resim
Lefter Küçükandonyadis
Mevki:Sol Kanat
Doğum:22.12.1925
Ölüm:13.01.2012 (86)
Uyruk:Türkiye
  • 85
    sabah gazeteleri karıştırırken çok ilginç ve üzerinde durulması gereken olaylara denk geldim.

    özellikle tarihini pek iyi bilmeyen fenerbahçelilerin dikkatle okuması ve manalar çıkarması gereken
    cinsten olaylar. tıpkı (bkz: galip kulaksızoğlu)nu bile galatasaray geçmişliği olduğu için tarihinde
    yokmuş gibi sayan kulübün camiası iyi okusun yazının devamını.

    lefter hayatında unutamadığı iki olayı belgeselini hazırlayan nebil özgentürk'e anlatmış ama kayıtlara
    koymaması kaydıyla, o da can dündar'a bahsetmiş. haberin linki; http://gss.gs/DoJ

    lefter'in en çok üzüldüğü olayların birincisi 1942 yılında çıkarılan varlık vergisi yasasının ardından yaşanmış
    gayrimüslim kişilere ağır vergi ödemeleri yükleyen bu yasada, ödeyemeyenler taş ocaklarında çalıştırılmış ya da
    kaçıp canını kurtarmış. lefter'in ailesi de olaydan etkilenmiş, yoksul oldukları için sürgüne gitmekten kurtulmuş
    ama birçok akrabası türkiye'yi terk etmek zorunda kalmış.

    peki sevgili sözlük lefter'in hayatı boyunca unutamadığı olaylara sebep olan bu yasayı çıkaran hasta fenerbahçeliliğiyle
    bilinen dönemin başbakanı* ve fener stadına dahi ismini veren şükrü saraçoğludur desem.
    ne dersiniz ?

    bu arada diğer olaysa 6-7 eylül olayları...
  • 86
    kendisi fenerbahçe ve milli takım forması terletmiş ve rahmetli olmuş isimdir. kendisine milli takımımızın formasını giyip terletmesi nedeniyle saygım sonsuzdur. ama bazı bilinmeyenler ve gerçekler ne yazık ki efsaneliğine gölge düşürür niteliktedir.

    kendisi 1951'de sırf galatasaray şampiyon olmasın diye beşiktaş maçına fenerbahçe'de oynamayan 2 futbolcunun oynatılmasına ses çıkarmadığı gibi, galatasaray'ın şampiyon olmaması için elinden geleni yapıp kazanılan bir penaltıyı da bilerek auta atmıştır.

    bu nedenledir ki kendisi nazarımda değil metin oktay, bir almaguer bile değildir. ama ne yaparsın ölenin arkasından rahmet eylemek, hakkını helal etmek gerekir. rahmeti allah eylesin ben hakkımı helal etmiyorum.

    kendisini metin oktay ile kıyaslamak ya da aynı kefeye koymak metin oktay'a saygısızlıktır. sırf metin oktay'ın karşısına bir isim çıkarmak için çıkarılan bir isimdir. keşke bu isim can bartu olsaydı. tabi onu da araştırmak lazım.

    gitmişken metin'e selam söyleme, mümkünse de ondan uzak dur. zaten büyük ihtimalle de ayrı yerlerdesinizdir.

    lefter ve gerçekler;
    http://yfrog.com/h854u2j
    http://yfrog.com/kg6rfnuj
    http://yfrog.com/kf51slj

    http://gss.gs/646760
  • 87
    türkiye’nin gördüğü en büyük futbolculardan lefter’le rauf denktaş’ın aynı gün vefat etmesi kaderin sevimsiz bir cilvesi. aslında tarihle yüzleşme konusunda başarılı bir ülke olabilseydik, bu çok verimli bir tartışmayı beraberinde getirebilirdi. onun yerine ironik manzaralar sunan bir kafa karışıklığını getirdi.

    izninizle ben bu noktada türkiye’nin bu kafa karışıklığını ve ondan doğan çarpık politik doğruculuğu bir kenara koyarak devam etmek istiyorum. beğenmeyen okumayı bu noktada bırakabilir. ben bu yazıyı yazarken hiçbir şekilde tarafsız değilim, böyle bir niyetim olmadığı gibi, böyle bir gereklilik de yok.

