• 17
    #2083380 numaralı entryde belirtmiştim. aklıma geldi tekrar yazayım, açayım istedim.

    teknik taktik nedir bilmeyen türk spor medyası tarafından doldur-boşalt olarak zihinlere kodlanmış futbol taktiği. lakin o iş öyle değil. eskilerin muazzam futbol taktiğidir. izleyicide muazzam bir haz uyandırır ki çoğu taraftar başarılı oynanan bir kaos futbolunu sekse tercih edebilir. peki neden eskinin taktiği? çünkü alan markajı yapan takıma karşı oynanmıyor.

    bundan 5-10 yıl öncesine kadar her takım hücum setleri çalışıyordu. catenacciosu ünlü italyanlar bile savunma taktiği çizmiyordu. 3 tane aygır koyarsam defansa yeter diyordu ki catenaccio çok çetrefilli bir savunma anlayışı değildir. temelde 3 stoper ve iki kanat beki yeterlidir. çünkü 5 savunmacıyla adam adama markajda adım attırmazsınız. e tabi italya'da sertliğe de izin vardı, adım mı attı; o adım atan ayakları yerden kesersin olay biter.

    ama artık olay çok değişti. birincisi, orta sıra ve alt sıra takımları genelde büyük takımların oyunlarından etkilenir. dünya'da binlerce profesyonel futbol takımı var ama bırak binlerceyi onlarca futbol anlayışı dahi yok. her ligde de büyük takım sayısı arttı. makas daraldı. böyle olunca büyük takımlar, büyük hocalar 3 puana giderken ceplerdeki 1 puandan da olmamak adına defansif taktikler de çizmeye başladı: alan markajı. alan markajı temelde rakibi ceza sahası ve çevresine sokmamaktır. her oyuncu belli bir rakipten değil, belli bir görevden sorumludur. tavan yaptıran ise guardiola barcelonasıdır. hava toplarından pique, pas aralarından mascherano sorumlu olmuştu bu takımda. ilk başlarda pek inandırıcı gelmese de kimseye orta ve alt sıra takımlarının da alan savunmasına gitmesinin yolunu açtı bu taktik. bugün akhisar, osasuna, mainz alan savunmasıyla oynuyor. hoffenheim geçen sene forvetsiz taktikle büyük başarı elde etti. çünkü defans ve orta sahada her türlü üstünlük onlardaydı. topu dolaştıra dolaştıra da ceza sahasına girdikleri sürece son vuruşu kimin yaptığı önemsizdi.

    konumuza dönecek olursak, kaos futbolu şunu temel alır; karşılayan rakibe göre ve senin futbolcunun meziyetine göre hücum planı. yani aynı anda hep kontratak hem total futbol hem doldur boşalt hem gegenpressing. ne derseniz. hepsini aynı anda uygulayabilmeniz lazım. bunun için gerekenler;

    1- farklı oyun planlarını oynayabilecek meziyette futbolcular,
    2- adam adama savunma yapan rakip.

    örnek vermek gerekirse; real madrid'i düşünelim. amaç ronaldo'yu ceza sahasında topla buluşturmak olsun. savunmadan top modric'e geldi. eğer sağ tarafındaki bale'a oynarsa, bale topu alacak süratli bir şekilde kat edecek rakibini geçecek ve ceza sahasında ronaldo'yu bulacak, gol.
    ya da modric solundaki kroos'a oynayacak, o isco'yu bulacak, ordan modric - casemiro - ronaldo - kroos tekrar pas yapacak, aradan ceza sahasına arapası bırakılacak ronaldo vurdu, gol.
    ya da pas oyunu etki etmeyecek ceza sahası dışından modric vuracak, gol.
    ya da pas oyunu etki etmeyecek sağ ve sol kanattan bindiren marcelo, carvajal ikilisinden birine top verilecek, onlar ortalayacak ve gol. muhtemelen ronaldo.

    bunların hepsi birinci maddenin getirileri. bugün de yapılıyor bunlar. madrid bugün de bu planları aynı maçta uygulayabiliyor. ancak rakipleri alan savunması yaptığı için her zaman ceza sahasında 3-4 kişi konumlandırmış oluyor. kaos yaşamıyor. kaos futbolu rakibe kaos yaşatmaktır. başını döndürmektir. ancak artık başı dönmüyor kimsenin. bu planların hepsinde eğer adam adama markaj yapsalar farklı kişileri savunmak zorunda kalacaklardı, şaşıracaklardı. kaos olacaktı. alaves teknik direktörü kulübeden zidane'a bakıp usulca yardımcısına "sikerler oğlum hepimizi sikerler" diyecekti. ama demiyor. çünkü senin nasıl geldiğini umursamıyor. sana diyor ki gel, ama ceza sahasına giremezsin. kaosu yaşamıyor.

