• 553
    12 mart 2013 schalke 04 galatasaray maçının ardından mükemmel bir yazı daha yazmış, cezalı yazar.

    --- alıntı ---

    düşler tiyatrosunun şanlı cim bomu; schalke 2-3 galatasaray

    maçın başında fenerbahçeli türk spor medyası sanki tur atladığımızda sevinecekmiş bir sahtekarlığın içindeydi. maçın sonunda yine onlardan biri, hem de belki en çok itibar göreni, hakemin galatasaray'ı tuttuğunu söyledi. iddia sanki galatasaray'ı, sıradan, pazara düşmüş bir takım gibi görüp bahiste oynanmaz oranlar verdi. biz bu maçın bedelini son 2 lig maçında 5 puan vererek ödedik. net konuşalım, kimse kimseyi kandırmaya kalkmasın, galatasaray tur atladı diye sevinen bir fenerbahçeli var ise bana göre spor tarihinin en büyük sahtekarıdır. hatta ben harbiden sevinen var ise onun da karşısındayım. galatasaray şovu, büyük galatasaray taraftarı ve yeni doğmuş çocukların düşleri içindir. gerisi yalandır. nitekim hiç bir galatasaraylı da aynı şekilde fenerbahçe tur atladı diye memnun olmaz, olmayacaktır.

    düşler tiyatrosunu biz kurmuştuk yıllar önce. logosundaki 8 yıldızdan biri bizdik. son 8 takımın oynadığı ligti kurulduğunda. ve ne mutlu bize ki bu 8 takım içine 3. defa girmekteyiz. aslında macera 1988 yılında son 4 takıma girdiğimiz de başlamıştı. ve benim içinde tarih yeniden başlıyor artık. şampiyonlar liginde 6 maçı döve döve oynatıyorlar her ülkeden bir veya iki takıma. bursaspor, trabzonspor, beşiktaş bile oynadı bu 6 maçı. beni kesmez, beni şu yeni atladığımız tur maçına çıkıyor olmamız bile kesmezdi. koskoca galatasaray oynadığı 6 maçtan ilk 2 ye giremeyecekse benim için o sezon kayıp sezondu. benim saydığım maçlar +6 maçlarıdır. 2 si geçilmiştir.

    türkiye'deki gazozuna maçları önemsediğimizin, öfkelendiğimizin gerekçesi zadok the priest'i dinlerken bizimkilerin elleri kalplerinde görüp tüylerimizin diken diken olduğunu hissetmektir. ne yazık ki bu büyük şov için de kendi ülkende şampiyon olmak durumundasın.

    dün gece sahaya çıkacak galatasaray 11 i için anket düzenlenip taraftara sorsalardı, % 100 aynı takımı çıkarırlardı. böyle maçları sıradan maç kıvamında oynamış, turnuvayı kazanana verilecek kupayı ellemiş 2 futbolcusu vardı galatasaray'ın. 2 si final oynamış, 1 i dünya kupası ellemiş, kalecisi kıta şampiyonu olmuş, galatasaray'ın, gözbebeği golcüsü, adını şimdiden galatasaray kalamozasına altın harflerle yazmış profesör'ü, orta sahada hırlayan melo'su, savunmanın kalesi asimo'suyla bir büyük takım olarak hamit'in doğduğu topraklardaydık.

    maçtan endişesi olan galatasaraylı hemen hemen yok gibiydi. galatasaray'ın böyle maçları nasıl oynayacağının canlı şahitleriydiler. hele ki aslan yaralıysa çıktığı arena'ları hasıma dar ettiğini defalarca seyretmiştik. bu maça da aynı duygularla çıktık. grande'nin takımı zincirlerinden boşalmış gibi başladı maça. bıraksa, daha ilk 15 dakikada boğacaktı. hamit'in deneme füzesi az farkla dışarıdaydı. sarı ejder kendi klasına yakışır şekilde eboue'nin kestiğine gelişine vurdu. kaleyi abluka altına almıştık, bir de parçalı fil denedi şansını. gol gelmesine gelecekti de acaba biz bir aptallık yaparmıydık, demeye kalmadı, auta giden topa riera son anda dokundu. hakem bizi tutmuştu ya fenerbahçeli içi kan ağlayan medya maymununa göre, o an gözüne perde inmişti görmemişti, görse bile söylemeye tenezzül etmemişti. drogba vuracaktı kafayı, arkadan ittiler, semih kötü başlamıştı, saçma sapan bir gol yedik.