    kıbrıs sorunu, türkiye’nin gündemine britanya’nın adadan çıkacağının belli olmasından itibaren zorla getirilen bir konu. sorun, aslında etnik bir sorun değil. 20. yüzyılın ilk yarısında üçüncü dünya’da sömürgeciliğe karşı verilen pek çok bağımsızlık mücadelesinden birinden bahsediyoruz. sorunu etnik hâle getiren britanya sömürge yönetiminin fakir türkler’i polis olarak istihdam edip bağımsızlık mücadelesi veren rumlar’ın karşısına çıkarması. yani bir egemen klasiği, bölerek yönetmek, kardeşi kardeşe kırdırmak. bir de tabii geleceği parlak, okumuş bir kısım türk’ün kendi çıkarlarını britanya’nın çıkarıyla birleştirip halkların kavgasını körüklemesi gerçeği var. burada da karşımıza kraliçe’ye sadakat yemini etmiş sömürge savcıları çıkıyor, rauf denktaş da bunlardan biri. denktaş gibilerin de sayesinde britanya anti-emperyalist ve halkların kardeşliği üzerinden gelişmesi gereken bir bağımsızlık mücadelesini etnik bir kavgaya dönüştürebiliyor. rum tarafında da kilise’nin yobazlığı bu kavgayı alevlendiriyor. mevzu rayından çıkıyor. britanya buna rağmen bağımsızlık sürecini geri çeviremeyeceğini hissedince hiç değilse ada’daki varlığını korumak için çırpınıyor, bu kez devreye türkiye de giriyor. 1955′e kadar “kıbrıs gibi bir sorunu olmayan” türkiye, ingiltere’nin çaktırmadan itelemesi, denktaş ve saz arkadaşlarının iş birliği yaptığı derin devlet uzantılarının, tasfiye edilmiş turancıların müdahalesiyle işin içine dalıveriyor. türkiye’deki rumların bir koz olarak kullanılması da bu dönemde başlıyor.

    kıbrıs sorunu’nun türkiye’deki rumların hayatını cehenneme çevirdiği 1955-1964 periyodu, aynı zamanda lefter’in türkiye’nin en önemli futbol yıldızı olduğu dönem. kıbrıs için provoke edilen 6-7 eylül’de lefter’i sokak ortasında linç edilenler arasına girmekten koruyan da bu. ama kariyeri boyunca, kıbrıs sorunu’nun nefesini hep ensesinde hissediyor. önce en çok milli olan oyuncu olması engellenmeye çalışılıyor, sonra ellinci kez milli olduğu için kendisine verilmesi gereken madalya verilmiyor. lefter’in 1964′te futbolu bırakması tesadüf değil. 1964, türkiye’nin rum vatandaşlarını en çok hırpaladığı yıl. bu yılda türkiye’de tc vatandaşı rumlar’la evli yunan vatandaşları, kıbrıs’ta olanlara misilleme olarak sınır dışı ediliyor. pek çok rum aile dağılmamak için türkiye’yi apar topar terk etmek zorunda kalıyor. vergi borcu gibi bahanelerle el konan malların haddi hesabı yok. yaygın kanının aksine 1964′ün zararı 6-7 eylül’ün çok ötesinde. türkiye’de rum azınlığı tüketen hamle 1964 sınırdışıları, lefter’i de tüketiyor. aslında o yıl, lefter’in futbolu bırakmasını gerektiren hiçbir şey yok, zaten daha sonra yurt dışına çıkabildiğinde aek formasıyla yine futbol oynuyor. büyük usta, kendisini o dönemde tâ güney afrika’ya kadar uzaklaşmak zorunda hissediyor. ancak ironik olarak, pek çok rum aile türkiye’den kovulurken, lefter’e türlü bahanelerle ülkeden ayrılma izni verilmiyor. belki de gittiğinde yaşadıklarını anlatmasından korkuluyor. o dönemde ne hissettiği ise şimdi kendisiyle beraber toprağın altında.

