• 326
    son 10 yılda en az 2 bin kadının öldürüldüğü, kadınları birey değil sadece doğurma aygıtı ve köle olarak görmek isteyenlerin yaşadığı ülkede, kamusal alanda kadını aşağılayan birinin saçmalamalarını fikir özgürlüğü olarak gören insanlarla aynı yerde bulunmak, kendi açımdan utanç verici bir durum.

    dikkatli pozisyon alın; tıpkı melih şendil'in yaptığı gibi, anıra anıra özür dileyeceksiniz.
  • 327
    ifade özgürlüğüdür diyen arkadaşlar zaten kendisi bu konudan hapse atılmadı, hakkında herhangi bir dava da açılmadı.
    kitle iletişim araçlarından birini kullanarak geniş bir kitleye gerici düşünceni anlatıyorsun, o toplum da sana tepki gösteriyor.
    bu düşünceni evde söylesen maksimum evdeki kişi sayısı kadar tepki alırsın. tv’den söylüyorsan binlerce tepki alırsın bu kadar basit.
  • 328
    https://mobile.twitter.com/...854764138012673?s=19

    toplumumuzda çok ciddi bir kesiminde okuduğunu ya da dinlediğini anlamama hastalığı var. melih şendil'in yukarıdaki sözlerine kafamızdan bazı ufak eklemeler ve düzeltmeler yaparsak gerçekten de "ifade özgürlüğü" kapsamında ele alınabilecek ve belki birçoğumuzun hak da vereceği türden bir konuşma olabilirdi fakat sadece kendisinin dediklerine odaklanırsak cinsiyetçi, ayrımcı ve saygısızca bir üsluba başvurduğu; öte yandan da “ifade özgürlüğü" kisvesi altında kesin olarak başkalarının temel hak ve özgürlüklerini sınırlayıcı türden bir cümle kullandığı, aslında tartışmaya tamamen kapalı konular.

    evimizde, samimi arkadaş arasında böyle konuşabiliriz, hatta melih şendil'in aynen canlı yayında söylediği şekilde düşünüyor da olabiliriz, belki bilinçaltımızda ırkçı ve cinsiyetçi düşünceler de olabilir fakat eğer ki milyonlara seslendiğimiz bir canlı yayında isek ifadelerimizi çok daha dikkatli seçmeliyiz. şayet özel hayatımızda gayet argo ve küfür kullanan bireyler isek bir televizyon programında da aynen böyle davranmamız bir samimiyet, şeffaflık, dobralık mı olurdu yoksa terbiyesizlik mi? cesaret edebilir miydik ya da kameralar karşısında küfürlü konuşmaya? düşüncelerimizi kitlelere aktarırken başkalarının hak ve özgürlüklerini rencide etmeyecek şekilde konuşmalıyız ve açıkça küfürlü ifadelerden kaçınmalıyız.

    "kadın futbolunu izlemekten çok sıkılıyorum, kadın futbolunu sıkıcı buluyorum" ile "futbol ataerkildir, kadınlar futbolda olmamalı" arasında gerçekten dağlar kadar fark var ve eğer ki bu fark küçümseniyor ve "ne var canım ha öyle demiş ha böyle demiş, hem hangimiz bu düşünceye katılmıyoruz ki?" olarak yumuşatılıyor ise ya toplumumuzda çok ciddi bir algılama sorunu var, ya da biz gerçekten medeni değer yargılarımızı yitirmiş ve hassasiyetlerden uzaklaşmışız. toplumun belli bir kesimini etnik, dini ya da cinsiyet nedeniyle böylesi bir ayrımcılığa alet etmemeliyiz, hele ki bir televizyon programında. böylesi temel bir terbiye kuralını idrak etmek niçin bu kadar zor acaba?

    toplumun belirli bir zümresinin futbol ya da basketbolda "olmamaları" yönündeki bu sözde fikrin dayandığı yegane temel bu kişilerin "kadın" olması. aslında üzerine biraz düşünülse ne kadar anlamsız ve yasakçı bir ifade: "futbol oynamamalısın, çünkü kadınsın." melih şendil'in ifadesi aynen bu anlama geliyor. eğer ki bunlar fikir özgürlüğüyse, kendisinin ifadelerini normal bulan insanlar dini, etnik, siyasi ve dini kapsamda benzer türde ayrımcı "ifadelere" maruz kalsalar soğukkanlı ve sağduyulu kalabilirler miydi gerçekten çok merak ediyorum.

