galatasaray'la ilgili şeyleri takip etmeye çalışan bir taraftarsınızdır. transfer döneminde galatasaray tv izlerken farklı branşlarda yapılan onlarca transferi takip etmekte zorlanırsınız. toplu imza törenlerinde isimlerini ilk kez duyduğunuz sporcular, farklı branşlarda, gönül verdiğiniz takım için terini akıtmaya gelmiştir. sıra bayan basketbol takımına yapılan transferlere gelir. sarı kısa saçları ve diğer oyunculara göre kısa olan boyuyla gözünüze çarpar hemen biri. çok sempatik bulursunuz onu. bütün heyecanını ve enerjisini size aktarmış gibi hissedersiniz televizyon başında. sezon başlayana kadarsa çoktan unutmuşsunuzdur ismini. bayan basketboluna ilgi az olunca hafızanızdan silinmeye başlar yavaş yavaş. aradan zaman geçer, nasıl olursa gönül verdiğiniz takımın bayan basketbol takımının maçına rastlarsınız televizyonda. sahada diğerlerine nazaran daha kısa ve zayıf, harika sarı saçlarıyla tüm takımı organize eden bir guard vardır. yavaş yavaş hatırlamaya başlarsınız onu. sonrasında hayran hayran maçtaki her hareketini incelemeye çalışırsınız. hızı, kıvraklığı, oyuna olan inancı ve saha içindeki duruşuyla sizi kendine hayran bırakır.
onu izledikten sonra bayan basketbol maçlarına daha fazla ilgi göstermeye başlarsınız ve maç saatlerini öğrenmeye çalışırsınız. televizyon başında maç tekrarı yayınlanır mı diye nöbet tutmaya başlarsınız. farkında olmadan onunla ilgili daha ince ayrıntıları öğrenme isteği düşer içinize. internette onun hakkında küçük araştırmalar yapmaya başlarsınız ve bu düşünceleri paylaştığınız ciddi bir kitle olduğunu farkedersiniz.
bayan basketbol maçlarını izlerken zevk almaya başladığınızı görürsünüz, onu keşfettikten sonra. dikkat edersiniz ve nerdeyse her maçta sahanın en kısası olduğunu farkedersiniz; ama ne önemi var? o yüreğini koyarak oynuyordur ve takımı yüreğiyle sırtlayıp, zafere giden yolda emin adımlarla ilerliyordur. topu eline aldığında öylesine büyür ki saha içinde, neler yapabileceğini tahmin etmekte zorlanırsınız.
fark etmeden onu benimsemeye başlamışsınızdır. bir maçı yayınlansa da sırt numarasını ve alben yazısını görsem diye geçirirsiniz sık sık aklınızdan. bir ad ve soyad, spor adına , uzun zamandır ilk kez böylesine heyecanlandırıyordur sizi. o, sarı-kırmızı atan yüreğiyle sahada devleşir, siz onu izlerken heyecandan yerinizde duramazsınız.
o artık sizin için bir ad-soyad tamlamasından ötedir. galatasaray'la özdeşleşir ve dişi metin oktay olarak görürsünüz onu. o andan sonra da kopamazsınız.
böyle başlar ışıl alben sevgisi. sonu gelmeyecek sevgidir.
*