• 78
    --- alinti ---
    atan alir spor:

    mahalle maçları genellikle caddelerde yahut bahçelerde yapıldığı için topun
    kaçma olasılığı olan çok yer vardır. top bir yere kaçtığında topu kaçıran
    takımın karşısındaki takım hemen,
    "atan alır spor." der.
    top onların sahasında auta çıkmış olduğu halde karşı takım topu almak
    zorunda kalır.

    elin avantaji olmaz:

    takımlardan biri ataktadır. defans oyuncusu topu elle keser fakat pozisyon
    devam eder ve gol olur. golü yiyen takım el var diye mızırdar. karşı takım,
    "avantaj olm." der.
    hemen akabinde kaleci
    "ulan elin avantajı olmaz." diye haykırır.
    bir yere varılamaz. kısır döngüdür.

    adamin gol diyor:

    gol atılır fakat yiyen takım saymaz. hep bir ağızdan "direk ulan." diye
    anırmaktadırlar. fakat içlerinden biri, "gol abi." der. karşı takımdan bunu
    duyan biri direk atlar ve,
    "ulan adamın gol diyor." diye serzenişte bulunur.
    gol sayılır, adam dövülür.

    abanma yok:

    genelde küçük çocuklar arasında yaygındır. kaleciler abanma yok derler.
    aralarından yaşça büyük olanı "lan karı mısınız." dese de abanma olmaz.

    gönül alma:

    büyüklerle küçüklerin ortak oynadığı maçta büyüklerden biri gaza gelip küçük
    bir çocuğa sert girince direk penaltı olur. nerede olursa olsun. küçük çocuk
    sevilen bi simadır ve faulü yapan abidir. penaltı kullanılır, genelde gol
    olmaz çünkü kalede bir ayı vardır ve penaltıyı atan küçük çocuktur.

    kaleci değiştin 2 penalti:

    herhangi bir penaltı pozisyonunda kaleye hemen forvetin etkili silahlarından
    biri gecmek ister çünkü o her mevkide iyidir.buna karşılık karşı takıma
    teselli olarak ekstra bir penaltı verilir. 1+1=2.

    3 kere sektirme:

    kaleci degaj kullanırken eğer yanında bir rakip forvet varsa topu 3 kere
    sektirir ve,
    "açılsana ulan üç kere sektirdim iste." der,
    rakip açılır. ne keyiflerdi bunlar be. bak gözlerim dolu dolu oldu.

    1'e 1 atiş:

    çift penaltı sisteminde eğer birinci penaltı kaçarsa ikinci şans vardır ama
    gol olursa ikinci şans kullanılamaz. bunun mantığını hala çözebilmiş
    değilim.

    sağlik önlemleri :

    bazen top insanin pek münasip olmayan bi tarafına gelir, herkesin reaksiyonu
    aynidir:
    "işe işe!."
    uygun araziye çiş edildikten sonra maça devam edilir.
    mahalle maçlarında her zaman saçı ince telli ve uzun olan kişiler vardır.
    bunlar geriden topu alip butun gucleriyle ileri kosarken kafalarini ileri
    dogru atarlar. amac gol atmak ya da rakibi çalimlamak degil, saclarin
    ruzgarda ahenkle dans etmesini saglamaktir. bu kisiler buyuyunce ümit davala
    gibi olurlar.

    top kurtarma operasyonu:

    top zirt pirt araba altina kacar. boyle durumlarda, sahadaki en celimsiz ve
    en hop-zip kisi, en iri iri kisi tarafindan topu almaya gonderilir. arabanin
    altina kacan toplar tam ortasinda durur bazen, kimse yetisemez oraya. bu
    sefer tas atma ve sopayla itekleme fasli baslar. arabanin egzosuna vurulan
    birkac darbeden sonra top yuvarlana yuvarlana cikar bir taraftan; artik
    kosarak maca geri donme zamanidir.

    at bakiim aabinin killi gogsune...

    ya ne iirenc bisiiydi bu. sen takimini kurmussun, pasa pasa macini
    yapiyosun. muhtemelen yasca ve boyutca senden buyuk olan eleman damlar, bu
    gereksiz cumleyi sarfederek maca dahil olur, tadimizi tuzumuzu kacirir.

    gol diil olm bel ustu :

    minyatur kale maclarda elle tutulmasina engel olunmak icin getirilmis bir
    cozumdur ancak bel ustu gibi kisiden kisiye degisen ve ispati zor bir kriter
    getirdigi icin nice kavgalarin cikmasina, nice baslarin yarilmasina sebep
    olmustur.

