• 401
    sanat,spor,siyaset,müzik,edebiyat,insan ilişkileri,hayat,aşk...vs birçok konuda söz sahibi gazeteci,yorumcu,yazar ve kültür elçisi kişi..şimdi tüm bunlarda kusursuz bir bilgiye sahip olabilmek için insanın içine biraz picasso, biraz leonardo da vinci, bir tutam mozart, az biraz camus, biraz da karl marx filan kaçması lazım..sanıyorum böyle bir durum söz konusu değil..peki neden birçok insan hıncal uluç'u okur ve ciddiye alır? şöyle ki kelimelere hakimdir..hitabet yeteneği çok iyidir..kalemi çok kuvvetlidir..belki anlattıkları doğru değildir fakat öyle bir anlatır ki sizi avcunun içine alır, sıkar ve bırakır..nitekim okunası yazıları da vardır ve bunca zaman siyah diyen herkese karşı beyaz diyerek bir şekilde prim yapmıştır..
  • 405
    galatasaray tribünlerinin giderek etkisizleştiğini,maça tesir etmekten çok uzak bir hal almaya başladığını,tribünlerde dönen kabadayılıklardan sıkıldığını belirtmiş bu konuda da kendisine denmeyen kalmamış spor yazarıdır.teknik ,taktik anlamda bazı söylediklerine katılmayabilirim fakat özhan canaydın'a koyduğu büyük tepkiden sonra tribünlerimiz için yapmış olduğu analizlerinde haklılığı bir bir ortaya çıkmaktadır.medyada aziz yıldırım'ın yaptıklarına korkusuzca tepki verebilen tek kalemdir de ayrıca.başıma bir şey gelmeyecekse seviyorum bu adamı.
  • 412
    coşmuştur, coşturmuştur. 2 aralık fotomoç gazetesinden:

    --- alinti ---

    galatasaray üç bilinmeyenli bir denklem! ortaokul matematiği.

    1- franco kaleciliği bilmiyor. ilk bilinmeyen.
    2- galatasaray'ın ön liberoları mehmet topal, barış, ayhan, mustafa sarp futbolu bilmiyor.
    3- rijkaard ve neeskens antrenörlüğü bilmiyor.

    --- alinti ---

    yürü be hıncal kim tutar seni.
  • 419
    hem sabah gazetesinde hem fotomaç gazetesinde yazdıklarıyla biz sözlük yazarları gibi takımın hakkını savunmuştur.

    galatasaray ile ilgili yazdığı zaman kantarın topuzunu tutturamayıp bazen saçmalıyor ama galatasarayın hakkını bu kadar savunan ve aziz yıldırıma bu kadar giydiren bir ikinci yazar da yok bab-ı ali'de. *

    devamı da yarın gelecekmiş, korkudan sesini çıkaramayan tsyd ve türkiye futbol federasyonu, ki adnan polat açıklama yapınca anında resmi sitelerinden cevap vermişlerdi, bir cevap verene kadar da devam edecek gibi gözüküyor.

    yürüyedur. *
  • 421
    takıntı insanı.

    aziz yıldırım'a mı takmış, en ağır yazıları yazar.

    galatasaray teknik direktörlerine mi takmış, hepsini istifaya davet eder.

    bir yöneticiye mi takmış, istifa ettirene kadar peşini bırakmaz.

    ama aynı hassasiyeti dostları ve hükmettiği insanlar için göstermez. kendi yetiştirdikleri birer pırlanta ve hatasız kuldur, o yüzden eleştirilecek bir yanları yoktur.

    kendi dostları da değil hıncalın eleştirileri, başkalarının eleştirilerine karşı dahi koruma altındadır.

    rijkaard korkar, daum korkar ama mustafa denizli asla korkmaz. 2 ön libero 1 forvetle oynayan mustafa denizli kurt teknik direktördür, rijkaard ve daum ise korkaktır ve hemen istifa etmeleri gerekmektedir.
  • 423
    --- alinti ---

