• 2
    kulübümüzün son zamanlarda nasıl yapıldığını unuttuğu eylemdir.

    geçtiğimiz yıl bu konuda çok daha iyi bir performans sergileniyordu. özellikle evren göz'ün ayrılışından sonra gerek sosyal gerekse de konvansiyonel medyada gözle görülür bir geri gidiş söz konusu. bugün konuşulan kimi sıkıntılar geçen sene de muhtemelen mevcuttu. hatırlarsanız gomis'in 2 maçta forma giymeyişiyle ayyuka çıkan bir durum oldu fakat galatasaray sosyal medya hesapları ve iletişim sorumluları bu sıkıntının gerektiğinden fazla gündem olmasına izin vermedi. çekilen motivasyon videoları ve yapılan paylaşımlarla konu dağıtıldı ya da gündem değiştirildi.

    bugün yaşanan tüm bu sıkıntılara rağmen başkan ve yönetim kurulu söz konusu meselenin ne kadar ciddi olduğunu farkedebilmiş değil gibi gözüküyor. profesyonel iletişim yöntemleri bir kenara bırakılmış durumda. kulüp içinden öyle ya da böyle bilgi edinebilen bir kısım gazeteci bazen abartarak bunları haberleştiriyor ve bunun önüne geçilemiyor. dahası uzatılan her mikrofona konuşulması gibi bir durum da var, ki bu en tehlikelisi.

    başkana ve yönetime karşı, kimi yerde haklı sebeplere dayansa da, başlatılmış bir yıpratma operasyonunun olduğu çok açık ve bunun önüne geçmeye çalışmayı bırakıp, daha fazla malzeme veriyorlar. bugün kolay lokma gördükleri yönetime yapılanların arkasından fatih terim'e karşı da benzeri bir girişimin olması hiç sürpriz olmaz. bugünden tezi yok galatasaray yönetiminin bu iletişim faciasının önüne geçmesi şarttır.

    umarım bu yazdıklarımız bir yerlere ulaşır, dikkat çeker ve gereği yapılır.
  • 12
    mustafa cengiz yönetiminin beceremediği iştir. yahu "mars'a son vagon mu kalkıyor?", "daha 50 gün var", "her saniye transfer düşünüyoruz", "gereken transferleri yapacağız" diyeceklerine çıkıp "oyuncuları satamıyoruz, ffp cezamız var, bu nedenle de transfer yapamayacakmış gibi düşünmemiz lazım" deseler hiçbir sorun kalmayacak aslında. ama atmaya gelince aslan,tutmaya gelince fare oldular maşallah. hocayla mı anlaşamıyorsunuz? çıkın anlatın. anlatın yahu. insanlar bilsin. "şu, şu, şu yüzden yapamadık" deyin bitsin gitsin. transfer yapılmayacağını bu taraftar twitter hesaplarında öğrenmesin.
  • 6
    fatih terim'in nasıl bir motivatör olduğunu bilmeyen yok, işin saha içi kısmı bu. hocanın asıl olayı saha dışıyla alakalı. felipe melo ve albert riera'nın kavga etmesi sonrası o dönem iletişim kavramının kitabını yazmıştı; öylesine sıkıntılı bir durumda basının eline gram koz vermemiş, olayı en şeffaf şekliyle anlatmış ve takımın zarar görmemesi için gereken neyse onu yapmıştı.

    ve günlerden 3 ocak 2019; hoca yine "futbolda iletişim nasıl olur"un cevabını verdi, bir kez daha.

    eren derdiyok'la serdar aziz'i netleştirdi; üstüne ozan muhabbed kabak'la alakalı bulanıklığı en azından şu an için dağıttı; yetmedi, manipülatör sosyal medyacıları galatasaray taraftarına birincil ağızdan sundu.

    serdar konusunda hoca haksız görülebilir ya da ozan konusunda taraftar nezdinde beklenen tam manasıyla karşılanamamış olabilir ancak bu detaylar hocanın iletişim konusundaki parlaklığını kısamaz. 1 hafta yahu, adam geldi ve tam 1 haftadır yangın yerine dönen ortamı söylemleriyle bir şekilde netliğe kavuşturdu.

    iyi ki bizimlesin hocam.

