resim
Jorge Fernando Pinheiro de Jesus
Görev:Teknik Direktör
Takım:Al-Hilal
Yaş:70
Uyruk:Portekiz
  • 1028
    kendisinin ruhundaki loserlık ile fenerbahçe'nin ruhundaki loserlık adeta birleşip voltranı oluşturdu. böyle bir uyum ömrümde görmedim. fatih terim ve galatasaray birleşiminin fantastik bir kontrastını gösteriyor dedemiz bize.

    ayrıca kendisi fenere doğrudan 7 milyon euro maaş ve dolaylı olarak yaklaşık 30 milyon euro transfer kazığı atarak mayıs ayında kaçacaktır efendim.
  • 1032
    inadından yolun sonuna gelmek üzere olan dede.

    iddia ediyorum 2. golü de bulsaydı fenerbahçe yani penaltı kaçmasaydı da beşiktaş yine dörtlerdi fenerbahçe'yi. hem de 10 kişi olmasına rağmen. 3 stoperle 70. dakikaya kadar oynadı dede, şenol güneş 2 değişiklik ile (maxım - redmond) bekle stoper arasına o pası atacak oyuncuları alarak maçı çok rahat çözdü. şapkadan tavşanı redmond çıkarttı.

    sonra da herkes her şey fenerbahçe'ye düşman. yersen tabi diyeceğim de yiyolar işte.

    (bkz: 2 nisan 2023 fenerbahçe beşiktaş maçı)

    edit: bkz
  • 1035
    kendisi kesinlikle kendini kanıtlamış büyük hoca. abartılı şekilde gömmeye gerek yok. kendisi everton, palace yerine olympiakos, donetsk çalıştırmak isteyecek kısacası zirve iddaası olan takımları seven bir hoca. bu yüzden bunların arasından en çok para verene geldi. kesinlikle ve kesinlikle aidiyet duygusu oluşmadı. ligi en başından hafife aldı. vatandaşlarını topladı, komisyonunu aldı, menajerlere paraları yedirdi. şampiyon olacaksan hiçbiri önemli değildi. taraftarın klasik abartması, hakemlerin ittirmesi derken daha fazla rehavete sürüklendi. kötü sonuçlar başlayınca camianın kişiliğine büründü. hala aidiyet duygusundan uzak. bitse de gitsek modunda dünya kupası arasından sonra. şampiyon olsaydı ali koç muhtemelen 7 değil 10 12 verir napar neder bu adamı tutardı takımda. şampiyon olamadığı bir senaryoda takımın başında kalma şansı imkansıza yakın.
  • 1036
    fener'e 20 tane futbolcu aldırıp mayıs ayında gitmek için fırsat kollayan sahte mesih. "türkiye ligi'nde maçlar sahada kazanılmıyor" diye bir açıklama da yapmıştı ki haklıydı, maçlar sahada kazanılıyor olsaydı çoktaaan portekiz'deki köyüne postalanmıştı. hakemlerin sezonun* 27. haftasında takımı lehine verdiği 17 penaltıya ve sayısız haksız karara rağmen liderin 9 puan gerisinde olmasını ilahi adalet değil de ne açıklar?
  • 1039
    başarısız olmuş teknik direktör.
    bence en büyük sebep, türkiye'deki futbol insanlarını ve futbol kalitesini hakir görmesi.
    bunda tabi bizim medyamızın etkisi de çok büyük oldu. adamı utanmasalar peygamber seviyesine çıkartacaklardı.
    burada oynanan oyun kalitesini, üst sıra ile alt sıralar arasında makasın portekizdeki gibi açık olmadığını ve alt sıralardaki takımların da deplasmanda bile olsa büyük takımlara karşı galip gelebileceğini anlayamadı. üstelik bu durum bizim ligimizde neredeyse son 15-20 yıldır var.

