üzerine en çok konuşulan spor terimlerinden biri. fakat gerçekten açık kaynakları çok sınırlı olan bir dal. taktik alanda, antrenman teknikleri konusunda bugün internette çok fazla bilgiye ulaşabilirsiniz. kondisyona ve kondisyon antrenmanlarına dair bir şey bulmak ise daha zor. durum böyleyken kondisyon antrenörlerini bir çırpıda "iş bilmez" ilan edebilir miyiz?
aslında sahada kötü bir futbol varken nasıl teknik direktörü eleştirebiliyorsak, sahada koşamayan bir oyuncu topluluğu gördüğümüzde de kondisyon antrenörünü eleştirebiliriz. bu normal. fakat kondisyon antrenörü değişince bile aynı oyuncu topluluğu koşmuyorsa, burada kondisyon antrenöründen bağımsız bir durum vardır.
galatasaray'ın 18-19 sezonunun ilk yarısında kondisyon antrenörü yasin küçük'tü. sezonun ikinci yarısında ise alberto bartali de teknik ekibe katıldı. sezonun ikinci yarısında, sezonun ilk yarısına göre, daha fazla koşan bir galatasaray izledik.
o dönemlerde televizyonda emrah bayraktar'ın yorumculuk yaptığı bir programa denk gelmiştim. sunucu galatasaray'daki bartali etkisini sormuştu. emrah bayraktar ise "bunları geçelim. bir sporcunun kondisyon durumunda önemli olan sporcunun kendisine bakmasıdır. eğer sporcu kendisine bakmıyorsa en iyi antrenör de gelse bir şey olmaz." minvalinde bir şeyler söylemişti. en nihayetinde bir antrenör olması sebebiyle de bu yorumu aklıma takılmıştı.
(bu programa televizyonda denk gelmiştim. haliyle o gün bir kayıt almadım. şu anda da internette bulamıyorum bu yorumu.)
19-20 sezonunun yaz kampında sürekli olarak bartali'nin dağ bayır koşturduğu görüntüler düşüyordu. fakat sezon başladığında sonuç yine hüsran oldu. şampiyonlar ligi'nde de ligde de fizik olarak ezilen bir galatasaray izledik.
bu yasin küçük'ün linkedin profili: https://www.linkedin.com/in/yasin-küçük-b46823a2/?originalSubdomain=tr
bu da alberto bartali'nin kariyeri:
https://www.transfermarkt.com.tr/...profil/trainer/13834bu konuda kariyerleri ve eğitimleri belli olan bu iki ismi de "iş bilmez" diye yaftalamak benim açımdan saçma. bu hasan şaş ve ümit davala eleştirmek -ki onu da yer yer saçma buluyorum- gibi bir durum değil. hadi diyelim ki yasin küçük'ü bu şekilde yaftaladık. geçen sene büyük övgülere mazhar olan bartali, yarım sezonda kondisyonerliği mi unuttu?
o zaman bu takım neden koşamadı? burada benim aklıma iki cevap geliyor: ya tesislerimiz yetersiz ya da emrah bayraktar haklı. tesislerin yetersizliği şampiyonlar liginde fizik olarak ezilme için bir bahane olabilir belki ama süper lig için olamaz. o zaman emrah bayraktar'ın yorumu üzerinden oyuncuları inceleyelim bir de:
feghouli: 1 haftayı aşan herhangi bir aradan formda döndüğü görülmemiştir. bunun üzerine bir de tüm yazı afrika kupasında geçirdi.
belhanda: sezon başı kampta yoktu. sezonun ortasına gelmeden de taraftar ile arasındaki bağı kopardı zaten.
lemina: kronik sakat etiketiyle geldi. sezon başı kampında da yoktu.
falcao: sezon başı kampında yoktu. sakatlıklardan formda dönemedi.
seri: sezon başı kampında yoktu. fakat fiziksel olarak sezonun ilerleyen dönemlerinde kendisini toparladı.
marcao: sezon başı kampına göbekle geldi.
mariano: "koşsa barcelona'da oynardı." tayfasından. çok koştuğu hiç görülmedi. zaten alametifarikası da koşmak olmadı hiçbir zaman.
biraz daha düşününce bu örnekleri çoğaltmak mümkün. peki sezon başı kampına katılmayan, katılanların da önemli bölümü yaşlı olan, profesyonellik seviyesi düşük bir ekiple çalışan kondisyonerleri suçlamak mantıklı mı?
galatasaray'ın son 2 sezonda yaşadığı fizik-kondisyon problemleri, ilk aşamada daha iyi kondisyonerler getirerek değil daha profesyonel bir oyuncu grubu getirerek çözülmeli sanki.