resim
Igor Tudor
Görev:Teknik Direktör
Takım:Lazio
Yaş:46
Uyruk:Hırvatistan
  • 5379
    kendisiyle yollar kesin olarak ayrıldı. kimilerine göre gelecek vadeden hocamızı kaybettik. şimdi kendisini avrupa'nın en büyük kulüpleri isteyecek ve bizde kafamızı taşa vuracağız. oysa kazanınca büyük maçlarda sana 6 puan verilmiyordu. seni anlamadık, sistemini anlamadık. çünkü; biz türk halkı angutuz kusura bakma.
    her neyse egolarını, yüksek taktik dehanı ve yüklediğin aşırı kondisyonunu da al ve git. umarım bir daha yolun florya'nın kapısından geçmez.
  • 5380
    haberlerde gönderildiği konuşulan teknik direktör. her ne kadar teknik, taktik, kondisyon açılarından bilgili olduğu düşünülse de ki ben öyle düşünmüyorum, insan yönetimi ve idaresi konusunda ise neredeyse yok hükmünde. bu nedenle bile kendi kurduğu, hazırlık kampını birlikte geçirdiği kadrodan da çatlak sesler geliyorsa takımda kaldığı her saniye bu seneki şampiyonluk hedefimizden bizi uzaklaştırır.

    ama kendisi gonderildikten sonra takımın başına henüz milli takım ile davası bitmemiş, son ayrılığı sıkıntılı olan fatih terim'in geleceğini de hiç zannetmiyorum. hadi diyelim fatih terim hepsini unuttu geçti, bu sefer de kulübün başında yönetemeyen bir topluluk olduğu için bile gelme ihtimali neredeyse sıfır.

    bu yüzden tudor gittiği için sevinmekten öte, yönetemeyenler ordusunun takımın başına kimi getireceğini düşünmek gerekir. umarım gelen gideni aratır sözü bu seferlik bizim için geçerli olmaz. çünkü tolere edecek ne vaktimiz var, ne de nakitimiz.
  • 5384
    görünüşe göre yollarımızın ayrıldığı teknik direktör. hayırlısı olsun. bu hocayı da yedik alimallah. şimdi yönetim büyük bir risk alarak başka bir hoca getirecek, yüksek ihtimal 4. fatih terim dönemi başlayacak. biz yine takımımızın yanında olacağız o ayrı, ama fatih terim ile de şampiyon olamazsak kime hesap sorulacak bilmek istiyorum şimdiden.

    hadi tudor varken, yok suni puan farkı, yok yabancı sınırı, yok pankart yok bariz hakem hataları boraz da şanssızlık vs vs puan farkını erittiler. taraftar da basının gazına geldi. gönderdiniz adamı.

    kendi adıma sene sonuna kadar bekleyip galatasarayımızın şampiyonluğu için herşeyi yapacağım. ama şimdiden öğrenmek istiyorum, şampiyon olamazsak hesabı kimden soracağız?
  • 5387
    arkasında durulmayan teknik direktör.

    sezona deli divane bir başlangıç yapmasına rağmen hakkında spekülasyonlar bitmedi adamın. bitmedi demek doğru olmaz, bitirilemedi. yönetimden biri de çıkıp bu adam kontratının sonuna kadar takımın başındadır diyip, hem oyunculara hem hocaya o güveni vermedi. kovulacağı belliydi, kovmaya yer arıyorlardı çünkü.

    sezon ortasında hoca değişiklikleri ile şimdiye kadar sürekli başarıyı yakaladığımız için çok mantıklı bir hareket oldu.

    aykut kaç puan fark yedi adamlar cehennem donana kadar hocamız aykut dedi. biz lider hocaya sana güveniyoruz, ispatlaman gereken bir şey yok, bildiğini oynat iyi gidiyoruz diyemedik.