    hiç önem vermedik, biz zaten gol yiyeceğimizin hesabını yaparak oynuyorduk. ve işte o an artık geldi. futbolun tanrıları hamit'e kestikleri cezayı kaldırmıştı. ama hamit yine bildiğini yapıyordu. bilimden şaşmıyor, topa direğe nişanlayarak vuruyordu. direğe vurdurursa şanssızlık, az farkla dışarı giderse büyük bir şut, az içeri giderse de büyük bir hamit golü olacaktı. hamit'ten umudunu kesmeyen galatasaraylılar, diğer galatasaraylılardan 10 ar santim daha fazla sıçradılar havaya. diğer kale arkasında her na pahasına olursa olsun, kombinesini değişmeyen almanlar'ın cehennem sessizliği vardı. arena'nın diğer tribünlerinde ise her mavi rengin etrafı sarı kırmızı renklerle abluka halindeydi. büyük eksiklik, tribün tezahüratını yönlendirecek tecrübeli galatasaray taraftarının o gece orada olamayışıydı. bu maçın şanına yakışır avaz maç boyunca duyulmuyordu. nerede o dağ başları, nerede o pınarbaşları.

    marşsız yürüyordu takım, biz talimatı maçtan önce vermiştik çocuklara, grande'den, başkan'dan bile önce. fiziki olarak yokuz, şampiyonlar ligi marşını elleriniz kalbinizde bizi düşleyerek, hissedin, biz milyonlarca galatasaraylı aynı şeyi yapacağız, gücünüze güç katacağız. nitekim hamit kendi doğduğu şehirde, kendisinin şut yağmuruna tuttuğu kaleye mıhladığında deli danalar gibi ultraslan tribününü aradı. rengi, sesi aradı, çığlığı duydu ve oracıkta formasını öptü. unutulmuş galatasaray karakteri yeniden hayat buluyordu. tay burak'tan gol beklemeyen galatasaraylı, galatasaraylılığı bıraksındı. o da aynı şeyleri düşünüyordu. riera'nın can havliyle kestiği top tay'ı parlatmış, son metrelere burun buruna girmişti. artık ya o topa dokunacak ya geberecekti. hem tay burak'ın, hem büyük galatasaray taraftarı'nın görecek günleri vardı daha. son sözümüzü son düdükle beraber söyleyecektik.

    ikinci yarıda abluka altında olacağımızı en iyi bilen grande idi. cümbür cemaat yüklendiler. maçtan sonra hoca, gol yiyeceğimizi tahmin ettim, adam değiştirmeyi içime sindiremedim dedi. takımı 2-1 e yatıyor demesinler diye, 3. golü aradı, burak'ın şutunu kaleci mucize çeldi. durum 2-2 iken bile golcü çıkarıp golcü aldı. muslera büyük takımın büyük kalecisi gibi direniyordu. çok günahını aldım, ama hepsi bu maç içindi be uruguay'lı. son maçlarda fikrim değişti, topu degajla oyuna sokuyor diye kızıyordum, isteyen olursa anında nasıl verdiğini gördük. barca dahil, dünya'da hiç bir takımın kalecisi, kale bombardıman altındayken, maçın bitimine 10 saniye kalmışken topa sahipken, topu oyuna sokmaz, hiç bir takımın 8 numarası ısrarla topu istemez, hiç bir takımın santraforu ileriye doğru koşmazdı( ünal aysal hariç). ara pasını profesör, yuvarladığında iddia'nın patronlarının ocağına incir ağacı dikiliyordu. varmıydı lan elimizden yenilmeden kurtulmak? umut bulut, özelde takım, genelde ülke puanını alarak, galatasaray başkanı'da vad ettiği primi, söke söke kazanarak biniyorlardı dönüş uçağına.