    lefter’in çok sevdiği istanbul’undan, büyükada’sından kalkıp güney afrikalar’a yerleşme planı yapmak zorunda kaldığı o yıllar; kıbrıs’ta milliyetçiliğin hem türkler, hem rumlar arasında sivrildiği, bir arada yaşam mücadelesi verenlerin işinin iyice zorlaştığı yıllar. 1960′ta britanya, türkiye ve yunanistan’ın çıkarlarını kollayan ve kıbrıs’a hiçbir şekilde bağımsızlık şansı vermeyen londra antlaşması imzalanıyor ve kıbrıs cumhuriyeti kuruluyor. aslında cumhuriyet, dönemin koşulları için fena bir plan içermiyor ancak denktaş’ın da anılarında belirttiği üzere iki tarafın milliyetçileri (denktaş da dahil) “o devleti yıkmak için kuruyorlar.” yine denktaş’ın anılarında belirttiği üzere eoka’nın muadili olarak kurulan tmt terör örgütü, infial yaratmak için gerekirse türk hedeflerini bombalıyor. tmt’nin amaç olarak da, felsefe olarak da, yöntem olarak da eoka’dan hiçbir farkı yok. kendi çıkarları için, ada’da barış isteyen herkesi, özellikle de kıbrıs’ta her zaman örgütlü olan sosyalistleri vahşice öldürüyorlar. pek çok kaynağa göre eoka türk’ten çok rum, tmt rum’dan çok türk öldürüyor. bu iki terör örgütü birbirlerini besliyor. kazanan yine emperyalist güçler oluyor.

    kıbrıs’ta gerçekten yaşananlar; türkiye’de basının inanılmaz manipülasyonu, yaratılan milliyetçi isteri ve 12 eylül sonrasında iyice kuvvetlenen ulusçu tarih beyin yıkaması nedeniyle neredeyse hiç bilinmiyor. ortaya da böyle garabetler çıkıyor. britanya çıkarını savunmak için yemin etmiş bir sömürge savcısı milli kahraman ilân edilebiliyor mesela. lefter, kıbrıs’ta doğmuş olsa onu öldürmekten zevk alacak insanlarla aynı anda anılabiliyor.

    bu kafa karışıklığını yaratan şeylerden biri de tabii lefter’in milliyetçi kafa tarafından algılanışındaki çarpıklık. en iyi niyetli açıklamalarda bile bu çarpıklığı okumak mümkün. mesela hiç uzağa gitmeyelim, lefter’in kadıköy’deki heykelindeki plakayı okuyalım. “futbolu bıraktıktan sonra da ülkemizi terk etmeyen lefter” diye giden bir cümle… ülke bizim, lefter misafir. rum’un “makbul”u, en büyük eziyette bile gıkını çıkarmayanı bile bizim lütfumuzla burada yaşıyor, yani ülkenin gerçek sahiplerinden değil. lefter’i anarken bile sürekli bir “bakın rum’du ama iyiydi” vurgusu, sürekli yunanistan’a attığı gollere yapılan atıf, cenaze konuşmalarında bile habire lefter’in atatürk sevgisine yapılan vurgu. bu ülkenin belki de gelmiş geçmiş en büyük futbolcusunun naaşı bile bu ülkeyi ne kadar sevdiğini, ne kadar sadık olduğunu kanıtlamak zorunda. öldükten sonra bile.

    türkiye’deki azınlıklar bu muameleyi, belki bin beterini her gün yaşayarak tükeniyorlar. kendilerine yapılanları söyleyip hesabını kendi devletlerinden, türkiye’den sorabilmek şöyle dursun, başlarına daha fazla bir şey gelmesin diye her gün sözlü olarak sadakat tazelemek zorundalar.

    bu ülkede lefter için yazılmış tek bir doğru düzgün biyografi yok. çünkü kıbrıs’ı anlatmadan, 6-7 eylül’ü, 1964′ü yazmadan, lefter’in neden 1980′lere kadar fenerbahçe’ye üye yapılmadığını açıklamadan o kitap yazılamaz. türkiye’deki rumlar’ın nasıl tüketildiğini, nasıl ülkeyi terke zorlandığını, bugün hâlâ nasıl ikinci sınıf vatandaş olduğunu anlatmadan o kitap yazılamaz.

    şunu biliyorum ki, lefter bunları anlatmazdı, muhtemelen ailesi de -yukarıdaki nedenlerden- anlatmayacak. her şeyi açık açık anlatacak bir lefter kitabı yazılamayacak. bunun için lefter’i ya da ailesini suçlamak anlamsız ve yanlış. konuşmamak en doğal hakları. azınlığın konuşanının hrant olduğu, arkasından vuranların arkasında durulduğu bir ülkede kimse onları konuşmaya zorlayamaz.

    bu ülkede ancak her şeyi açık açık anlatan bir denktaş/kıbrıs kitabı yazılabildiği, kapağına da tmt kurşunlarıyla kol kola ölüme giden sendikacı yoldaşlar derviş ali kavazoğlu ve kostas mişaulis’in resmi konabildiği zaman, bir lefter kitabı da yazılabilir.

