• 31
    28 ocak 2011 tarihli ligtv'de yayınlanan futbol gündemi programında cana'nın yanlış bir transfer olduğunu ileri sürmüştür. gerekçeleri ise "pimi çekilmiş el bombası" gibi olması ve top kullanamaması.

    saatli bomba zırvaları hakkında; hangi maçta bu adam 2.sarı karttan atıldı? her maç bi hareketi sert diyelim. konya maçı haricinde bu adam atıldı mı oyundan? kaldı ki bütün kariyerinde sadece 5 kez kırmızı kart görmüştür. bu tarz oyuncular göz önünde bulundurulduğunda senede 2-3 kez kırmızı kart görenler var.

    bi de top kullanamıyomuş. e zaten adam ön libero, görevi defansa yardım etmek, gelen ataklarda mümkün mertebe topu kapıp en uygun arkadaşına ulaştırmak. şimdi bu adam ne culio'nun görevini üstleniyo, ne yekta'nın. yani ne sağ iç ne sol iç. yani hocası onu o iki iç oyuncusunun arkasında sigorta olarak değerlendiriyor (daha doğrusu değerlendirecek neill geldiğinde). bu halde zaten adamdan defans güvenliğini sağlaması isteniyo, topla ronaldinho olmasına gerek yok. top kullanan adam istiyosanız, alın barış'ı mustafa sarp'ı izleyin, sonra da tövbe edin. onlar müstehak size.

    cana'ya laf yok !
  • 35
    ahanda buraya yazıyorum: cana bu takımdan ayrıldıktan bir iki ay sonra oyuncu hakkında çok iyi şeyler söyleyecek yorumcu. hep böyle yapıyor. rijkaard gidene kadar rijkaard'a salladı. rijkaard gitti, büyük teknik direktör oldu. skibbe gidene kadar skibbe'ye salladı, skibbe gittikten sonra taktiği iyi, geleceği parlak hoca oldu.

    cana için de benzer şeyleri söyleyecektir.
  • 36
    ---------------alıntı-----------------------

    ihanet çemberi

    galatasaray, bursa'da tam bir ihanet çemberinin içine düştü. başrolde hagi vardı. kaleci ufuk, ayhan ve hakem bülent yıldırım ile yardımcısı gökhan memişoğlu ihanet zincirinin halkaları oldu.
    korkaklar her gün, cesurlar bir gün ölürmüş. hagi'nin çıkardığı kadro bursa'dan korktuğunun işaretiydi. hagi'nin bir sistemi olmadığı ve bir oyuncunun nerede verimli olacağını bilmediği kanıtlandı. nasıl mı?
    romanya futbol federasyonu başkanı sandu'nun, "ucuza sattık" dediği, 5 milyon euro'ya alınan stancu kulübede oturuyor, kanat oyuncusu kazım santrfor oynuyor. galatasaray iki gol yiyor, hagi vatandaşını ancak oyuna alıyor. zapata yeni kaleci olarak alınıyor ama maçı tribünden izliyor. başkan adnan polat'ın "top tutma özürlü" diye yakındığı ufuk 40 metreden topu ağlara yumurtluyor. hagi, "bal yapmayan arı" emre çolak'ı sırf kendisine benzettiği için 11'e koyuyor. hagi, koskoca galatasaray ile kendi oyuncağıyla oynar gibi dalga geçiyor.
    ayhan oyundan atılıyor, göbek boşalıyor, hagi yekta'yı göbeğe çekmeyi düşünemediği gibi, onu çıkarıp bal yapmayan başka bir arıyı, aydın'ı oyuna sokuyor.