    kelle isteyenler istediği kelleyi aldı, sene sonu da başka kelle isterler. bu ülkede şampiyonluk kovalayan 3 takım var. her sene şampiyon olamazsın bu bir yapılanma işidir. her şampiyon olmadığın sene de hoca yollamazsın. adamlar bilic'e tutundu 2 sene, başarı gelmedi ama yapılanma geldi.

    manu da mou'yu kovsun. chelsea de conte'yi kovsun. seneye ilk yarı 3 puan geri düşünce de city pep'i kovsun. çünkü çok mantıklı. sizin de çanak tutmanızla galatasaray'a verilen zararın haddi hesabı yok. kına yakın.

    edit: ulan uğruna sneijder'i gönderdiğiniz adamın arkasında 20 maç duramamak nedir ya? arkasında 20 maç duramayacağın adamın istekleri doğrultusunda kadro oluşturmak nedir? bu kadar vizyonsuz beyinsiz bir yönetim olamaz. yazık günah.
  • 5388
    hala arkasında durulmadığı iddia edilen çalıştırıcı. hani insan şunu yazarken utanır anasını satayım ya. 1 senedir takımda, hiç bir galatasaray teknik direktörüne tanınmayan bir ayrıcalıkla kendi takımını kurmasına izin verdiler, 40 milyon euro bütçe tanındı ve sonuç ortada. hiç utanmıyor musunuz şunu yazarken?
  • 5390
    gönderilmiştir, hayırlı olsun.

    bu saatten sonra tudor'u tutmak demek kadroyu silmek demektir. o hakkını bir kez zaten kullandı ve beceremedi. ayrıca yeni bir kadro daha kurduk diyelim bu adamın o oyuncu grubuyla da sorun yaşamayacağı ne malum?

    sen hoca olarak belli role uygun bir kadro kurduktan sonra o kadroya farklı görevler yüklemeye çalışırsan olmaz, olmadı da zaten.
  • 5391
    yaşattığı hayal kırıklığı kelimelerle tarif edilemeyecek teknik direktör.

    galatasaray'ın büyüklüğü bünyesinde barındırdığı kişilerden değil, sahip olduğu felsefesinden, genlerinden gelir. kişiler değişse de her gelen o felsefeyi özümser, benliğini adar ve diğer bileşenler de o karakteri sonuna kadar destekler. bize öğretilen, bizim yaşadığımız, sevdiğimiz ve inandığımız galatasaray budur. 'bizim takım' sami yen'de rakibi ilk yarım saatte boğar, sağlı sollu yüklenir, rakibi çıkartmaz, fişi ilk yarıdan çeker. hiç bir devin karşısında da sinmez, yediği yumruğa yumrukla cevap verir, geri adım atmaz ve son nefesine kadar savaşır. galatasaray geni dediğimiz şey işte tam da budur.

    gerets döneminden beri bu mentaliteye sahip olmayan yönetici ve hocalar sebebiyle uzun bir başarısızlık dönemi geçirdik. skibbe ve rijkaard ilk başta umut verse de yolunda olmayan şeyler vardı, olmadı. sonra fatih terim geldi tekrar, yılların mutsuzluğu yerini umuda bıraktı. rüya gibi geçen 2.5 sezon, ardından yavaş yavaş kabusa geçiş. termodinamiğin kanunuydu gerçi, her şey düzensizliğe geçmek isterdi, dışardan bir etki olmadığı sürece de düzensizliğe geçiş devam edecekti. o dışardan gelmesi gereken etki bir türlü gelmedi; önce mancini denedi ama yukarda bahsettiğim genlere haiz değildi. sonra vatandaşı cesare geldi. çok umutluyduk ondan, yıllardır italya milli takımıyla destan yazmış, catenaccioyu modernize ederek yeni bir titan yaratmıştı, o da olmadı, geride şampiyonluğa yürüyecek ama hayal kırıklıklarıyla dolu bir takım bıraktı.