    çünkü lefter’in hayatını yazmak, ilk başta her şey için ondan özür dilemeyi gerektirir. mesela cenazesini uğurladığımız stadyumun varlık vergisi’nin müsebbibinin adını taşımasından başlayarak özür dilemeyi.

    bu özrü dileyebilecek kadar dürüst olduğumuz günleri görebilmek dileğiyle.

    *denktaş ve kıbrıs sorunu ile ilgili kısımlar için kıbrıslı tarihçiler mehmet hasgüler ve niyazi kızılyürek’in çeşitli kitapları ve makaleleri, bunun yanı sıra peo kaynakları kullanılmıştır.

    --- alıntı ---

    dağhan ırak
  • 91
    fener medyasının her zaman gündemde tuttuğu, hayatını kaybetmiş, bir dönem fenerbahçe'de oynamış futbolcu diye tanımlayalım. ntvspor tayfası belgeseller kitaplarla iyice onu o dönemin tek yıldızı gibi göstermeye çalışıyor. kendisinin fair play dışı hareketleri sözlüğümüzde de paylaşıldı.
    metin oktay için yıllardır yayınlarında adını anmadan geçen medyanın ve ntvspor'un bu davranışlarını anlayabiliyorum, ancak galatasaraylıyım diyenlerin lefter ile ilgili olumlu düşünmesini anlamıyorum.
  • 92
    ntvspor'u sevmiyor olabiliriz. ben sahsen sevmiyorum ama kendisini o donemin tek yildizi gibi gostermeye falan calistiklarini da dusunmuyorum. sahada fair play disi hareketleri olsa da, olmasa da lefter kucukandonyadis bu ulke tarihine damga vurmus spor insanlarindan biridir. seversiniz sevmezsiniz orasina karisamam, ben sahsen severim kendisini ama her ihtimalde lefter saygiyi hakeden biridir. hakki olan saygiyi da sporla ilgili/ilgisiz insanlarin ekseriyetinden gormektedir.
  • 94
    okuduğumuz, öğrendiğimiz kadarıyla çok çok iyi bir futbolcu olan, ancak saha dışında çok da iyi davranışları olmayan eski futbolcu. metin oktay'la kendisini hiçbir anlamda karşılaştırmam, bu taçsız krala saygısızlık olur.

    ntvspor'un yaptığı özel yayınları doğru buluyorum, ne olursa olsun bu adam fenerbahçeliler'in efsane olarak gördükleri ve hayatını yeni kaybetmiş bir insan. ancak yaptıkları reklamlarda "türk futbol tarihinin en önemli oyuncusu" demeleri beni o kadar rahatsız ediyor ki. bu resmen metin oktay'ı, büyük bir karakteri, gerçek bir bayrak adamı yok saymaktır. 2 futbolcusundan biri demezlerdi tabi, galatasaray'ı hatırlatacak bir şeye asla yer vermeyecek bir kanal olduğu açık. ancak bu kadar kesin bir ifade art niyetlidir. metin oktay'ın adı bu sene umarın stadımızda çokça anılır, hatta bir tribünün ismi verilsin isterim kendi adıma. birilerine bir şeyleri hatırlatmak gerek.
  • 95
    kendisi hakkında söylenenlere hakikaten inanamıyorum. lefter türk futboluna emek vermiş, türkiye'de, vatanında futbol oynayabilmek için, hatta vatanında yaşayabilmek için çok şeyler çekmiş, dışlanmış, yaşlanmış, futbol için yıpranmış biridir. fenerbahçeli olabilir, galatasaraylı olabilir, beşiktaşlı olabilir... farkeden nedir? din midir? dil midir? ırk mıdır? siyasi görüş müdür? fenerbahçeli bir babanın galatasaraylı oğlu, beşiktaşlı karısı olamaz mı?