    o yüzden devri kapanmış bir oyun anlayışıdır kaos futbolu. türkiye'de terim'in ilk döneminde galatasaray uygulamıştır. hani gegenpressing, total futbol, kontratak futbolu başlıklarına "e bunu uefa zamanı galatasaray oynadı ilk" diyoruz ya, hah işte bunun sebebi bu. fatih akyel sağdan bindirip çat jardel'i buluyordu mesela, başı dönüyordu real madrid'in. veya milan deplasmanında bir anda ceza sahasına uzun gönderiyordu serbest vuruşu hagi, hasan vuruyordu kafayı. kimse ne bok döndüğünü anlamıyordu. çünkü hasan'ı tutması gereken kişi, hasan'ın olması gereken yerdeydi ama hasan orada değildi. veya uefa finalinde bir ara topuyla arif kaleciyle karşı karşıya kalıyordu. kaçırıyordu yüzde yüzlük pozisyonu. bilemedin hiçbir şekilde olmuyorsa hagi 40 metreden yolluyordu topu monaco ağlarına, kutlamaya giden ilk kişi, ona mesafe olarak en yakın olan taffarel oluyordu. ya da bakıyordu hagi, rakibi kendisine yetişemeyecek seviyede, dakika olmuş zaten son dakika kondisyonu bitik. giriyordu ceza sahasına vuruyordu yakın köşe tavana. bekledik bunu çok bekledik diyorduk. bilbao defansı şaşkın, pas yapmasını beklerken kaosa sürükleniyordu.

    işte kaos futbolu tam olarak budur. rakibi öldürür, intihara sürükler. rakip soyunma odasında matem havası oluşturur. "sen o adamı nasıl tutamazsın" kavgaları yaşatır. mutsuz eder. kaos futbolu rakibi mutsuz eder.

    dünya'nın -bana göre- en güzel oyun anlayışıdır. izlerken sıkılmazsınız. zevk alırsınız. ama artık devri sona erdi. lütfen doldur-boşalt taktiğini ya da kafası kesilmiş tavuklar gibi bir oraya bir buraya koşan takımların futbolunu kaos futboluyla karıştırmayın. çünkü bu olay efes antik kentine gidip "allah'ın taşı yav" demekle aynı şey. nereden aklıma geldiyse.

    başı döndü madrid'in başı...
  • 21
    son zamanlarda panik futboluna evrilmiştir. süper lig'de ya da genel olarak türk kulüplerinin maçlarını izlediğinizde böyle kesif bir panik kokusu almıyor musunuz? futbolcular oynadıkları taktiğe hiç güveniyormuş gibi gelmiyor. bir seyirci olarak o izlenimi ediniyorum sürekli. eğer bir itibar varsa maçın 20. dakikası civarı zirve yapıyor ve akabinde dibe doğru yol almaya başlıyor adeta. avrupa maçlarında bu olgu bütün çıplaklığı ile görülüyor özellikle diye düşünüyorum.
  • 4
    --- alıntı ---

    bir de total futbol için akılcı futbol tanımlaması var. elbette akılcı futbol da diğerleri salakça değil herhalde. bunu böyle göstermeye gerek yok, total futbolu benimsemeyenlere ayıp oluyor. ve total futbol olmazsa kaos futbolu olacak diye bir fikir de yok. o yoksa ille de öbürü, şart değil ki.
    kafa karışıklıklarından biri de kaos futbolunun isminden kaynaklanıyor. ismi sizi aldatmasın, fatih terim’in galatasaray’ının sahanın her yerinde rakibe bastığı, kaptığı toplarla rakip kaleye gittiği bir oyun şekli kaos futbolu. 80’lerin sonundaki gullit, rijkaard, van basten, baresi, donadoni’li kadrosuyla milan’ın oynadığının biraz daha seri şekli. milli takım’ın euro 2008’de oynadığı değil.
    galatasaray’ın oyununu pas falan yok, vur hakan şükür’e indirsin, dönen topları vur kaleye şeklinde hatırlayanların gençliğine veriyorum.

    --- alıntı ---
    alıntı : captano.blogspot.com
  • 6
    fatih terim'in galatasaray ve fiorentina takımlarına oynatmış olduğu güzel futbola atılmış çamurdan başka bir şey değildir. eğer böyle bir futbol* varsa ve buna futbol demek mümkünse bu türden bir futbolu ancak halı sahalarda görebilirsiniz: kazma halı saha oyuncularından birisi topu ayağına alır, ne yapacağını bilemez ve topun kontrolünü bir şekilde kaybeder; zavallı top da zaten o kazmadan kurtulup dışarı kaçmak için fırsat arar ama halı sahanın etrafını çevreleyen duvar ve tel örgüler buna müsaade etmez ve top çaresizce duvar ve tel örgülere en yakın yere yuvarlanır. sonra o kazma oyuncu rakip takımdan bir kazmayla beraber duvarın dibinde korkuyla bekleyen topu saklamak, kapmak veya o noktadan uzaklaştırmak amacıyla hamle yapar. kaos, karmaşa, anarşi artık sıfatı her neyse o noktada başlar zaten... her iki kazma sahanın kenarındaki tel örgülerden tutunarak zavallı topu tepiklemeye, ezmeye, büzmeye başlar. futbol topuna tel örgülere tutunarak yapılan bu linç ve tecavüz zaman zaman dörtlü beşli kazma yığını halinde bile tezahür edebilir. futbolu azıcık bilen ve oynamak isteyen adam ise sahanın ortasında elleri belinde "hay oynadığınız topu sikeyim" diye acı acı homurdanır. şayet kaos futbolu diye bir şey varsa bu futbol ancak yukarıda anlattığım gibidir. buna da futbol falan denmez.

    mehmet demirkol'un fatih terim'in oynattığı veya galatasaray'ın oynadığı güzel futbolu "kaos" şeklinde nitelemesi çok normal; herkes meşrebince çünkü.
    fakat mehmet demirkol'un literatüre sokmaktan imtina ettiği bir futbol daha var: "patos futbolu"
    patos* futbolu ekilen tarlalarların futboludur. sahada oynanmaz. rekoltesi 18'de 17+1 olacak derecede yüksektir.
App Store'dan indirin Google Play'den alın