23 ekim 2014 partizan beşiktaş maçı için arkadaşlarla belgrad'a maça gittik. polis eskortu eşliğinde topluca maça götürüleceğimiz için bir iş merkezinin önündeki otoparkta toplandık. iş merkezinin hemen yanındaki otelde
hikmet karamanı gördük. yanına gittik, fotoğraf çektirdik, sohbet ettik. kendisine galatasaraylı olduğumu, çok samimi bir şekilde kendisini takımın başında görmek istediğimi söyledim. inanın kendisi de çok istiyor bunu. ve bu isteğinin daha çok kazanmayla parayla pulla bir ilgisi yok. kendisini ispat etmek, sevdiği renkler altında başarılı olmak istiyor. sene başında ünal aysalın kendisiyle bir görüşme yaptığını, "hocam seni getirirsek taraftar tepkisi ne olur onu kestiremiyorum" dediğini, bundan dolayı temasların daha ileriye gitmediğini söyledi. ben de kendisine cevaben "benim gibi düşünen bir dolu taraftar olduğunu, tepkinin menfi değil müspet yönde olacağını" söyledim. o da yine samimi tarzıyla "o zaman klube faks cekin, proaktif olun güzel kardeşim" gibisinden şeyler söyledi.
ezcümle; türkiye de hakettiği yere gelememiş birkaç hocadan biridir hikmet karaman. kendisini bir gün takımımızın başında görmeyi çok isterim.
not: zamanında malatyasporda yöneticilik yapmış bir abimiz kendisiyle alakalı söyle bir tespitini paylaştı. sene ortasında geldiği takımlarda basarılı olduğu, sene basından itibaren görev aldığı takımda basarılı olamadığını söyledi. hazırlık kampını iyi değerlendiremediğini söyledi. örnek olarak malatya yı sene ortasında alıp kume dusmekten kurtarıp orta sıralara çekmesi fakat hemen ertesi sene kötü bir başlangıç yapmasını söyledi. benim aklıma antep ve bursa maceraları da geldi, bu takımları sene ortasında alıp çok iyi işler yaptı ancak yeni sezon başlangıcları bayağı kötü idi. istatistiki olarak bakıldığında çok da yanlış bir tespit değil sanki.