• 76
    demek elimde avm'den aldığım bir kazak olsa, 4 kişi "sokakta" önümü kesip tekme tokat dövse beni elimdeki kazağı alıp yaksa, sonra da bu görüntüleri kaydedip internette paylaşsa bunu yapanlar 6222 spor yasasına göre yargılanacak. alacaklari ceza da stada girmeme cezası olacak.

    yemin ediyorum beyin herkese şart ama okumuş adama daha bi şart. yapacağınız adalet sistemini..
  • 78
    üniversite yıllarımda aynı şeyin başıma gelmemesi için eskişehir sokaklarında forma giymemeye özen gösterirdim. bu tarz olaylar aslında çok sık oluyor, montunuzun fermuarını açıp bakıyorlar, işte biz böyle adamız şampiyonluk kutlatmadık, kimse bizim semtimizde tezahürat yapamaz vs. sadece eskişehir için değil tüm anadolu için geçerli diyebiliriz. kalabalık veya üç beş zırtlan taraftara denk gelmeniz bu tarz bir olayın sizin başınıza gelmesi için yeterli bir durum. sırf maç günü stadın oradan geçiyor diye 34 plaka bir araca saldırmak, böyle şeyler olmadı mı? oldu ve yapanların yanına kar kaldı maalesef. ancak bu şekilde videolu ve net bir saldırı daha önce hiç olmamıştı diye hatırlıyorum. bu bir gasptır ve bu adamlar ceza almayacaksa soruyorum kim ceza almalı?
  • 80
    toplu halde insan gasp eden, döven, söven, sonra da bunu yayınlayan haysiyetsiz magandaların serbest bırakılması da ne demek? yine kapının kilidini yerinden söküp atacak bir karar. bu karardan dönülmezse o kapı kapanmaz bir daha. bundan sonra bu tarz olayların önünü alamazsınız, yapanın elinde kapı gibi emsal var çünkü!

    öte yandan bu iş daha bitmedi, bitmemeli. o çok övündüğümüz sosyal medya gücümüzü kullanmalıyız. olayın ayyuka çıktığı akşam ortalığı nasıl yangın yerine çevirip bakanlığı, valiliği, kulübü, tv programlarını ayağa kaldırdıysak aynı süreci işletmemiz lazım. bu insanlık onurundan nasibini almamış et yığınlarının hak ettiği cezayı alması için kamuoyunu yeniden harekete geçirmek gerek. zira daha önce bu tarz serbest bırakma, tutuksuz yargılama gibi kararların ardından gelen toplum baskısı çoğu kez kararın değiştirilmesine sebep oldu.

    twitter hesabı olanlar hiçbir şey yapamıyorsa @adalet_bakanlik hesabını ilintileyerek tweet atabilirler. kulübün ve kulüp avukatlarının da o dörtlüyü "istemesi" lazım. bu konuda ısrar edilmeli. sporda şiddette emsal teşkil edebilecek, gelecek vak'alar açısından caydırıcı bir sebep olabilecek bir durumla karşı karşıyayken bunu tam tersine, muhtemel vak'aları cesaretlendirecek bir karar vermek tam olarak "nitelikli akıl tutulması".
  • 81
    kardeşimize saldıranlar serbest bırakılmış.

    cezanın 2 temel amacı vardır. birincisi suçun karşılığını vererek kamu vicdanını rahatlatmak ve düzeni korumak. ikincisi ise suçluyu rehabilite ederek topluma geri kazandırmak, bir daha suç işlemesinin önüne geçmek.

    türk hukuku ikisi konusunda da çok başarısız. kimsenin vicdanı rahat değil şu an. umarım birileri vicdanları hukuk dışında bir yolla rahatlatmaya kalkmaz.

    olaya dönersek ceza alıp almayacakları henüz belli değil, sadece tutuksuz yargılanacaklardır.
  • 84
    galatasaray klübü avukatlarının takipçisi oldukları konu, malesef doğru dürüst haber yapılmıyor. organiza gasptan gözaltına alınıp salınmak ilginçmiş.

    tabi bu konunun bir önemli ama alakasız nedeni de ceza infaz kurumlarının başka bir konu sebebiyle tıka basa dolu olmasıdır.