    iyi guzel de butun bu kavramlar kitabi olmadan, televizyon olmadan nasil
    herkes tarafindan bilinebiliyo? ben diyorum ki gizli bi orgut var, her
    mahalleye bi adam gonderiyo bilmem kimin amcaoglu olarak bilmem kim de
    orgutten. sonra mesela hem gol hem penalti olunca agizlara kolayca
    yerlesecek "giren gole penalti olmaz" cumlesini soyluyo, pozisyon geciyo,
    cocuk evine donuyo ama ifade baki.

    oynayacak kisi sayisinin tek olmasi ve kimsenin oyundan cikarilarak kalbinin
    kirilmak istenmemesi durumu sozkonusu olur sikca. bu durumda futbol kariyeri
    en berbat durumda olan fasulyeden tabiri ile adlandirilarak birinci devre bi
    takimdan ikinci devre bi takimdan oynatilarak ufacik yureklere ve beyinlere
    adaleti yerine getirmis olma duygusu zerk edilir. aksam herkes eve gidip
    yattiginda da hep o gunku maci, varsa attigi golleri, kacirdiklarini, bir
    sonraki maclarda yapmayi planladigi hareketleri hayallenerek uykuya dalar.
    bu planlanan ama becerilemeyen hareketlere girmiyorum. ben mahalle maci
    kurallarinin nasil bilindigi sorusuna ise kalitsal diyorum.

    bazen kucukler kendi aralarinda oynarken eli torbali bi is donusu adami maca
    dalip topu kucuklerin ayagindan alir ve aptal aptal seyler yapmaya baslar.
    eger adam yetenekliyse bi iki numara yapip cocuklarin aklini alir. en
    konunda topa hizlica vurur. cocuklar topu yakalayamaz ve top uzaga gider.
    eli torbali is donusu adami yaptigi ufak hareketten mutlu bir halde evinin
    yolunu tutarken cocuklarin "hay ........., top ta .............. gitti, kim
    alcek lan topu?" dedikleri duyulur.

    elden gol olmaz :

    pasa pasa oynuyoruzdur, adamin tekinin eline carpar top, biz dikeriz topu,
    hemen bi mahalle maci oyun kurallari uzmani portler oradan bi yerden ve der
    ki, "elden gol olmaz"! ulan niye olmasin hasta misin sen? el karari
    verilmisse, bunun sonucu frikiktir. herkes de kabullenmistir elden gol
    olmayacagini, hatta baraj bile kurulmazdi bazen. ben de buyuyunce ogrendim
    elden direk kaleye cekilip gol atilabilecegini. ogrendim de ne oldu, o
    caanim frikikler geri mi geldi?

    uc adim acilmak:

    "uc adim acilmak" denen olayi atlamak senelerini betonda top oynayarak,
    dizinde o cok derin olmayan ama surekli yanan yaralarla dekore eden bicok
    mahalle topcusunu uzecektir. top frikik noktasina dikilir ve rakip barajin
    ustune dogru adeta 'onnar orda diilmiscesine yurunur'. kocaman uc adim
    atilir ve baraj gogusle itmek suretiyle uzaklastirilir. adimlarin
    buyuklugunden sikayet edenler iki kere "o-ha" der.

    teknik vurmak:

    penalti vuruslarinda en bickin forvet oyuncusu sahne alacagindan kalecinin
    gozu korkar. hemen ici rahatlatilir: "korkma olm, teknik vurcam".

    kaleci duzeni:

    mahalle maclarinda rastlanan pekcok tatsiz durumdan sadece biridir
    kalecisizlik. herkes kendisini ispatlamak ve golleri yagmur edip yagdirmak
    istediginden kimse kaleye gecmeyecektir. adil duzen ilk "kalede son" diye
    bagirani kayirmaktadir. hemen arkasindan gelen "son bir", "son iki".. gibi
    cigliklarin sonunda artik son kac oldugunun bir onemi kalmayan agir kanli
    arkadas kaleye gecer. kaleci gerek iki golde bir, gerekse dakka ayriyla
    eldivenleri bir sonraki arkadasina teslim edebilir. nizam boyle emreder.

    arkadasin biri iyi orta gol getirir diye bagirir o da iyi bi orta yapmaya
    calisir ve ortasini yaptiktan sonra duser. arkadasin dizi kaniyodur ama
    farkinda değildir birisi ordan "olm dizin kaniyo" der ve olan olmustur dizi
    kaniyan cocuk aglamaya baslar.

    ee bide her zaman bağırılarak söylenen sözler vardır;
    - avut be oglum avut
    - kasti faul yapma lann
    - direk abi direk
    - valla gol diil
    - abi siz cok guclu oldunuz ya -
    mithat'i bize verin, mete'yi siz alin
    - ahh bacagim
    - annem anneeem
    - top benim oolum istedigimi oynatirim
    - beste devre onda biter
    - santra yapin lan santraaa
    - sahsi oynama oglum pas ver
    - abanma beee
    - yuhhh o da kacar mi
    - hakeme gozluuuk
    - ortani goriyim
    -şişürrr
    -çatalda patladı
    - top pancarlıkta