    hagi'nin akademisi değil!
    18 aralık 2010'da "hagi'ye tek laf söyletmem"diyen başkan adnan polat eğer sözlerinin arkasındaysa, bu hagi ile galatasaray sıradan takım olarak sürünmeye devam eder. bırakın yukarılara tırmanmayı, kupada final bile oynayamaz.
    başkan polat'ın önünde iki seçenek var. polat hagi'ye, "yönetimin, camianın ve taraftarın senin fantezilerine tahammül edecek hali yok" diye sert çıkmalı. eğer hagi başkan canaydın dönemindeki gibi uzlaşmaz tutumunu sergilerse, istifasını istemeli. galatasaray, hagi'nin spor akademisi değil. iddia ediyorum; hagi'nin bu sistemi ve oyuncu tercihleriyle galatasaray pozisyon bulamaz, geriye düştüğü hiçbir maçı geri çeviremez.
    gelelim kaptan ayhan'a.. tecrübenle takımı sakinleştiren adam olman gerekirken hakeme elle tacizin suç olduğunu bilmene rağmen kart görüyorsun. atılmak için koz veriyorsun. böyle kaptanlık olmaz.
    fenerbahçe başkanı aziz yıldırım hakemlerden yakınırken, "kulüp başkanları sırf benim hatırım için konuşmuyorlar" demişti.
    başkan polat susuyor ama galatasaray hakemlerden "sıradan takım" muamelesi görüyor. galatasaray'ın bursa'da yediği ilk gol hem ofsayttı hem de miller 90 derece açık sol koluyla topu önüne düşürüp golü attı. yıldırım ve memişoğlu bir-iki saniye içinde iki pozisyonu da atladı.

    ---------------alıntı----------------------- sabah

    maç hakkında okuduğum en iyi analizdi.
  • 37
    sezgin'in kellesini isteyenler amacına ulaştı, o standartta bilgide bir adam zor bulunur, galatasaray ciddi bir elemanını ben bir dostumu kaybettim.

    kamuoyu, camia ve medya baskısı adnan sezgin'i istifa ettirdi. galatasaray başkanı adnan polat, yıllarca arkasında durduğu adnan sezgin'in daha önce beş kez reddettiği istifasını altıncıda kabul etti. sezgin, istifasıyla kendisi üzerinden başkana boca edilen eleştiri oklarına hedef oldu. başkan polat'ın bu istifayı isteyerek değil, zorunluluktan kabul ettiğini düşünüyorum. yunanlı filozof epiktetos şöyle der: "insan, verdiği bütün kararları uygulamamalıdır. sadece doğru, geleceği gören ve akıllıca kararları uygulamalıdır." adnan sezgin, yüzü gülmeyen, bilgi sızdırmayan, ketum bir kişilik. bu tür insanlar özellikle medya dünyasında ve camialarda sevilmez. sezgin için belki "eski model" nitelemesi yapılabilir ama ben sezgin'in futbol bilgisine, kurallara, yönetmeliklere hakimiyetine ve kulübün parasını kendi parasından önde tutmaya özen göstermesine saygı duyuyorum. ama öncelikle gitmesi gereken kişi sezgin değil, hagi idi. hatta ikisi birden görevi bıraksaydı daha doğru olurdu. sayın polat, 1 aralık'ta ligtv'de "futbolda da tüm yetkiyi sezgin ve hagi'ye verdik. hagi'ye transfer konusunda tam yetki verdik. uygulayıcısı adnan sezgin'dir. başarı gelmezse ne hagi kalır, ne sezgin kalır" demişti. ortada bir başarısızlık var. kupa gitti, ligde hedefler bitti, avrupa hayal oldu. sezgin'i yollayıp hagi'yi tutmak, tüm başarısızlıkları sezgin'in üzerine yıkmaktır.

    hagi mi, sezgin mi?
    misimoviç'i oynatmayan sezgin mi? yekta'yı kulübede tutan sezgin mi? stancu'yu forvet olarak aldırtıp sol çizgiye mahkum eden sezgin mi? stoper neill'i ön libero oynatıp, sunderland'den ön libero olarak alınan cana'yı stoperde oynatan sezgin mi? yapılan transferlere tek başına karar veren sezgin mi? transferlerde başkanın ve yönetimin oluru yok mu? yönetim iniesta'yı, ronaldo'yu alacak bütçeyi sundu da, sezgin mi almadı? adnan sezgin yaşanan başarısızlıklara günah keçisi olarak kurban edilmiştir. başkan adnan polat da, sezgin'in istifasını tüm bu gerçekleri bilmesine rağmen kamuoyu ve taraftar baskısı yüzünden yüreği kanayarak kabul etmek zorunda kalmıştır. ben, başkanın çok üzüldüğünü ve çevresine "sezgin'in kellesini isteyenler amaçlarına ulaştı. adnan'ı müthiş yıprattılar. çok üstüne gittiler. o standartta ve bilgide bir adam zor bulunur. şimdi kına yaksınlar. florya'da benim gözüm, kulağımdı. aklım hiç florya'da kalmıyordu. orayı iyi organize etmişti. galatasaray ciddi bir elemanını, ben de bir dostumu kaybettim" dediğini biliyorum.

