• 78
    dünya kupası, avrupa şampiyonası gibi kısa süreli elemeli turnuvalarda önemi daha da artmaktadır. eğer o turnuva boyunca kaleciniz formdaysa, üst turlara yükselme şansınız otomatikman artıyor.

    2002 dünya kupası'nda oliver kahn ve rüştü reçber,

    2010 dünya kupası'nda iker casillas, özellikle final maçının son dakikasında robben ile karşı karşıya kaldığı anda yaptığı kurtarisla maçın kaderini belirlemistir.

    hatta bu örneklere şampiyonlar ligi ve uefa kupası da dahildir.

    malumunuz taffarel'ın, henry'nin kafasini çıkarmasıyla " tanrı bizim almamızı istiyor " nidaları bir oldu.

    ya 2005 şampiyonlar ligi finali'nde liverpool'lu jerzy dudek'in uzatmalarin son dakikasında sshevchenko'nun kalenin dibinde yaptığı üst üste 2 vuruşu kurtarmasina ne demeli. kurtarisla beraber maçın galibi belli oldu zaten. bununla da yetinmedi, sheva'yı kafasina takmıştı bir kere ve penaltısını da kurtardı.

    http://m.youtube.com/watch?v=yqZ1ee2NHOE

    işte o muhteşem kurtarışı tekrar hatırlayalım.

    hep forvetler konuşulur ama büyük kaleci de kupa kazandırıyor.
  • 81
    futboldan anlayarak 80'li yılların başından beri galatasaray fener maçlarını izlerim. o zaman bu zaman fark yaratan tek şey hep ve sadece kaleci farkı olmuştur. örneğin o yıllarda bizde panter simoviç vardı. fener'de de lukovcan adlı bir kalas. hatta bu kalasın zamanında sağ kolu kırılmış, yani herkes sağına at yeter, içeri alır diyordu. yahu kardeşim böyle tek kale bir maç azdır. kalas lukovan panter kesildi. klasik fener'e şanssızlığımız depreşince de yan direkten üst direkten toplar döndü. ve fener ezikçe oynadığı maçta bir atakla golü buldu ve 1-0 yenildik. ondan sonra da engin'ler, rüştü'ler geldi. yine pekçok gol pozisyonumuz hiç oldu ve hep üstün oynadığımız maçları fener'e hediye etmiş olduk. şimdi de volkan yıllardır fener'i elimizden tek başına alıyor. artık şans mı denir, ne denir bugün de aynısı oldu. hele yasin'in şutunu çıkarınca sadece güldüm.

    sonuç olarak, galatasaray kompleksinden ötürü, tek övünecekleri konu galatasaray'ı kendi sahasında yenmek olan fener'in, bilhassa kalecileri isterse kova olsun bizim maçlara iyi odaklanıyor.
  • 83
    ter stegen m'gladbach - barcelona 12 milyon euro'ya 22 yaşında transfer olmuş, neuer'in yaşı düşünüldüğünde önümüzdeki yıllarda alman kalesinin varisi sayılabilir, m'gladbach gibi oyuncu yetiştirme kültürü olan bir kulüpden yetişmiş.

    de gea atletico - manchester united 20 miyon euroya 21 yaşında transfer olmuş, 19 yaşında atletico'nun kalesine geçmiş ispanya gibi dünyanın en kaliteli liginde üst sıraları hedefleyen bir takımda oynamış casillasdan sonra ispanya kalesinin en büyük varisi yine atletico gibi oyuncu geliştirip satabilen bir kulüpten transfer olmuş.

    barthez monaco - manchester united 10 milyon euroya 28 yaşında transfer olmuş, anlatmaya bile gerek yok tüm dünyada küçük çocuklar onu izleyip dışarı çıkıp top oynadı, mahalle maçlarında kaleciler barthez olurdu, adam efsane.

    cech rennes - chelsea 13 milyon euroya 22 yaşında transfer olmuş

    toldo fiorentina - inter 25 milyon euroya 29 yaşında transfer olmuş, italyanın efsane kalecisi, bütün dünyada bir nesil onu izleyerek büyüdü zamanında inter denince akla ilk gelendi.

    neuer schalke - bayern münih 30 milyon euroya 25 yaşında transfer olmuş, dünyanın gelmiş geçmiş en iyi üç kalecisinden biridir.

