büyük takım hocası değil diyenleri okudukça acaba terim ilk başladığında derbi karnesi nasıldı bakayım derken yazarlardan biri çıkarmış sağ olsun (bkz:
#2272714). görüldüğü üzere 6 kez şampiyon olmak, bir sezonda süper kupa muhabbetine 50 kez derbi oynayıp rakibinin evinde kupa kaldıran bir hoca olmak kolay olmuyor, biraz sabır istiyor. ha olmuş bir hocayı - mesela bursa nın hocası- ben de tercih ederdim ama bazen büyük takımlarda o da tutmayabiliyor.
kendisinin sezon başından beri oynattığı oyun ve aldığı puanlar sonrası kredisi nispeten arttı. sonrasında 10 kişi ile kaybedilmeyen bir derbi ve trabzon mağlubiyeti çok beklenilmeyecek sonuçlar değil bana göre. yine bence evimizde başakşehir e puan kaybetsek de deplasmanlarda beşiktaş ve fenerbahçe 'den puan/puanlar alırız diye düşünüyorum.
kendisini biliç e benzetenlere bazı noktalarda katılıyorum. o da bugünkü kadro 'nun temellerini atıp tudor gibi göze hoş gelen futbol oynatıyordu fakat benzetildiği üzere derbi ve ligin sonlarında stresli maçları kazanamıyordu. fakat bizim farkımız o dönemde beşiktaş 'ın sahip olmadığı seyirci avantajına ve tecrübeli oyunculara sahip olmamız. o yüzden oyunda bozulma olmazsa ligin sonunu getireceğini düşünüyorum.
tudor şu ana kadar hep kafatasındaki oyunu oynamaya çalıştı. bir kere 3 lu savunmayı tercih ediyor. hücumda savunmayı üçlerken ileride kalabalık orta saha ile önde baskı, kenar oyuncuları içeriye kat ederken kanat bindirmeleri ile oyunu genişletme gibi fener maçına kadar hepimizin hoşuna giden bir oyun izledik. oyuncuları bir bölgede oynatma yerine maç içinde sürekli yer değiştirerek oynatmayı deniyor. fener maçında yaptığı hata maç içinde hücumdayken yaptığı 3 lu savunma yerine savunmada da oyuna böyle başlamak oldu ki bunu da gerekirse 5 liye dönme adına yaptığını düşünüyorum. top rakipteyken savunmada 5liye dönüp pozisyon vermeyip, top bize geçince yine üçlüye dönüp baskı kurdukça topun bizde kalacağını düşündü. takım alışık olmayınca, taraftar da takımı itmeyince plan tutmadı. trabzon maçında kadro ve diziliş olarak hatalı değildi fakat yine hep kendi takımı üzerinden gitti. rakibin ne önlem alacağı ya da nasıl direnç göstereceğini düşünmedi. bunda trabzon un ligdeki durumu da etkili oldu sanırım. kaldı ki adil bir yönetim olsa 10 kişi belki 9 kişi kalacak rakibi rahatlıkla yenerdi de. değişiklikleri de bence yerinde idi. beslenemeyen bir gomis yerine hava toplarında etkili olabilecek topu ilerde tutacak bir oyuncu ve ona orta yapabilecek kanat takviyeleri ile gol bulmak istedi fakat hiç oynamayan eren bunu yapamadı. ki iyi bir dakikada etkili bir ortada golü de kaçırdı.
bundan sonrası önemli. taraftar sadece kendisine değil armaya sahip çıkar desteğe devam eder, kendisi de futbolun sadece kendi takımı ve kafasındaki planlar ile değil rakiplerle oynandığını kavrarsa,içeride oynanan derbilerde büyük takım olduğunu unutmadan oyunu ve psikolojiyi yönetebilirse, deplasmanda özellikle alt sıralardaki takımlarla oynarken hücum ağırlıklı değil hücuma çıkacak kurguyu doğru yaparsa bu rakiplerle rahat şampiyon olur. yoksa kapanan takımlarla içeride oynayacağımız maçlar ya da deplasmanda üst sıra takımlara karşı daha az zorlanacağımızı düşünüyorum.
hadi be tudor, inşallah şu eşiği aşar da uzun süre takımın başında kalırsın. biz de her sene üzerine koyarak asıl önem vermemiz gereken alt yapı, futbolcu ihracı, finansal sorunlar, şampiyonlar liginde kalıcı olmak gibi meseleleri konuşuruz. yoksa enerjin karizman falan gayet iyi.