    biz bu turnuvanın yolcusu değil hancısıyız. nice takımlar geldi geçti, adı sanı duyulmamış kasaba takımları bile dinledi o tüyler ürpertici marşı. oynadılar ve gittiler, biz buradayız, hep burada kalacağız. bu turnuva bizim.

    ey büyük galatasaray; bir kere daha yüzümüzü ağarttın, bir kere daha deplasman düşü kurdurdun. bir kere daha düşeceğiz yollara. bir kere daha büyük konuşan taraftarlarını haklı çıkardın. büyük maçların takımı olduğunu yeniden gösterdin yedi düvele. avrupa'nın heyula belası yeniden hortlamıştır. son 13 senenin en büyük maçından muzaffer çıkmıştır. kurulsun masalar, çekilsin halaylar, zaferin kutlu olsun şanlı galatasaray.

    ne mutlu bu sabah galatasaraylı olarak uyananlara.

    --- alıntı ---

    --- alıntı ---

    mertlikten, galatasaraylılıktandır bunca savaşım seninle grande. seni bu camia içinde ailenden daha fazla sevdiğime inan, bunayana kadar, elin ayağın tutmayana kadar takımın başında kal. sefa sürülecekse biliyorum ki kenarda yine sen olduğun müddetçe sürülecektir. biz cefayı çekmeyi göze alarak, kabul ederek tutulduk bu amansız çocukluk hastalığına, galatasaraylılığa.

    galatasaraylılığımın olanca ateşiyle kucaklıyorum, yolun ve bahtın açık olsun.

    --- alıntı ---
  • 556
    şu güzel maç gününde mutlaka okunması gereken, umut dolu bir yazı yazmış birkaç gün önce.

    --- alıntı ---

    mc manamen, cüneyt çakır'ın kıyağıyla sehpadan dönmüş real madrid'e kolay bir takım seçmek için kavanoza elini daldırdığında, bir çoğumuz bizi çekmesin diye dualar etmiştik. ne var ki infanito, içinde galatasaray adının yazdığı topu titretti. ağaların ağasına beleş bir tur müjdelemişlerdi sanki. buraya kadar onların istediği biçimde gelişti her şey. şimdi konuşma sırası bizde.

    iddia ediyorum, barcelona dışında çekebileceğimiz en iyi kurayı çektik. daha doğrusu onlar bizi çekerek başlarına büyük bela aldılar. 7 takım içinde bana göre bizim için en uygunu real madrid'tir. barca'dan korktuğumdan değil, onlar da çıksa eleyeceğiz diyecektim. ama sonrası kritik olacaktı. barca sinir bozucu bir futbol oynuyor, topu orta sahada dolaştırıp garanti olmadan atağa kalkmıyorlar. muhtemelen melo ortada sıçan olur, birinin elini ayağına verir atılırdı. hamit, sneijder aşırı top kapma mücadelesine girişeceğinden sakatlanırlardı. yani çocuklar barca ile maç yapılıyorsa son maç olacak. kısaca çok zayiat verir sonraki maçlara çıkaracak takım bulamazdık, daha beteri kendi ligimizde şampiyonluğu riske atıp bir sonraki sene bu düzey maç bile oynayamaz duruma gelebilirdik.

    şimdi teorem ortaya atıyor ve ispatlamaya çalışıyorum.

    ''biz bu real madrid'i evire çevire yener, eler yolumuza devam ederiz''.

    bu hamasi bir galatasaraylı iyimserliği değil tamamen bilimsel bir tespittir. şimdi madde madde gerekçelerimi ortaya koyuyorum.