    navas levante - real madrid 10 milyon euroya 28 yaşında transfer olmuş, dünya kupasında iyi bir performans sergiledi zaten bir oyuncuyu real madridin istemesi bile o oyuncunun bonservisinin artmasına sebep oluyor

    cladio bravo real sociedad - barcelona 12 milyon euroya 31 yaşında transfer olmuş, dünya kupasının başka bir yıldızıydı, navasla hemen hemen aynı durumda.

    oblak benfica - atletico madrid 16 milyon euroya 21 yaşında transfer olmuş, genç önünde uzun bir kariyer var atletico kendisini büyük ihtimalle bir kaç sene sonra 20-25 milyon euroya satar, oyuncu yetiştirme geleneğine sahip benfica gibi bir kulübün alt yapısından çıkmış.

    peruzzi juventus - inter 19 milyon euroya 29 yaşında transfer olmuş, italyanın italya olduğu yıllarda en iyi kalecilerin italyadan çıktığı yıllarda ligin en iyi kalecilerindendi

    van der saar juventus - fulhan 10 milyon euroya 30 yaşında transfer olmuş, kendisi efsanedir bu sözlükte bile kendisini gelmiş geçmiş en iyi kaleci olarak nielendiren insanlar mevcuttur.

    handanovic udinese - inter 12 milyon euroya 28 yaşında transfer olmuş.

    hugo lloris lyon - tottnenham 12 milyon euroya 26 yaşında transfer olmuş.

    buffon parma - juventus 52 milyon euroya 23 yaşında transfer olmuş, bariz bir şekilde kaleciler arası bonservis rekoruna sahip günün koşullarını pek hatırlayamıyorum ama verilen parayı hakettiğini son 14 yılda yeterince kanıtladı.(istisna)

    futbolun endüstriyelleşdiği son 10-15 yılda dünyadaki kalecilere ödenen en yüksek bonservis bedelleri(eksikler olabilir). kalecilikhatayı kaldırmadığından büyük kulüplerin alt yapıdan yetiştirmektense, iyi liglerde oynayan, zirvenin bir tık altındaki kulüplerden (udinese, fiorentina, schalke, real sociedad) kaleci aldığını görüyoruz.

    bu yazıyı yazmamın sebebi musleranın değeriyle ilgili şu entrymden (bkz: #1752272) dolayı bazı sözlük yazarlarının tepki göstermesiydi.

    bir kaleci en iyi oynadığı ligde scout edilir çünkü kalecilik devamlılık gerektiren bir mevki her hafta performansı düzenli takip edilmeli. yukarıda bonservis bedellerini yazdığım kaleciler dünyanın en iyi liglerinde dönemlerinin en iyi forvetlerine karşı mücadele etti, muslera ise 4 yıldır cenk ahmet, oktay delibalta ile mücadele ediyor, burda musleranın kalitesini tartışmıyorum ama kime ne kadar bonservis verildiği ortadayken ciddi bir lig maratonunda hiç izleyemediğimiz musleraya yabancı bir yönetici olsam vereceğim rakam 10-15 milyon euro olurdu, aynı arda örneğinde olduğu gibi zamanında arda ve hazard aynı topu oynarken biri 40 milyon euroya diğeri 12 milyon euroya satıldı bunlar vitrin meselesi.

    medyanın 35 milyon euro haberleri yapmasının sebebiyse açık, algı yönetimi, muslera premier lige gitmek istiyor olası bir 15 milyon euroluk teklif geldiğinde yönetim muslerayı bırakmak zorunda kalacak, taraftar ise en az 35'e satmalıydınız diye tepki gösterecek.

    bence durum budur siz yinede musleranın değeri 30-40 hatta 50-60, ülkenin cari açığını kapatsınlar verelim diye düşünebilirsiniz.
  • 88
    donem donem galatasaray'da problem yasanan mevkidir. zoran simovic sonrasi brad friedel gelene kadar, brad friedel'in ayriligi sonrasinda ise claudio andre mergen taffarel donemine kadar sac bas yoldurmus kaleciler gelmis gecmistir. taffarel ise yerini hemen aly faryd mondragon'a birakinca epey bir sure o mevkide kafamiz rahat etmistir.