    (bkz: fatih terim)
  • 11
    her kurum gibi spor kluplerinde de cok ama cok onemli olan bilginin ve haberin karsilikli dogru bir sekilde aktarilma durumudur.

    aslinda mustafa cengiz yonetimi basligi altinda yazmistim fakat asagidaki icerigin bu baslik altinda bulunmasinin daha dogru olduguna karar verdim. koskoca klupte iletisimden anlayan, kendini dogru anlatmayi becerebilen kimsenin olmamasi gercekten hayret verici.

    oncelikle belirteyim mustafa cengiz'in basarisiz bir baskanlik gecirdigini dusunmuyorum. fakat yaptiklariyla ve belki de yapmayi planladiklariyla kendilerini pazarlayamamalari, taraftari surekli oyalayan durumda gozukmeleri insani inanilmaz sasirtiyor.

    elimizdeki donelere baktigimizda:

    1) ffp kiskacindan dolayi son yillarda hep al-sat dengesini tutturmak zorundaydik. bu sene son senemize giriyoruz ve kontrollu de olsa harcamalarimizi artirma sansimiz mevcut.

    2) bankalar birligi ile yapilan anlasmada yeniden yapilandirmada final asamasinda oldugumuz konusuluyor. diger klupler gibi borclarimiz 2 yili geri odemesiz olacak sekilde 10 yillik bir surece yayilacak. boylece odeme dengemiz oturacak.

    3) euro kuru 9.15 olmus ve klubun en buyuk harcama kalemi olan sporcu maaslarinin buyuk cogunlugu bu kura endeksli. dolayisiyla, zaten belimiz (diger klupler gibi) bukulmus durumda.

    4) giderler almis basini gitmis, fakat pandemiden dolayi bunlari karsilayacak gelir de yok. yine en onemli gelir kalemlerinden biri olan stad gelirleri neredeyse dibe vurmus, yayinci kurulustan gelecek para ise surekli pazarlik halinde ve gec aliniyor. dolayisiyla, burada da hareket alanimiz az.

    5) elimizdeki yuksek kontratlar (feghouli, belhanda, babel, falcao vs.) sayesinde oyuncu satisi gerceklestiremiyoruz ve finansal anlamda buyuk zorluklar cekiyor, maas yukumuzu istedigimiz seviyeye getiremiyoruz.

    kendi tarafimizdaki notlari bir kenara birakarak, bu sene tum kamuoyunun sampiyon olmasini bekledigi fenerbahce'ye bakiyoruz:

    1) son yillarda hicbir avrupa geliri olmamasina ragmen surekli takim yenilenmis.

    2) bu sene son takviyelerle birlikte neredeyse 18 oyuncu alinmis. eski kontratlari da sayarsak 22-23 futbolcudan olusan bir havuz olusmus (buyuk cogunlugu euro endeksli).

    3) bizim elimizden kaptiklarini dusundukleri mert hakan 1.8 milyon euro'ya yakin bir maasla sozlesme imzalamasina ragmen birakin ilk 11'i, kendi mevkisinde ikinci yedek konumunu bile kaybetmis.

    4) bu sene sampiyon olsalar bile, uefa'dan ceza yeme ihtimallari cok ama cok yuksek. hatta bu kadar transferi onumuzdeki sene transfer yasagini goz onune alarak yapmis olma ihtimalleri de gayet olasi. ayrica, yukarida bahsettigim ulkenin ve dunyanin icinde bulundugu ekonomik kosullari da goz onune alirsak, avrupa gelirlerinden yoksun bir sekilde bu kadar buyuk bir kulfetin altindan kalkma ihtimalleri oldukta zor. fakat koltugunu kaybetmek istemeyen ali koc, gozunu karartmis bir sekilde elinden geleni ardina koymuyor ve psikolojik olarak diger takimlara zarar veriyor.

    tekrardan iletisimsizlik konusuna gelirsek eger, bizim yonetimimiz (ozellikle abdurrahim albayrak):

    1) bugune kadar "galatasaray'da transfer bitmez", "taraftarimiz rahat olsun en iyisini alacagiz", "50 gunumuz var, taraftarimiz bize guvensin" gibi hamaset dolu, ici bos sozleri kullanmasalardi;