    son bir eleştirim de gelen tepkilere yönelik; melih şendil'in ifadeleri sonrasında birçok sosyal medya kullanıcısı kadın futbolcu ve basketbolcuların sportif açıdan estetik hareketleri ve başarılarını paylaştı. yahu bunlara ne gerek var ki? bana kalırsa tam da melih şendil'in kazdığı kuyuya düşülmüş. kadınların futbol ve basketbol oynamaları için ne başarılı olmalarına, ne de bunu "güzel" bir şekilde icra edip bu bağlamda erkeklere somut deliller yoluyla ispat etmeye ihtiyaçları var. "çirkin" oynansa ne olacaktı ki o zaman melih şendil haklı mı olacaktı? ya da çirkin oynayanları men mi edelim?

    aynı dilden cevap vermeye gerek yok, bir sporu icra etmek herkesin hakkıdır ve bu konu tartışmaya kapalıdır. bir başkasının özgürlüğünü sınırlamaya yönelik bir ifadede bulunmak da özgürlük müdür bence buna odaklanmalıyız.
  • 329
    kadınların toplum içinde araba kullanması hakkındaki görüşlerini merak ettiğim futbol spikeri. kendisine uygun birkaç tane ülke biliyorum, gidip orada rahatça tepki almadan yaşayabilir.

    1934te kadınlara çok sayıda avrupa ülkesinden daha önce seçme ve seçilme hakkı veren ülkeden nereye geldik, ne konuşur olduk. çok üzücü ve endişe verici.
  • 331
    "ben olsam takıma pembe forma giydirmem. futbol erkek oyunu. basketbol da erkek oyunu. kadınlar futbolda, basketbolda olmamalı. voleybolda da erkekler olmamalı" şeklinde buyurmuş olan abimiz. elli yaşında gecenin bir yarısı program akışını doldurmaya çalışırken doğrusu yanlışı bir kenara, fikrini çok yanlış şekilde ifade etmiştir. yıllar yılı kadın spikerlerle/muhabirlerle çalışmış bir kişi olarak, daha birkaç hafta öncesine kadar berna gözbaşı güzellerken, bu tarz bir düşünce yapısı içinde olduğunu düşünmek istemiyorum.

    fiziksel ve anatomik bazı gerçekler var. kadınların ve erkeklerin fiziksel gelişim limitleri aynı olamıyor, kuvvetleri aynı oranda artmıyor. mesela kadın basketbolundan örnek vermek gerekirse, a takmlar antreman için erkek takımlarla maç yapacaklarında en fazla yıldız takım tabir edilebilecek yaş gruplarıyla baş edebiliyorlar. erkeklerin oynadığı futbol kadınların oynadığı futbola göre daha sert, daha atletik, daha güce dayalı oluyor.

    mesela kadın basketbolunu çok seven ve takip eden ben, erkek basketbolu o kadar rahat takip edemiyorum. çünkü fiziksel oyunlar daha farklı oluyor, geçişler daha hızlı oluyor, fizikler daha iri olduğu için pozisyon ayrımı yapmak o kadar kolay olmuyor. mesela erkek basketbolunda sıradan bir maçı bile çok severek takip eden pek çok arkadaşım da kadın basketbolunu izlemeye çalıştığı zaman sıkılıyor. çünkü onlar için de sahada gördükleri biraz fazla tahmin edilebilir kalıyor.

    voleybolda ise bizde her ne kadar kadınları öne alan bir algı varsa da aslında kadın-erkek ayrımı görece daha az. kadın voleybolu bir tık daha fazla takip edilir. erkek voleybolun dezavantajı yine fizikseldir. sporculardaki atletizm arttıkça "ralli" dediğimiz topun iki takım arasında gidip gelmesi olayı kısalmaya başlıyor. kadınlarda da çok güçlü smaçörler oluyor ancak erkek vücut anatomik ve hormonal olarak kası daha çok geliştirme yeteneğine sahip olduğu için yeni nesil sporcularda ipin ucu biraz kaçabiliyor.

    kimsenin her şeyi beğenmek gibi bir zorunluluğu yok. kimsenin herkesi memnun etmek ya da suyuna gitmeye çalışmak zorunluluğu da yok. zaten futbol ya da basketbol oynayan kadınların ya da voleybol oynayan erkeklerin hiçbiri çıkıp da herkes yaptığımız işi beğensin diye bu sporları yapmıyor. bu işe gönül vererek, küçük yaştan itibaren mücadeleler ederek, hayatlarından pek çok fedakarlık yaparak bu işi yapıyorlar.