    mondragon, adnan polat'in aciklamalarina gore surekli sozlesmesine zam istedigi icin gonderilip yerine kimse alinamayinca ise fernando muslera gelene kadar kalede tabir-i caizse fetret devri yasanmistir. fetret devri boyunca bu gozler yagli parmak orkun usak'lari lensini dusurup 30 metreden goller yiyen leo franco'lari, top sektirme ustdadi morgan de sanctis'leri hatta ve hatta hala bize nasil transfer oldunu anlayamadigim robinson zapata'lari izlemek durumunda kaldi.

    neyse ki canimizin ici, muslera geldi de bu fetret devrine son verip yine yeniden bir baska yukselme doneminin baslamasina on ayak oldu.
  • 90
    her geçen gün daha da yalnızlaştırılan mevki. toplar desen hep vuran kişinin avantajlı olması üzerine üretiliyor. üretilen her yeni top daha fazla yön değiştirerek kaleye gidiyor.

    şimdi de penaltı atışlarında çizgide hareket hakları ellerinden alınmış. şutu atan topa vurana dek istediğini yapsın, kaleci ise kıpırdamasın. tamam futbolda gol, en önemli unsur ama kalecilerin suçu ne bunda. toptan kaldırın o zaman bu mevkiyi.
  • 93
    bu mevkinin makbule geçen oyuncusu, bütün toplar üstüne gelendir. mesela muslera bu konuda çok iyidir, bütün toplar üzerine gelir :)

    pozisyonu doğru analiz eden, iyi sezen kalecilerin toplar genelde üzerine gelir ya da gelir gibi görünür. ama işte, dikkatli incelendiğinde, tüm topların üstünüze gelmesi gibi olağanüstü bir şans olmayacağına göre, bu durum tamamen mental bir yetenek söz konusu. altyapıda iyi bir eğitim almış ve mental anlamda da kendini geliştirmiş kalecilerin olmazsa olmaz yeteneğidir bu. bütün özellikler bir yana, eğer bir kaleci pozisyon almayı iyi bilmiyorsa, söz gelimi bu kaleci 2 metre boyunda refleksleri kuvvetli bir kaleci olsun, 1.80 boyunda iyi pozisyon alan bir kaleciden daha kötü performans gösterebilir.

    bir kalecide olmazsa olmaz bir kural budur. kimse zaten doksana giden ve çok hızlı şutları ya da tam köşeye yapılan vuruşları kurtaramadığınızda sizi çok eleştirmez. ama pozisyon alamıyorsanız, işte bu gerçekten eleştirilesi bir sıkıntıdır.
  • 95
    futbol oyununda ki en farklı oyuncu tipidir. oyunun temeli ayakla oynanma üstüne kurulmasına rağmen, ellerini kullanabilme hakkına sahip olan, ceza sahasının sahibidir. galatasaray futbol takımı benim hatırladığım, simovic'ten bu yana türk kalecilerden istedigi verimi alamamıştır. 9 yıldan bu yana kalemizi muslera koruduğu için kafamız rahattı, sakatlanınca yine ne olacak demeye basladik, çünkü hayrettinler, nezihiler, ve adını unuttuğum bir sürü kaleci bize büyük travmalar yaşattı. çok iyi kaleciler ile oynamanın kötü tarafi standartları yükseltmesi ve onların yerine gelen, onlar kadar kaliteli olmasa da seni rahatlıkla götürebilecek kalecilerin, seni tatmin etmemesi ile sonuçlanması. en güzel örneklerinden biri de sanctis'tir.

    futbolda kaleci, 10 numara pozisyonu ve golcü, çıkması en zor 3 pozisyondur. bu 3 pozisyonda da doğuştan gelen yeteneğe sahip olmak mecburidir. ben kalecilerle ilgili yazacam. sürekli olarak kaleci yetistirememekten yakiniyoruz. kaleci yetişmez. denk gelir. binlerce oyuncu alıp, onlari doğru antrenman metodu ile stoper, kanat, dmc yapabilirsiniz. fakat bin tane kaleci fiziğine sahip adami, içinde yetenek yoksa ne yaparsanız yapın iyi bir kaleci yapamazsınız.