    2) mevcut ekonomik ve finansal kosullara vurgu yaparak, ffp'de son senemiz oldugunu, klubun bu seneyi de kar ederek kapatmasi halinde ffp illetinden bir sureligine kurtulacagimizi dile getirselerdi;

    3) yuksek kontratlardan cikmak icin ellerinden geleni yaptiklarini, alabilirlerse oyuncu almak istediklerini, fakat uygun oyuncu bulunamamasi durumunda mecburen de olsa bu seneyi transfer yapmadan (veya minimum transferle) kapatacaklarini taraftara vurgulasalardi;

    4) kimseyi alamasak bile altyapimizdaki onemli degerlerin (emin, ali yavuz, atalay, suleyman vs.) bu sene rotasyonda kullanilmasini istediklerini kamuoyu ile paylassalardi; ve son olarak

    5) diger kluplerin harcama limitlerini asmalarinin kendilerinin umrunda olmadigini, bu kadar transfer yukunden bugunku konjonkturde hicbir takimin altindan kalkamayacagini bizlere ustune basa basa soyleyebilselerdi, bugun bambaska bir atmosfer olusmus olacakti (fenerbahce'nin transferlerine gulup gecilecekti).

    taraftarimiz yonetimin yapamadiklarina kizacagina ve tabir-i-caizse kaos ortami olusturacagina, bu zor senede beklentilerini minimumda tutarak klubun yaninda olacaklardi. bundan adim gibi eminim.

    ici bos sozler, kaliplasmis, bir anlam ifade etmeyen populist soylemler kimseye fayda saglamamistir. dogru bir iletisimle ve dogru mesajlar ile belki de kahraman olabilecekken, gozden dusup kredilerini tuketmeyi sectiler. kendi tercihleridir.

    ve son olarak, iletisim onemlidir.
  • 7
    şu an yaşadığımız kaosun sebebi olan sorundur aslında.

    hem fatih terim, hem mustafa cengiz atarlandılar birbirlerine ama, ikisinin de ortak söylediği bir şey var. toplantı sonucu uzlaştık.

    fatih hoca, arda'yı almama yönünde karar belirtildiğini ve bunu anlayışla karşıladığını söyledi.

    mustafa cengiz, arda'yı almama yönünde karar belirttiklerini ve her şeyin çok güzel kapandığını belirtti.

    sorun ne o zaman?

    sorun arda falan değil, dünden beri söylüyorum, sorun iletişim.

    bu sadece onyekuru olayı ya da bu olay da değil.

    her transfer döneminde bir kriz yaşamıyor muyuz biz allah aşkına?

    modeste, pato, ozan kabak, falcao? sayayım mı daha yani?

    hoca buna patladı. ve haklı bence.

    şimdi haklı deyince, profesyonel bakalım, diyeceksiniz ki mustafa cengiz kulübün başkanıdır, basına bilgi vermiş falan.

    öyle değil işte abi. fatih terim'in takımını etkiliyor bu yanlış iletişim. senin falcao ile çektirdiğin resim 2 ay gündem oluyor, alıp alamayacağın belli değil, fatih hoca o sırada diagne ile uğraşıyor, takımın ileri ucunda kim olacak diye düşünüyor.

    senin pato üzerinden yürüttüğün iletişim yüzünden son dakika transferi yapmak zorunda kalıyor bu takım, adamın elindeki gencecik stopere verdiğin tüm parayı seni tenhada sıkıştırmış bir anadolu kulübüne, kasımpaşa'ya vermek zorunda kalıyorsun.

    rica ediyorum sayın başkanım, şu sorunu çözseniz çözülecek her şey.
  • 5
    bkz. #2570354 ilgili entri ile iletişim konusunda geri kaldığımızı anlatmaya çalışmıştım.

    teknik direktörümüz fatih terim'in az önce instagramdan yaptığı 3 dakikalık video paylaşımıyla serdar ve eren ile ilgili bütün tartışmalara son noktayı koydu. aslında bir iletişim dersi vererek bu gibi konularda nasıl hareket edilmesi gerektiğini gösterdi.

    edit : imla
App Store'dan indirin Google Play'den alın