    1-getafe, sevilla, real betis, granada. bu takımlar kavanozda olsa, bize çıksa hepimiz havalara sıçrarız. malaga'yı saymıyorum, onlar turnuvada zaten varlar. hepimiz malaga rüyasına yattık ki, bana göre real'den çok daha tehlikeli takımdı. malaga dahil bu 5 takım bu sene real madrid'e üstünlük sağlamış. her halde hiç biri galatasaray'dan büyük takım değil. normal oyunumuzu oynarsak onlar nasıl yenmiş ise bizde yeneriz. yenmedik mi daha önce?

    2- malaga kırk yılda bir son 8 görmüş takım, paris saint germain gibi. yani yükselişteler, kadroları her zamankinden daha kuvvetli olmalı. aynı bizim gibi futbolcuları aşırı formda ve istekli. bize karşı oynasalar yarı final görmek için son nefeslerine kadar saldıracaklardı. real madrid'in böyle bir kaygısı yok, defalarca oynadıkları sıradan bir maçı oynayacaklar alt tarafı. aşırı motivasyona ihtiyaçları yok. masa başında kolay bir lokma olduğumuzdan onlar bizim maçtan daha çok yarı finalde oynayacakları maçları düşünürler. düşündüklerine pişman olacaklar.

    3- bildiğimiz şeytan, bilmediğimiz melekten daha iyidir. real madrid'li oyuncuları ayakkabı numaralarına kadar tanıyoruz. bizim çocuklar da derslerini çok iyi çalışmış olarak maça çıkacaklardır. fizik olarak alt tarafımız yok. ronaldo ne kadar koşuyorsa burak'da o kadar koşar. mesut, semih'ten daha yukarı sıçramayacak. kademesiz yakalanmayalım, içeri çekip orta yapıyor, döndürmeyelim mesut biter.

    4- çeyrek finali geçen sene oynasaydık, chelsa çıksaydı, hepimiz drogba var diye titremeye başlamıştık. inter çıksa eyvah sneijder bizi yakacak derdik. real çıksa hamit'ten tırsardık. bu oyuncular şimdi bizim kadromuzda, hepsi de morinho'nun öğrencileriydi. söyleyecek şeyleri vardır muhakkak. şimdi korkma, ürkme sırası onlarda. büyük galatasaray'ın büyük maç oynama geleneği olan futbolcuları bir kere daha beni haklı çıkaracaktır, eminim.

    5- en tehlikeli futbolcuları bizim mesut. karşısında form grafiği tavan yapmış eboue var. havada karada yer onu. sol tarafımızdaki matador, defalarca barnebau görmüş hesap kitap içinde, kendi vatandaşları önünde kim olduğunu bir kez daha hatırlatacaktır. en çekindiğim futbolcuları sol bek coentrao, çok teknik fazla ileri çıkarmamak lazım. parçalı fil'le en çok arbeloa karşılaşacak, ekmeği sağ taraftan yiyeceğiz bu maçta.

    6- semih için stoperlik doktorası, bir messi, bir ibrahimoviç, bir ronaldo maçlarından geçiyor demiştik daha önce. işteo büyük gün geldi, eğer ronaldo'ya üstünlük sağlayıp, benzema'yı benzetirse 15 sene bu takımın madalyalı stoperi olarak şimdiden tarihteki yerini alacak, bülent korkmaz kadar beklemeyecek. bu fırsatı kaçıracağını sanmıyorum. haydi asimo, çık ronaldo'yu indir, bizi utandırma.

    7- tay burak parladı bir kere, bağlasan durmaz. köylüler bilir at arabasındaki atlardan biri bazen delirir, kimse zapt edemez. bizim tay gemini attı, düşmanı ronaldo'yu barnebau'ya olmadı arena'ya gömecek, göreceksiniz maçı boş geçmeyecek. attıkları gollere bakın inanmıyorsanız. ronaldo'nun attıklarını atmayanı dövüyorlar. schalke'ye attığı gollleri atabilecek golcünün anlını karışlarım. ronaldo'nun tek başına bir halt yediği yok, burak bizi neredeyse tek başına madrid'e götürdü. futbol hayatının en formda dönemini geçiriyor. real madrid maçlarında jardel'e dönüşürse kimse şaşırmasın.