    türkiye özelinde konuşursak, özellikle kadın sporcular daha da büyük mücadeleler veriyorlar. mahallede "erkek fatma" lakabıyla, spora başladıkları zamanlarda ailelerinin "ya kızım sen çok yorulursun" söylenmeleriyle başlayan; branşı dışında bir salona/sahaya gittiğinde hor görülmelerle devam eden, yaşı ilerledikçe "ne zaman düzgün bir işin olacak" ya da "evinin kadını çocuklarının anası ne zaman olacaksın" baskılarıyla uzayıp giden bir mücadele.

    hepsiyle mücadele edip, yaptıkları sporun da zirvesine çıkıyorlar. ülkelerinde hala maç yaparken giydikleri kıyafet konuşulup tartışılıyor...

    şimdi böyle bir ülkede çıkıp da "kadınlar futbolda, basketbolda olmamalı" demiştir bu abimiz. belki sadece kadın futbolu ve kadın basketbolunu beğenmediğini söylemeye çalışırken kendi türkçesinin kurbanı oldu. belki gerçekten içindeki ataerkil düşünce yapısı dışarı fışkırdı. sadece 3 cümlelik bir açıklamayla iki yargıya da kesin olarak varmak zor.

    ancak linç yemesi son derece normal, hatta olması gerekendir. kadınların keyfi katledildiği, dışarı çıktığı zaman başına bir hal gelmemesi için bir milyon tedbir alıp plan yapmak zorunda olduğu, kadına karşı her türlü fiziksel ve duygusal şiddetin neredeyse meşrulaştığı bu ortamda artık kadınlar ve kadın hakları savunucuları da agresif olmak zorundadır.

    her gün her saat can tehlikesiyle yaşayan kadınların bir şeyi yanlış anlama hakkı gayet de vardır.

    tabi eğer o da kendini yanlış ifade ettiyse. öbür türlüsünü zaten kınıyorum ve laflar hazırladım...
  • 332
    artık ırkçılık, cinsiyetçilik, şiddet içerikli sözlerin düşünce özgürlüğü kapsamında olmadığını anlamamız gerekiyor. tekrar tekrar yazıyorum, burada bu konuya düşünce özgürlüğü dendikçe de yazmaya devam edeceğim:
    başka insanların özgürlüğünü kısıtlayacak söylemler düşünce özgürlüğüne girmez. her fikir özgürce ifade edilemez. özgürlük, diğer insanların hak ve hürriyetine saygı duyulduğu sürece özgürlük olarak nitelendirilir. önce kavramları detaylıca öğrenip ondan sonra atıp tutalım düşünce özgürlüğü diye. burada içi boş liberallik yapılmasından hiç hoşlanmıyorum. düşünce özgürlüğünden bahsedecekseniz önce hukuki ve sosyolojik olarak bu kavramın ne ifade ettiğini okuyacaksınız. “bence böyle” diyerek olmaz.
    söylemi alenen cinsiyetçidir ve düşünce özgürlüğü olarak savunulamaz. yasakçı zihniyet olarak nitelendirilebilir sadece.
    abd’de olsa reklam arasında stüdyoyu kadın hakları savunucuları basmıştı, kanalınıza milyon dolarlık kamu davası açılmıştı ve savcılar sizden o milyonları çatır çatır almak için ellerini ovuşturuyordu.
  • 333
    saçma da olsa fikrini açıklamış olan spiker. karşıt görüşe sahip olanlar kendisine hakaret etmeden melih şendil hakkında fikrini söylebilir. bu da ifade özgürlüğüne girer. bazı arkadaşlar abd'yi kendi kafalarında kurdukları gibi olan bir ülke sanıyor herhalde. abd'deki ifade özgürlüğu konusunda bir örnek vereyim, tucker carlson adındaki bir sunucu 2019'da kongreye vekil seçilen bir kadın hakkında ırkçı bir söylemde bulunmuş, ne program arasında işinden olmuştur ne de kadın hakları savunucuları yayını basmıştır.
    sözlükte ifade özgürlüğünü savunduğum için geri kafalı da olduk.
  • 334
    düşünce özgürlüğü nedir, ne sınırlarda fikir beyan etmek düşünce özgürlüğünden çikar ve benzeri konular için yazilmis güzel bir tez var. bu tez içerisinde medya hukuka baglaminda verilmis referanslar ile okumanizi ve bu konudaki bilgi birikiminizi gelistirebilirsiniz. vakti olan ve okumayi sevenler için paylasiyorum:
    https://www.google.com/...;cshid=1596968687937
    abd'yi gözümüzde büyütmüyoruz. ayrimcilik konusinda neler yaptiklarini covid döneminde bile gördük.
  • 335
    kadın futbolu hakkındaki olumsuz radikal açıklamalarından dolayı hukuki bir yaptırım uygulansaydı kendisine, ifade özgürlüğü kapsamında elbette savunulması gerekirdi. fakat türkiye futbol federasyonu, bu söylemlerin yapıldığı bir kanalla iş birliği içinde bulunamaz. kurumsal anlamda çalıştığı şirket tarafından uygun bir yaptırıma girişilmeli, aksi halde tff devreye girmelidir. bir takım büyük kişi veya kulüplerin hakkında normal eleştiriler bile yaptırmamayı biliyorlarsa, bir zahmet kız çocukları ve kadınların eleştiriden öte bilimsellikten uzak yok sayılma ve sindirilme çabalarını da önlesinler.
  • 336
    öncelikle günümüzde hala kadına ne yakışır, yeri neresi olmalıdır konularında değerli özgür fikrini ifade ederek bizlere nasıl geri kafalı hadsiz bir zevzek olduğunu gösterdiği için kendisine teşekkür ediyorum. bazı arkadaşlar çok korkmuş medeni toplumumuzda nasıl fikrini ifade edemez diye. korkmasınlar kendisine bir şey olmayacak.

