1
dün arkadaşlarımla futbol konuşurken birden ağzımdan çıkıveren cümle bu oldu...
nasıl çıktı bu laf ağzımdan kısaca anlatmaya çalışayım:
15 mart 2015...
bir gece önce, lider olduğumuz hafta maçında başımızın belası, eski ibb, yeni başakşehirspor'la maça çıkmışız... 2-0 önde girdiğimiz 82. dakikanın akabinde maç 2-2 bitmiş... hatta son dakikada muslera'yla karşı karşıya kalan oyuncu atsa 3-2 olacak, topu doğru yere çekse kırmızı göstertecek muslera'ya...
böyle sonuçlar taraftarda takımı ve camiayı sorgulama içgüdüsü oluşturur...
ben de sorguladım... "acaba neyimiz doğru neyimiz yanlış?" diye...
gördüm ki, aslında doğru diyebileceğimiz şey neredeyse yok gibi... yanlışlar havada uçuşuyor...
- futbol kadro yapılanmamız - yanlış - inanılmaz derecede hatalı... doğru mevkide doğru futbolcu var diyebileceğimiz oyuncu sayısı o kadar az ki? muslera, chedjou, sneijder haricinde tüm futbolcular eleştirinin baş aktörü 2015'te... yapılan transferlerin hiçbirisi katkı vermemiş... bir çırpıda sayabiliyoruz, bruma, telles, pandev, dzemaili, tarık çamdal... milyon dökülmüş, banko oynasın diye alınan ve 0 katkı veren...
- futbol teknik kadromuz - soru işareti - güvenimiz tamamen duygusal... prandelli diye bir adam getirip duygusal olarak umut besledik, adam tarihimizde görülmemiş bir rezillik yaşattı avrupa'da... hamza hoca'yı çok seviyoruz, ama doğru hoca olup olmadığından kims emin gözükmüyor... galatasaray'ın evladı, çocuğumuz, yürekten galatasaraylı... ama şampiyon takımın, büyük takımın hocası olması, yaptığı hatalarla terse dönüyor...
- yönetimimiz çok çok yanlış - sportif başarı için büyük harcamalar yapan ünal aysal, camia baskısı ve kişisel hırslar sebebiyle ayrılıyor, güçlü bir figür giderken yerine yaşı başı geçmiş, futbolla ya da sporla neredeyse ilgisi olmayan, yönetimin yaptıklarını basından bile sonra öğrenen, her fırsatta önceki yönetimi eleştirip karanlık tablo çizen, birlikte çalıştığı yöneticilere sözünü geçiremeyen yarsuvat yönetimi gelmiş.
- kulüp finansal yapısı - çok çok yanlış - galatasaray türkiye'nin en büyük markası... gayrimenkul değerleri göz önüne alındığında 1 milyar doların üstünde bir özsermayeyle yönetilen bir anonim şirket. ancak borçlar her seferinde korkutucu derecede artıyor. gelir gider dengesizliği korkunç seviyede. branşlara aktarılan kaynaklar inanılmaz derecede dengesiz. para getiren tek branş futbol, ancak futbolda harcanan yanlış para geliri sıfırlıyor, negatife çekiyor, diğer branşlar kan ağlıyor. borç kapanacak gibi görünmüyor, daha kötüsü arttıkça artıyor, gelirler temlikli, kredilerin faizini bile zor ödüyoruz.
- sportif branşların durumu - çok çok çok çok yanlış - galatasaray bir spor kulübü, futbol kulübü değil. diğer tüm branşlarda ülkenin öncüsü. basketbol, voleybol, yüzme, kürek, tekerlekli sandalye basketbol gibi bir çok alanda kadınlı erkekli mücadele ediyor. gel gelelim, basketbolda 2015 takımlarımızda oyuncular, ödenmeyen paralar sebebiyle birer birer takımdan ayrılıyor. geçen senenin avrupa şampiyonu galatasaray kadın basketbol takımı dağılmış, ama bu haliyle euroleague çeyrek finali oynamış. erkek basketbol takımı geçen senenin finalisti, hatta şampiyonluğu maça çıkmayarak vermiş, şimdi 7 kişilik rotasyonla oynuyor, takımı ayakta tutan ergin ataman ve basketbolcuların azmi... gururlarıyla ayakta duruyorlar.