    'inatlarından vazgeç'
    galatasaray'ın istanbul belediye'ye yenildiği maç sonrası başkan adnan polat, florya'da önce futbolcularla, sonra hagi ile görüşmüştü. futbolculara "kendinizi toparlayın. giydiğiniz galatasaray formasının kıymetini bilin. koşmadan, mücadele etmeden maç kazanamazsınız. iyi oyuncular olmanıza rağmen iyi mücadele etmiyorsunuz. aklınızı başınıza toplayın" uyarısını yapmıştı. hagi'ye de "bu kadar eleştiriliyorsun; sana her fırsatta destek veriyorum. misimoviç'i kadro dışı bırakmana bile karşı çıkmadım. başka bir başkan senin bu kadar kolay karar almana izin vermezdi. ama galatasaray örf ve adetlerinde başkanlar hocanın işine karışmaz. ben de sana galatasaray başkanı olarak böyle davranıyorum. futbolculardan maksimum verimi almak için bazı inatlarından vazgeçmen gerektiğini düşünüyorum" demişti.

    hagi 'altımı oyuyorlar' paranoyası etkisinde
    ne yazık ki hagi polat'ın mesajını algılayamamış. "dediğim dedik, çaldığım düdük" diyerek hareket etti. son gaziantep maçında stancu, culio, yekta ve pino'yu sol kanatta kullandı. sabri sakatlandıktan sonra neill'i sağ beke çekip göbeğe yekta'yı alma refleksini gösteremedi. belediye maçında gökhan ünal'dan yediği çalımdan sonra gole yol açan ve "beni oyundan çıkar" diyecek kadar moral çöküntü içinde olan serkan'ı oyuna alma hatasını işledi. hagi'nin en büyük zaafı belki de çavuşesku rejiminde yetişip büyüdüğü için bir türlü paranoyalardan kurtulamaması. medyanın yönelttiği sorulara bile "bunu size kim sorduruyor?" karşılığını verecek, hatta etrafına "altımı oyuyorlar" diye serzenişte bulunacak kadar paranoya içinde. futbolcuların çoğu hagi'nin kendileriyle diyalog içerisinde olmamasından yakınıyor. özellikle bazı yabancılar çok dertli. hagi, futbolcularıyla iyi bir diyalog içinde olabilseydi, baros- pino-culio üçlüsü arasındaki sorun medyaya yansıdığı boyutlara ulaşmadan çözülürdü. bu üçlü, galatasaray televizyonu'ndan medyaya suni barış mesajı verirken hocaları da yanlarında olurdu. oysa, hagi'nin futbolcuyken galatasaray'daki bütün kaprislerini yerli oyuncular, başta hakan şükür olmak üzere iyi kamufle etmiş, yaşanabilecek büyük krizleri de fatih terim önlemişti.

    "tugay'a yazık olmasın!"
    gaziantep ile oynanacak kupa rövanşı öncesi kamuoyunda şöyle bir yorum vardı: "galatasaray elenirse hagi gider, tugay kerimoğlu bayrağı alır." korkulan oldu; galatasaray elendi. sezgin gitti, hagi kaldı. rumen teknik adamın göreve devamı aslında başkan adnan polat'ın birinci tercihi değildi. yönetim kurulu toplantısında tugay kerimoğlu'nun görevi üstlenmesi konusunda görüş birliği çıktı. bu görüşe başkan polat şerh koyarak "bülent korkmaz'a yaptığımız yanlışı tugay'a yapmayalım. tugay ingiltere'de uzun yıllar oynamış, futbol bilgisi üst düzeyde, teknik adamlık adına geleceği parlak bir isim. tugay'a guardiola mantığıyla bakmamız gerekir. bugün tugay'ı göreve getirsek başarısızlık devam ederse onu da kaybederiz. çok yazık olur. her şeyi zamanında yapmak lazım" görüşünü dile getirdi ve arkadaşlarını ikna etti.