    zat, burasını portekiz ve brezilya ile karştırdı heralde. portekiz liginde üst sıradaki takımlar ile alt sıradakilerin futbol kalitesi çok açık. ciddi anlamda üst sıraları oyun anlamında zorlayan takım da yok. onun getirdiği rahatlık olabilir ama bizim ligimizde durum kesinlikle böyle değil. hatta bizde büyük takımla oynayan küçük takımlar ekstra motivasyonla oynar.
    ayrıca, bizim ligimiz brezilya ligi gibi açık oynanmıyor. pozisyonları kolay bulmuyorsunuz üzerinde çalışmanız gerekli. ilaveten, brezilyadaki gibi yavaş bir lig de değiliz.

    bence jesus efendi buraları anlamakta patladı. uyandı ama geç uyandı. baktı yapacak bir şeyi yok, o zaman da burda işler masabaşından hallediliyor gibi saçma sapan şeyler söylemeye başladı. tam camiasına yakışır teknik direktör. loser ve yetkili sorumsuz.
  • 1040
    üçlü oynatıyor, ofansif oyun düşünüyor diye algı yapılıyor. bildiğiniz beşli oynatıyor. 3 stoper, 2 bek ve en az 1 ön libero ile nasıl hücum takımı oluşuyor bilmiyorum.

    3 tane stoper aldırdı. bir tanesi bile elit oyuncu kategorisinde yer almaz. bir tane on numara aldırdı. sadece sol bek pozisyonunda görev veriyor. bir tane kanat aldırdı. hiç oynatmadan beğenmedim deyip gönderdi.

    oyun anlayışında 8 numara ve 10 numara yok. oyun kurucu kullanmıyor. en azından pozisyon üretebilecek arda, emre ve zajc varken kullanmayı tercih etmiyor.

    çok takıntılı olduğu kesin. irfan hem formsuz hem de mevkisi olmadığı hâlde sağ kanatta yeri garanti. ara transfer döneminde para verip aldırdığı oosterwolde ve yazın getirttiği alioski varken sol bek için başka oyuncular deniyor.

    bütün bunlara rağmen daha yeni yeni kendi taraftarı yangın çıkarıyor. dedemiz dediler, bir bildiği vardır dediler, en küçük laf söyletmediler. öyle bir saygı gösterdiler ki abartıya bile kaçtı. bütün bunlar herhangi bir başarıya ulaşmadan önce.

    gel gör ki bizim elimizde 8 lig şampiyonluğu, bir avrupa kupası, bir avrupa kupasının en azından yarısı ve birçok kupa sahibi efsanemiz bu kadar el üstünde tutulmadı. rakip taraftarlar yedi bitirdi, bizimkiler de destek oldu.

    yetmedi okan buruk yenmek istendi. ona bile razı olunuyordu. okan buruk'un yaptırdığı transferler, yaptığı seri ve oturduğu liderlik koltuğu jesus ile gerçekleşseydi şimdi heykelini dikmişlerdi. aslında jesus bu kadar. uçuranlar rakip takım taraftarları ve yancıları.
  • 1041
    yahu jesus, okan sana göstermedi mi oğlum, sadece arkana sarkarak senin takımını paçoz edilebileceğini?
    barış alper sırtını dayaya dayaya kariyer maçını oynadı.
    üstüne 10 kişi kalan beşiktaş cenk tosunla yok etti seni.

    terim'in belki en kötü transferlerinden biridir, luyindama veya dany nounkeu. yahu şu fener'de illa bu sistemde diretiyorsan bir tane bunlardan al da, takımını kurtar.