    bana göre farkeden renklerden başka hiçbir şey değildir. elbette takımlar arasında farklar olur. futbol tarzı olsun, camiaların duruşu olsun, taraftarlar arasındaki ilişkiler olsun farklar olur. galatasaraylı ve fenerbahçeli gruplar yan yana yürürken kavga çıkmasının sebebi nedir?

    futbolcular tabi ki rakip takıma karşı bir şeyler* yapar ama lefter'in yaptıklarının şimdiki volkan gibilerin yaptıkları düzeyinde olduğuna hiç inanmıyorum.

    o çok konuşulan penaltı olayını lefter'in kendi yaptığına mı inanıyorsunuz? lefter olmasa başka bir fenerbahçeli futbolcu kaçırmayacak mıydı o penaltıyı? yanlış anlamayın, yaptığı doğrudur demiyorum ama neler yapıldı bu ülkede. gariban* futbolcular bu yapılan yanlışların sadece vitrinidir. rant için, zengin olduğu için yönetime girenler olduğu sürece türk sporunda pislik eksik olmaz. hele en iyi fenerli ölü fenerlidir gibi cümleler kuranlar oldukça bok götürür türk sporunu. hiç mi fenerli arkadaşın, hiç mi fenerli akraban yok? ne diye bu kadar düşmansın?

    düşmanlık düşüncelerimize hükmettiği sürece büyük olan benzerliklerimizi değil küçük olan farklılıklarımızı konuşuruz, yok yere kavga çıkarırız. düşmanlık devam ettikçe, metin oktay'ın, lefter'in, baba hakkı'nın değerini anlayamayız.

    rahat uyu lefter. bizleri duymamaya çalış.
  • 100
    ölümünün 1. yıldönümünde saygı ile anmadığım futbolcu. hatta bir gram saygıyı hak ettiğini bile düşünmüyorum. galatasaray'ın bir şampiyonluğunu çakallıkla elinden almış bir adama neyin saygısıdır? galatasaray'ımıza zarar vermiş bir insanı niye hayırla yad edelim? bunun fanatizmle, sportmenlikle ilgisi yok. evine giren hırsıza saygı duyuyor musun? bundan 30 sene sonra aziz yıldırım'ı da saygı ile analım öyleyse. hiçbir farkları yok çünkü.

    fenerbahçe manipülasyonunun son örneğidir kendisi. dayatıyorlar millete lefter fenerbahçe efsanesi diye. fenerli bebeler de yüzyılın itilmişliğiyle kendisine sarılıyorlar. 3 yıl önceye kadar piyasada bile yoktu rahmetli. yeni nesil fenerbahçe taraftarlarının %99 u da bilmezdi. sonra kendilerine yalan tarih yaratma konusunda 1 numara olan fenerbahçeliler birden çıkardılar sandukadan.

    çıkardılar ama naftalin kokuyordu artık onların efsanesi. öyle al bak bu efsanemiz demekle olmaz bu işler. her zaman sahip çıkacaksın, kulaktan kulağa, nesilden nesile fısıldayacaksın. öyle 40 sene sonra hatırlayıp efsane yapamazsın kimseyi. olmuyor da işte.

    olan da böyle oluyor : http://www.haber7.com/...leci-Lefter-gafi.php

    bunların asla bir metin oktay'ı olmayacak. asla bir fatih terimleri, gheorghe hagileri, bülent korkmazları, hakan şükürleri olmayacak. efsane olmak bambaşka birşey çünkü, suni gübreyle olmuyor işte şekil 1-a da görüldüğü üzere.

    -babacım, bizim efsanemiz var mı?
    + var oğlum bak alex de souza, şu kel olan.
    - ne yaptı baba alex bizdeyken?
    + 3 kere son maçta şampiyonluk verdi rakiplere, biri de bizim stadımızda.
    - peki niye ayrıldı takımdan babacığım?
    + elinde twit takıldığı için.

    sizden olacak efsane bu kadar olur işte.

    efsane anlayışınız şikeyse, üçkağıtsa doğru adres ama. aziz yıldırım da efsane, bu lefter de öyle.

    ''bizi sevenleri üzmeyelim baba'' nerdee, '' galatasaray'ı şampiyon yapacağıma topu taca vururum daha iyi'' nerdee?

    (bkz: 8 nisan 1951 beşiktaş fenerbahçe maçı)

    https://www.youtube.com/watch?v=95mPCujJ_gI
App Store'dan indirin Google Play'den alın