    yıldırım istifa etsin
    aziz yıldırım'ın kulüpler birliği'nden değil, fenerbahçe'den istifa etmesi daha doğru bir karar olurdu. çünkü bu istifanın ardından yaptığı açıklamalar kafasındaki korkunç niyeti ortaya koyuyor. aziz yıldırım, fenerbahçe kongresi'nde, neye dayanarak bilmiyoruz, daha doğrusu o zaman bilmiyorduk, 3 yıl üst üste şampiyonluk sözü verdi. bugün anlıyoruz ki bu şampiyonluğu sahada değil, masa başında kazanmayı planlamış. bir takım hesaplar yapmış, belki bir takım vaatler almış; bilemiyorum. ama kendisinin bir sözü var. "maçların sahada değil masa başında kazanıldığını öğrendik" dedi. mustafa denizli takımı şampiyon yaptıktan sonra denizli'ye "sen mi yaptın!" dedikten sonra "ben bu işlerin nasıl yapıldığını öğrendim" dedi. o lafı unutmadım ben. türkiye'deki hakemlerin fenerbahçe için tek taraflı yönetim sergiledikleri meydanda... şu son maçta dahi hakem taraflıydı!.. 3 tane sarı kart çıkardılar eskişehir'e, fenerbahçe'ye bir tane. bilica'nın oyundan atılması lazımdı, gökhan gönül'ün oyundan atılması lazımdı, sarı kart görmeden bitirdiler maçı. vederson'un oyundan atılması lazımdı. hâlâ hakemlere saldırıyor. arkadan federasyona saldırdı, arkadan medyaya saldırdı. medyaya zaten saldırıyordu ama artık resmen tehdit etti. anadolu ajansı, devletin, kamunun ajansıdır, "şikayet edeceğim" dedi genel müdüre. yani 'kovduracağım' diyor. devletten adam kovdurabiliyorsa, bunu iddia edebiliyorsa, 'özel teşebbüsteki patronlara neler yaptırabilirimin' mesajını, gözdağını vermeye uğraşıyor. böyle bir şey var mı?

    her şey lehine

    eskişehir'de halkın arasında dolaşıyorsun. gazetecinin görevi seni izlemek. senin başkan olarak "yeter çektiniz" deme hakkın yok. o gezi bitene kadar gazeteci seni izler, görevi o. orada halkın arasında dolaşırken çok ilginç bir olay olabilir. biri gelir sana bir şey söyler, bir şey yapar ve ben o gazetecinin patronu olarak 'nerede bunun resmi?' diye sorduğumda, 'efendim; aziz bey bizi gönderdi, ben de bıraktım' derse kovarım o gazeteciyi. gizli bir toplantı yaparsın, '3 dakika fotoğraf çekme hakkınız var arkadaşlar. ondan sonra toplantı basına kapalı devam edecek' dersin, tamam. ama eskişehir'de halkın arasında yürüyorsan, gazeteci için ilginç fotoğraf yakalamak önemli. yoksa aziz yıldırım'ın boy fotoğrafını çekmek, önemli bir iş değil. foto muhabiri haberi izler. sokağın içinden bir köpek fırlar. aziz yıldırım'ın bacağını ısırır. o fotoğrafı çekmemişse benim için o kişi foto muhabiri değildir. 120 yaşında eski bir fenerbahçeli gelir, elini öper, 'başkanım' diye. o fotoğrafı çekmemişse olmaz. önemli olan haber fotoğrafı çekebilmek. gazeteciliği bana öğretmesin ve diyor ki "genel müdürüne şikayet edeceğim. kovduracağım onu." bir genç gazetecinin üzerinde bu lafın nasıl bir etki yapacağını biliyor. bu laf duyulduğu anda türkiye spor yazarları derneği 'haddini bil aziz yıldırım' diye mesaj yayınlamalıydı. ama gazetecilere neler yapıyor aziz yıldırım, türkiye spor yazarları derneği'nden çıt çıkmıyor. çünkü türkiye spor yazarları derneği başkanı esat yılmaer, aziz'e biat etmiş. aziz'e biat ettiği için zaten hürriyet'in başından alındığı zaman ercan saatçi'nin fenerbahçe tv'deki gizli görüntüleri medyaya dağıtıldı. bunları bana anlatmasın. federasyonu tehdit ediyor. çünkü federasyon seçiminin siyasi olduğunu hepimiz biliyoruz. bu siyasi seçimde aziz yıldırım'ın oynadığı rolü de biliyoruz. mahmut özgener, aziz yıldırım'a kendisini borçlu hissediyor olabilir. onu vurguluyor şimdi. 'beni destekleyeceksin' diyor. oğuz sarvan'ın orada olmasının sebebi aziz yıldırım zaten. hakemlerin yönetimi ve o hakemlere gözlemcilerin verdiği notlar da meydanda. yani her şey kendi lehineyken, medyanın büyük bir bölümü zaten sus pus olmuşken, hâlâ gürültüler koparıyorsa aziz yıldırım; bu demektir ki türkiye ligleri artık sahalarda oynanmayacak. maç yayınlarını da geçen hafta konuştuk. inanılır gibi değil! fenerbahçe'nin lehine olabilecek her şeyi bulup çıkarıyorlar, maçı anlatan spikere göre fenerbahçe'nin rakibi düşman, gavur takımı. o kadar maç tek taraflı anlatılıyor. musa çözen kardeşim fenerbahçe'nin maçını olsun, fenerbahçe'nin rakiplerinin maçını olsun, en güzel şekilde fenerbahçe'nin lehine çözüyor. tekrarlar, ofsaytlar, nasıl işine geliyorsa!.. çünkü ihale var. o ihalede ne olur, ne olmaz. aziz'i karşımıza almayalım. aziz yıldırım bunlarla uğraşacağına, fenerbahçe ile uğraşsın. fenerbahçe nasıl kötü futbol oynuyor, niye kötü futbol oynuyor? daum'da mı kabahat? yoksa daum'un başına getirdiği aykut kocaman'da mı? aykut kocaman oraya gelirken, kafasında, acaba daum'un ayağını kaydırıp, fenerbahçe'nin başına geçmek gibi bir niyeti mi var?

