derbi
* özelinde hiç beğenmedim kendisini.
takımdaki kontrolü kaybetmiş gözüktü. bakıyorum da...
"kadro istikrarı" konusunda takıntı düzeyinde kararlı olan bir hocaydı. derbiye bir sürü değişiklikle başladı.
sağ taraftaki savunma zaafiyetini yasin'i sinan'a tercih ederek giderme gayreti vardı. derbide sinan başladı.
selçuk konusunda, kendisini beğendiği gerçeği vardı. onu kesmek yerine kazanma gayreti vardı. vazgeçmiş göründü.
pozisyon alma sorunlarını çözme beyanları vardı. öte yandan topa sahip olma dışında bunu üretkenliğe dönüştürme gayesi vardı. tamamen savunmacı bir kimliğe büründü. kaybetmeyi hak etmedikleri yönünde açıklamalar yaptı. (bu maç kazanmayı hak etmedik dedi ancak bir iki maçtır bunu yapıyor.)
nedenlerini de görüyorum...
yasin hocaya "isyan etti" (en hafif tabirle) maçtan sonraki hafta çok da temel cümlelerle bir kulüp tasviri yaparak yasin'i eleştirdi ve kadro dışı bıraktı. sonra neler oldu bilmiyorum, levent nazifoğlu da kendisi de bir haftalık "kızağa çekme" olarak düzelttiler.
sezon başı taraftar ivmesini de arkasına alarak futbolcularına karşı bir güç elde etti. "tek hakim" olmayı kısmen başardı gibi göründü. ancak cv'si onu hem taraftar gözünde, hem de futbolcular gözünde "yaa çok iyi çok sempatik ama yetersiz" imajına sürükledi. ilk maçlardaki mücadele azmi kalmadı. taraftar da itici güç olmayı yavaş yavaş terk etti.
sneijder'in başakşehir maçından
* sonra "neden kaybettiniz?" sorusuna "onu diğer futbolculara sorun." şeklinde verdiği cevap var. bunun üzerine derbide selçuk yok. sneijder var ama sahada yok. sonra 65'de oyundan çıkarılışı var. selçuk'u almamak için midir nedir anlayamadığım bir değişiklik olan eren-cavanda değişikliği var. serdar kötü oynamadı ama yönetim baskısı var. "serdar yakın zamanda oynayacaktır" diyerek her fırsatta konuştuğu televizyon programlarında nazifoğlu bunun donelerini veriyordu.
dengeyi korumak çok önemli hocam. dengeyi bir kaybedersen nerelerden neler vururlar kim bilir? taktik-teknik konuşturmazlar bu sofrada adama maalesef. iş dönüp dolaşıp sabri'yi niye oynattın sorusuna gelir. inanamazsın...
bu şartlar altında, senin mantalitende olan bir insanın bu dengeyi tekrar kurup, ayağa kalktığına daha şahit olmadım ben. eminim ki sen de bugün/yarın antrenmana gelip neyi yanlış yaptık analizine devam edeceksin. kim nerede pozisyon hatası yapmış ona bakacaksın. ancak biz böyle bir yerde değiliz hocam. olamayız da.
kuzeyin soğukluğu yoktur bizde. biz ateşi de sevgiyi de sıçmayı da sıvamayı da şiddetli yaşarız. severken öldürmeyi de ancak burada görürsün. hiçbir şey yapmasan da nefret edilmeyi de... sahada başarısız oldun diye beyefendiliğinle dalga da geçilir. daha hiçbir şey yapmadan dünyanın en sevilen insanı da olabilirsin.
umarım...
sen hakimiyeti eline alırsın. biz yine taktik konuşuruz. rakip analizi yaparız.
ha olmadı mı?
galatasaray için ne gerekiyorsa yaparız. ama kafa aynı kafa. sen değil, terim olur. terim değil, prandelli olur, klopp olur, mou olur. o olmaz bu olur. yılmaz vural olur.
kafa aynı kafa... galatasaray'a teknik direktör çok da. bizde bir b.k yok.