milan'da teknik direktörlük yaparken fatih terim'e "hoca burası milan, ben de paolo maldini" dendiğini düşününce dünyanın pek çok yerinde iletişimi zayıf teknik direktörlerle o ülkenin yerli futbolcuları arasında benzeri gerilimlerin olacağını ön görmek çok da zor değildir. fakat ben hâlâ
galatasaray futbol takımının öncelikli sorunun kalitesizlik ve plansız kadro yapılanması olduğunu düşünüyorum. kalitesizlikten kastım yanlış anlaşılmadan gerekli eklemeleri yapayım, tek tek baktığınızda çok kaliteli bir on bir kurulabiliyor mevcut kadro ile; fakat bir parçayı çıkarmak zorunda kaldığınızda kalite farkı birden derinleşiyor. iyi planlanmış bir takımda bu olmaz, olmamalı. mancini'nin hatası da bizatihi bu noktadadır ve bu nedenle kendisine iki, üç ay kadar önce önümüzdeki sene için güvenirken şimdi güvenemez durumdayım. kafanda şablonu çizeceksin; bu takım 4-3-3 mü oynayacak, 3-5-2 mi oynayacak, 4-2-3-1 mi oynayacak; belli olacak. oyuncularını da bu kurguya uygun şekilde seçeceksin. bu yapılmadı galatasaray'da. 3-5-2 için transfer yapıp 4-3-3 oynamaya çalıştı sinyor, bu büyük bir planlama hatasıydı. bedeli de ağır oldu gördüğünüz gibi. elinde
wesley sneijder varsa bir veya iki forvetin arkasında bu adam olacak. dizilişin buna göre yapılanacak, kadronun geri kalanı buna göre şekillenecek. ama yapamıyorsun, çünkü; 4-2-3-1 oynayayım desen skora katkı sağlayabilecek kanat oyuncusu yok takımda. 3-5-2 mevcut kadroya en uygun dizilişti, başarılı da olunuyordu; sonra ne olduğunu anlayamadan birden vazgeçildi bu dizilişten de. ne olduysa ondan sonra oldu zaten.
lafı biraz uzattım, kusura bakmayın. anlatmak istediğim; sorunun bir "yerli" sorunu olmadığıdır. sorun olsa olsa; "yerli oyunculardaki kalite sorunu" olabilir, ancak bu da tek başına sorunu anlatmaya yeterli olmaz. bir kurgu ve plan sorunu yaşanıyor bu takımda. açıkçası mancini bu sorunu aşmak için güvenilecek doğru adam da değil gibi geliyor bana son birkaç haftada olup bitenleri gördükçe. bilmiyorum, belki ben çok hafife alıyorum meseleyi fakat gerçekten ben değişen bir şey görmüyorum şu takımın yerlilerinde. semih kaya, selçuk inan ve burak yılmaz en kaliteli üç yerli oyuncumuz; bunların yanına sahada verilen görevi yapmak için mücadele edecek iki yerli oyuncu daha arıyoruz mütemadiyen. ne yani, engin baytar üst düzey kalitesi ile fark mı yaratıyordu geçen sezon? umut bulut muazzam çalımlarla, ikiye birlerle ceza sahasına girip topu kaleciyi çaresiz bırakacak noktaya bırakıyordu da o mu değişti? hakan balta, yekta kurtuluş veya ceyhun gülselam şans bulduklarında daha mı farklıydılar bugünkü hallerinden? sadece oyun içerisinde ihtiyaç doğduğunda ortalığı yangın yerine çeviriyordu takım, kaostan nimet topluyordu. selçuk yine böyle oynuyordu oyunun içindeyken; belki bir tık daha yukarıdaydı performansı, hepsi o. burak yine böyle goller kaçırıyordu, semih de aynı böyle hataları yapıyordu. fark şu; burak golü kaçırdığında elmander, necati, engin, selçuk, melo, herhangi birisi çıkıp o golü telafi ediyordu. oyun kurgusu buna müsaitti, oyunculara bu fırsatı sunuyordu. selçuk duran toptan katkı veriyordu, kilit açıcı görev üstleniyordu. bu sene değişen şu; bu sürpriz goller yok ve selçuk duran toplardan skor üretemiyor. bu ikisinin yokluğu burak'ın kaçırdıklarını veya semih'in yaptığı hataları telafi edilemez konuma soktu.
naçizane fikrimi söyleyeyim ve bu yazıyı noktalayayım. bu takım seneye mutlaka 3-5-2 veya 4-2-3-1 dizilimlerinden biri üzerine kurgulanmalı, hangisi uygulanacaksa ona uygun şekilde eksiklikler kapatılmalı ve ilk on birdeki "iyi" yerli oyuncu sayısı mutlaka en az bir arttırılmalı. bu nuri şahin ile mi olur, hakan çalhanoğlu ile mi olur, ömer toprak ile mi olur bilemem. ama mutlaka bu takıma bir tane daha iyi yerli oyuncu lazım. yabancı sınırı ve defolar göz önüne alınınca 4-2-3-1 üzerine kurulacak bir takım verim/maliyet açısından daha tercih edilebilir duruyor ayrıca, onu da belirteyim. çünkü; olası bir çalhanoğlu transferi sonrası bir forvet ve bir stoper transferi ile takımın sökükleri yamanmış oluyor. sağ bek ve/veya bir başka kanat oyuncusunun transferi ise şampiyonlar ligi'ne katılıma göre değiklik gösterecek tercihler olacak gibi gözüküyor. ne kadar çok yerli oyuncuyu verimli noktaya çekersek sistem o kadar işlerlik kazanacak, bunun için de disiplin ve planlılık şart. kendi namıma en umutlu olduğum oyuncu koray ve berk. biliyorum; normal şekilde gelişmiyor hadiseler bu ülkede fakat bu iki çocuk üstlerine düşülse çok rahatlıkla ilk on sekizin değişmezi olur, oynadıkları her maçta da belli bir seviyeyi tuttururlar. galatasaray'ın ihtiyacı ya da bir diğer deyişle sorunu; çok iyi bir ilk on sekizi olmamasıdır. bunun dışındaki sorunların hepsi lafı güzaf. bu noktada bir standart yakalanırsa; inanın bugün sorun diye konuştuğunuz pek çok şey aklınıza dahi gelmez ancak dediğim gibi, bu işin altından kalkabilecek olan adam mancini mi diye sorarsanız büyük şüphelerim var.
bekleyelim bakalım, gelecek günler bize neler gösterecek. ne de olsa biz yine bu yöne; sarıya, kırmızıya; bakmaya devam edeceğiz. öyle veya böyle...