- taraftar yanlışa zorlanmış - en büyük ve en kalabalık taraftar olduğumuz bir gerçek... ama "en iyi" taraftar olduğumuzu kimse iddia etmesin. gurur yaptığımızda full çeken statlarımız normal zamanlarda dolmuyor. pasolig bizleri takımımızı yalnız bırakmaya zorladı bu bir gerçek. ama pasolig protesto ederken tribünü boş bırakmak manasız, bu takım bizlerle güçlü. basketbol serilerinde sadece taraftar gazıyla aldığımız sayısız maç var. store'lar, sponsorlara yönelim de yetersiz seviyede belli ki... ürün alma konusunda fenerbahçe hep ön planda, bu konuda daha çok çaba sarfetmemiz gerekiyor. fenerbahçe taraftarı "bizim takım batmaz, batacak olsa da fenerium'a gider 500 liralık ürün alırız, takımı ayağa kaldırırız, şike sürecinde bizden başka takım ayakta kalamazdı" diye zırvalıyorlar. haklı değiller, ama haksız da değiller. haksız olmadıkları kısım şu, bunu yapan bir camia olmalı, ancak o camia galatasaray olmalı...
özetleyelim...
yukarıda bizi biz yapan neredeyse tüm faktörlere değindik...
hangisi doğru?
görünüşe göre hiçbirisi...
ama buna rağmen hala dimdik ayakta galatasaray... hem öyle ayakta ki, sezon başı futbolda "küme düşmeseniz bari" dedikleri takımımız 4. yıldızı alan ilk takım olmak üzere şampiyonluğa kilitlenmiş... diğer branşlarda rakibin gözünden yaş getirecek onurlu zaferler elde ediyoruz imkansızlıklarla boğuşurken... "öldü, bitti, battı" denen camia hala ülkenin en kredible şirketlerinden... galatasaray'a kredi verirken hiçbir banka ikinci kez soru sormuyor.
işte her şey burada şekilleniyor...
her şey yanlış...
peki doğru olan ne?
sormaya bile gerek yok...
doğru olan tek şeyin olması yetiyor...
tek doğru, tüm yanlışları götürüyor...
galatasaray...
işte bu sebeple "her şey yanlışken bile tek doğru galatasaray"
nasıl çıktı bu laf ağzımdan kısaca anlatmaya çalışayım:
15 mart 2015...
bir gece önce, lider olduğumuz hafta maçında başımızın belası, eski ibb, yeni başakşehirspor'la maça çıkmışız... 2-0 önde girdiğimiz 82. dakikanın akabinde maç 2-2 bitmiş... hatta son dakikada muslera'yla karşı karşıya kalan oyuncu atsa 3-2 olacak, topu doğru yere çekse kırmızı göstertecek muslera'ya...
böyle sonuçlar taraftarda takımı ve camiayı sorgulama içgüdüsü oluşturur...
ben de sorguladım... "acaba neyimiz doğru neyimiz yanlış?" diye...
gördüm ki, aslında doğru diyebileceğimiz şey neredeyse yok gibi... yanlışlar havada uçuşuyor...
- futbol kadro yapılanmamız - yanlış - inanılmaz derecede hatalı... doğru mevkide doğru futbolcu var diyebileceğimiz oyuncu sayısı o kadar az ki? muslera, chedjou, sneijder haricinde tüm futbolcular eleştirinin baş aktörü 2015'te... yapılan transferlerin hiçbirisi katkı vermemiş... bir çırpıda sayabiliyoruz, bruma, telles, pandev, dzemaili, tarık çamdal... milyon dökülmüş, banko oynasın diye alınan ve 0 katkı veren...
- futbol teknik kadromuz - soru işareti - güvenimiz tamamen duygusal... prandelli diye bir adam getirip duygusal olarak umut besledik, adam tarihimizde görülmemiş bir rezillik yaşattı avrupa'da... hamza hoca'yı çok seviyoruz, ama doğru hoca olup olmadığından kims emin gözükmüyor... galatasaray'ın evladı, çocuğumuz, yürekten galatasaraylı... ama şampiyon takımın, büyük takımın hocası olması, yaptığı hatalarla terse dönüyor...