    misimoviç'i çözerek
    gitti adnan sezgin, istifa gününde bile işini yapmaya devam etti. hagi'nin istemediği misimoviç'in galatasaray'a ekonomik açıdan asgari zararla gitmesini sağlamak için uğraştı. sonuçta toplam maliyeti 15 milyon euro'yu geçecek olan bu futbolcu dinamo moskova'ya transfer oldu. galatasaray'ın kasasından çıkan toplam 3.4 milyon euro'ya göre sağladığı daha doğrusu sağlamasına fırsat verilen verim adına çok yüksek olarak görünüyor. yine de bu yılki alacağından bile 1.2 milyon euro'yu bırakıp gittiğini hatırlatalım.
    kaynak: sabah

    yazarın notu: allah seni bildiği gibi yapsın diyeceğim ama yeterince yapmış zaten. benim gözümde selçuk yula ve ercan saatçiden farksız olan kişi.
  • 38
    eskilerden bir demet;

    spor aşığı bir başbakan'a tt arena'da gösterilen tepkileri kınıyorum. her ne kadar misafire yapılmış bir saygısızlık olarak gösterilse de, ben başbakan'a misafir gözüyle bakmıyorum.
    o, tt arena'nın sahibidir. yapılan, ev sahibine yapılmış bir saygısızlıktır. ama bu saygısızlığı da sayın başbakan'ın dediği gibi tüm galatasaray'a mal edemeyiz. her toplumun içinde çürük elmalar olabilir. benim gibi sağduyulu galatasaraylılar ve galatasaray camiası, başbakan'a şükran borçlu olduklarının bilincindedirler.
  • 39
    tv 8'deki programında kanalları gezerken denk geldim ve ahmet ağaoğlu ile birlikte hagi'nin oyunculuğunu bile tartışma noktasına geldiler.neyse oradaki diğer kişiler araya girdiler de çok uzun sürmedi bu komedi.teknik direktörlüğü için demediğinizi bırakmadınız zaten ama oyunculuğuna laf söylemek için değil bir kere bin kere düşünüp bir kere laf etmeniz gerek hagi için.
    kısacası gözümde sıradan bir "futbol" yorumcusu,yazarı vs neyse.
  • 40
    levent tüzemen'in fotomaç gazetesindeki yazısı:

    --- alıntı ---

    yardımlaşma eksik olunca...

    engin baytar'ın galatasaray için ne kadar önemli olduğu antalya maçında çok net hissedildi.
    engin önde oyunu organize ettiği için melo ile selçuk göbekten dikine hücuma katkı yapıyorlardı. galatasaray maç boyu engin'in yaratıcılığını ve hücuma taşıdığı akıllı topları ve araya atacağı paslarını aradı.
    aydın, eboue ve baros oynadıkları süre içinde etkisiz ve verimsizdi. aydın'ı futbol dünyasına terim çıkarttı. aydın'a hep 'adam olacak çocuk' gözüyle baktık. gelen her hoca ona şans verdi ama aydın toparlanma adına çaba sarfetmedi.
    bu sezon onca oyuncu gönderilirken aydın, fatih hoca'nın güvenini yine boşa çıkaracak gibi görünüyor.
    tempolu ancak kalitesi düşük bir maç izledik. antalya'nın uzatmada ali tandoğan'ın vurduğu kaleci muslera'nın müthiş çıkardığı şut dışında pozisyonu yok.

    yıldırım kasıtlı atandı
    tek yabancılı antalya'nın, 7 yabancısını da kullanan g.saray'a karşı ortaya koyduğu mücadeleyi alkışlamak gerekir.
    galatasaray maç boyu golü arayan, oyunu rakip alana iten, daha çok topa sahip olan takım görüntüsündeydi. ancak yaratıcılık, yardımlaşma ve hücum organizasyonu fiyaskoydu.
    takım uyumundan uzak, ritmi olmayan, dengesiz ve etkisiz olan galatasaray'da elmander, ujfalisi, sabri, melo ve hakan balta çok istekli ve çalışkandı.
    duygusuz riera ne zaman toparlanacak merak ediyorum.
    not: yunus yıldırım'ın bu maça atanmasını kasıtlı buluyorum.
    çünkü yıldırım her yönettiği maçta g.saray'a büyük tahribat veriyor. tıpkı bünyamin gezer gibi yıldırım'ın da g.saray'a alerjisi var. g.saraylıları maç boyu sinirlendirmek için uğraştı.

