 yüzük kazanmış olan lebron, son 4 yılında 3-4 yüzük kazanmış ve bu kıyaslamayı yüzük sayısı üzerinden yapanların elinden bu kozu almış*.

    şunu da eklemek gerekirse lebron'un kariyerinin 11 senesini geçirdiği cleveland cavaliers franchise'ı ile mj'in tüm başarılarını kazandığı chicago bulls franchise'ı arasındaki derin yönetiliş farkı da bana kalırsa jordan'ı lebron'a göre çok daha şanslı kılan bir faktör, onu da es geçmemek lazım.
  • 243
    nba’i nba yapıp organizasyonun dünyaya açılmasının başrolü olan majesteleri lakaplı basketbolcu. bu adamın sahadayken taraflı tarafsız herkese yaşattığı garip bir hava, bir aura ne bileyim farklı bir his vardı. ve bu hissi inanın rakip takım oyuncusundan tv başındaki izleyiciye kadar herkes alırdı. son sözü öyle ya da böyle o’nun söyleyeceğini herkes bilirdi. o da kariyeri boyunca kaybetse bile sonuna kadar mücadele etti ve tarihin gelmiş geçmiş en büyük oyuncusu olmayı sonuna kadar hak etti. o’ndan iyi şut atan ya da ribaund alan ya da savunma yapan oluyordu ki bildiğim kadarıyla nba defansif beşi’ne hep seçilirdi, ama o’ndan daha mücadeleci ve winner kimse olmadı. lisedeyken sabaha karşı 3’te uyanıp yanlış hatırlamıyorsam kanal d’de canlı yayınlanan, bulls’un utah jazz’a karşı maçlarını izleyip sonrasında uyumadan ve ilk derse geç kalıp kalmamak umurumda olmadan o’nu tv’de de olsa canlı izlemenin mutluluğunu bugün hala yaşarım. ondan sonra geçen 22 senede de basketbolu çok sevmeme rağmen adam gibi oturup 1 tane bile nba maçı izlemişliğim yok. zira o’ndan sonraki hiçbir oyuncu bana uykumdan değerli gelmiyor. he soracak olursanız oyuna getirdiği değişiklik ve değer açısından kevin durant bana daha farklı geliyor ama o kadar. belki bu dediklerim de fazla nostaljik ama michael jordan çok başkaydı be, tıpkı bu entry’de anlatamadığım gibi anlatılmaz yaşanır bir oyuncuydu.
  • 245
    2 kere 3peat yapacak kadar fiziksel ve mental olarak güçlü, bugünün temas yapildigi an faul verildigi nba in aksine tekme tokat savunmalarin olduğu 80-90 lar zamaninda oynamis, bunlari yaparken de diger takimlarin en iyi oyunculariyla takim kurmamis, oynadigi hiçbir final serisinde sinmemiş, ve asla final kaybetmemiş goat.

    ilginçtir ki eski yildiz basketbolcularin nerdeyse tamamı kendisini sevmese de lebron dan ustun gorurler.
  • 246
    basketboldan çok anlayan birisi değilim açıkçası. bu nedenle mj ile lj karşılaştırmasını yapmak haddime degil. fakat mj bizim jenerasyon için basketbolun maradonasidir, basketbolun uzaylisidir, sadece basketbol olarak değil tüm spor dallarındaki en iyi 10 sporcu arasındaki bir sporcudur. basketbolla alakası olmayan ben gibilerin bile bildiği isimdir mj.
  • 249
    majesteleri lakaplı, dünya basketbol tarihinin gelmiş, geçmiş en büyük, en özel oyuncusu, en başarılı sporcusudur.

    kısaca goat'dır.

    chicago bullstakımını 1991,1992,1993 ve 1996,1997,1998 yıllarında olmak üzere 8 yılda toplam 6 kez şampiyon yapmıştır. bu 6 yılda da finallerin mvp'si seçilmiştir.

    herşey bir yana 3 yıl şampiyonluktan sonra ara vermesi, beyzbol oynaması, tekrar geri dönüp bir üçleme daha yapması harika birşey değil mi sizce de ? :)

    dünya basketbolunun, nba'in 1 numaralı ismi kendisidir.
App Store'dan indirin Google Play'den alın