- yönetimimiz çok çok yanlış - sportif başarı için büyük harcamalar yapan ünal aysal, camia baskısı ve kişisel hırslar sebebiyle ayrılıyor, güçlü bir figür giderken yerine yaşı başı geçmiş, futbolla ya da sporla neredeyse ilgisi olmayan, yönetimin yaptıklarını basından bile sonra öğrenen, her fırsatta önceki yönetimi eleştirip karanlık tablo çizen, birlikte çalıştığı yöneticilere sözünü geçiremeyen yarsuvat yönetimi gelmiş.
- kulüp finansal yapısı - çok çok yanlış - galatasaray türkiye'nin en büyük markası... gayrimenkul değerleri göz önüne alındığında 1 milyar doların üstünde bir özsermayeyle yönetilen bir anonim şirket. ancak borçlar her seferinde korkutucu derecede artıyor. gelir gider dengesizliği korkunç seviyede. branşlara aktarılan kaynaklar inanılmaz derecede dengesiz. para getiren tek branş futbol, ancak futbolda harcanan yanlış para geliri sıfırlıyor, negatife çekiyor, diğer branşlar kan ağlıyor. borç kapanacak gibi görünmüyor, daha kötüsü arttıkça artıyor, gelirler temlikli, kredilerin faizini bile zor ödüyoruz.
- sportif branşların durumu - çok çok çok çok yanlış - galatasaray bir spor kulübü, futbol kulübü değil. diğer tüm branşlarda ülkenin öncüsü. basketbol, voleybol, yüzme, kürek, tekerlekli sandalye basketbol gibi bir çok alanda kadınlı erkekli mücadele ediyor. gel gelelim, basketbolda 2015 takımlarımızda oyuncular, ödenmeyen paralar sebebiyle birer birer takımdan ayrılıyor. geçen senenin avrupa şampiyonu galatasaray kadın basketbol takımı dağılmış, ama bu haliyle euroleague çeyrek finali oynamış. erkek basketbol takımı geçen senenin finalisti, hatta şampiyonluğu maça çıkmayarak vermiş, şimdi 7 kişilik rotasyonla oynuyor, takımı ayakta tutan ergin ataman ve basketbolcuların azmi... gururlarıyla ayakta duruyorlar.
- taraftar yanlışa zorlanmış - en büyük ve en kalabalık taraftar olduğumuz bir gerçek... ama "en iyi" taraftar olduğumuzu kimse iddia etmesin. gurur yaptığımızda full çeken statlarımız normal zamanlarda dolmuyor. pasolig bizleri takımımızı yalnız bırakmaya zorladı bu bir gerçek. ama pasolig protesto ederken tribünü boş bırakmak manasız, bu takım bizlerle güçlü. basketbol serilerinde sadece taraftar gazıyla aldığımız sayısız maç var. store'lar, sponsorlara yönelim de yetersiz seviyede belli ki... ürün alma konusunda fenerbahçe hep ön planda, bu konuda daha çok çaba sarfetmemiz gerekiyor. fenerbahçe taraftarı "bizim takım batmaz, batacak olsa da fenerium'a gider 500 liralık ürün alırız, takımı ayağa kaldırırız, şike sürecinde bizden başka takım ayakta kalamazdı" diye zırvalıyorlar. haklı değiller, ama haksız da değiller. haksız olmadıkları kısım şu, bunu yapan bir camia olmalı, ancak o camia galatasaray olmalı...
özetleyelim...
yukarıda bizi biz yapan neredeyse tüm faktörlere değindik...
hangisi doğru?
görünüşe göre hiçbirisi...
ama buna rağmen hala dimdik ayakta galatasaray... hem öyle ayakta ki, sezon başı futbolda "küme düşmeseniz bari" dedikleri takımımız 4. yıldızı alan ilk takım olmak üzere şampiyonluğa kilitlenmiş... diğer branşlarda rakibin gözünden yaş getirecek onurlu zaferler elde ediyoruz imkansızlıklarla boğuşurken... "öldü, bitti, battı" denen camia hala ülkenin en kredible şirketlerinden... galatasaray'a kredi verirken hiçbir banka ikinci kez soru sormuyor.
işte her şey burada şekilleniyor...
her şey yanlış...
peki doğru olan ne?
sormaya bile gerek yok...
doğru olan tek şeyin olması yetiyor...
tek doğru, tüm yanlışları götürüyor...
galatasaray...
işte bu sebeple "her şey yanlışken bile tek doğru galatasaray"