    hukuk alanında olan dostlarımın söylediği şu;

    genç nesil hakim, savcı ve avukatlar ile yakın tarihte sistemin daha sağlıklı ve hızlı işleyeceğidir. şu an için yorum yapmamaktadırlar.

    not olarak burada bulunsun.
  • 87
    kardeşimiz ile henüz tanışma fırsatı bulamadım ancak bir arkadaşım bu olaydan sonra kendisi ile oldukça yakınlaşmış. kısmetse derbiden sonra geldiğinde kendisini görmeye, sarılmaya gideceğim. öncelikle belirtmek isterim ki oldukça saf, temiz, iyi yürekli bir kardeşimiz. arkadaşlarım bana şunu söyledi. '' hani abi para verdim içindeki bende kalsın nolur diyor ya. onu bile söylemesi büyük mucize bu çocuğun, öyle bir çocuk.'' şu lafı duyunca daha da çok içim acıdı. ensesine vur ekmeğini al denir ya işte öyle bir çocuk.

    henüz daha 19 yaşında ve konya'daki ilk senesi imiş kardeşimizin. babası muğla'nın bir köyünde kıraathane işleten bir insan. bildiğimiz anadolu delikanlısı bir kardeşimiz. babasının gönderebildiği ya da devlet kredisinden biriktirebildiği ile linnes imzalı forma alabilmiş sanırım. çünkü o gün linnes'in de imza günü vardı bu kısımdan tam emin değilim. hani gayri ihtiyari sormuşlar, olum neden karşılık vermedin diye, çocuk; abi ben kavga filan etmem, benim öyle işlerle işim olmaz demiş. çocuk hata yapmaktan, birini incitmekten korkan birisi. o kadar utangaç ki serdar aziz'in menajeri ile önce görüşüyor, menajer 2-3 bilgi öğreniyor ve diyor ki; kardeşim seni az sonra serdar da arayacak, onunla da konuşursun diyor kapatıyor. daha sonra dışarıya çıkıyor ve o esnada serdar aziz arıyor. açamamış... çünkü dışarıda tanımadığı birisi ile konuşunca çok fazla heyecanlanıyormuş, konuşamıyormuş. daha sonra eve geçince dönmüş ancak serdar bakamamış bu sefer ve menajeri yeniden arayıp, onunla irtibat kurulmuş sürekli. bu arada serdar aziz'in yaptığı da cidden şık bir durum. çocuğun mümkün mertebe birçok ihtiyacını karşılayabileceği bir bursu okul süresince sağlayacakmış.

    asıl can sıkan durum ise her ne kadar destek verilse de psikolojisinin yerle bir olması. zaten utangaç, kendi halinde bir çocukmuş iyice içine kapanmış sanırım. olayın hala etkisinde.

    https://twitter.com/...s/921076554196766720

    şu fotoğrafta formalı ancak o şekilde olması için bin bir rica ile ikna edilmiş. üzerindeki ceketi, montu her ne ise en başta çıkarmamış. korkmuş abi bana bir şey yaparlar belki, tahrik etmeyeyim diye. konyaspor tribün lideri de ben buradayken sana kimse bir şey yapamaz, şöyle de böyle de bak seni başkan ile tanıştıracağım filan öyle çıkarttırabilmiş üzerindeki ceketi. çocuk hala bir şey yaparlar korkusu ile davranıyor :( o anda korkuyu yense de onu oraya götüren galatasaraylı arkadaşlara sürekli mesaj atmış. abi 5 dakika önce çıkalım maçtan, çıkış da bir şey olmasın nolur nolmaz diye ve 5 dakika önce çıkmış maçtan. arkadaşlar şaka yapmış, oğlum bak gidip de selçuk'a forma imzalatma he demiş, çocuk abi niye öyle diyorsunuz ki o da elinden geleni yapıp oynamaya çalışıyor işte demiş ya. kardeşim benim bu nasıl bir yaradandan ötürü yaradılanı sevmek... demet akalın kendisine sanırım bir konser davetiyesi göndermiş ancak kibarca teşekkür edip reddetmiş, ben öyle yerlerde duramam yapamam diye.

    umarım bir an önce kendisini toparlayabilir ve bu travmadan hızlıca kurtulabilir. dünyanın hakan gibi insanlara cidden ihtiyacı var.
App Store'dan indirin Google Play'den alın