"igdaş, iett, iski, eski püskü vesair ne kadar gereksizlik varsa hepsini toplayıp tek takım haline getirdiler. adına da ibb dediler. neye hizmet ettiği kabak gibi ortada olduğu halde hiç kimenin sesini çıkarmadığı takım. tesisler beleş, kamp yerleri beleş... hepsi halktan toplananlar ile finanse ediliyor. ama gel gör ki bu takımın halk ile herhangi bir gönül bağı yok, bin tane bile seyircisi yok. peki kaymağını kim yiyor bu takımın? kim burayı basamak olarak kullanıp federasyonu, yayıncı kuruluşu veya kulüp birliklerini hizaya getiriyor. hei? hani futbol bir temaşa işiydi? hani seyircisiz futbol beş para etmezdi? e madem öyle ibb spor gibi bir müştemilat takımının ne işi var süper ligde? merak ediyorum mesela ispanya'da gijon belediye spor veya almanya'da dresten belediyesi su işleri spor var mıdır? olacağını sanmıyorum; fakat o tür takımlar olsalar bile o işleri amatör seviyede ve halkın yararını gözeterek, yani sosyal bir amaç doğrultusunda yaparlardı diye düşünüyorum. çünkü onlar seyirciyi esas alır, iktidar partisini değil." demiş depolamışım. hıncal uluç mevzu etmese muhtemelen silecektim. fakat o mevzu ettiğine göre bu önemli bir şeydir. muhakkak ki hıncal reyiz'in söyledikleri bizim söylediklerimizden daha etkili, daha datlu gelecektir.
ahan da
hıncal uluç'un söyledikleri:
"en sevindiğim şey; istanbul büyükşehir belediyesi'nin hali...
bülent korkmaz'ı çok seviyorum ama belediye düşmeli... üç sebepten düşmeli:
1- istanbul belediyesi'nin benim, istanbul halkının paralarını bu kadar bonkörce yiyen bir kulübün istanbul'da işi yok. 'istanbul belediyesi' adı altında spor yapmak istiyorsa yapılacak bunca spor var; jimnastik var, atletizm var, yüzme var. kulüplerin yüz vermediği bunca spor var, bunlardan birini yapsın ki bir işe yarasın. istanbullulara spor yapma imkanı versin.
istanbul'un 300 tane futbol takımı varken bir de belediyespor'u oraya koymanın alemi var mı? kim bilir kimler nemalanıyor? bu kadar anlamsız bir kulüp niye kurulur? birileri nemalanmıyorsa bana bir anlatsın
kadir topbaş. 'şunun için kurduk. idealimiz buydu' desin bana bir anlatsın. bunu senelerdir soruyorum, söylemiyor.
2- seyircisi yok.
3- bir yüz karası
webo transferi yaşadık. beşiktaş istedi 'bize lazım' dediler, vermediler. fener istedi, 'bize lazım' dediler, vermediler. ondan sonra
göksel gümüşdağ gitti
aziz yıldırım'a dedi ki 'ben size webo'yu getiririm.'
göksel gümüşdağ, istanbul belediyespor'un eski başkanı, kadir topbaş'ın sağ kolu, aziz yıldırım'ın da sol kolu... 'bir tek şartım var;
emre ispanya'dan beni aradı. fenerbahçe'ye dönmek istediğini söyledi. emre'yi de alırsanız ben size webo'yu getiririm.'
beşiktaş'ın ve fener'in normal tekliflerine 'benim ihtiyacım var' diyerek geri çeviren istanbul belediyesi, göksel gümüşdağ devreye girince bu transfere 'evet' dedi ve ondan sonra geldiklere yere bak!..
ülkenin en belalı takımıydı, en korkulan takımıydı şimdi küme düşme hattında...
şimdi bunları ben nereden biliyorum. benim haberim bile yok, gümüşdağ, emre ve webo'dan.. bunu 1.5 ay evvel
kemal belgin, a haber'deki 90'a programında açıkladı. aynı benim anlattığım gibi kelime kelime anlattı.
o günden şu ana kadar ne aziz yıldırım'dan, ne emre'den, ne büyükşehir belediye'sinden ne de kadir topbaş'tan hiçbir açıklama yok. 'hayır, böyle bir şey yok' diye...
televizyon programında söyleniyor bu... türk basınında bir satır alıntı yok, benim kendi gazetelerim dahil. yani 'böyle bir iddia var' diye çalık grubu'nun gazeteleri dahi alıntı yapmıyorlar!
medyada emre-webo transferi konusunda böyle bir şey söylendiğine dair bir şey yok. 'kemal belgin böyle böyle dedi' desene... bunu dahi haber yapmıyorlar!..
şimdi hadi bakalım; göksel gümüşdağ hesap versin bakalım belediye'ye... bu kadar para harcandı, bu kadar yatırım yapıldı küme düşüyor takım. yani takdiri ilahi bu işte...
her şeyi ile düşmesi lazım gelen bu takım, bu gereksiz takım, bu lüzumsuz takım düşüyor, oh! beni bu kadar mutlu eden bir şey olamaz. inşallah da kapanır ondan sonra...
yani ankara'daki
ankara belediyespor rezaletinden sonra bir de istanbul'da istanbul belediyespor rezaleti yaşıyoruz ve hala bu ülkenin spor bakan'ı çıkıp, 'bu belediyesporlar nedir arkadaş!' demiyor.
tekrar tekrar söylüyorum; anadolu'nun bazı yerlerinde kulübün yaşaması için belediyenin desteği lazım. doğru, yardım etsin ama adını belediye niye koyuyorsun!
niye diyarbakırspor değil de diyarbakır belediyespor? diyarbakır belediye başkanı, diyarbakır'da bir futbol takımı olmasının diyarbakır'ın yaşamına etkili olacağını düşünüyorsa, diyarbakırspor'a katkıda bulunur.
'hayır, benim adamım başına geçerse katkıda bulunurum' demek için adını belediyespor yapıyorlar. amaç bu! ama istanbul'da böyle bir ihtiyaç da yok. istanbul'da zaten süper lig'e abone üç tane takım var, dördüncü her zaman oluyor. beşinci ve altıncısı zaman zaman geliyor. her mahallede yasal kulüp var, sen bir de belediyespor kuruyorsun! niye; eşini dostunu oraya yerleştirmek için...
kimse de sormuyor; istanbul'da niye belediyespor kuruyorsun kadir topbaş? ankara'da niye belediyespor kuruyorsun
melih gökçek? melih gökçek'in oğlu
ahmet gökçek ankaraspor'un başkanı! bu kadar açık olabilir mi bir tablo!.."
ilave: la akepeliler hemen alınmayın, bu söylediklerim bütün partiler için geçerli. bak bir de mesaj vereyim ben bunları söylerken mesela tekasürden, mutaffifinden, maun'dan haberdarım. yani beni kafirlemeyin hemen. birazcık göksel'e ve akrabalarına bakın.