    --- alıntı ---
  • 41
    6 kasım 2011 tarihli fotomaç gazetesindeki yazısı.

    --- alıntı ---

    florya'daki hesap tutmadı.

    maçtan önce kağıt üzerinde yaptığınız hesaplar, seçtiğiniz oyuncular ve oyun yapınız tutmaz. fatih hoca'nın orta sahadaki tercihi sabri etkisiz olunca, bu kadar arkasında durulan riera kendisine sunulan formaya saygı göstermeyecek futbol sergileyince galatasaray ilk yarı pozisyon üretemedi.
    mersin'i oynadığı cesur futboldan dolayı kutluyorum.
    mersin'in kadrosunun çoğu yerli oyunculardan kuruluydu ve bunlar da ayağa isabetli pası iyi oynadı. galatasaray, karşısında kendi silahı olan "ayağa pas" arzusunu daha iyi sergileyen, alanları çabuk kapatan, çok koşan ve geriye çabuk dönen bir rakip buldu. sabri orta alanda çok top kaybı ve pas hatası yaptı.

    f.bahçe'yle ruh ikizi
    galatasaray orta alanı ele geçiremeyince melo üçüncü stoper gibi oynamak zorunda kaldı.
    cimbom orta alanda mersin'in üstünlüğüne boyun eğdiği için pas organizasyonunu da kuramadı. bu yüzden hücuma hızlı, etkili ve çabuk çıkamadı.
    kayseri'de oyunun yıldızı ayhan olmuştu. ikinci yarı sabri ile riera'nın yerine ayhan-sercan ikilisinin girmesi g.saray'ın çehresini pozitif yönde değiştirdi.
    galatasaray, gol pası verecek engin gibi bir oyuncunun eksikliğini fazlasıyla hissetti.
    sonuç: fenerbahçe ne zaman kaybetse galatasaray da sanki "ruh ikizi" gibi takılıyor.

    --- alıntı ---
  • 50
    --- alıntı ---
    g.saray rahat kazanacağı sivas maçının son 15 dakikasını engin ve elmander'in sorumsuzluğu yüzünden korku tünelinde geçirdi. özellikle engin'in sahadaki 22 oyuncunun en iyisi iken ve barcelona'lı iniesta gibi oynarken borjan tahriğine kapılıp kafa atarak oyundan atılması hem kendine hem de g.saray'a büyük ihanet oldu.
    elmander'in de takımı 10 kişiyken rakibin bileğine basıp atılması ihanet hamlelerini perçinledi.
    g.saray kazanmasaydı bütün ayıplar mükemmel oynayan engin ile maç boyu çok koşup çalışan elmader'in üzerine kalırdı.
    yine de bu iki oyuncu terim'in yarım oyuncuya ihtiyacı olduğu dönemde özellikle fenerbahçe maçında tribünde olacaklar.
    elmander'in yokluğunu baros doldurur ancak sivas maçında maestro gibi tüm takımı yöneten ve "maçın adamı" olacakken atılan engin'in eksikliğini g.saray derbide fazlasıyla hissedecek.

    çift forvet olmaz
    g.saray ilk yarının son 5 haftasında "kırılma noktası" sayılacak takımlarla oynayacak. korku tüneli dakikalarına kadar g.saray oyunun kontrolünü ve hücum üstünlüğünü elinde tuttu.
    oyunun içine eline sokmayan kazım, doğru pozisyon almadığı gibi kazandığı topları çoğunlukla kaptırdı. engin aklıyla ve ayaklarıyla yaptığı tüm güzellikleri kaleci borjan'a attığı kafayla berbat etti. fatih terim'e kimse "elmander-
    baros ikilisi beraber oynamalı" telkininde bulunmasın.
    baros yaptırdığı ve gole çevirdiği penaltıya kadar sahada yoktu. baros- elmader ikilisi birbirini tamamlamıyor. bu ikili galatasaray skor avantajını eline geçirdikten birlikte oynayabilir.
    not: semih'in rasmussen'e yaptığı harekette ilk görüşüm "penaltı ve kırmızı kart" şeklindeydi.
    tv'den tekrarlarını izledim. semih topa da rakibe de vurmuyor görünüyor
    --- alıntı ---
App Store'dan indirin Google Play'den alın