    sonra hamzaoğlu geldi, eldekinden maksimumu alıyordu ama onun da vizyonu galatasaray genlerine uymuyordu, vasat futbol oynatarak aldığı 3 kupayla birlikte veda etti. sonra denizli geldi, ve evet onda o genler vardı; hatta o genlerin yaratıcılarından da biriydi, ama o da olmadı. sonra sneijder çıktı, ben bir adam tanıyorum, bir de onu deneyin dedi, riekerink geldi, o da olmadı.

    tam o sırada karabük'de pırlanta gibi parlayan bir adam çıktı, yeri geliyor üçlü, yeri geliyor dörtlü oynuyor, takımı alanları müthiş şekilde kapatıyor, herkesle kafa kafaya oynuyordu. hemen radarımıza girdi, zira juventus'da senelerce oynamıştı, on sene boyunca oduna juventus forması giydirseniz odunda dahi taktik bilgisi oluşurdu.

    ve beklenen son gelmişti, riekerink beyle yollar ayrılmış, yerine geçecek birisi aranıyordu, o birisi neden tudor olmasındı. kendisini yarım sezondur takip eden bizler, tudor'un o galatasaray genlerine sahip olduğunu, doğru kişinin o olduğunu düşünüyor, kendisine inanıyorduk. sonra ardısıra puan kayıpları geldi, tudor geldiğinde şampiyonluk potasında olan takım mart ayında yarıştan koptu. olsun dedik, kadro kalitesi bu kadar, yazın geleceklerle gelecek sezon fırtına gibi eseriz, desteğe devam ettik.

    sonra o östersunds faciası yaşandı, yine ondan vazgeçmedik. çünkü 1 ay önce televizyona çıkıp tek tek yaptıklarını, yapacaklarını anlattı, galatasaray genlerinden bahsediyordu farkında olmadan, inandık. lig başladı, dediklerinin harfiyen yapıldığını gördük, öyle bir futbol oynuyorduk ki rakipler bile hayranlıkla izliyordu. heybemizde arkasında durduğumuz adamın yaptıklarından kaynaklı bir gurur, yüzümüzde ise engellenemeyen bir gülümseme vardı.

    ne olduysa o anda oldu işte, önce fenerbahçe beraberliği, ardından trabzon mağlubiyeti. bir anda tekrar sorgulanan adama dönüşmüştü ve yetişkinlerle çocukları ayıran şey olan baskıyla başa çıkabilme yeteneğinden mahrum gözükmeye başlamıştı. ardından gelen başakşehir ve beşiktaş hezimetleri artık bardağı taşırmıştı, yalnızca resmiyete dökülmesini bekliyorduk. üç ay önce galatasaray genlerini sahaya yansıtan adam büyük maçlarda korkakça işler yapıyor, takımı psikolojik olarak hazırlayamıyor ve her geçen dakika kontrolünü kaybediyordu.

    belki bugün resmiyete dökülür belki daha sonra, ancak elbet gerçekleşecek. yıllar sonra kendisini anımsadığımda gözüde o dünkü hareketi canlanacak, hissedeceğim tek şey devasa bir hayal kırıklığı olacak.

    çok üzgünüm igor, böyle bitsin istemezdim ama başka yol kalmadı. umarım bir gün bizim seni düşündüğümüz yerlere gelirsin, ama bizden artık bu kadar. yolun açık olsun.
  • 5392
    takım otobüsünden taraftara bir bakışı vardı, yeminle içim acıdı. belki de bir gece önce yatarken, sene sonunda şampiyon olup dışarıda taraftarların kendisine sevgi gösterisinde bulunduğunu hayal ediyordu. şimdi istifası için bağırılıyor, o da acı bir gülümsemeyle izliyor.

    gitmesini ben de istiyorum ama gittiği yerde çok ama çok başarılı olmasını da istiyorum.
App Store'dan indirin Google Play'den alın