    iyi kaleciler, karşı karşıya kaldıklarında, topu kurtarmaktan ziyade, karşı oyuncuyu kendi istedikleri vuruşu yapmaya zorlar, böylece hata yapmasini sağlar. bizden örnek vermek gerekirse muslera'nın bire bir kurtarış yüzdesinin yüksek olma sebebi budur. bunu yapmayı becerebilmek, insana yuklenebilen birşey değildir. antrenmanlar ile, bir çok şeyi ogretebilirsiniz, ama ani gelen toplara verilen, reaksiyon hızını ogretemezsiniz. kaleye gelen sutlarda doğru pozisyon almak çok önemlidir. duran toplarda, kanat akinlarinda, cepheden gelen ataklarda, nerde durulması gerektiği antremanda gösterilir. fakat o topa çıkıp çıkmamak, cepheden sut geleceğini hissedip, kaç adım ileri çıkmak gerektiği, topun nereye gidecegini tahmin etmek, özel bir yetenektir. 1 saniye bile dolmadan karar vermeyi gerektirir. üst düzey kalecilerin karar verme hızları çok yüksektir. oyunu en geriden izlediği için, atakları, boşlukları gayet iyi görür ve topun kaleye nasıl bir şekilde ulaşacağını önceden hesaplayabilir. o nedenle de öyle bir yer tutar ki, sanki top üstüne gelmiş gibi bir görüntü oluşturur. iyi kalecilerin ortak özelliklerinden ikisi de yüksek özgüven ve cesaret sahibi olmalaridir. pozisyondan korkmazlar.

    parasını verip, üst düzey bir kaleci alabilirsiniz, ama şansınıza denk gelmezse, ya da kalecinin şansına denk gelemezse yetistiremezsiniz. terim rüştü'yü bulmasa bugün hiç birimiz adını bile duymayabilirdik. trabzon'da uğurcan çakır'in, onur kıvrak kadro dışı kalmasa, kendini göstermesi uzun surebilirdi. mesela uğurcan, gs altyapısı seçmelerine boyu kısa olduğu için kabul edilmediğini söylemişti. zamanında yeteneğe denk gelmişiz ama yetenek yerine fiziğe bakan bir hocanın şanssızlığına kurban etmişiz.

    not: aslında yazabilecek çok daha fazla düşüncem olsa da yazi dilinde, çok iyi olmadığım için, anlam bütünlüğünü bozmadan beceremiyorum.
  • 96
    kaleci yetiştirme işini yeteneği tespit etme ve antrene etmek diye ikiye ayırırsak, kulübümüzün alt yapısı hem seçme hem de yetiştirme konusunda sınıfta kaldığını söylemek çok doğru olur. türk milli takımının kalesi yıllardır fenerbahçe orjinli kaleciler tarafından korunurken siz kaleciler denk gelir, yetiştirilmez diyemezsiniz. fenerbahçe'nin kaleci yetiştirme konusunda bir şeyleri bizden daha iyi yaptığı çok açık. eğer iyi kaleci potansiyelini görebilen gözlemcileriniz varsa küçük yaşlarda potansiyelli kaleci adayını kadronuza katar ve kaleci yetiştirme konusunda uzman hocalarınızla onu yetiştirirsiniz.
  • 99
    futbolda savunma yaparken bir numaralı kural ayakta kalıp hemen atlamamaktır, hamleyi yaptın, fake yedin; geçmiş olsun. tekrar müdahale şansın çok çok az, tabii fişek değilsen.

    ortaokula kadar hep hücumdayken, kendi isteğimle savunmaya geçtim, daha önce hep hücum ettiğim için savunma yapmak daha kolay gelmişti, rakibin karşısında bekliyordum, kullandığı ayağa göre pozisyon alıp hamlesini bekliyordum, siniri bozuluyordu bir süre sonra, çok mu hızlıydım; asla ama hep işe yaradı. profesyonel oyuncular bile çok zor geçebiliyordu.

    altay bayındır da kaleci olmasına rağmen aynı mantıkla hemen atlamıyor karşı karşıyada, rakibin açısını daraltana kadar ayakta, rakibi tuzağına çekip hamlesini öyle yapıyor. özet geçiyorum; ayakta kalmak işin yarısı hatta fazlası.
App Store'dan indirin Google Play'den alın