• 2306
    bu sabah güzel bir köşe yazısı kaleme almış gazeteci-https://m.sabah.com.tr/...operim-fatih-altayli

    --- alıntı ---

    televizyon izleme adetim pek yoktur, bilirsiniz.. hele açık oturumlar önünde kaybedecek hiç vaktim olmaz.. bu yüzden fatih altaylı'nın hem de kendi kurumu haberturk'teki bir canlı yayını terk etme haberini salı öğlen, ahaber'deki 90a programına giderken karıştırdığım ipadimde gördüm. okudum ve yayına girmeden fatih'e mesaj attım..
    "alnından öperim!."
    hem de kendi haberturk'ündeki yayını terk etmesi, basit bir öfke ve tepki olayı değildi çünkü..
    son yıllarda, spor haberciliğini de yazarlığını da iyice unuttuk..
    bütün haberler ve yorumların, fener, galatasaray, beşiktaş sırasıyla "üç büyüklere göre yazılması, söylenmesi, konuşulmasının adı "spor" oldu.
    haberler ve yorumlar, üç büyükler başkanları'nın keyfine göre yapılmaya başlandı. başkanı kızdıran spor müdürleri ve yorumcular görevden alınır, kovulur oldu.. hele erman toroğlu, hâlâ yeri doldurulamayan starı olduğu lig tv'den kovulunca ve çıt çıkmayınca, yerinden korkanlar, başkanlardan nerdeyse talimat almaya başladılar..
    bakın elimde bir video var.. ali koç'un askerleri, gecenin bir vakti, hem de barbaros bulvarı gibi en işlek ve en korumalı, bin kameralı yolda, sabah'ı basmışlar.. koro halinde iğrenç küfürlerle erman'ı aşağı davet etmişler. linç edecekler, bulsalar..
    benim çalışma yerim bu bina.. onuncu katında oturuyorum. o saatte orda değildim ve bu yüzden olayı öğrenemedim. çünkü benim gazetemin basıldığını, benim gazetemin spor yazarının linç edilmek istendiğini benim spor sayfalarım, "tel'in etme" yi geçin, "haber" olarak bile yazmadı, iyi mi?.
    ali koç'tan çekinmiş olmalılar..
    bu kadar olsa neyse.. bu üç büyükler haber ve yorumları da, sosyal medyaya göre yapılır yazılır, söylenir oldu. gerçeği ve düşündüğünü yazmanın yerini, sosyal medya yalakalığı aldı..
    bir de, magazinde bile taraflılığın doruklarına çıkan "çaldığın düdüğün sahibine yaranmak" haberciliği ve yorumculuğu doğdu. o da ayrı.
    son yıllarda, tv spor programlarını, geç saatlerde başlayıp nerdeyse sabaha dek sürme geleneğini yarattık. insanları sabahlatacak reytingi yapmanın yolu olarak da, "kavga çıkarmak" keşfedildi. spor değil, "polemik yaratma, kavga çıkarma uzmanı" moderatörler türedi.
    yetmedi. yapımcılar, sahte kavga sahneleri planlamaya başladılar. fikir tartışmasının yerini, seyirci önünde oynanan senaryolar aldı.
    işte bu ortamda, fatih altaylı, kendisini o tuzağa düşürmek, polemik yaratmak, kavga çıkarmak ve bu sayede hem reyting, hem de sosyal medya kahramanı olmak isteyen, adını ilk defa duyduğum bir ihtiraslı genç hanımın oyununa gelmemiş,.
    "sizin yaptığınız saygısızlık. bundan sonra aranızda devam edin. ben kalkıyorum" demiş, kalkmış gitmiş.
    "alnından öperim" dediğim bu davranışı..
    olayı herhalde biliyorsunuz.
    moderatör ömer bayram olayı hakkında fikrini sormuş. fatih "bence sarı kart doğruydu" demiş ve kendi yorumunu yapmış.
    o, gri bir pozisyon. ben "kırmızı" dedim mesela.. gazetelerin hakem hocaları da anlaşamadı. sarı diyenler de oldu, kırmızı diyenler de.
    moderatör ne yapar?. teşekkür eder.. başka soruya geçer.. ya da ayni soruyu, oturuma katılan öteki yorumculara yöneltir. onlar aralarında tartışır. her neyse..
    ama ihtiraslı kızımızın amacı dedim ya başka.. o, fatih'i tahrik edip olay çıkarma peşinde..
    "ayni şeyi fenerli emre belözoğlu yapsaydı gene böyle der miydiniz" diye küstah bir soru soruyor..
    neden küstah?.
    bir defa fatih altaylı onun nerdeyse babası yaşında kıdemli ve saygın meslektaşı..
    ikincisi o hanımefendinin görev yaptığı haberturk kurumunu sıfırdan yaratan gazeteci.
    şimdi bu fatih'e "siz galatasaraylısınız da ondan ömer'e sarı.. fenerli emre ayni şeyi yapınca 'kırmızı' diye kıyameti koparırdınız.. siz tuttuğunuz takıma göre yorum yapıyorsunuz" demeye getiriyor. nerde?. fatih'in kendi televizyonunda..
    ipadimde görüntüleri izledim.. fatih "bu sorunuz bana saygısızlık" diyor.. çok da yumuşak diyor. aslında "terbiyesizlik" çünkü..
    bir gazeteciye yapılacak en büyük hakarettir. "sen tuttuğun tarafa, kendi işine gelene göre yorum yapıyorsun" demek. başka nasıl sövecekti, fatih'e?.
    ..ve "yaptığınız saygısızlık" diyen fatih, "siz bundan sonra aranızda devam edin" diye lafını tamamlıyor ve sessizce kalkıp gidiyor..
    operadan çıktıktan sonra bir mesaj daha attım fatih'e..
    "fena halde ihtiyacı olanlara verdiğin ders için öptüm alnından.."