    --- alinti ---
  • 84
    (bkz: takım isimleriyle aldım verdim yapmak)

    iki kişi aralarına yaklaşık 10-12 metre koyar ve ilk adamı seçmek için biri herhangi bir takım ismini yüksek sesle söyleyerek aynı anda hece sayısına göre ayak bazında diğerine yaklaşmaya başlar. ilk hangisi diğerinin ayağına basarsa ilk adamı o seçme hakkına sahip olur. takım isimleri spontane söylenir, olay genelde şansa bırakılırdı.

    mahallede bir keresinde yaklaşık 3-4 metre kala önceden hazır tuttuğum gaziantep büyükşehir belediyesporu patlatıp efsane olmuştum* sonra koca mahalle deli gibi uzun takım ismi arayıp durmuştu.
  • 85
    bir de paylaşılamayan oyuncular için yapılan seçim vardır ki buna biterim . kaldırımın bir ucuna bir takım kaptanı , diğer ucuna diğer takım kaptanı geçer 2 si de birbirine dogru tam , yarım ve çeyrek olarak adım atarlar . tüm veletler etrafınıza üşüşür . altta kalanlar kaybeder ve paylaşılamayan oyuncu üstte kalanın takımına geçer . öss yi bu kombinasyon sayesinde kazandım belki de . yaşasın çocuk olmak .
  • 88
    mahalleler arası yapılanı güzel olan diğeri ise yani mahalle içinde yapılanı antrenman olan maçların klişeleridir bunlar. ne günlerdi bea argadaş. mahalle uzundu bizim. mahalle maçı yapmaya mahallenin sonunda ki çocuklarla oynamaya giderdik. mahallenin başında yani bizim mahallemizde de eski bir boş alan vardı. orada çalışırdık sabahları. her sabah 9 da antreman olurdu. yazın yapardık tabi; dönem içinde yiyorsa anneye kafa tutta yap bakalım. neyse işte o boş arazi cam kırıkları küçük çakıl taşlarıyla bezeliydi. dizimiz parçalanır elimiz ayağımız kesilir yine de oynardık topu. seviyorduk lan galiba top oynamayı. o yüzden endüstriyel futbol çok içten gelmiyor bana. o yüzden oynamadan kazanmak bana hiç tat vermiyor. o yüzden iyi oynayıp yenilsek bile üzülmüyorum. futbolun güzelliklerini hırsını seviyorum. kişisele çok girmeden ben de bir klişe söyleyeyim bare de ankete katkımız olsun.

    - kaleden kaleye gol olmaz beyler.
  • 96
    --- alıntı ---

    1. ıyi oynayan iki kişinin aynı takımda yer almamasına dikkat edilirdi.

    2. maçlar minyatür kalede oynanıyorsa, penaltı boş kaleye ters şekilde topukla vurulurdu.

    3. maçların hayali kale direkleri arası adım ile sayılır, olmaları gereken yerler iki taş ile işaretlenirdi.

    4. hava kararınca, ezan okununca, anne-baba çağırınca maç biterdi.

    5. uç korner bir penaltıydı.

    6. topu patlatan parasını öder, patlak top ikiye kesilip kafaya takılırdı.

    7. frikiklerde açıl biraz denince burası ali sami yen mi şeklinde cevap verilirdi.

    8. takımlar kurulurken ilk oyuncuyu seçme hakkı, adım almayı iyi bilenindi.

    9. kaleci topu 3 kere sektirirse rakibe açılsana 3 kere sektirdim derdi, rakip açılırdı; efendilik vardı.

    10. top insanın pek münasip olmayan bir tarafına gelirse herkes işe işe! diye bağırırdı.

    11. penaltılarda kaleci değiştirilirse 2 penaltı atılırdı. eğer ilk penaltı gol olursa ikincisi atılmazdı.

    12. abanma ve burun vurmak yoktu, vurulursa eleştirilip kınanırdı.

    13. tanju, rıdvan, metin, ali, feyyaz, hagi, hakan, hami gibi dönemin popüler futbolcularının adı alınırdı.

    14. topun sahibi tüm kuralları koyar, takımı kurar, kaleyi seçer, istemediği kişileri topuyla oynatmazdı.

    15. klişe laflar vardı: at bakayim abinin kıllı göğsüne!

    16. elin avantajı olmazdı.

    17. bel üstü gol sayılmazdı.

    18. taçtan kendi önüne atıp başlatılınca, taç değişirdi.

    19. maçı izleyen küçük bir grup varsa, penaltı olup olmadığına o karar verirdi, saygı vardı.