    8- melo kader maçına çıkıyor ve geçen sene ki formunu geçti bana göre. bu maçı alırsa sonraki yıllarda orta sahamızda hırlamaya devam eder. rakibi di maria, güvenim tam, top gösterilmeyecek. bir takım orta sahası kadar konuşacaksa, söz benim kimse kusuruma bakmasın. şu an dünya'nın en büyük orta sahasına sahip takım, uğruna kutuplara maç seyretmeye gittiğimiz turuncudan iz taşıyan sarı ve vişneye çalan koyu kırmızılı, canımız ciğerimiz aslan galatasaray'ımız.

    9- selçuk inan için bir gösteri maçıdır. oynadığı en iyi oyunun üzerine çıkacaktır. iniesta'nın lanetinden bıkmış bernabeu'nun sakin, çekirdekçi seyircisi için büyük bir selçuk inan şovumuz vardır. sahneye konmak için artık saatler sayıyoruz.

    10- galatasaray kaybetse, elense bile hiç kimsenin eleştireceği bir şey yoktur. bu yüzden takım son 13 senenin en büyük maçına çok rahat çıkacaktır. yenilirse aslan gibi döner, yenerse kahraman gibi.

    11- savunmalarındaki pepe kazması ofsaytla oynamayı çok seviyor. burak'ı bir kaç kere ofsayta düşürecek, bırakalım düşürsün. düşüremediği anda da cezayı keseceğinden hiç kimsenin şüphesi olmasın. tay burak'ın göğüs göğüse çarpışacağı pepe büyük ihtimalle atılır.

    12-morinho, istanbul'a 700 km mesafedeki bir şehirde 20.000 taraftarı önünde oynayan galatasaray'dan etkilenmiştir. bernabau görüp görebileceği en büyük deplasman taraftarını görecektir. endülüs'e raks etmeye değil, pınarbaşı çekmeye gidiyoruz. büyük galatasaray taraftarı, galatasaray'ın arkasında, yanında her zamanki gibi güvendiği en büyük kozu olacaktır. taraftarıyla bütünleşen galatasaray'ın neler yaptığına avrupa'nın o mağrur stadlarında gömülü nice büyük takımların çanak çömlek kırıntıları şahittir.

    13- kaleci muslara göz önüne çıktı. hodri meydan, değerini katlamanın tam maçı, her oyuncumuz kendi rakibi olan oyuncu kadar savaşırsa zafer bizimdir. madem ki dünya'nın sayılı kalecisi muslera, buyursun işte bir imtihan maçı. kader sadece onun ellerinde olabilir. gol yemez ise eleriz. bu işin penaltıları bile var unutmayalım. daha önce taffarel gol yemediği için kupa alıp dönmüştük. kale aynı, top aynı yemesin gelsin artık.

    14- kenarda daha önce real madrid'i indirmiş hocalar var, onların başında da grande var, morinho'nun kankası. maçın psikolojisi içerisinde maç her şeye gebe. 15. madde için mutlaka bir bildiği vardır. allahtan umut kesilir imparator'dan kesilmez. son sözümüzü arena'da, sehpada son düdük çaldığı zaman söyleyeceğiz.

    yani çocuklar, 13 sene önce, tarihimizin en büyük geri dönüş maçının , 3-2 nin rövanşında aynı düzey maçı bernabau'da seyretmiş tecrübeli bir galatasaray taraftarı olarak savaş ve zafer naraları atıyorum. maçtan en ufak bir korkum yoktur. keşke galatasaray'ın her maçı en az bu maç kadar büyük maç olsa. her sene mutlaka bu son 8 takım içinde olduktan sonrası her maç, benim için akhisar maçı. çok saçma sapan bir gol veya goller yemez isek, bilinçli, kurgulanmış yoğun pas trafiğiyle olgunlaşan bir atakla gol yemeyiz. golü yesek bile maçı arena'ya getireceğimizden en ufak bir kuşkum yok. maç en az 180 dakikadır, tam bir ustalık işi gerekir. bizim takımda da çok büyük ustalar vardır.