    kocaman niye bozuk

    aykut kocaman ve oğuz çetin kardeşlerimiz, şampiyon oldukları gün, fenerbahçe'den niye kovuldular? o zamanlar sakarya cuntası gibi bir oluşum vardı, kulaktan kulağa dolaşan. o sakarya cuntasının liderleri kimdi? fenerbahçe'de bölücülük yaptığı iddia edilenler...

    daum ile aykut kocaman arasında bir şey var mı? birbirlerinin kuyusunu mu kazıyorlar? aykut kocaman, fenerbahçe'nin futbol sorumlusu ise niye sahada, daum'un yanında değil? niye tribünde asık bir suratla seyrediyor maçları? bunları araştırsın bakalım aziz yıldırım. kendisine bir hesap sorsun!.. yaptığı bütün transferler doğru mu? bu adamları kendi aldı. eşek yüküyle para verip aldığı adamların hangisi top oynuyor bugün? ya kötü adamlar aldı, ya aldığı adamları çalıştıramıyorlar. yani kötü hocaları aldı. o zaman istifa etmesi gereken yer fenerbahçe başkanlığı; kulüpler birliği başkanlığı değil.

    iki tane gazetede çıkan "azizsilin" yazılarıyla aşka gelip, ben bu işi hakikaten biliyorum kafasıyla, fenerbahçe'yi yönetecek, başarısız olunca da 'kahrolsun federasyon, kahrolsun hakemler, kahrolsun medya. ben onlara gösteririm, ben onları yaşatmam.' bu ne hal böyle!.. "federasyonu deviririm" diyor, "gazeteciyi kovdururum" diyor; nesin sen kardeşim!.. ali kıran baş kesen misin? türkiye dağbaşı mı? bunun hesabını soracak insan yok mu? ben böylesine bir pervasızlık görmedim!.. hadi ben konuşuyorum, ne yapacak! rüştü'ye yaptığını mı, mustafa denizli'ye yaptığını mı! yoldan mı çevirecekler beni, dövecekler mi, kurşunlayacaklar mı, bilmiyorum. böyle konuşma olur mu? türkiye fanatiklerle dolu, türkiye futbolun ruh hastalarıyla dolu. fenerbahçe başkanı böyle konuşur ve yarın bir fanatik çıkıp bir halt ederse ne olacak, kim verecek bunun hesabını!.. mahkeme vermez, peki aziz yıldırım'ın vicdanı ne olacak!.. insan bir şeyi konuşurken lafının nereye gittiğine bakmalı

    --- alinti ---
    **
  • 425
    "- 6 büyük gazeteyi okudum, bir tanesinde 'hakemin maçı fenerbahçe'ye hediye ettiği' (12 aralık 2009 fenerbahçe ankaragücü maçı) yoktu. bu gazetecilikse eğer ben gazeteci değilim.
    - bu kadar taraflı, bu kadar at gözlüklü yazı ve sayfalar olmaz. insanda biraz utanma olur. birisi gelip karşıma, 'korkak olan hıncal'dır' desin bakalım.
    - yıldırım'ın (aziz yıldırım) başarılı olduğunu inkar edemem! işte hakemleri, medyayı muma çevirmiş! medya ve hakemleri susturursan işin kolay!.."
    demiştir.
App Store'dan indirin Google Play'den alın