    20. maçlarda eğer iddia varsa ödüller genel olarak algida max, eskimo, meybuz, 2,5 litrelik kola vb. ürünlerden oluşurdu.

    21. pas vermeden sadece çalım atarak gol atılırsa sayılmazdı.

    22. frikiklerde baraj mesafesi, frikiği kullanacak olan kişinin koca bir zıplayışının akabinde 3 koca adım atmasıyla belirlenirdi... büyük atılan adıma karşılık olarak rakip takım "sen tuvalete de mi böyle gidiyon?" diyerek ortalığı kızıştırırdı.

    23. top, oyun alanı içerisindeki herhangi bir arabanın altına kaçarsa büyük bir şevkle arabanın altına yatılıp top alınırdı. topu ilk kim kaparsa o takımda başlardı.

    24. gol olduktan sonra eğer tartışmalar olursa ve golü yiyen takımın bir oyucusu golü kabullenirse rakip takım direk o kişiyi yüceltip "adamın gol diyo" diyerek golü alırlardı. golü kabullenen kişi de kaleye veya defansa alınırdı.

    25. varsa hakeme yapılan en dolu dizgin hakaret: "hakeme gözlük, eline de sözlük" tü.

    26. oynayacakların sayısı eğer tek ise, güçsüzlerden biri devre değiştirerek gönlü alınırdı.

    27. penaltılarda eğer takımınız açık ara farkla öndeyse kaleciye vurdurulurdu. ama en güçlü forvetiniz penaltıyı kullanacaksa, hemen rakip kalecinin gönlü alınırdı: "merak etme olm, teknik vuracam."

    28. sabit bir kaleci yoksa 2 golde bir veya dakika usulü oyuncular aralarında değişirdi. kalecilik sırası "sonum bir allah" diye kim başlarsa o kişiden geriye sayılırdı.

    29. dizde veya ayak ucunda top sektirerek de sıra belirlendiği olurdu (genellikle 9 aylık veya 21 aylık gibi oyunlarda). bu durumlarda ilk sektirmek isteyen "birim bir allah, kırmızı bayrak, yeşil kitap" derdi.

    30. kaleci oyuncu kavramı vardı. takımların genellikle iyi oyuncuları bu kutsal göreve kendilerini adarlardı.

    31. eğer bir oyuncu faule maruz kalmışsa ama devam etmek istiyorsa, rakip futbolculardan birinin yürümesini dahi bahane ederek: "adamın devam ediyor." derdi.

    32. milli birlik ve beraberliğimiz mahalle maçlarında başlamıştır. önce maçlar yapılır... centilmenlik skora yansımazsa sopalar, taşlar konuşurdu.

    33. atan alır spor vardı. eğer top kime çarpıp çıkmışsa topun gittiği yer neresi olursa olsun koşa koşa gidip alırdı.

    34. mahallenin abileri kaleci alıştırırlardı ve buna göre puan verirlerdi. aralarında kavga eden çocukların puanı kesilirdi.

    35. skor ne olursa olsun akşam!? saati yaklaştığında "golü atan kazanır." kuralı işlerdi.

    36. maçlardan sonra su sırasına girmek ayrı bir davaydı ve mutlaka koşa koşa gidilirdi. genellikle yaşlı amca veya teyzeler, zemin katta oturanlar bu işin acımasız kurbanlarıydı.

    37. el kasti değilse o top direkt kaleye kullanılmaz, "kasti değilki oğlum, gol olmaz." denirdi...

    38. eğer kaleci dahil herkes çalımlanmışsa; o top çizgiye kadar götürülür ya popo dürtmesi yada yere yatıp kafa, burun, alın gibi vucut kısımlarının dürtmesi ile gol atılırdı.

    39. kalecinin degajla gol atabilmesi bir yetenekti fakat gene de gol sayılmazdı. karşılıklı atışmaların sonunda yoldan geçen herhangi biri hakem yapılırdı ve sonuca o karar verirdi.

    40. para o zamanlar kolay bulunmadığından maçın hangi takım tarafından başlatılacağına; bir tarafına tükürülmüş yassı bir taşın havaya atılıp, yaş mı,kuru mu seçiminde doğru tarafı bilen tarafın başlaması yöntemi ile karar verilirdi.

    41.kaleler taştan olduğu için atılan şut önce defansa çarpıp sonra taşın üstünden geçtiyse şutu atan takım gooll diye yaygara çıkarırdı.rakip takımın gol değil kale üstü cevabına,gol yoksa korner o zaman ver topu diyerek racon kesilirdi.

    --- alıntı ---

    çok beğendim gerçekten, facebook'tan alıntıdır.
App Store'dan indirin Google Play'den alın