    demişler ki işte biz bu yüzden amerika'nın çok gerisindeyiz bak hemen linç ediyoruz popülizm yapıyorhsjdhfgd. pardon gülmekten bitiremedim cümlemi. afedersiniz arkadaşlar da, bugün medeni bir toplumda kitle iletişim araçlarından biri üzerinden cinsiyetçi bir fikir beyan etmeye kalkana ekmek vermezler. linçin alasını yediği gibi anıra anıra özür de dilettirirler.

    kadın futbolunu beğenmeyebilirsiniz, takip etmeyebilirsiniz. sen buna alışık değilsin ve sana hitap etmiyor diye kalkıp da kadınlar futbol oynamamalı demek, kadın evinde otursun çocuk baksın, kocasının bi adım gerisinde olsun diyen faşist kafayla aynı paralelde düşünmektir. keşke küfür de edebilsem ama edemiyorum idare edin artık.
  • 338
    mesleki olarak intihar etmis tecrubeli spiker. ben kendimi bildim bileli digiturk'de spikerlik yapan bir adam, lafinin nerelere gidecegini de iyi biliyordu. herhalde emekliligini istedi, boyle bir yol buldu kendine, baska bir anlam veremiyorum sahsen. isin daha da kotusu, piskin piskin linc ederlerse etsinler cok da umruma degil tavriydi, e haliyle de en olmadik kesimlerden bile elestiri, kinama yedi.

    dediklerini farkli yorumlamak elbette mumkun, sosyal medya ve burada da goruyorum ki bazi arkadaslar insani acidan yaklasiyorlar olaya, ifade ozgurlugu olarak goruyorlar. bazilariysa iclerindeki kadin dusmanligini veya cinsiyetciligi disari vuruyor bahaneyle, zaten onlari ciddiye alip sinirimizi bozmaya da gerek yok. ifade ozgurlugu acisindan ise, evet tartismaya musait, ucu da cok acik bir mevzu. sadece icinde yasadigimiz cag, cok farkli bir hale getirdi insan hayatini. su bir gercek ki, oldukca alingan bir cagdayiz, herhangi bir olay hakkindaki en ufak yorumunuz bambaska yere cekiliyor. sozlugumuzde bile kuzey afrikali oyuncuya elestiri yaptiginizda irkcilikla itham edilebiliyorsunuz. onu gectim, en kiytirik dizide, sinema filminde x bir meslek grubundan kotu karakter oldugunda, ertesi gun o x meslek odasi kinama yayinliyor bize hakaret edildi diye. bu sadece ulkemize has bir sey de degil, ulan kanada basbakani, tum dunya tarafindan sempatiyle bakilan bir karakter, universite yillarinda bir kiyafet partisine yuzunu siyaha boyayip katilmis diye, on yillar sonra ozur dilemek zorunda kaldi. halbuki o donemde gulup gecilen bir olaydi. ama dedigim gibi, cag degisiyor, insanlarin tepkileri degisiyor, yorumlamalari degisiyor.