    --- alıntı ---
  • 2309
    https://www.sabah.com.tr/...li-degilim

    yazının bir paragrafında ağır saçmalamış...

    "galatasaraylılık ne demek diye mustafa cengiz'in kendisine ders verecek arda..."

    ders 1: galatasaray formasını aşağılamak, küfretmek, bir renk üzerinden insanları aşağılamak

    ders 2: galatasaray'ın teklifi kötü ve komikti şeklinde camiasını rencide edici açıklamalar yapmak.

    ders 3: galatasaray kaptanı olarak idmanda takım arkadaşına yumruk atıp dudağını patlatmak

    ders 4: galatasaray da kaptanlık yapmış, 19 yaşında kaptanlığa layık görülmüş genç bir futbolcu olarak, her şeyini borçlu olduğun kulunün için 'bize yemek bile vermiyorlardı, yabancılar antrenmana gelmek çin helikopter bakıyordu' gibi saçma sapan açıklamalar yapmak.

    ders 5: dedesi yaşında adam dövmek, evli kadınlara sarkmak, yetmeyip kocasını dövmek, silahla hastane basmak, silah sıkmak.

    ahh hıncal uluç ahh, sen zaten galatasaraylılığı anlayamamışsın, bu yüzden hiç galatasaraylı da olamamışsın. hal böyleyken, galatasaraylılık konusunda ahkam kesmek de sana düşmüyor.

    ne demiş gercek galatasaraylı;

    bence galatasaraylılık din gibi, mezhep gibi yerleşmiş, köklü bir inançtır. galatasaray'ı işte bunun için tercih eder ve galatasaraylılığımla her zaman gurur duyarım.

    metin oktay'ı da rahmetle anıyorum.
  • 2311
    düzenli olarak 2-3 ayda bir galatasaraylılığını askıya alan galatasaraylı yorumcu, en son 3 ay önce galatasaraylılığını askıya almıştı. artık içinde ne kadar çok galatasaraylılık varsa askıya al al bitmiyor, bir türlü kopamıyor galatasaray'dan. her ne kadar yer yer galatasaray'ı haklı veya haksız yerin dibine de soksa kendisini dinlemekten keyif alırım.
  • 2315
    --- alıntı ---

    ben gene "hayır, gitmez. fatih hocam evladını yollamaz. galatasaray camiasını uyutuyorlar" dedim.. taa ki, terim'in arda açıklamasına kadar.

    o zaman saf saf "fatih hocam da anladı hatasını" dedim işte.

    meğer yeni bir tezgaha kurban olmuşum..

    başkan cengiz'le, hoca terim'in ortaklaşa kurdukları tezgah..

    başkan "arda'yı muhalif taraftar istemiyor.

    alırsak oy kaybederim. onu bana aldırma. ben de senin belhanda'nı satmayayım" dedi. terim de kabul etti.

    --- alıntı ---

    haplarini ihmal etmemesini tavsiye edeceğim yazar eskisi. bu kafayı yaşamak için kaç gündür ilaç içmiyor merak ediyorum.
  • 2316
    totem ateşini yakmış büyük ğstad...

    şampiyonluğun kokusunu aldığı her sene ocak-mart aralığınbda galatasaray'dan vazgeçme totemi ile başlar ve yine ateşi yakmış:

    https://twitter.com/...592534141382658?s=20

    https://www.sabah.com.tr/...alatasarayli-degilim

    bu 2-3 hafta içinde önce galatasray'ın oynadığı oyunu övecek tarzda açıklamalar bulunacaktır ardından "fenerbahçe medyası" ile başlayan cümleler ile rakip camiaları baskı altına alma çalışmalarına başlayacaktır. son 4-5 hafta "bu mhk ve federasyon şampiyonluğu galatasaray'a vermeyecek" demeçleri ile gündeme gelecektir (o sırada başakşehir potadaysa bu sefer onları baskı altına alan demeçler olabilir) ve filmin sonu cemiyette rerererarara:(

    https://pbs.twimg.com/media/DjMuL3xXoAUnyI7.jpg
  • 2317
    hakkında yazılan dede gibi, üstat gibi sevimli tabirlere son derece şaşırdığım yazar. dediği şeyler, yaptığı ithamlar yenilir yutulur gibi değil. galatasaray başkanı ile teknik direktörü önceden sözleşmiş de arda üzerinden kendilerine avantaj sağlayacak şeyler yapmışmış, arda özür dilemiş hocadan, daha ne yapsınmış, mustafa cengiz sadece koltuğunu düşünüyormuş...