    büyük galatasaray futbolcuları; taraftarınla birlikte savaş, terinin son damlası maçın bitiş düdüğüyle birlikte aksın. sakın korkma, gerisi maçtır 3 ihtimallidir. böylesi maçlardan sonrası için de mottom bellidir. yenseniz de büyüksünüz yenilseniz de,

    yolunuz ve bahtınız açık, gazanız mübarek olsun.

    --- alıntı ---
  • 559
    http://mahalletakimi.blogspot.com/...aray-ergenekonu.html
    yazdıklarının çoğu doğru ama satır aralarında söylediği şeyler var ki pek olmamış hele sonda ki cenazeme fenerli gelmesin olayı...
    sözlükte yazmadığı zamanlarda daha mantıklı yazan abimiz. bazen sinirlerine hakim olamayıp yanlış şeyler yazıyor(du) burdayken. futbol görüşlerimizin örtüşmemesi gayet normal ama ortak bir noktamız var ki geri kalan her şeyi önemsiz ayrıntılar yapıyor
    (bkz: galatasasaray sevgisi).
    kendisini 0 futbol bilgisiyle futbol konuşmaya çalışan iktidar yalakası köpekler ve hakem eskileri yerine tvlerde görmek isteriz bizi çok sinirlendirdi şimdi tüm türkiye de sıra.en azından savunduğu şeylerin kendi bakış içerisinde tutarlığı var ve kıvırmıyor.*
  • 560
    sözlükteki arkadaşlara emek veren her yazara sonsuz saygımız var, her birimiz iyi kötü fikirlerimizi dile getiriyoruz. kötü zamanlarda düştüğümüz karamsarlıktan birbirimize tutunarak sıyrılmaya çalışıyoruz.

    nasıl olur ne hikmetdir 'mahalle takımı' kaç zamandır şu ortama küstürüldü..bu sezon gereksiz yere işkence çektirir gibi fatih terim'i alaşağı etmeye çalışan fenerasyon gibi bizde içimizden sayısız güzel insanı küstürdük..hiç yakışıyor mu bize?

    bilmiyorum cezası ne kadardı, ancak bittiğini tahmin ediyorum..mahalle takımı'nı kendi blog sitesinden takip etmeye devam ediyorum elbette ama onun buralarda olmasını özlemedim değil..

    benim için sözlükten tanışma şerefine nail olduğum çok değerli bir galatasaraylıdır..
  • 563
    https://twitter.com/...s/369561277724889088

    sözlükten ayrılması o kadar güzel bir olay ki. kendisini twitter'da takip edenler büyük sabır sahibi insanlarmış. amele dediğin erman kadar temiz kalpli olsan da insanlara böyle yakıştırmalarda bulunmasan. yaşı 50'yi geçmiş bir insandan olgunluk bekliyoruz doğal olarak ama kendisinde bunun zerresi yok.

    edit : silerse diye hazır link http://u1310.hizliresim.com/1g/w/u0lhy.jpg
  • 568
    kendisi geçtiğimiz sene nordin amrabat'a ve onu aldırana* küfür etmiş ardından da sözlükte cezaya çarptırılmıştır.

    bu olayın ardından hayatımda yapmayacağım bir şeyi yaparak twitterdan saçmaladığını dile getirdim. bana gelen yanıt ise; "küfür, tribünlerin geleneğidir!111" şeklindedir.

    kendi oyuncusuna ana bacı söven tribünü, o tribünü yaratanın aklını seveyim.

    erman amele değil, galatasaray forması giyen canımızdır. normalde ciddiye bile almaya değmez. sevgiler.
App Store'dan indirin Google Play'den alın