    bunun dogrusu yanlisinda degilim, konu o degil, sadece bu gunumuzun gercegi. buna ek olarak ulkemizdeki ve toplumumuzdaki kadinlarin yasadigi cok yonlu sorunlar da var, yani cidden hassas bir halde su an cogu insan. e sen de kalkip boyle dangoz bir laf edince, o linci yiyorsun iste. insan gaflette bulunabilir, uslupu bir an secemeyebilir, kelimeleri yanlis siralayabilir, lakin bir de ukala tavirla bunu soyleyince, acik kapi birakmiyorsun. dedigim gibi, ben bunun mesleki bir intihar oldugunu dusunuyorum, bundan sonra kolay kolay gormeyecegiz herhalde kendisini.
  • 342
    linç kültürünün son kurbanı yılların spikeri. kurduğu cahilce cümlenin bedelini ödemiştir. ama ne olursa olsun işini kaybetmiş birisi hakkında yapılan bu tarz yorumları görmek beni üzüyor. adam cahilliğinden cinsiyetçi bir cümle kurmuş ve bedelini işinden olarak ödemiş, olay bu. işsiz kalmasına sevinecek bir şey yok yani. sanki insanlar hayatlarındaki mutsuzlukların acısını melih şendil'den çıkarırcasına, intikam alırcasına yorumlar yazmış buraya. bu şekilde yazılar yazan arkadaşlar, kadınlar için bir şey yapmak istiyorlarsa; bu şekilde kendisine öfke kusarak vakit harcamak yerine kadın derneklerine bağışta bulunup, bu derneklerde gönüllü olarak çalışsalar daha iyi olur eğer amaçları gerçekten kadınlar için iyi bir şey yapmaksa tabi. yok ben kin kusmak istiyorum diyorlarsa, ben üzülsem de devam edebilirler.
  • 344
    hala fikir özgürlüğü ile başka bir insanın haklarını kısıtlama arasındaki farkı anlayamanları göstermiş olan eski spiker.

    işinden olması doğru yanlış bir kenara, zihniyeti hatalıdır.

    mesala bazı yazarların da burada olmaması gerekiyor ?
    ben bunu diyebilir miyim ? hayır diyemem. çünkü bu benim fikir özgürlüğüm değil sizin buraya yazma hakkınızı gaspetmektir. buna haddim yok.

    öbürü de aynı mantık. haddi olmayan işlere karışmıştır.
  • 345
    konu hakkında özür dilemesi yeterliydi diye düşündüğüm yorumcu. spiker diyemiyorum çünkü kendinden sayısız gs fb derbisi dinledik izledik ancak daha orta sahadayken fenerin ataklarını gol pozisyonu tonunda anlattığına tüm gsliler şahittir. kimsenin işinden olmasını istemeyiz kurumsal özürde gelmişti benim içim soğumuştu açıkçası. keşke bein de fener yorumcusu olarak yoluna devam edebilseydi.
  • 348
    2020 yılında, herhangi bir konuya dair cinsiyet eşitsizliği yapılıyorsa, lamı cimi yok, cezalandırılması gayet normaldir, olması gerekendir.

    ‘kadın yerini bilsin’ üslubu hakaret midir değil midir, bunu da bittabii kadınlara sormak gerek. hakaret için illa argoya gerek yok, kendi cinsini üstün kılması da yeterince hakaret sayılabilir. bu çağda bu cehalette ve görüşte insanların ekmeğinden olması da beni zerre üzmüyor. cinsiyet eşitliğini öğ-re-ne-cek-ler.

    bein sports’un işine son verdiği kişi.
  • 349
    eğrisi doğrusuna denk gelip kovulmuş hasta fenerli spiker..
    taraflı fb yanlısı yorumlarından dolayı yıllar evvel kovulması gerekirken kadın futbolunu aşağılaması yüzünden gene haklı olarak kovulmuş maç anlatıcı.
    işte bunlar hep “ben fenerliyim, arkam sağlam, bana birşey olmaz “ küstahlığından ve kibirinden..
    kendisi için üzülmeyin, acun ağbisi ayarlar bir şeyler..
App Store'dan indirin Google Play'den alın