    öncelikle arda yaptığı şeyler yüzünden adalet önünde cezasını almadı, vicdanlar bu açıdan rahatsız. bir sürü çirkinlikler yaptı, burada saymaya gerek yok, herkes biliyor. 100 yılda bir gelen adam (!), hocanın elini öpünce, boğazına yapıştığı gazeteci, sarkıntılık yaptığı kadın, formasına çirkin şeyler söyleyen taraftar affediyor mu? madem çok samimi, basın toplantısı yapsın, yaptığı her şey için, kırdığı bozduğu herkes için tek tek özür dilesin, hatalıyım bir daha yapmayacağım desin. yine de formsuzluğu sebebiyle asla gelmesin ama belki o zaman düşünürüz affetmeyi falan.

    mustafa cengiz ise bizim başkanımız diye demiyorum, her zaman sevgi saygı mesajları veren, kırıp dökmeyen, kibar bir beyefendi. ne zamandır görmediğimiz tarzda bir yönetici. üstelik başarılı da. fatih terimle bir olup komplo kurmakla suçlamak da ne biliyim en kibar tabirle; hiç iyi niyetli değil.

    hıncal uluç'un fatih terim'i hiç sevmediğini zaten biliyoruz da tam başkanla arasında sular durulmuşken, konu kapanmışken tekrar açması ve bu kadar saçmalaması, nefret söylemleri... neyse...

    yaşlı diye mi hoş görülüyor bilmiyorum ama ben çok çirkin buldum bu yazıyı. hiç de sevimli gelmedi. madem bıraktı galatasaray'ı, bu kadar nefret ediyor, bir daha ağzına almasın lütfen, gitsin öteye başka takımlardan bahsetsin, ister şerefli üçüncülerin takımını ister uzay takımını tutsun. adam bildiğin kötülük yapanlar zincirine eklenmiş, burada ise dede, totem, üstat...

    bir takım, idarecisine, teknik kadrosuna, futbolcusuna göre tutulmaz. en sevmediğim insanları düşündüm, kim gelse galatasaray'ı bırakırım diye. öyle bir şey yok, düşünce bile çok komik geldi hatta... galatasaray'ı isimler üzerinden seven veya sevmeyen kim varsa lütfen kenar(ıy)a alalım onları :)
  • 2320
    kendisinin yaptığı açıklamalara yapılan yorumlara baktığımda, gs taraftarının hıncal’ı tanıyanlar - tanımayanlar olarak net bir şekilde ikiye ayrıldığını gördüğüm gazeteci, yazar.

    1) kendisini tanımayanların paylaşımları: yaptığı açıklamayı lafzi olarak alıp buna ilişkin yorum yapmak, sosyal mesaj vermek veya duyar kasmak

    2) kendisini tanıyan, yaşça daha büyük olanlar: nam-ı diğer totem reis’in, 5 takımlı yarışın gerektirdiği ölçüde büyük bir toteme yattığını bildiklerinden, söylediklerini totem çerçevesinde kabul etmek.

    artık galatasaraylı değilim diyerek, 2019-20 sezonunda ihtiyacımız olan büyüklükte bir toteme yatmış olduğu herkesçe bilinen kişidir. bu sene “kötü oynuyor” toteminden çok daha büyük bir toteme ihtiyacımız vardı ve doğru zamanda doğru totem geldi. şampiyonluk hayırlı uğurlu olsun.
  • 2321
    galatasaray spor kulübü başarıdan başarıya koşarken purosunu yakan sonra rüzgar terse döndü mü, kişiler hoşuna gitmedi mi "ben bırakıyorum ya" diyen her sözüm ona taraftarın hakettiği tarifeyi kendisine de yaşına hürmeten hafif kırparak uygulamak farz olmuş gazeteci.

    https://gss.gs/iWK.jpg

    not: kendisini takribi 25 yıldır kesintisiz okuyorum ve okumaya da devam edeceğim.
  • 2325
    söylediklerini sadece mesleğe yeni başlamış ve kendisiyle aynı medya grubunda çalışan meslektaşlarının dikkate aldığı (o da korkudan) gazeteci.

    beşiktaşlıymış önceden de, sonra bir bakmışsın "fırt" diye galatasaraylı olmuş, şimdi de "cort" diye bırakmış galatasaray'ı. yahu bu böyle "galatasaraylı oldum", "galatasaray'ı bıraktım" denecek kadar basit bir şey mi? içinde varsa öylesindir zaten, yoksa değilsindir.

    woooww hıncal ağabey! yine söylenmeyenleri söyledin, yine herkesin konuştuğundan farklı konuştun. vay be! ne kadar da özgür ruhlu, korkusuz bir gazetecisin.

    https://www.sabah.com.tr/...alatasarayli-degilim
App Store'dan indirin Google Play'den alın