futbolda sinir olduğum konulardan biri. koşu mesafesiymiş! şimdi
aykut kocaman gibi dikine futbol diye bir şey çıkardılar tarzı bir şey söylemek istemiyorum ama kesinlikle sırf koşu mesafesine bakılarak takımlar yargılanmamalı. aynı şekilde oyuncular da. madem sırf koşu mesafesine bakıyoruz, alın maraton koşucusu atletleri sahayı tur atsınlar 90 dakika. böyle bir futbol yok.
önemli midir, önemlidir ancak asıl önemli olan şey değildir. asıl önemli olan şey de aslında oyun tarzınıza göre oyun sisteminizin olmasıdır. bu sayede iyi oynar ve başarılar elde edersiniz. ben topun ayağımda kalmasını istiyorum deyip koşu mesafelerinde rekorlar kırmayı beklemeyin örneğin. oyun tarzınızın da nasıl olması gerektiğini oyuncu grubunuz belirler. koşmayı oyun karakteri haline getirmemiş ama yetenekli bir oyuncu grubunuz varsa ve siz bu elemanlara illa koşun derseniz olmaz. verim alamazsınız hem siz üzülür hem onları üzersiniz, gerek yok.
ve açık konuşalım, hem yetenekli olup hem de pres yapmayı seven oyuncuları
türkiye'ye getiremezsiniz. ya biri olacak ya diğeri. olsa olsa altyapıdan bu türde adamlar yetiştirmeye çalışırsınız, onlar da futbolda bu tip adamlar çok revaçta olduğu için kısa zamanda elinizden uçup gider.
galatasaray'ın şu anda oyuncu grubu koşu mesafesi olarak üst seviyelerde olabilecek bir oyuncu grubu değil. boşuna bu tip beklentilere girilmemesi gerekir.
sinan gümüş baştan takımı 10 kişi oynatıyor zaten,
garry mendes rodrigues de geriye gelmiyor sağ olsun. ee bitti gitti işte. gerisine bakmaya bile gerek yok.