    yok hala daha samet'i falan aldırıyorsun.
    ben acıyorum ya, yıllık 7 milyon euro alacaksın, yaptığın işlere bak.
    torrent'e vallahi haksızlık etmişim. bu jesus bize gelse, sözlüğü bu adamı lanetlediğim entrylerle doldururdum.
  • 1042
    türkiye ligi portekiz gibi büyük takımların kalite ve oyun olarak arayı çok açtığı bir lig olmadığı için evde yaptığı hesap çarşıya uymayan dede.
    ulan okan buruk derbide takımın en ıq'suz topçusu barış alper'i santrfor oynatıp savunma arkasına sarktıra sarktıra ezdi bu dedenin demode oyununu. beşiktaş cenk, redmond ve aboubakar ile yenmiş çok değil aslında.
    abartmıyorum bu dede kadiköy'de trabzonspor'a da yenilir ve derbi galibiyeti alınmayan bir sezon yaşatmış olur fenerbahçe'ye. pereira bile para edecek kaliteli topçu aldırmıştı birkaç tane. ama bu dede benfica ve sporting takımlarında önemli yıldızlarla oynarken ne hikmetse fenerbahçe'de ortalama, etkisiz, oyunu değiştiremeyen topçularla güya şampiyonluk kovalamaktadır.
    bunaktır.
  • 1049
    bazı yorumculara göre 2000 yılda bir gelen kutsal futbol kişiliği.

    portekizin şenol güneşi. portekizin fatih terimi kim dersen, o da mourinho’dur. jesus’un olduğu yaş, dilini ve kültürünü bilmediği, çok anlamadığı bir ülkede ilk defa antrenörlük meydan okuması ( challenge) için son derece geç ve risklidir. şenol güneş’in bile kore macerası çok erken yaşlarda olmuştu ve göreceli olarak başarılıydı. derseniz ki, ekonomik olarak direk/endirek istediğini garanti altına alıp gelmiştir ve o yüzden, salt ekonomik amacına ulaşmıştır. o zaman , tamam. ama başarı gelemez.

    lafla anlatıldığında anlamıyorlar, feneri yönetenler toptan sayısalcılar galiba.
    bir de böyle anlatalım.
    jesus, hatayı ilk başta, kendisi tescilli bir final kaybeden (looser) olmasına rağmen, kaybeden ( looser) alışkanlıklı ve temmuzda sezon açan ( başka bir looser faktörü daha) bir takımın kaybeden (looser) geçmişli başkanının teklifini kabul etmekle yaptı.
    matematik açılımı:
    looser x looser x looser x looser= looser üssü4.
    çok looser eder, geometrik artan etki.

    çok büyük bütçe, hakem, politikacı, medya, devlet ve kamuoyu desteği/itmesi olmasa, fenerin gerçek yeri 4. ile 8. sıralar arası.

    brezilya’da başarılı olduğu formülü burada uygulamaya kalktı. ekonomik olarak kuvvetli/nüfuzlu bir takıma, yüksek fizik güçlü bol rotasyonlu bir kadroyla, çoşkulu ve baskın bir oyunla rakipleri bir rüzgarla sindirerek şampiyon olmak.
    o burada olmaz. brezilya’da apertura/clausura/ yöresel falan diye ligler kısa. burada kimine temmuzda açılıp neredeyse haziranda bitiyor. 10-11 ay, 4 mevsim, değişik doğal konumlar ve iklim kuşakları, tatiller, doğal afetler, avrupa kupası maçları, milli maçlar derken uzuyorda uzuyor. rakipler 14 yabancı hakkına sahip ve anadoluda bile atletik oyuncularla taş gibi takım çıkarıyorlar. senin kadronda ise bir sürü milletten 40+ kişilik kalabalık fakat dengesiz yapıya sahip oyuncu topluluğu var. iyi takımları sindiremezsin, ancak bordrondaki kadını, hakemlerin başına getirerek ite kaka, her maç haksız penaltı alarak ve sertliğine müsamaha edilerek zar zor kazanırsın, ama arada da fena patlarsın. bir de üstüne kötücül ve kibirli bir başkan ile muhatapsın. ingilizce, türkçe yok, daha 10 milyon dolar + aldığın takımın adını bile doğru telaffuz edemiyorsun. feneebaç ne demek yahu?

    yanlış hesap lizbon’dan değil, istanbul’dan döndü.
App Store'dan indirin Google Play'den alın